İçeriğe git

sanat mı ?


Recommended Posts

Bana göre bir ürünün sanatsal olup olmadığını belirleyen unsur, arkasında bir felsefesinin bulunmasıdır.

Bir şapkanın içine attıkları kelimeleri sırayla çekip, alt alta yazarak şiir oluşturan Dadaistlerden, sadece boş tuval sergileyen ressamlara kadar, konvansiyonel sanatın dışına çıkan çok sayıda sanatçı gördük. Hatta bu ekstrem örneklerin bile dışında, bir ressamımızın ergenliğinde kullandığı peçeteyi bile sergilediğini hatırlıyorum. :)

Dediğim gibi, bütün bunların arkasında bir felsefe varsa, buna sanat dememiz gerekir. Yoksa bu iş ticarettir. Ticaret ise de, satış yolu için yorum yaparken, satan kadar, hatta belki de daha fazla, alanın bakış açısını ön plana koymamız gerek. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu dam sanatçı. Her türlü sanatçı. Fotoğrafı Dijital Sahne Sanatı yapabilmekte bir araç olarak kullanıyor. Fotoğraflarla istediği dijital resmi çiziyor. Bakın fotoğraf çiziyor demiyorum resim çiziyor. Fotoğraflarla resim çiziyor. Adamın kendine has bir tarzı var. Ona giden çiftler, düğün gününün "gerçek halini" değilde o gün "ne hissettiğini" çektiriyor bu adama. Yani bir gelin ona kendisi için cennetteki bir günü çektiriyor. Deniz kenarında mutlu bir kareyi değil. Bu adam sanatçı ve sanatını anlayabilmek için kırmızı çizgiyi anlamak lazım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu dam sanatçı. Her türlü sanatçı. Fotoğrafı Dijital Sahne Sanatı yapabilmekte bir araç olarak kullanıyor. Fotoğraflarla istediği dijital resmi çiziyor. Bakın fotoğraf çiziyor demiyorum resim çiziyor. Fotoğraflarla resim çiziyor. Adamın kendine has bir tarzı var. Ona giden çiftler, düğün gününün "gerçek halini" değilde o gün "ne hissettiğini" çektiriyor bu adama. Yani bir gelin ona kendisi için cennetteki bir günü çektiriyor. Deniz kenarında mutlu bir kareyi değil. Bu adam sanatçı ve sanatını anlayabilmek için kırmızı çizgiyi anlamak lazım.

Bu açıdan bakınca doğru. Adamın çalışmaları sonuçta bir noktadan sonra Fotoğraf özelliğini kaybediyor. Ben hiç bu açıdan düşünmemiştim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu açıdan bakınca doğru. Adamın çalışmaları sonuçta bir noktadan sonra Fotoğraf özelliğini kaybediyor. Ben hiç bu açıdan düşünmemiştim.

Evet belki doğru ama , biz burada fotoğraf sanatını konuşmak tartışmak istemiyormuyuz ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Evet belki doğru ama , biz burada fotoğraf sanatını konuşmak tartışmak istemiyormuyuz ?

Peki şöyle düşünürsek, adamın yaptığı fotoğraf değil resim. o zaman adamı kökten tartışmamak lazım.

Bence bu adamın yaptığı fotoğraf mı yoksa resim mi diye başlasak olaya daha mantıklı gibi geliyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Peki şöyle düşünürsek, adamın yaptığı fotoğraf değil resim. o zaman adamı kökten tartışmamak lazım.

Bence bu adamın yaptığı fotoğraf mı yoksa resim mi diye başlasak olaya daha mantıklı gibi geliyor.

Evet Orçun bey ben tek fotoğraf üzerine açmıştım konuyu ama genel değerlendirdik , bana göre de resimdir hatta grafik tasarımdır benim tarzım değil , o yüzden fotoğraf gözüyle bakmamak lazım.

