İçeriğe git

Nikon lenslerle ilgili bir kaç soru


Recommended Posts

Yeni nesil maalesef uyduruk türkçenin okutulduğu okullarda okudu. İmkan yerine olanak, ihtimal yerine olasılık, ihtiyaç yerine gereksinim kelimelerini öğrendi. Böyle olunca feza kelimesinin günün türkçesinde uzay manasına geldiğini öğrenemedi.

Bir toplumu kendi kültüründen koparmak ve sizin istediğiniz şekle dönüştürmek istiyorsanız ilk iş olarak diline müdahale edersiniz. Başarıya ulaştıkları kesin; 3000 yıllık tarihini okuyabilen bir japon toplumuna karşılık sadece 1928'den bu yana olan tarihini okuyabilen bir Türk toplumu yetiştirildi. Osmanlıca diye isimlendirdikleri zengin bir kelime yapısına sahip dile karşılık sadece 500 kelimeyle kendini ifade edebilen bir Türkçe toplumu.

Tartışmasız katılıyorum.Şİmdi kaç kişi bir gazelin Türkçe açıklamasını yapabilir yada 100 yıl önce yazılmış bir şiiri kaç kişi anlayabilir ? Her şeyi mahvettikleri gibi Milli Eğitim Bakanlığı'da telef olmuş durumda..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya'ya ait bir yazıdır:

UYDUR UYDUR 7 Mart 1933: TDTC Genel Merkez Kurulu toplanır. Arapça ve Farsça’dan gelen kelimelere savaş açılır, yerlerine yeni “tilcikler” konması için karar alınır.

İPE DİZ...Valide yerine doğurgaç, baba yerine doğurtgaç, aşevi yerine otlangaç, belediye için uray, mebus için saylav, sanat için dorut gibi ucubeler dayatılır ki milletimiz Agopça der bunlara...

KAKINç, aldatı, YONTU, söylev, gömüt, imge, NESNEL, avunç, bağıt, kaydırgaç, erek, varsıl, Açgı, basçık, alnaç, alışkı, İçERİK, ansıma, çAVLAN, ardıl,

Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim... Ya bunlar Türkçe değil, ya da ben Türk değilim! Necip Fazıl Kısakürek

Efendim onurlandırdınız.Ne yani gururlandırdınız mı demek istiyor, şereflendirdiniz mi? Yoksa müftehir mi oldu? İzzetli, haysiyetli, namuslu, vakarlı, erdemli, hatırlı, itibarlı, muazzez, muhterem, saygıdeğer, seciyeli... Onur, bunların hangisi? Yeni kuşaklar “hepsi” diyecekler, eskiler “hiçbiri!” Bakıyorsunuz Osmanlıda Rüşdiye ve İdadi mezunları bile (orta lise) sular seller gibi Fransızca konuşuyorlar. Peki biz niye kıvıramıyoruz? Lisanımız kısırlaşmış da ondan... Bin kelimeyle iktifa edersen olacağı bu, zihni melekelerimiz dumura uğruyor. Herkesin ağzında bir “stres”. İyi de stresten maksadın ne güzelim? Dert mi, gam mı, kahır mı, keder mi, gussa mı, yeis mi, tasa mı, mihnet mi, elem mi, üzüntü mü, sıkıntı mı, endişe mi, kasvet mi, nedamet mi, melâl mi, enduh mu, füduret mi, hüzün mü, hüsran mı, hicrân mı, ızdırap mı, inkisar mı, kâbus mu, hafakan mı, teessüf mü, teessür mü, vehim mi, buhran mı, matem mi, gaile mi? Söyle hangisi?Kısrak, beygir, aygır, tay, gölük, kadana, küheylan, safkan, ester, güre, kulun, midilli, rahvan... Bunların hepsi ayrı şeyler ama “at” deyip geçiyoruz alayına... Araplar aslana esed deyip geçemiyorlar ama... Adam n’apsın? Lûgatında 20 ayrı aslan olunca...

BU LİSANLA MI?Siyasilerimiz konuşuyor: Biizz çin Seddinden Adriyatik kıyılarınaaa...Ata yurda ne ile gideceksiniz sahi? Oturgaçlı götürgeçle mi? İnanın insan özeniyor. İranlı ilk mektep talebeleri iki bin yıllık metinleri şakır şakır okuyor, biz (ki yaşımız elli) Rahmetli Menderes’in Yassıada müdafaalarını çözemiyoruz daha. Türkçe artık Babür Şahın, Gazneli Mahmud’un, Hüseyin Baykara’nın ve Ali Şir Nevai’nin yaşadığı coğrafyada bile kullanılmıyor. Haberiniz olsun ağalar, Acemin dili patlamış gidiyor. Asya’da İran yükseliyor. Evet Kabil’de, Gazne’de, Mezar-ı şerif’te, Kunduz’da Herat’ta oğuz boyundan kardeşlerimiz var ama ne yazık ki bizi anlayamıyorlar.

