İçeriğe git

sadece gövde değiştirmek mi...


Recommended Posts

İlk başlarda Nikon D40 kullanıyordum. Ürettiği fotoğrafları 4 Gb ram'e sahip, çift çekirdekli 2.30 GHz hızında AMD işlemcili bir dizÜstÜ bilgisayar ile sorunsuzca inceliyor dÜzeltiyor işliyordum. Fakat bir sÜre sonra D40 artık yetmemeye başlamıştı bana. istediğim fotoğrafları çekerken zorluyordu artık beni. bir de sene olmuş 2012, teknolojisi bana yetmemeye başlamıştı. Yeni makineler ağzımı sulandırıyordu ama teknolojinin o kadar gerisinde kalmıştım ki, o kadar takipsiz kalmıştım ki hangi makine bana uygundur bilemiyordum. FF makine kullanamayacağımı, bilgi ve tecrÜbe birikimimin o kadar olmadığını biliyordum ve öyle bir gövdeye sahip olduğumda makineyi tam performansla kullanamayacağım için ziyan edeceğimin farkındaydım. Tek bildiğim zamanın beherinde bana D40'ımı almaya ön ayak olan arkadaşımın dediği, bu makineden sonra D90 gibi bir makine alırsın demesiydi.

İnsanın içine kurt dÜştÜmÜ, o kurt sizi yiyip bitirmeden siz şeytana uyup satın alma işlemini sonuçlandırmalısınız. yoksa kafa karışır, gönÜl kayar, mantık ve kalp birbiri ile çatışır. bir sÜrÜ şey. kendimce incelediğim makineler, topladığım bilgiler ışığında burada aklıma takılan soruları sordum. İlk olarak Ümit Alper bey (hala Ümit mi yoksa Alper ismini mi kullandığını bilemiyorum. :) ) Nikonun geriye dönÜk lenslerini desteklediğini söyleyerek baya bir utandırmıştı beni. o zamana kadar dikkat etmediğim bir konuydu ve makinemi aldığımda, makinenin Üzerinde netleme motoru olmadığından "bu lens acaba D40'da çalışır mı" diye sorup, lensin Üzerinde netleme motoru olup olmadığını sormaya alışmışız bir kere, ne yapalım... Daha sonra bulunduğum iklimin koşullarına göre bir gövde seçmem gerekliydi, sağ olsun Ahmet bey imdada yetişti. o mu bu mu derken bulunduğum koşulları göz önÜnde bulundurarak D7000 veya D300s tavsiyesinde bulundu. ben D7000i tercih ettim ve satın aldım. Ahmet Bey yardımcı olmasaydı şayet atin kutin bir makine alacaktım.

Buraya kadar her şey gÜzeldi. D40'ın 6 MP algılıyıcısından bir anda D7000'in 18 MP algılıyıcısına geçmiştim. Sınıf atlamak nasıl bir şeydir o zaman anladım işte. çektiğim fotoğraflarda göremediğim detaylara zopanah diye bÜyÜtÜp görÜyor, crop'layıp alıyordum istediğimi. Şahaneydi, bakış açım genişlemiş gibi hissediyordum. şimdi kim uğraşacak D40 ile diye çekmediğim fotoğrafları patır patır çeker olmuştum D7000 ile. İşte sorunda bu patır patır çekme aşamasında başladı. Bilgisayarım artık D7000'in Ürettiği fotoğrafları bırakın işlerken, görÜntÜlerken bile sorun çıkarmaya su kaynatmaya başladı. önceleri uzun zaman önce kurduğum W7'dedir problem diye dÜşÜndÜm. çok zaman olmuştu kuralı ve formatlamanın zamanı çoktan gelmişti diye dÜşÜndÜm. Photoshop'un sunduğu konfordan vazgeçip, W7 yanında kullandığım Linux dağıtımı olan UBUNTU ile yaparım işimi diyim GIMP ile kurcalamaya başladım fotoğrafları. UBUNTU'nun windows'a göre daha az sistem kaynağı tÜketmesinden dolayı bir nebze performans artışı olmuştu ama gene de tatminkar değildi. LINUX iyiydi hoştu ama özgÜr yazılım çerçevesinde olduğu için ekran kalibrasyonu konusunda sıkıntıları vardı. Ya da bilgisayarımı tam olarak desteklemiyordu.

Sonuçta RAW çektiğim fotoğraflara bakmak bile bir işkenceye dönÜşmÜştÜ. Yeni bir bilgisayar almanın zamanı gedi diye dÜşÜnmeye başladım. LINUX stabilliğinde ve rahatlığında olacak ama aynı zamanda Adobe programlarını da kullanabileceğim melez bir işletim sistemi arayışına giriştim. her seferinde karşıma kapı gibi MAC bilgisayarlar geliyordu. Gerek ekran kalibrasyonu, gerek MacOS'un UNIX çekirdekli olması ve windows'tan alışık olduğum programları kullanabilecek olmam bani baştan çıkarıyordu. aynı tuhaf neyon ışıkları altında mini etek giymiş ve çok gÜzel bir kadın edasıyla bana göz kırpıyordu Apple. Baya bir araştırma sÜreci yaşadık baya bir flört ettik kendisi ile internette. Sonunda siparişimi verdim. çok karşı çıksam da "o makineye o kadar para mı verilir" diye, sonunda beni de kötÜ yola dÜşÜrdÜ Apple.