özcan YURDALAN'ın kitabında şöyle bir sözü vardı ; Eğer orada bulunmanız konuyu ve kişileri çok küçükte olsa etkiliyorsa o fotoğrafı çekmeyin. Tabi ki bu söz belgesel fotoğrafçılık için geçerli.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tabii bu tartışmayı yaparken, bu fotoğrafçının yaptığının ne olduğundan önce "fotoğraf nedir"den başlamak gerek;

Eğer üzerinde yazılım müdahalesi olmayana fotoğraf diyorsak, bence DSLR ile çekilmiş hiç bir "fotoğraf"a fotoğraf dememek gerek. Bunu yapmıyorsak, en azından, photoshop'un yaptığı fonksiyonların bir kısmının yazılımına dahil edilmiş olduğu makinalar (ki artık böyle olmayan makine var mı?) ile çekilmiş fotoğraflara fotoğraf dememek gerek. Keza filtre takılmış, hatta üç ayakla çekilmiş fotoğraflar ne olacak?

Peki o zaman fotoğraf teknisyeni ile fotoğraf sanatçısı arasında fark ne olacak? "Sanatçı, kompozisyon bilen teknisyendir" mi diyeceğiz?

Fotoğrafçılık için, resmin içinde müdahale ya vardır ya yoktur. Bunu belirli bir yüzdeye kadar kısıtlayamayız. Bana göre müdahalenin %1'i ile %99'u arasında fark yoktur. Daha önce de dediğim gibi, yaptığınız işin bir felsefesi varsa, siz adına ne derseniz o olur.

Ama belki farklı kollarını çıkartabilirsiniz. örneğin müziğin unplugged'i gibi; fotoğrafın da sadece ışıkla ve mekanikle çekilmiş bir alt türü isimlendirilebilir. Bu tabii ki gerçek beceriyi çok iyi yansıtır, ama diğer türünü fotoğrafçılık olmaktan pek çıkartmaz gibi geliyor.

Selamlar. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba

öncelikle Ramiz arkadaşıma böyle bir konu açtığı için çok teşekkürler. Form da makine ve lens dışında fotograf ile ilgili buna benzer bir konu yakın zamandır yazılmamıştı.

Rus arkadaşa gelirsek bence çok başarılı. Bu kadar adam konuşuyor yazıyor tartışırken birbirine kızıyorsa adam çok başarılı.

Dali gibi ressamlar bulundukları çağda ilk başta moda ressamlar tarafından hep dışlanmışlar ve hor görlülmüşlerdir.

Bu arkadaş da pek çok fotoğrafçı tarafından bu açık fikirli formda bile hor görülüyorsa çok başarılı.

Modern sanata pisuvarı yere bağlayıp ımzasını üstüne atıp satan sanatçı var. Buna para veren var. Ve açın sanat tarihi kitaplarında bu ürettiğinin fotoğrafı var. Bir şeyin başarılı olup olmadığını bizden ziyade torunlarımız karar veriyor.

Kim ne derse desin adam farklı yapmış. Bende yaparım demmeyin önce o yapmış. Siz yaparsanız taklit olur.

Bu yıllarda Avrupa'da fotoğraf yarışmalarında hep kurgu kazanıyor. Moda çekimi gibi hazırlık yapıp kurgu çekiliyor. Adam da karikatür gibi çekim yapmış. Burnu akan çingene bebesi artık eskisi kadar pirim yapmıyor. Insanlar farklı şeyler arıyor. Gelinler damatlar da farklı şey arıyabilir. Keşke benim düğün fotoğraflarını da bu adam çekseydi.

Hocam bir konunun çok tartışılması o konunun başarısını mı gösterir?

Bu mantığı güdersek Gezi Parkı geçen seen Türkiye'de tartışmasız en çok konuşulan konuydu. Torunlarımız bile Gezi Parkı olayları diye o günün yıldönümünü kutluyacaklar.

O zaman demek ki AKP nin Gezi Parkı yerine yapacağı şey çok iyi bişeymiş?

Ya arkadaşlar her insan bir AT GöZLüĞü takar. Sende takıyorsun, bende takıyorum. Sen kafanı hangi yöne çevirmişsin onu görürsün ben kafamı hangi yöne çevirirsem onu görürüm.