VURUN AGOP’A Hep öyle olur. Söz dilimizdeki tahribattan açıldı mı yaylar gerilir, oklar bir Ermeni’ye döner anında. Agop Dilaçar’a!İyi de kimdir bu adam? Ne yapar? Nasıl yapar? Elinden kim tutar?1. Cihan Harbi... Suriye Cephesi... Asteğmen Agop Martayan Halep’te İngiliz subayları ile görüşüp konuştuğu için gözaltına alınır. Maksat ne olursa olsun, esirlerle temas affedilmez bir suçtur. Sadece bizde değil bütün dünyada...Onu ihanet-i vataniye cürmü ile zincire vurur, alır götürürler Şam’a. Belki de divan-ı harbe verilecektir, sorgudan sonra... Kendi kendine “ben bittim” der, “demek ki buraya kadar...”

DARAĞACINDAN Olan olmuştur artık, ifade verirken alttan almaz. Barbarlık der, eziyet der, medeniyetsizlik der ki bunlar da suçtur ayrıca. (Türk ordusuna hakaretten okka altına girebilir pekâlâ) Komutan pek kulak vermez, gözü koltuğu altındaki kağıtlardadır zira. Ellerini çözdürür, tabancasını iade eder, çay ısmarlar. Agop’un Lâtin harfleri ile tuttuğu müsveddeleri inceler, sorular sorar. “Yine gel konuşalım” der ve ast zabiti rahatlatıp uğurlar. Agop şaşkındır. Onun M. Kemal olduğunu bilmiyordur daha...Savaşın ardından bir süre Robert Kolej’de İngilizce muallimliği yapar. Sonra Beyrut’ta bir Ermeni okuluna müdür olur. Ermeni gazetesi Luys’un Genel Yayın Yönetmenliğini de üstlenir bu arada... Kendini Türkiye’de emniyette hissetmemiş olmalıdır ki Sofya’ya kaçar, Svabodan üniversitesi’nde doğu dilleri okutmaya başlar. Ermeni gazetelere yazılar yollamaktadır hâlâ... Sonra ne olursa olur, TC ile arası açılır, vatandaşlıktan çıkarılır.

TDK’NIN BAŞINA22 Eylül 1932... M. Kemal, Agop Martayan’ı Dolmabahçe Sarayı’na çağırır... Ancak, Agop’un yurda girmesi kâbil değildir. M. Kemal ısrarcıdır. Sofya Konsolosluğunu ayağa kaldırır. Konsolos usulsüz olmasına rağmen vize vermekle kalmaz, eline ‘kolaylık gösterilsin. M. Kemal’in hususi davetlisidir” şeklinde bir mektup sıkıştırır.Dolmabahçe Sarayında mevzu Türk dilidir. Davetliler arasında İstepan, Kevork, Mihran, Bedros ve Hrant Efendiler de vardır ki, soydaşlarını görünce içi rahatlar. M. Kemal Birinci Türk Dil Konferansı’nda ona Türk Dil Derneği Başuzmanlığı ve ilk Genel Sekreterlik ünvânlarını bağışlar. Agop Martayan Dilaçar, ölene kadar TDK’nın ‘Genel Yazmanı’ olarak vazife yapar. İlk kurultayda “Türk, Sümer ve Hint dilleri arasındaki rabıtalar” hakkında bir bildiri sunar. Tarihimizin Eti, Sümer, Urartu gibi karanlık kuyularda aranmasından rahatsız olanlar da vardır. Prof. Tahsin Banguoğlu bunlardan biridir mesela...

ADİL AçAR! 1934’te Soyadı Kanunu kabul edilir. M. Kemal kendisine Dilaçar soyadını verir o da M. Kemal için Atatürk soyadını “önerir.”Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi onun çapında bir akademisyenin altına imza atamayacağı nazariyelerdir. Mertçe çıkıp “gülünç olmayalım” demesi gerekir. Ama o görüşünü belirtmez sadece emredileni yapar. Latin harflerinin oturtulması hususunda aşırı gayret gösterir. Dil Tarih Coğrafya’da Türkoloji dersleri verir.O kadar Türk asıllı varken “Türk Ansiklopedisi”ni hazırlanma işi de ona ihale edilir. 1979’da ölür. Nedendir bilinmez Devlet ajansı adını “A nokta Dilaçar” olarak geçer, TRT spikeri de “Adil Açar” diye okuyup ayrı bir garabete imza atar. Agopsa Agop kardeşim, adamın adını niye saklıyorsunuz, kimden korkuyor, niye utanıyorsunuz? Doğru dürüst söyleyin “TDK baş uzmanı Agop Martayan yarın filan kiliseden kaldırılıp Şişli Ermeni Gregoryan Mezarlığına...”Bizim cenahta hep Agop’a sövülür, yok dilimizi mahvetti de kahretti de filan... Eğer Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan Ermeni Dil Komitesinin başına geçirmek için bir Türk arasa, hayır demeyecek bir sürü dil uzmanımız çıkar. Ki Ermeniceyi bozup kısırlaştırmak, Ermeni çocuklarını dedesi ile anlaşamaz hale getirmek için fırsatı kaçırmazlar. Ermenicenin hece yapısını, alfabesini de değiştirirler icabında.