Demem o ki; sadece fotoğraf makinesinin gövdesini değiştirmek sizin başınıza bu tip işler açar. Bazen paralel çalışan teknolojilerdeki değişiklikler diğer teknolojilerin de değişmesini gerektirir. Şimdi benim D40 ve eski bilgisayarım ne olacak, merak eden olur diye söylÜyorum, hepsi annemin kullanımına tahsis edilecek, annem oğlumdan fırsat bulursa fotoğraf çekecek.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İçten ve güzel bir yazı olmuş. Maalesef teknoloji böyle yapıyor insanı takip etmediğin zaman çok uzağında kalıyorsun, takip ettiğin zaman ise cebinde birşey kalmıyor. Bana göre sindire sindire ilerlemek en güzeli.. Bende D40 ile çok uzun zamanlar geçirdim. Sonra ozamanlardan içimde kalan ancak alamadığım D80 modeli aldım. bu geçiş benim için büyük nimetti :) Zaten bir ürünü iyice öğrendikten sonra daha üst bir modele geçmenin keyfi bambaşka. çünkü değer biliniyor. Yoksa hersene model değiştirdikten sonra elindekinin plastik kaplı bir elektronik parçadan farkı kalmıyor...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlarım, ailem bu iş için çok para harcadığımı söylüyorlar. ama makinalarıma sarılıp uyuduğumu bilmiyorlar. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

X bir forumda fotoğraf muhabbeti dönerken bende işte amatör çaplı bir fotoğrafçıyım yani makinelerdeki astronomik MP olayına takılmayın o olay o kadar basit değil vs demiştim.

Hayatın sırrını çözen bir ergende "işte o kadar bildiğin için hala amatörsün" demişti bana :)

Makine herşeydir ancak önüne takılan lensi, onu görüntüleyecek monitörü, işlemek gerekiyorsa işleyecek bilgisayarı hepsi çok önemli etken.

Ben 10MP kamera ile başladım, 12MP ye geçtim, şimdi 16MP.

MAC mini kullanıyorum i5 2.3ghz + 8gb

Yetiyor.

Laptop da 2.5ghz (T9300) + 4gb ram + windows 7 veya 8

3 tane RAW açınca PC kendinden geçiyor.

Yani ya MAC olacak, yada iyi bir bilgisayar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba

Bundan yüz yıl önce yaşıyor olsaydık ve bu sohbeti internet ortamında değil de yüz yüze yapıyor olsaydık şu şekilde cümleler geçecekti.

Ya elin Fransızı bir solüsyon çıkartmış, pozlama süresi acayip kısalıyor. Şimdi benim elimde o kadar solüsyonu döküp yeni solüsyon mu alacam. Almasam müşteri şunu diyecek bak X fotografçı 2 dk da çekiyormuş sen bizi 30 dk demirlere bağlayıp burada tutuyorsun.

Ya arkadaş o değil de cam yerine kağıt baskı çıkarmışlar şimdi o kadar kestirdiğim camı ne yapacam ben.

.....

Resim yapanlar bu tür muhabetleri yapmazlar. Boyalar çok değişmez fırçalar çok değişmez. Ama teknoloji ile ilişkili bir iş yada hobimiz var ise teknoloji değiştikçe biz de değişmeye mecburuz.

bu arada Okan Bayülgen'e ait bir reportaj vardı geçen net de. Bilgisayar sayesinde tüm fotograflar aynı güzeleştirmeler ve düzeltmeler ile birbirine benzemeye başladı. Fotografçıların fotografı ayrılamaz oldu diye yazmıştı. Bu aklıma takıldı. Acaba teknoloji fotograf olayını sanatan bilime mi yaklaştırmaya başladı ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hayatın sırrını çözen bir ergende "işte o kadar bildiğin için hala amatörsün" demişti bana :)

Makine herşeydir ancak önüne takılan lensi, onu görüntüleyecek monitörü, işlemek gerekiyorsa işleyecek bilgisayarı hepsi çok önemli etken.

-/-

Yani ya MAC olacak, yada iyi bir bilgisayar.

ergenler iyidir aslında. Heyecanları, her şeyi ben bilirim telaşı hoştur. Aslında o ergene üretken olabilmek için amatör heyecanını kaybetmemen gerekli diyerek arkadaşı FATAL ERROR'a sürükleyebilirdin. :)

Resim yapanlar bu tür muhabetleri yapmazlar. Boyalar çok değişmez fırçalar çok değişmez. Ama teknoloji ile ilişkili bir iş yada hobimiz var ise teknoloji değiştikçe biz de değişmeye mecburuz.

bu arada Okan Bayülgen'e ait bir reportaj vardı geçen net de. Bilgisayar sayesinde tüm fotograflar aynı güzeleştirmeler ve düzeltmeler ile birbirine benzemeye başladı. Fotografçıların fotografı ayrılamaz oldu diye yazmıştı. Bu aklıma takıldı. Acaba teknoloji fotograf olayını sanatan bilime mi yaklaştırmaya başladı ?