3-5 ay önce kadar CanonTürk bir mevzu vardı.

Ziraat Bankası'nın bir reklamı vardı TV lerde bilbordlarda dönen.

İnsanların yüzlerine HDR gibi efektler verilmiş baya bildiğin çirkinleştirilmiş yurdum insanı fotoğrafları vardı.

çirkin bir görüntüydü.

Herkes karşıydı çok çirkin çok şöyle böyle diye...

Ama o reklam. Reklamın iyisi kötüsü yok. çirkin evet ama o kadar kullanıcının bilinç altına yer etmiş demek ki amacına ulaşmış.

Ancak burda dönen şey farklı bir şey.

Daha önce de dile getirmiştim. Sanatın bir tanımı, sınırı, limiti yok. Herkes at gözlüğünden baktğı açıya sanat der.

Sen buna sana dersin, başkası pisivara der, başkası kibrit çöpünden bereket tanrısına der, ben Kemal Sunal'a derim.

Hepimizin bakış açısı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tabii bu tartışmayı yaparken, bu fotoğrafçının yaptığının ne olduğundan önce "fotoğraf nedir"den başlamak gerek;

Eğer üzerinde yazılım müdahalesi olmayana fotoğraf diyorsak, bence DSLR ile çekilmiş hiç bir "fotoğraf"a fotoğraf dememek gerek. Bunu yapmıyorsak, en azından, photoshop'un yaptığı fonksiyonların bir kısmının yazılımına dahil edilmiş olduğu makinalar (ki artık böyle olmayan makine var mı?) ile çekilmiş fotoğraflara fotoğraf dememek gerek. Keza filtre takılmış, hatta üç ayakla çekilmiş fotoğraflar ne olacak?

Peki o zaman fotoğraf teknisyeni ile fotoğraf sanatçısı arasında fark ne olacak? "Sanatçı, kompozisyon bilen teknisyendir" mi diyeceğiz?

Fotoğrafçılık için, resmin içinde müdahale ya vardır ya yoktur. Bunu belirli bir yüzdeye kadar kısıtlayamayız. Bana göre müdahalenin %1'i ile %99'u arasında fark yoktur. Daha önce de dediğim gibi, yaptığınız işin bir felsefesi varsa, siz adına ne derseniz o olur.

Ama belki farklı kollarını çıkartabilirsiniz. örneğin müziğin unplugged'i gibi; fotoğrafın da sadece ışıkla ve mekanikle çekilmiş bir alt türü isimlendirilebilir. Bu tabii ki gerçek beceriyi çok iyi yansıtır, ama diğer türünü fotoğrafçılık olmaktan pek çıkartmaz gibi geliyor.

Selamlar. :)

Murat bey aslında dediklerinizde bir noktaya kadar haklısınız. Ramiz beyin dediği gibi olayı fotoğraf ekseninde ele almalıyız gibi geliyor. Batuhan beyin de dediği gibi ortada bir kurgusal fotoğraf gerçeği var. Hepimiz iyi kötü bir şekilde müdahale ediyoruz fotoğraflarımıza. Eskiden filmli makineler ve karanlık oda varsa, günümüzde dijital fotoğraf ve bilgisayar var (Buna aydınlık oda diyenler de var gerçi ama olsun). Ben Photoshop müdahalesi derken, günümüzde o kadar çok müdahale ediliyor ki fotoğrafa fotoğraf özünü kaybediyor ve buna ne kadar fotoğraf demek doğru bilemiyorum daha çok resim gibi oluyorlar. Benim şahsi düşüncem fotoğrafa müdahale ederken işin aslından uzaklaşmamak.