TDK’DA YARIM ASIR Agop Martayan İstanbul Büyükdere’de doğar (1895). İlk ve orta öğrenimini Gedikpaşa’da, Amerikalı misyonerlerin açtığı bir okulda tamamlar. 1915’de Robert Koleji bitirir. Lisanlara karşı meyli vardır, Ermenice ve Türkçenin yanı sıra İngilizce, Yunanca, İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça ve Bulgarcadan da anlar.1. Cihan Harbinde Mülazim-i Evvel (yedek zabit) olarak askere alınır. Kafkas cephesine yollanırsa da komutanları o hassas coğrafyada vazife yapmasını mahzurlu bulurlar. Suriye’ye kaydırılır. Burada M. Kemal ile tanışır ve önü açılır.1932’de Türkiye’ye getirilir, ölünceye kadar TDK’da “baş uzman” olarak vazife yapar.

MİLLİYETçİLİK DERSLERİ“...Kemalizm Türkçülüğü, Ziya Gökalp Türkçülüğünü reddetmez tamamlar. Ziya Gökalp için menşe birliği mevzubahis değildi, yabancı kaynaktan gelen fakat Türk kültürüne temessül eden ve onunla kaynaşan her şey Türk’tü. Kemalizm Türkçülüğüne göre ise “her Türk asıllı olan Türk’tür”; yabancılaşmaya yüz tutmuşsa, onu tekrar kültürüne döndürmeli, zira o Türk’ün malıdır... (Agop Dilaçar, “Alpin ırk, Türk etnisi ve Hatay halkı”, CHP Konferanslar Serisi)

KURTULUŞ GEOMETRİDE!Atatürk’ü, siyaset olaylarının büyük bir devlet adamı yaptığı gibi, yurdun kültür sorunları da onu büyük bir eğitimci durumuna getirdiğini, bu nitelikleriyle bîr önder değil, içten, özden, yüreği açık bir Ata, kılıcı ile ulusunu kurtaran, kalemi ile de onu yükselten bir şahsiyet olarak tanımlamaktadır. Büyük bir asker, devlet adamı, önder, eğitimci deha olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta ifade ettiği “... Millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu...” anlatmanın en güzel örneği hayatının son yılında yazdığı Geometri kitabıdır. Agop Dilaçar

MAZHAR OLMUŞâ€œAtatürk, (Elâziz) seyahati esnasında Sivas’a uğradı. Burada bir okulda (Sivas Lisesi) talebeyi imtihan ederken Hendese (Geometri) terimlerinin hâlâ eskisi gibi devam ettiğini görmüş, canı sıkılmış. Derhal, Atatürk’ün yanında bulunan Celal Bayar, Millî Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a yazdığı bir telgrafla bu kitapların okullardan kaldırılmasını bildirmiş. Saffet Arıkan’ın cevabı şu oldu: “İlk irşadınıza bendeniz mazhar oldum.” Asım Us

KUTUNBİTİK ALDIM “Dil Bayramından ötürü Türk Dili Araştırma Kurumu Genel özeğinden, ulusal kurumlarından, türlü orunlardan birçok kutunbitikler aldım. Gösterilen güzel duygulardan kıvanç duydum. Ben de kamuyu kutlularım” Gazi Mustafa Kemal

KARANLIKTA N’APCAZ?...Teklif, tavsiye, telkıyn için öNERİ; alenî, bâriz, âşikâr, ayan, bedîhî, vâzıh, sarih, müstehcen, münhâl, üryan, meftuf, berrak ve defisiter için AçIK “sözcük”leriye yetinmek zorunda kaldığımız kafama dank etdi! Türkolog Prof. Otto Jastrow şu tesbitte bulunuyor: “Bu yüzden Türk Dili kültürel çokkatlılığını ve nüans zenginliğini geniş ölçüde kaybederek yeniden ilk çıkdığı tek boyutlu bozkır diline yaklaşıyor.”Aynı bağlamda babam da derdi ki “Yakında artık karanlıkda konuşamayacağız. çünki el kol işÃ¢reti yapmaksızın merâmımızı anlatabilme imkânını kaybediyoruz.” Yağmur Atsız