Teknoloji bağımlısı hobiler aslında bir noktada tıkanıp kalıyor. Geçen bir arkadaşla konuştum IPHONE 5i satıp 5S bekleyecem dedi, sonra da bana S4 çıkmış terfi edip etmeyeceğimi sordu. Ben S3'den memnun olduğumu, S4ü incelediğimi S3ü değiştirmeye gerek duymadığımı söylediğimde gözleri pörtledi arkadaşın. Teknoloji ile ilgili hobilerde de durum aynı, en iyisi en yenisi en pahalısı.

Okan Bayülgen doğru söylemiş. hangimizin sümüğü akmış çocuk fotoğrafı veya yaşlı insan fotoğrafı yok ki. Bazen geziyorum nette fotoğraflar Phoshop süzgeçinden geçip standartlaştırılıyor, çok azında belli bir tarz seçilebiliyor. Bence (bunu bir daha söylesem daha anlaşılır olur sanırım BENCE) fotoğrafa dijital müdahale edecekseniz hiç o fotoğrafı çekmeyin. Sümüklü çocuk mevzusunda ise bir süre o tip fotoğraf çekmekten vazgeçiyor insanlar ama zaman alıyor ve biraz da bu hobiden sıkılmamış olmak...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Okan Bayülgen'in dediği olayın bence teknoloji ile alakası yok.

X fotoğrafçı bir fotoğraf çekiyor.

Kıçı kırık Y amatörü bu fotoğrafı görüyor, aynısı çekiyor.

Yaratıcılık sıfır, işin taktiği, tekniği sıfır.

Görüyor, hoşuna gittiğini aha bende bunu yapmam lazım/ben de bunu yaparım oluyor.

Ben bu sebepten fotoğrafları incelemem etmem.

Hiç bir fotoğraf sitesinde saatlerce fotoğraf incelemem.

çünkü biliyorum ki bir fotoğraf gördüğümde direk zihnime işleniyor ve X bir pozisyonda haa şöyle çekebilirim diye onun bir kopyasını çıkartıyorum.

500px ve flickr dışında hiç bir fotoğraf ortamına üye değilim.

Flickr im aylardır açılmamıştır bile.

500px de de olabildiğince az fotoğrafa bakarım.

çünkü farkında olmadan X şahsının çektiği fotoğrafı zihnime işlemek gibi bir niyetim yok.

İşle, işle, işle ondan sonra çık "aha bunu ben çektim" de.

Onu sen mi çektin? Yoksa X fotoğrafçısını taklit mi ettin?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Okan Bayülgen fotoğrafı sadece işlenince güzelleşen birşey sanıyor. Kendisine Ara Güler'in, Robert Capa'nın, Bresson'un fotoğraflarını göstermek lazım eğer hala görmediyse. Bakalım aynılarını yapabilecek fotoğrafçı bulabilecek mi :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gökhan Bey sizden birazcık farklı düşünüyorum. Katılmadığım konu fotograflara bakmamaya çalışmanız. Bence iyi bir fotografçı ne kadar çok başka fotograflara bakarsa kendini o kadar geliştirir. İlk başlarda aynısını çekmek kötü de değil. Bence yapılması da gereken birşey. Ara Gülerin Allah ve kadın pozunu herkez 1 tane çekmiştir (ben çektim :wacko: ) ama Ara Güler 1 tane. Ara Güler de pek çok fotografçı sayıyor etkilendiği beğendiği. O gidip taklit etmiyor. Bence bakmalıyız hem de çok bakmalıyız. Belki ilk başta taklit de etmeliyiz ama anca farklı birşeyler yaparsak var olacağımızı da bilmeliyiz. Eskileri bileceğiz ki yeni bir akım yöntem bulalım.

Bilim adamları ben icat yapacam diye diğer bilim adamlarının kitaplarını okumamazlık yapmıyorlar dimi :)

Benim demek istediğim şuydu artık teknoloji ile farklı birşey çıkmaz herkes herkesin yaptığını yapabilir oldu.

Bu arada bu devirde filimli makine kullanmak ve photo shop kulanmamak saçma. Bostancıdan kadıköye at arabası ile gitmiyorsak bu devirde filim diye tuturmamak lazım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi eğer DSLR kullanıyorsak ve raw çekiyorsak mecburen bilgisayar ortamında işlemek gerekiyor bunun içinde özellikle yeni nesil FF ve yüksek megapikselli makinalarda bir raw dosya 30mb ile 85 mb arası değişmekte , bu işleri yapabilecek bir bilgisayarında güncel ve performansı yüksek olması gerekmekte , çoğu kişi bu yatırımları önceden gözlemleyerek gövde değişikliğine gitmemekte örneğin : D700 den D800 e geçmek , kısacası bilgisayar ve DSLR makina bence aryılmaz iki kardeş :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü

Orçun Bey, Merhaba;

Okul yıllarımda soyadım da dahil tüm isimlerimi kullanan arkadaşlarım olduğu için hangi ismimi kullanmak istiyorsanız kullanın lütfen.