Ramiz Bey bir alıntı yaptı "Eğer orada bulunmanız konuyu ve kişileri çok küçükte olsa etkiliyorsa o fotoğrafı çekmeyin." Bence çok doğru tespit. Sonuçta biz elimizde makine ile bir noktada hayatı belgeliyoruz. Bunun yanında fotoğrafın çeşitli dalları için geçerli olmayabilir bu argüman ama işin özünde doğrudur. Bunun yanında bazen gir kare fotoğraf canlanır adamın kafasında, sahneyi kurgular ve oluşturur. Olmayını çekmektir, hayalini fotoğraflamaktır amacı. Değişik ışık teknikleri kullanır, modeller, makyaj bir sürü şey kullanır. Elbette olmayanı fotoğraflarken Bilgisayardan destek alır. Ama bunu yaparken hep odak noktasında fotoğraf vardır. Baktığınızda fotoğrafa "bu nasıl olur" dersiniz, şaşırtır sizi.

Şimdi asıl ilk mesajdaki resime gelirsek bence de amaç karikatürize edilmekmiş amaç. Fotoğrafa o kadar müdahale edilmiş ki fotoğraf temel özelliğini yitirmiş. Başarılı bir photoshop müdahalesi midir, gayet başarılıdır. Fotoğraf değildir ama. Fotoğrafa müdahale etmenin belli bir sınırı yok veya bir oranı, bir ölçüsü yok. Burada asıl kriter fotoğraf niteliğinin ne kadar kaybolduğu ile alakalıdır. Hal böyleyken nasıl ilk fotoğrafı beğenen olduysa yada rezillik diyen olduysa, fotoğrafa müdahalenin oranı ve fotoğrafın temel niteliğinin ne kadar bozulduğu kişiden kişiye değişecektir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ramiz Bey bir alıntı yaptı "Eğer orada bulunmanız konuyu ve kişileri çok küçükte olsa etkiliyorsa o fotoğrafı çekmeyin." Bence çok doğru tespit. Sonuçta biz elimizde makine ile bir noktada hayatı belgeliyoruz. Bunun yanında fotoğrafın çeşitli dalları için geçerli olmayabilir bu argüman ama işin özünde doğrudur.

Ramiz bey, bunu belgesel fotoğrafçılığı için söylendiğini yazmış, ben de sizin gibi tamamen katılıyorum. Ancak belgesel dışına çıkıldığı an, bu argüman geçerliliğini yitiriyor; zira - eğer diğer sanat dallarına analoji yaparsak - örneğin o takdirde, klasik resim dışındaki akımları, örneğin kübizmi, empresyonizmi, vs resim sanatına dahil etmemeiz gerekir.

. Fotoğrafa müdahale etmenin belli bir sınırı yok veya bir oranı, bir ölçüsü yok. Burada asıl kriter fotoğraf niteliğinin ne kadar kaybolduğu ile alakalıdır. Hal böyleyken nasıl ilk fotoğrafı beğenen olduysa yada rezillik diyen olduysa, fotoğrafa müdahalenin oranı ve fotoğrafın temel niteliğinin ne kadar bozulduğu kişiden kişiye değişecektir.

İşte ben de onu diyorum; eğer arkasında belirli bir düşünce, belirli bir felsefe varsa, bu kişinin bakış açısıdır, artık dışarıdan kimsenin "bu sanat değil, ya da fotoğraf değil, plastik sanat" dememesi gerekir. Hatta o zaman çoğu durmda iyi fotoğraf=iyi lens=çok para kısmı bile, bu argümanı sınırlayan bir gerçeklik olacaktır.

Yine söylediğim gibi, arkasında bir felsefesi olmayan üretimler artık ticari faaliyettir ki, onu serbest piyasa kuralları üzerinden tartışmamız gerekir, sanat kavramları içinde değil.