BARİ AHENKLİ OLSA Şair Bâki “Baş eğmeziz” demiş, “edâniye dünyâ-yı dûn için, Allah’adır tevekkülümüz i’timâdımız.” Şu inceliğe, şu derinliğe bakın. Edâni, dünya ve dûn... üçü de “deni” kökünden geliyor, yani “alçak!” Bir mısrada peş peşe “alçak alçak alçak” demek zorunda kaldığınızı düşünün...Tuhaf... Acizlik... Nakarat! Böyle bir dille ne şiir olur, ne sanat! Ne gönül okşar, ne kulak! Hayati İnanç

BİR İHTİMAL DAHA Bir olasılık daha var. O da ölmek mi dersin?Söyle tinim ne dersin?...İş buna gidiyordu. Yani ‘Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin’i; ‘kavuşgung başka acun, sen bir yaşama karşılıksın’ diye çevirirseniz bu Türkçe mi olacak?

Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaş iyiki bişey sorduk hemen bebe muammelesi yaptınız :D

Ben siz phablet i bilmiyorsunuz diye cahil muamelesi yapıyormuyum :D :D

İşin aslına gelirsek ben kısmen Ertan abi'nin tarafındayım.

Zira, çoğrafik olarak büyük olan, nufüs olarak kalabalalık olan ülkelerde dil, din, ırk, örf, adet vs çok olur.

Misal ben doğu karadenizliyim.

Doğru karadeniz de Osmanlı Türkçe'sinin O su geçmez.

Keza doğu anadoluda, keza güney doğu anadoluda...

Yine güney doğu anadoludaki bir çok şey diğer bölgelerde kullanılmaz bilinmez.

Bir Trakyalı'nın konuşmasını iç anadolulu anlamaz.

Bir Egeli'nin konuşmasını doğu anadolulu anlamaz.

Bunun bence geçmişle alakası yok.

Tam aksine teknoloji geliştikçe her eve girdikçe... Egelinin zihnine, karadenizlinin zihnine girdikçe herkes aynı dili konuşmaya başlıyacak.

Ancak konuşlacak dil sizin döneminizden kalan dil olmayacak, keza bugünden kalanda olmayacak...

"Phablet belki exterm bir sample ama gelecek böyle konuşacak"

çünkü dünya ufalacak.

Yazım hatalarına kulak asmayın, dikkat edecek kadar vaktim olmadı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaş iyiki bişey sorduk hemen bebe muammelesi yaptınız :D

Ben siz phablet i bilmiyorsunuz diye cahil muamelesi yapıyormuyum :D :D

İşin aslına gelirsek ben kısmen Ertan abi'nin tarafındayım.

Zira, çoğrafik olarak büyük olan, nufüs olarak kalabalalık olan ülkelerde dil, din, ırk, örf, adet vs çok olur.

Misal ben doğu karadenizliyim.

Doğru karadeniz de Osmanlı Türkçe'sinin O su geçmez.

Keza doğu anadoluda, keza güney doğu anadoluda...

Yine güney doğu anadoludaki bir çok şey diğer bölgelerde kullanılmaz bilinmez.

Bir Trakyalı'nın konuşmasını iç anadolulu anlamaz.

Bir Egeli'nin konuşmasını doğu anadolulu anlamaz.

Bunun bence geçmişle alakası yok.

Tam aksine teknoloji geliştikçe her eve girdikçe... Egelinin zihnine, karadenizlinin zihnine girdikçe herkes aynı dili konuşmaya başlıyacak.

Ancak konuşlacak dil sizin döneminizden kalan dil olmayacak, keza bugünden kalanda olmayacak...

"Phablet belki exterm bir sample ama gelecek böyle konuşacak"

çünkü dünya ufalacak.

Yazım hatalarına kulak asmayın, dikkat edecek kadar vaktim olmadı.

Yaktım tenimi vasl günü şem teg amma

Bil kim bu tedarik şeb-i hicranın içindir

Kurtarmağa yağma-yı gamından dil ü canı

Sa'yim nazar-ı nergis-i fettanın içindir

:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sende sohbete katıl

Önce yorumunu yaz sonra üye ol. Eğer bir hesabınız varsa, hesabınızla göndermek için şimdi oturum açın

Misafir
Bu konuyu yanıtla

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Biçimlendirmeyi Temizle

  Only 75 emoji are allowed.

×   Eklediğiniz Link Otomatik Olarak Embed Çevrilmiştir..   Sadece yazı link haline çevir

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editörü Temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.