Bendeki laptop 6 GB RAM' li olmasına rağmen D90' ın 12.3 MP fotoğraflarını sadece incelemek için açarken ve fotoğraflar arasında geçiş sırasında bile bile inanılmaz yavaşlıyor. 3 Defa yeniden kurdum hep aynı. 24.1 MP çözünürlükte bir gövdeye geçsek ayvayı yedik demekki

Selamlar,

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gökhan Bey sizden birazcık farklı düşünüyorum. Katılmadığım konu fotograflara bakmamaya çalışmanız. Bence iyi bir fotografçı ne kadar çok başka fotograflara bakarsa kendini o kadar geliştirir. İlk başlarda aynısını çekmek kötü de değil. Bence yapılması da gereken birşey. Ara Gülerin Allah ve kadın pozunu herkez 1 tane çekmiştir (ben çektim :wacko: ) ama Ara Güler 1 tane. Ara Güler de pek çok fotografçı sayıyor etkilendiği beğendiği. O gidip taklit etmiyor. Bence bakmalıyız hem de çok bakmalıyız. Belki ilk başta taklit de etmeliyiz ama anca farklı birşeyler yaparsak var olacağımızı da bilmeliyiz. Eskileri bileceğiz ki yeni bir akım yöntem bulalım.

Bilim adamları ben icat yapacam diye diğer bilim adamlarının kitaplarını okumamazlık yapmıyorlar dimi :)

Benim demek istediğim şuydu artık teknoloji ile farklı birşey çıkmaz herkes herkesin yaptığını yapabilir oldu.

Bu arada bu devirde filimli makine kullanmak ve photo shop kulanmamak saçma. Bostancıdan kadıköye at arabası ile gitmiyorsak bu devirde filim diye tuturmamak lazım.

Hocam bu biraz düşünce şekillerimizin farklı olmasından kaynaklanıyor.

Ben kendimi bir fotoğrafçı olarak, yada olmaya çalışan biri olarak görmüyorum.

Hobim bu benim, can sıkkınlığını alıyor, sodanın şişkinliği alması gibi yani :D

Hayatımda fotoğraf yokken ya bilgisayar donanımları vardı deli gibi kafamı bilgisayar kasasını içine sokup saatlerce, günlerce orda kalıyordum.

Sonra bahis girdi yoldan çıktık :blink:

Ara Güler isimini biliyorum çünkü garip bir isim, akılda kalıcı.

Ancak sokakda görsem yemin ediyorum tanımam.

Ertan Abi 'nin bahsettiği Cappa, Bresson falan kesinlike tanımıyorum. Bresson tanıdık gelsede muhtemelen Virgin isimli firmanın sahibinden dolayı bir çağrışım oluyor ancak kesinlikle ve kesinlikle hiç bir fotoğrafçıyı tanımıyorum (yerli/yabancı).

Sadece eskiden haberci programı vardı onun sunucunun fotoğrafçı olduğunu biliyorum ama oda adı bile aklıma gelmiyor.

Benim fotoğrafçılık kavramım bu.

Eğer ben bu adamları hepsinin tanısam, nasıl İngiltere 2.lig takımının ilk 11 ini ezbere biliyorsam bu adamların fotoğraflarını en ince ayrıntısına kadar hafızama kaydeder sürekli taklit yapardım.

Başkasını taklit edeceksem, o halde bu nasıl benim hobim oluyor.

Lafım kimseye değil ancak herkes fotoğrafçılığın yaratıcılık işi olduğu söyleniyor. Herkes birbirine taklit ederken yaratıcı kim oluyor peki :D

Ben kendi halimde, kendi gözüm, kendi beynimle fotoğraf çekmeye çabalıyorum. İlgilendiğim tek husus doğru ayarlar, net fotoğraf.

O sebepten çektiğim 100 fotoğraftan 99 unun hiç bir anlamı kompozisyonu yoktur. O 1 tanede kazara olmuştur :D :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Fotografçıların fotografı ayrılamaz oldu" lafı bir yere kadar doğru aslında, çünkü sayısal fotoğrafla beraber çekilen fotoğraf sayısı çok arttı ve "mecburen" aynı fotoğrafların sayısı da arttı. Eskiden 50 kişi güneşi çekiyorsa şimdi 50,000 kişi çekiyor. Bu yüzden "hep aynı" duygusu yaşamak normal.

Ama hareketsiz şeyleri çekiyorsan taklit etme şansın daha fazla, bahsettiğim insanlar (Robert Capa, Henri-Cartier Bresson) insan çekmişler. Biri yürürken, biri vurulurken, bir diğeri merdiven inerken, bir diğeri balık tutarken, biri su birikintisinin üzerinden atlarken, bir diğeri ağlarken insanları fotoğraflamış. Fotoğrafların hepsi insana farklı duygular uyandırıyor. Bunların çektiklerini bilgisayarda oluşturmak vs.. zor şeyler. Okan Bayülgen eline iki makine alıp evinde stüdyo kurabiliyor ve eve model çağırıp portre çekiyor diye büyük laflar ediyor ama iş o kadar basit değil. 100 çeşit "fotoğraf" stili var.