Yalnız aklıma takılan birşey var. Artık serbest piyasa kurallarına göre oynanıyor diyorum ama, Rusların mizah anlayışı bize göre daha farklı. SSCB yıkılmadan önce aktif olsaydı da, bu fotoğrafçının uslübünü değiştirmiş olacağını sanmıyorum. Bu şundan aklıma geldi, bizim bildiğimiz "Kızıl Ordu", sert, tavizsiz hatta acımasız bir güruhtu. Ancak zamanında korosunun birçok absürt derecede karikatürize edilmiş gösterilerini de izleyip çok şaşırmıştım. Ayrıca bu absürtlüğü de çok ciddi yapıyorlardı. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tabii bu tartışmayı yaparken, bu fotoğrafçının yaptığının ne olduğundan önce "fotoğraf nedir"den başlamak gerek;

Eğer üzerinde yazılım müdahalesi olmayana fotoğraf diyorsak, bence DSLR ile çekilmiş hiç bir "fotoğraf"a fotoğraf dememek gerek. Bunu yapmıyorsak, en azından, photoshop'un yaptığı fonksiyonların bir kısmının yazılımına dahil edilmiş olduğu makinalar (ki artık böyle olmayan makine var mı?) ile çekilmiş fotoğraflara fotoğraf dememek gerek. Keza filtre takılmış, hatta üç ayakla çekilmiş fotoğraflar ne olacak?

Peki o zaman fotoğraf teknisyeni ile fotoğraf sanatçısı arasında fark ne olacak? "Sanatçı, kompozisyon bilen teknisyendir" mi diyeceğiz?

Fotoğrafçılık için, resmin içinde müdahale ya vardır ya yoktur. Bunu belirli bir yüzdeye kadar kısıtlayamayız. Bana göre müdahalenin %1'i ile %99'u arasında fark yoktur. Daha önce de dediğim gibi, yaptığınız işin bir felsefesi varsa, siz adına ne derseniz o olur.

Ama belki farklı kollarını çıkartabilirsiniz. örneğin müziğin unplugged'i gibi; fotoğrafın da sadece ışıkla ve mekanikle çekilmiş bir alt türü isimlendirilebilir. Bu tabii ki gerçek beceriyi çok iyi yansıtır, ama diğer türünü fotoğrafçılık olmaktan pek çıkartmaz gibi geliyor.

Selamlar. :)

Şimdi tarihin biç bir zamanında müdahalesiz bir fotoğrafın olduğuna bende inanmıyorum, karanlık odalarda neler yapıldığını tecrübeli ustalarımız daha iyi bilirler muhakkak ben şahsen o zamanları görmedim , ancak dijital makine ile raw çekiyorsanız düzenleme yapmadan kullanmak gibi bir durum söz konusu değil. Ha dozu ne kadardır ne kadarı makul ne kadarı değildir bunun dozunu tutturmak çok zor bazıları mesela yüzde otuz der tamamen kendi görüşü bende yüzde elli derim buda benim görüşümdür.

Bir usta da derki ; Dijital çıktı fotoğrafın erkekliği öldü . Sanırım bir yerde haklı :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ramiz bey, bunu belgesel fotoğrafçılığı için söylendiğini yazmış, ben de sizin gibi tamamen katılıyorum. Ancak belgesel dışına çıkıldığı an, bu argüman geçerliliğini yitiriyor; zira - eğer diğer sanat dallarına analoji yaparsak - örneğin o takdirde, klasik resim dışındaki akımları, örneğin kübizmi, empresyonizmi, vs resim sanatına dahil etmemeiz gerekir.

Ramiz bey, sarfedilmiş o söz için belgesel fotoğrafcılığı için söylediğini ben de fark ettim. Peki genele uygulanaaz mı? mesela sokak fotoğrafcılığına veya ne bilim doğa, kuş, manzara fotoğrafcılığına?

Bence konuyu fotoğrafcılık merkezinden ele alırsak daha iyi olur. çünkü sanat tarihi ve sanat akımları bizi içinden çıkamayacağımız bir noktaya getirebilir, ne dersiniz?

İşte ben de onu diyorum; eğer arkasında belirli bir düşünce, belirli bir felsefe varsa, bu kişinin bakış açısıdır, artık dışarıdan kimsenin "bu sanat değil, ya da fotoğraf değil, plastik sanat" dememesi gerekir. Hatta o zaman çoğu durmda iyi fotoğraf=iyi lens=çok para kısmı bile, bu argümanı sınırlayan bir gerçeklik olacaktır.