Gökhan Magnum fotoğrafçıları bu adamlar, sitelerine girip bak istersen. www.magnumphotos.com

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Okul yıllarımda soyadım da dahil tÜm isimlerimi kullanan arkadaşlarım olduğu için hangi ismimi kullanmak istiyorsanız kullanın lÜtfen.

O zaman mÜsade edin ben de size bÜtÜn isimleriniz ile hitab edeyim.

Bendeki laptop 6 GB RAM' li olmasına rağmen D90' ın 12.3 MP fotoğraflarını sadece incelemek için açarken ve fotoğraflar arasında geçiş sırasında bile bile inanılmaz yavaşlıyor. 3 Defa yeniden kurdum hep aynı. 24.1 MP çözÜnÜrlÜkte bir gövdeye geçsek ayvayı yedik demek ki.

Aslında uzun dosya boyutlarının haricinde sistem kaynakları da önemli. işletim sistemini değiştirmeseniz bile, windows service pack'leri, kullandığınız alıştığınız programın gÜncellemeleri derken bir bakıyorsunuz sistem kaynaklarınız tÜkenmiş. Eski bilgisayarlarımızı değiştirmeye bir bakıyorsunuz mecbur kalmışsınız, çÜnkÜ kullanamıyorsunuz.

İlk başlarda aynısını çekmek kötÜ de değil. Bence yapılması da gereken birşey. Eskileri bileceğiz ki yeni bir akım yöntem bulalım.

Benim demek istediğim şuydu artık teknoloji ile farklı birşey çıkmaz herkes herkesin yaptığını yapabilir oldu.

Bu arada bu devirde filimli makine kullanmak ve photo shop kulanmamak saçma. Bostancıdan kadıköye at arabası ile gitmiyorsak bu devirde filim diye tuturmamak lazım.

Aslında ilk başlarda kopyalamak hem insanı heveslendiren, hem de fotoğraf konusunda eğiten bir durum. fakat tarzınızı iyi kötÜ oturtamazsanız veya ne yapmak istediğinizi bilmezseniz kopya fotoğraf çekmeye devam ediyorsunuz. Ama fotoğraf seyretmek, hatıra fotoğrafçılığının dışında konular ile ilgilenmeye çalışan insanlar için bence gerekli olan bir şey. aslında bu konu uzar gider, başka bir başlığın konusu olmaya aday bir şeydir bu. Photoshop veya başka bir fotoğraf dÜzenleme programı kullanmak elbette gÜnÜmÜz koşullarında şart. Analog fotoğraflarda karanlık odalar vardı. Bizler işin dijital kısmı ile ilgileniyoruz, dolayısı ile bu işle uğraşan kişilerin mutlaka bu dijital dÜzenleme hakkında bilgisi olması gerekli. Ama photoshop'un nimetlerinden faydalanıp fotoğrafa abanmanın bir manası da yok gibi geliyor bana.

Ben kendimi bir fotoğrafçı olarak, yada olmaya çalışan biri olarak görmÜyorum.

Hobim bu benim, can sıkkınlığını alıyor, sodanın şişkinliği alması gibi yani :D

Başkasını taklit edeceksem, o halde bu nasıl benim hobim oluyor.

Lafım kimseye değil ancak herkes fotoğrafçılığın yaratıcılık işi olduğu söyleniyor. Herkes birbirine taklit ederken yaratıcı kim oluyor peki :D

Ben kendi halimde, kendi gözÜm, kendi beynimle fotoğraf çekmeye çabalıyorum. İlgilendiğim tek husus doğru ayarlar, net fotoğraf.

O sebepten çektiğim 100 fotoğraftan 99 unun hiç bir anlamı kompozisyonu yoktur. O 1 tanede kazara olmuştur :D :D

Gökhan kardeş, herkes kendi yolunda ilerler. Fakat sÜper makine, muhteşem objektif, ultura keskin, doğru ayarların dışında da bir şeyler var. Yani fotoğraf makinesinin arkasında durdun mu bunlar şart. Ama bir de makinenin karşısında duran bir şeyler var. gene bak başlığın dışına çıktık yardırdık gidiyoruz. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Özellikle ilk başlayanlar için diğer fotograflara bakmak ve onun benzeri çekmeye çalışmak Önemli çünkü bu dÖnemde hem tekniği ( neyi nasıl çekebileceğini ) hemde makineyi ( kısayollarını menüleri ) kullanmayı Öğreniyor insan. Sonrası zaten insanın yaratıcılığına kalıyor. Eğer bu yaratıcılık yoksa diğer fotograflara bakmasa bile ortaya birşeyler çıkmaz..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba

Belki benim yüzümden konudan uzaklaştık. Orçun hocam kusura bakma senin konunun dışına çıktım azıcık.