Yine söylediğim gibi, arkasında bir felsefesi olmayan üretimler artık ticari faaliyettir ki, onu serbest piyasa kuralları üzerinden tartışmamız gerekir, sanat kavramları içinde değil.

Fotoğrafın belirli bir karakteristik yapısı olduğunu düşünüyorum. Yani belirli bir müdahale sonrasında fotoğrafın bu özelliğini kaybedeceğini düşünüyorum. Mesela bir ressamın nasıl tablosunu destekleyen bir faktör olarak fotoğrafı kullanırsa, dijital müdahalenin fotoğrafta o kadar olması gerektiği gibi bir düşüncem var.

Yalnız aklıma takılan birşey var. Artık serbest piyasa kurallarına göre oynanıyor diyorum ama, Rusların mizah anlayışı bize göre daha farklı. SSCB yıkılmadan önce aktif olsaydı da, bu fotoğrafçının uslübünü değiştirmiş olacağını sanmıyorum. Bu şundan aklıma geldi, bizim bildiğimiz "Kızıl Ordu", sert, tavizsiz hatta acımasız bir güruhtu. Ancak zamanında korosunun birçok absürt derecede karikatürize edilmiş gösterilerini de izleyip çok şaşırmıştım. Ayrıca bu absürtlüğü de çok ciddi yapıyorlardı. :)

Gerek Sovyet Rusyayı, gerekse günümüz Birleşik Devletler Topluluğunu bir fiil yaşayanların kendi dillerinden dinlemiş biri olarak, sözkonusu vatandaşın bu gün aynı konumda olabileceğini düşünmüyorum. çünkü Sovyet Rusyanın resmi sanat politikasına uygun değil şu anda yaptıkları. :)

Sizin izlediğiniz Kızıl Ordu Korosu, Sovyet Rusya yıkıldıktan sonra komple istifa etmiş, konserlerinde şirinlik olsun diye o tip şovlar yapmaktadır. Anlayacağınız şovun satan tarafı ve sizin de aklınızda kalan kısmı. Yoksa Sovyet Rusya şu anda hala yaşıyor olasa biraz sıkardı Rus halk şarkıları ve kızıl ordu marşlarından başka bir şey söylemek. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gerek Sovyet Rusyayı, gerekse günümüz Birleşik Devletler Topluluğunu bir fiil yaşayanların kendi dillerinden dinlemiş biri olarak, sözkonusu vatandaşın bu gün aynı konumda olabileceğini düşünmüyorum. çünkü Sovyet Rusyanın resmi sanat politikasına uygun değil şu anda yaptıkları.

Sizin izlediğiniz Kızıl Ordu Korosu, Sovyet Rusya yıkıldıktan sonra komple istifa etmiş, konserlerinde şirinlik olsun diye o tip şovlar yapmaktadır. Anlayacağınız şovun satan tarafı ve sizin de aklınızda kalan kısmı. Yoksa Sovyet Rusya şu anda hala yaşıyor olasa biraz sıkardı Rus halk şarkıları ve kızıl ordu marşlarından başka bir şey söylemek.

Orçun bey, Rusları pek tanımıyorum, benimki çok yüzeyel gözlemler. Resmi politika konusunda haklısınızdır. O zaman şöyle diyelim, bu farklı mizah anlayışları zaten mevcuttu ama pek ifade edemiyorlardı sanırım. :) Zaten Demirperde'nin yıkılması da resmi politika sonucu oldu. Bir halk devrimi değildi. Bizim meşhur "memlekete komünizm lazım olursa, biz getiririz" düşüncesinin doğu bloku eşdeğerinin icraati gerçekleşti yani. :) O yüzden toplumsal anlayışı öncesi ve sonrası olarak çok kesin sınırlarla ayırmanın doğru olmayabileceğini düşünüyorum. Ancak uzun zaman içinde değişecektir.

Ramiz bey, sarfedilmiş o söz için belgesel fotoğrafcılığı için söylediğini ben de fark ettim. Peki genele uygulanaaz mı? mesela sokak fotoğrafcılığına veya ne bilim doğa, kuş, manzara fotoğrafcılığına?

Bence konuyu fotoğrafcılık merkezinden ele alırsak daha iyi olur. çünkü sanat tarihi ve sanat akımları bizi içinden çıkamayacağımız bir noktaya getirebilir, ne dersiniz?

Sanatta her şey olabilir, ama bir tek tutuculuk olmaz. Bunu ahlaki yönden söylemiyorum. Sanatı kalıp içine koyamazsınız. Bir kalıp içine koyduğunuz an, daha önce söylediğim gibi sanat sanatlıktan çıkar, en fazla zanaat olur; icra eden de sanatçı değil, bir tür teknik eleman haline gelir. O yüzden zaten içinden çıkamamamız gerekiyor. :) Doğru yerdeyiz. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Evet Orçun bey ben tek fotoğraf üzerine açmıştım konuyu ama genel değerlendirdik , bana göre de resimdir hatta grafik tasarımdır benim tarzım değil , o yüzden fotoğraf gözüyle bakmamak lazım.

özcan YURDALAN'ın kitabında şöyle bir sözü vardı ; Eğer orada bulunmanız konuyu ve kişileri çok küçükte olsa etkiliyorsa o fotoğrafı çekmeyin. Tabi ki bu söz belgesel fotoğrafçılık için geçerli.

Uzun zaman önce Trabzon'da gece uzun pozlama tekniği ile tüm şehrin panoramik fotoğrafını çektim. Fotoğrafta arabalar çizgisel bir ışık şeklinde, yıldızlar ise uzun pozlama ile aşırı net ve çizgiseldi. Yaklaşık 30 fotoğrafın birleşiminden bir fotoğraftı. Ben bu fotoğrafı fotoğraf sitelerinde "uzun pozlama" başlığı altında sergiledim. Büyük ilgi topladı. Sonra Facebook gibi ortamlarda paylaştım ve gelen yorum şu oldu; Bu montajmı biz Trabzon'u böyle görmedik hiç!

Şimdi baktığımız zaman aslında karanlık bir gece fotoğrafı gayet canlı, yıldızlar belirgin çok farklı bir şekilde sundum. Ama onu o hale getirene kadar Trabzon'un o anki gerçek halinden çok uzak bir fotoğraf elde ettim. Uzun pozlamalarda öyle olur zaten bilirsiniz. Ve insanlar bunu fotoğraf olarak benimsemekte güçlük çekti. Ama bizler fotoğraf diyoruz.

Şimdi döneleim konumuza. Fotoğrafçı belkide bir çok kareyi birleştirerek görmek istediğini sunmuş insanlara. Aynı bizim uzun pozlama ile şehirleri görmek istediğimiz gibi sunmamız gibi. Ancak buna fotoğraf değil diyoruz. Peki nedeni ne? Sadece kafanızadaki "phtoshop uygulama limitini aşmış olması". O limitin ölçüsü nedir? Kesin bir değer, sınır varmı? Tabiki yok. Ozaman bu adam Fotoğrafçılıkta yeni bir dal olarak gösterilen "dijital sahne sanatları" başlığında eserlerini sunar adıda fotoğraf olur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uzun zaman önce Trabzon'da gece uzun pozlama tekniği ile tüm şehrin panoramik fotoğrafını çektim. Fotoğrafta arabalar çizgisel bir ışık şeklinde, yıldızlar ise uzun pozlama ile aşırı net ve çizgiseldi. Yaklaşık 30 fotoğrafın birleşiminden bir fotoğraftı. Ben bu fotoğrafı fotoğraf sitelerinde "uzun pozlama" başlığı altında sergiledim. Büyük ilgi topladı. Sonra Facebook gibi ortamlarda paylaştım ve gelen yorum şu oldu; Bu montajmı biz Trabzon'u böyle görmedik hiç!