Gerçi pişman da değilim. Forum da makina lens dışında da bu konuları konuşmak tartışmak lazım. Ve farklı düşüncelerin de karşılıklı yazılması çizilmesi bence çok güzel. Gökhan Hocam senin düşüncene saygı duyuyorum. önemli olan senin zevkin ve bu şekilde hoşuna gidiyorsa ne ala :)

Bilgisayarım yavaş diyenlere ufak bir öneri, Bilgisayarın neyi yavaş? Mesela sizi çok kastıran bir işlem yaptığınızda task manager (görev yöneticisi) açıp bir bakın. CPU da mı dar boğaz var. RAM de mi yoksa disk üzerinde mi? photo shop ile uğraşırken genelde CPU üzerinde sıkıntı dar boğaz olur. Ama fotografları açarken genelde disk de tıkanır. Eğer disk de tıkanırsanız bir SSD disk almak sizi kurtarabilir. çok da ucuza makineniz uçabilir. Eğer RAM de sıkıntı var ise belki RAM eklemek gerekecek. Eğer Ram de sıkıntı var ise arka taraftaki çalışan programları azaltın belki gene hızlanır. Mesela tek CS6 kalsın çalışan bakın daha hızlı açabilir. CPU da problem var ise paşa paşa makine almak lazım.

Ben gene azıcık konuyu izninizle esnetmek istiyorum. Hepimiz portrede bir ışık durumunu yaratmak isteriz. Hani yüzün bir tarafı ışık alsın diğeri daha az alsın böylece yüz güzel gözüksün. Mesela bunun adı Rembrandt ışığı. Resam bir abimiz yıllar önce bulmuş milet beğenmiş bizde kopyalamaya çalışıyoruz. İşte keşke bu rembraindt abimizi benim düğün fotografçım da bilseymiş. öyle kabak gibi tepe flaşı ile bizi çekmezdi. Beni öyle kilolu göstermezdi. Düğünüm var diye kasıp 6 kilo verdim. Sağolsun amca gene beni eski kilomda gibi göstermiş bazı fotograflarda. Düğünlerde bir tetikleyici ile ve soft box ile flaşları azıcık kenardan çaktırmak lazım. Ama bunu hiç bir düğün fotografçısında göremedim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ahmet, mehmet, ali, veli, hans, alex, robert, matilda isterse ağızlarıyla kuş tutma tekniği bulsunlar.

İlgilenmiyorum ve mutluyum :D

Her zaman dediğim gibi amacım fotoğrafçı vs olmak değil, kendimce zaman geçirmek.

Ben kameranın arkasına geçtiğim an Rembrandt da tanımam, Güler abi yi tanımam, usta fotoğrafçı ... da tanımam.

Bu arada Scot Kelby diye bir fotoğrafçı vardı şimdi aklıma geldi, onu tanıyorum kitabını okumuştum :D

Ancak hiç bir çalışmasını görmedim, sadece sokakta görsem tanırım, aa abi naber diye :D :D

Sanırım başka bir konuda daha bahsetmiştim.

Ben kamerayı elime alınca sanat icra ettiğimi düşünmüyorum. Fotoğrafçılığın bir sanat olduğunu düşünmüyorum.

Başkası icra ettiğini söylüyordur, başkası sanat diye düşünüyordur.

Saygı duyar geçerim.

Ben düşünmüyorum, buda beni mutlu ediyor. Kendimi başarısız hissetmiyorum o sebepten :D

Bilgisayar konusunda;

Son bir kaç senedir SSD lerdeki fiyat düşü sebebiyle iyice yaygınlaştı.

Batuhan hocam bilgi birikiminizi bilmiyorum siz üzerinize alınmayın.

Bu işi bilen/bilmeyen herkes SSD tak bilgisayar uçar! diyor.

Uçmuyor arkadaş, uçamaz. Her bilgisayarı SSD disk uçuramaz.

Diskin bağlandığı portun bağlantı hızı SSD den düşük performans verecek ise o bilgisayarda SSD hiç bir işe yaramaz.

Bir kaç sene önce 7200RPM li bir laptop aldırmıştım arkadaşa bir kaç ay önce bir başkasının önerisiyle SSD almış bana getirmiş Gökhan şunu takıp değiştirsene falan filan diye.

-Niye aldın?

-çok hızlı oluyor abi uçuyor bilgisayar!

-Kim dedi sana uçacak diye?

- .... dedi.

- Sende bunu yedin.

- :blink:

Takmadan önce HDD yi test ettim.

7200RPM lik diskin okuma hızı 60-70mb

yazma hızı muhtemelen diskteki arızalardan dolayı 50mb lara kadar çıksada 20mblarıda gördü.

Sonra SSD yi taktık sonuç

80-100mb okuma

80-100mb yazma

Kullandığımız diskin etiket okuma yazma hızı ise 550mb okuma yazma :)

Neden o rakamların yanına bile yaklaşamadık?

çünkü adamın bilgisayarında SATA 3 bile yok!

SSD disk ile sadece bilgisayar 20-30sn de açılırken 5-10sn arasına indi.

Bilgisayarımı tıklayınca zınk diye açılıyor hepsi o.

Bişey kopyalarken, yapıştırırken belki %10-20 performans artışı oldu o kadar.

SSD iyidir, çılgın bir teknoloji ancak onu sürecek sistem olmaz ise (SATA 3 bağlantı) çok aman aman bir performans sakın beklemeyin.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Belki benim yüzümden konudan uzaklaştık. Orçun hocam kusura bakma senin konunun dışına çıktım azıcık.

Gerçi pişman da değilim. Forum da makina lens dışında da bu konuları konuşmak tartışmak lazım. Ve farklı düşüncelerin de karşılıklı yazılması çizilmesi bence çok güzel. Gökhan Hocam senin düşüncene saygı duyuyorum. önemli olan senin zevkin ve bu şekilde hoşuna gidiyorsa ne ala :)

Hoca sıfatını gel benim için kullanmayalım, benim daha öğrenecek çok şeyim var ve cebimde biriktirdiklerimi zaten herkes biliyor. öğretecek bir şeyim yok yani. Konu offtopic oldu, olsun diyen forum editörü olunca benim ölümüm geyik muhabbetinden olur... :D

Bilgisayarım yavaş diyenlere ufak bir öneri, Bilgisayarın neyi yavaş? Mesela sizi çok kastıran bir işlem yaptığınızda task manager (görev yöneticisi) açıp bir bakın. CPU da mı dar boğaz var. RAM de mi yoksa disk üzerinde mi? photo shop ile uğraşırken genelde CPU üzerinde sıkıntı dar boğaz olur. Ama fotografları açarken genelde disk de tıkanır. Eğer disk de tıkanırsanız bir SSD disk almak sizi kurtarabilir. çok da ucuza makineniz uçabilir. Eğer RAM de sıkıntı var ise belki RAM eklemek gerekecek. Eğer Ram de sıkıntı var ise arka taraftaki çalışan programları azaltın belki gene hızlanır. Mesela tek CS6 kalsın çalışan bakın daha hızlı açabilir. CPU da problem var ise paşa paşa makine almak lazım.

çok uzun yıllardır bilgisayar kullanıyorum. Commodore 64 geyiği bile döndürürüm. Windows 1 gömüşlüğüm var 3.1den beri de aktif kullanıcıyım. Windows XP'nin beş para etmeyeceğini anladığımdan beridir Linux dağıtımları ile uğraşıyorum. yaşlanmakla alakalı sanırım ben artık rahat çalışacak, beni zorlamayacak, virüslerle uğraştırmayacak, Linux istikrarında ve Windows programları çalıştırabilecek bir sistem istediğimden MAC satın aldım. MacOS UNIX çekirdeğine yazılmış BSD server işletim sisteminin devşirlmiş halidir. Hem sistem kaynağını sömürmez windows kadar, hem de UNIX tabanlı olduğu için çalışması çok daha istikrarlıdır. MAC kullanıcıları aletlerini çok değiştirmez çünkü ellerindeki aletler uzun süre onları idare eder. Artık ben de şeytana uydum, yapacak bir şey yok. Bilgisayarımı alalı 4 sene falan olacak. artık teknolojik olarak devrini annemle kapatacak. :)

Ben gene azıcık konuyu izninizle esnetmek istiyorum. Hepimiz portrede bir ışık durumunu yaratmak isteriz. Hani yüzün bir tarafı ışık alsın diğeri daha az alsın böylece yüz güzel gözüksün. Mesela bunun adı Rembrandt ışığı. Resam bir abimiz yıllar önce bulmuş milet beğenmiş bizde kopyalamaya çalışıyoruz. İşte keşke bu rembraindt abimizi benim düğün fotografçım da bilseymiş. öyle kabak gibi tepe flaşı ile bizi çekmezdi. Beni öyle kilolu göstermezdi. Düğünüm var diye kasıp 6 kilo verdim. Sağolsun amca gene beni eski kilomda gibi göstermiş bazı fotograflarda. Düğünlerde bir tetikleyici ile ve soft box ile flaşları azıcık kenardan çaktırmak lazım. Ama bunu hiç bir düğün fotografçısında göremedim.

Düğün fotoğrafları veya özel günlere has fotoğrafların kime çektirildiği önemli. Yani paraya kıyıp en iyisi ile anlaşmak en mantıklı karar. Ayrıca düğün fotoğrafların için de üzülme daha feci çalışmalar için buraya bakabilirsin. moralin düzelir. :D

demin verdiğim linke iyi fotoğraflara, usta fotoğrafcıların çalışmalarına bakıldığı gibi bakılmalı. İyiden örnek alınmasından çok kötüden feyz çıkarılması da önemlidir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gökhan SSDlerin en büyük avantajı anlık dosya erişiminde zaten. Aletin içindeki disk dönmedigi için ilk tepki süresi çok az. Örneğin fotoğraflara bakarken iki fotoğraf arasındaki geçiş zamanı farkedilir derecede azalıyor. Dosya kopyalamada hızlı bir HDD de iyi iş yapıyor zaten.

Yalnız benim SSDlere karşı bir önyargım oluştu. Bütün dizüstü aletlerim SSD takınca diski yaktı, bir tanesinde anakart yandı. Dell'de 3 kere mi 4 kere mi ne oldu bu. Hem de yetkili servise taktırdım! Sonradan SSD takmaktan korkuyorum bu yüzden.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eski sisteme SSD luzumsuz abi ben bunu tahmin ediyordum, tecrübesini de ettim.

Bir çok kişi 4-5 senelik laptopuna SSD takıp sistemi uçurma hayali kuruyor.