Şimdi baktığımız zaman aslında karanlık bir gece fotoğrafı gayet canlı, yıldızlar belirgin çok farklı bir şekilde sundum. Ama onu o hale getirene kadar Trabzon'un o anki gerçek halinden çok uzak bir fotoğraf elde ettim. Uzun pozlamalarda öyle olur zaten bilirsiniz. Ve insanlar bunu fotoğraf olarak benimsemekte güçlük çekti. Ama bizler fotoğraf diyoruz.

Şimdi döneleim konumuza. Fotoğrafçı belkide bir çok kareyi birleştirerek görmek istediğini sunmuş insanlara. Aynı bizim uzun pozlama ile şehirleri görmek istediğimiz gibi sunmamız gibi. Ancak buna fotoğraf değil diyoruz. Peki nedeni ne? Sadece kafanızadaki "phtoshop uygulama limitini aşmış olması". O limitin ölçüsü nedir? Kesin bir değer, sınır varmı? Tabiki yok. Ozaman bu adam Fotoğrafçılıkta yeni bir dal olarak gösterilen "dijital sahne sanatları" başlığında eserlerini sunar adıda fotoğraf olur.

Peki , bu sonuçta kabul edilebilir bir daldır muhakkak , bazı fotoğraf yarışmalarında dijital maniplasyon diye bir alan bölüm oluyor ve bu fotoğraflar bu sınıfta değerlendirilmekte lakin son zamanlar da özellikle takip ettiğim ulusal yarışmalarımızda da HDR dediğimiz çoklu pozlama tekniği dahi kural dışı sayılmakta , ayrıca benim halen daha kabul etmek istemediğim örnek verdiğim tek fotoğraftır sanırım biraz tutuculuk olarak değerlendirilmekte ancak Gökhan sanırım burada haklı benimde bildiğim hiç bir porno film oscar almadı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Peki , bu sonuçta kabul edilebilir bir daldır muhakkak , bazı fotoğraf yarışmalarında dijital maniplasyon diye bir alan bölüm oluyor ve bu fotoğraflar bu sınıfta değerlendirilmekte lakin son zamanlar da özellikle takip ettiğim ulusal yarışmalarımızda da HDR dediğimiz çoklu pozlama tekniği dahi kural dışı sayılmakta , ayrıca benim halen daha kabul etmek istemediğim örnek verdiğim tek fotoğraftır sanırım biraz tutuculuk olarak değerlendirilmekte ancak Gökhan sanırım burada haklı benimde bildiğim hiç bir porno film oscar almadı.

Bazı maiplasyon fotoğraflar dünya çapında ödül alırken bazı fotoğraf yarışmalarında kabul bile edilmiyor. Görüş farklılığı orada oluyor. Bazı yarışmalarda manzara fotoğrafında küçüçük çöpü silmek bile yasak oluyor. Buda görüş farklılığı. Ama neticede hepsi fotoğraf olarak adlandırılıyor. çünkü fotoğraf günümüzde tamamen yazılımsal bir teknoloji üzerine kurulu. Bu teknoloji içinde doğal kalabilmek çok zor. Ki fotoğrafçılarda kalmak istemiyor. İnsanlar doğal fotoğrafları artık sıradan bulmaya başladığı için photshop ile abartı renklendirmeler uygulanıyor. Ve dahası...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir tek şey söylemek istiyorum eğer içinden geldiğini yansıtamıyorsan kendini kısıtlıyorsan sanat yapmış olmuyorsun , eğer kalıplara sıkışıyorsan özgür olamıyorsan sanat yapamıyorsun demektir gözümde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sende sohbete katıl

Önce yorumunu yaz sonra üye ol. Eğer bir hesabınız varsa, hesabınızla göndermek için şimdi oturum açın

Misafir
Bu konuyu yanıtla

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Biçimlendirmeyi Temizle

  Only 75 emoji are allowed.

×   Eklediğiniz Link Otomatik Olarak Embed Çevrilmiştir..   Sadece yazı link haline çevir

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editörü Temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.