Ben diyim, hayal falan kurmayın boşuna :D :D

Bugüne kadar 3 tane farklı PC ye SSD taktım, birisi benim MAC mini hatta. Daha hiç sıkıntı yaşamadım.

Senin ki biraz şansızlık diyeceğim ama bir kaç kez tekrarlamış.

Alet tam elektronik olduğundan elektrikler iyi olmalı.

Evin nötr ve toprağında elektrik olmamalı.

Sizin oralarda elektrikler düzgündür. Bizim buralarda özellikle eski apartmanlarda toprak ve nötr birleştirildiğinden elektrik oluyor.

Hali ile cihazın olmaması gereken yerlerde de elektrik akımları dolaşıyor.

Bu da SSD gibi elektronik ekipmanları kolay bozan bir durum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İşletim sistemi olarak XP kullanıp da donanıma SSD taktıran sanırım sadece biziz. SSD'lerin kaç kez okuma ve yazma kapasitesi vardır diye sorsam şimdi herkes üstüme çullanır. Win7 ile XP arasında en büyük fark burda işte. XP veya Vista sürekli HDD'den bi şeyler okuyup yazmak zorundayken Wn7'de durum böyle değil. Bundan dolayı SSD'lerin ömrü ve XP'nin buna etkisi konusunda biraz okumak gerekiyor. Kaldı ki sata300'e kadar destekleyen donanımlara SSD takılması zaten tamamen bir işgüzarlık bana göre. Sanırım laptopu çok fazla düşürüp çarpıyor bi yerlere, belki SSD ile HDD bozulma riskini azaltmak istiyordur :)

Herşey bi yana da bu SSD hala bana göre değil. Ben SAS'larımla 2008 yılından bu yana hala mutluyum, beni hiç üzmediler. D800'ün 100 mb'lik raw dosyasında bile Capture NX rölantideyim diyor. Aynı D800'ün sıkıştırmasız videosu Premiere Pro'da sorun oluşturmuyor. Demek ki yazma ve okuma yeterli.

Ya peki şu ram'i canavarlığına ne demeli? Biribiriyle tam senkronize çalışamayan chiplere sahip ramleri donanıma gömüp sonra da 16 gb ile bile makine tıkanıyor demek ne kadar doğru tartışılır. Zaten sistem kaynaklarını sömüren bir Win işletim sistemi varken bir de buna cpu ile hızlı iletişim kuramayan ram kombinasyonu eklenince durum aynen şu:

"Abi gidip en iyi televizyonu yani Sony'yi aldım, yine görüntü berbat"

Anten vermezse neylesin sana Sultan Mahmut!

Bunu yazan eski bir Profilo Cine5 yetkili servisi, affınıza sığınarak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben de teknolojiye meraklıyımdır.Bu nedenle de şimdiye kadar yazılmış olanlar içinde olmayan 2 husus hakkında birşeyler söylemek istedim..

Birincisi, eğer işletim sisteminizi kurarken 64 bit üzerinden kurmamışsanız pc ye ne kadar ram takarsanız takın 3.5 GB tan fazlasını görmez..İkincisi sadece hdd kullanmak zorunda iseniz, yani ssd ye para yetiştiremeyenlerdenseniz , hdd leri RAİD olarak kurmayı deneyin..Fark, gözle görülür oluyor..Ama elbette sata6 arabirimini kullanan bir ssd nin yanına bile yaklaşamaz..Ancak hiç yoktan iyidir denilebilir..

Ben de, fotoğraf, sanat, taklit etme, PS üzerine birşeyler söylemek istiyordum, ancak şimdi eve gitme zamanı:-))

Görüşmek üzere..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Birincisi, eğer işletim sisteminizi kurarken 64 bit üzerinden kurmamışsanız pc ye ne kadar ram takarsanız takın 3.5 GB tan fazlasını görmez.

Sanırım 32 bit demek istediniz, öyle değil mi?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba

Yeni işlemciler genelde 64 bit. Eskiler 32 bit idi. Eğer eski bir işlemciniz var ise RAM adreslemesi Mehmet Hocamın söylediği gibi beli bir limiti geçemez. Takarsanız hata vermez ama kullanamazsınız. Aynı şey SSD için de geçerli, SSD taktınız ana kart SSD diskin hızında iletişim kuramıyorsa boşa SSD taktınız demektir. Kısaca makinenin ihtiyacını belirleyin sonra ihtiyacı gidermek için alacağınız sizin alete uyumlu mu araştırın sonra takın.

MAC ürünleri bu arada gerçekten iyi. Görsel işlemlerde uçuyor. 4 yılık bir alet ile çok güzel işler yapabilirsiniz. Artık korsan da bulunuyor. Tabi korsanı önermem.

İyi çalışmalar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sende sohbete katıl

Önce yorumunu yaz sonra üye ol. Eğer bir hesabınız varsa, hesabınızla göndermek için şimdi oturum açın

Misafir
Bu konuyu yanıtla

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Biçimlendirmeyi Temizle

  Only 75 emoji are allowed.

×   Eklediğiniz Link Otomatik Olarak Embed Çevrilmiştir..   Sadece yazı link haline çevir

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editörü Temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.