İçeriğe git

Fotoğraf Meraklısı olmak


Recommended Posts

Kuzenimin yedi senelik ebru çalışmalarının yer aldığı kişisel sergisinde bu gün küçük bir atölye çalışması vardı. Hem oğlumu götüreyim hem de kuzenimi göreyim diye gittim. Biraz sohbetten sonra bir kızcağız siz fotoğraf sanatçısımısınız diye sordu. önce afalladım, hayır ben sadece fotoğraf meraklısıyım dedim. Şimdi afallama sırası kızcağızdaydı. Ne dediğimi pek anlamadı, boş bakınca fotoğraf çekmekten keyif aldığımı, sanat olmasına kasmadığımı, güzel fotoğraf çekmek ile ilgilendiğimi anlattım. Yakında kendisinin de bir atölye çalışması düzenlediğini ve bu yüzden ebru yaparken fotoğraflarını çekmemi istedi. Sonuçta taş atıp kolum mu yorulacaktı ki, çektim.

İşin enteresan yanı, eline her fotoğraf makinesi alanın kendini fotoğrafcı sanması, elinde her makine olanın fotoğraf sanatcısı sanılmasıydı. Kızcağızın D3100 makinesi vardı ve fotoğrafcılık dersleri alamadığından yakındı. Kızcağıza hiç fotoğrafcılık eğitimi almadığımı, akumanın incelemenin ve uygulamanın öneminden başlayarak öncelikle elindeki makinenin kullanma kılavuzunu okumasını sonra internette fazlaca kaynak olduğunu bunların üzerinde çalışmasının iyi olacağını anlattım. Gene boş baktı bana. O anladım ki insanların genel kanısı iyi fotoğraf eşittir fotoğrafcılık kursu. Yani bastırırım parayı en iyi fotoğrafı ben çekerim diye bir yargı var.

- Orçun Edipoğlu tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bence okumak. bol bol güzel fotoğraflara bakmak. nasıl kompozisyon kurmuş onları yorumlamak youtube'da videolar izlemek.

Orçun abi sen bi tanesini. valla seni seviyorum hiç görmedim seni ama ne bilim seviyom seni.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü

Işığı anlamak, kompozisyonu iyi bilmek, olaylara ve hayata sürekli olarak sanki kameranın vizörden bakıyor gibi bakarak, gözlemlemek, ekipmanını çok iyi tanımak, bolca denemeler yaparak, bol fotoğraf izlemek ve son olarak da; çok mümkün olmasa da sürekli olarak kamerayı yanımızda taşımak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü

Kuzenimin yedi senelik ebru çalışmalarının yer aldığı kişisel sergisinde bu gün küçük bir atölye çalışması vardı. Hem oğlumu götüreyim hem de kuzenimi göreyim diye gittim. Biraz sohbetten sonra bir kızcağız siz fotoğraf sanatçısımısınız diye sordu. önce afalladım, hayır ben sadece fotoğraf meraklısıyım dedim. Şimdi afallama sırası kızcağızdaydı. Ne dediğimi pek anlamadı, boş bakınca fotoğraf çekmekten keyif aldığımı, sanat olmasına kasmadığımı, güzel fotoğraf çekmek ile ilgilendiğimi anlattım. Yakında kendisinin de bir atölye çalışması düzenlediğini ve bu yüzden ebru yaparken fotoğraflarını çekmemi istedi. Sonuçta taş atıp kolum mu yorulacaktı ki, çektim.

İşin enteresan yanı, eline her fotoğraf makinesi alanın kendini fotoğrafcı sanması, elinde her makine olanın fotoğraf sanatcısı sanılmasıydı. Kızcağızın D3100 makinesi vardı ve fotoğrafcılık dersleri alamadığından yakındı. Kızcağıza hiç fotoğrafcılık eğitimi almadığımı, akumanın incelemenin ve uygulamanın öneminden başlayarak öncelikle elindeki makinenin kullanma kılavuzunu okumasını sonra internette fazlaca kaynak olduğunu bunların üzerinde çalışmasının iyi olacağını anlattım. Gene boş baktı bana. O anladım ki insanların genel kanısı iyi fotoğraf eşittir fotoğrafcılık kursu. Yani bastırırım parayı en iyi fotoğrafı ben çekerim diye bir yargı var.

Kamerayı sırf hava atma aracı olarak kullanan kişilerin bu işten anlamadıklarının en çarpıcı göstergesi; Boyunlarında astıkları kameranın açık olan tepe flaşı. Işığı dolgu amacıyla kullandıklarından değil, hiçbir şey bilmediklerinden. Hele bir de kasılarak yürüyorlarsa hemen ne oldukları anlaşılıyor ama herkes anlayamıyor. çoğu, Vay anasını... Kameraya bak, herif profesyonel fotoğrafçı diye hayran hayran bakıyor. Hele de kızlar bakıyorsa herifin yürüşüyü bile değişiyor.:) Yani, insanlar her zaman, fonksiyonundan çok boyuna bakıyorlar.:) Tüm suç, DSLR kameraların, yenisi çıktıkça ucuzlaması ve bu tiplerin de boyunlarında sanki bir kolye gibi asarak hava atmalarına fırsat olmasıdır bence.:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü

Kamerayı sırf hava atma aracı olarak kullanan kişilerin bu işten anlamadıklarının en çarpıcı göstergesi; Boyunlarında astıkları kameranın açık olan tepe flaşı. Işığı dolgu amacıyla kullandıklarından değil, hiçbir şey bilmediklerinden. Hele bir de kasılarak yÜrÜyorlarsa hemen ne oldukları anlaşılıyor ama herkes anlayamıyor. çoğu, Vay anasını... Kameraya bak, herif profesyonel fotoğrafçı diye hayran hayran bakıyor. Hele de kızlar bakıyorsa herifin yÜrÜşÜyÜ bile değişiyor. :) Yani, insanlar her zaman, fonksiyonundan çok boyuna bakıyorlar. :) TÜm suç, DSLR kameraların, yenisi çıktıkça ucuzlaması ve bu tiplerin de boyunlarında sanki bir kolye gibi asarak hava atmalarına fırsat olmasıdır bence. :)

Ben sokakta yÜrÜrken boynunda kamera asılı birini gördÜğÜme tam böyle dÜşÜnmÜyorum. O kişinin bunu gerçekten profesyonel işi gereği mi, ciddi bir hobi gereği mi, ya da hava atmak için mi yaptığını tam nasıl anlayacağız? Her boynuna kemara asılı birini hava atan görgÜsÜz sınıfında mi değerlendireceğiz?. Sırf bu yÜzden çok istediğim halde makinemi her zaman yanımda taşıyamıyorum. Makinem yapısı gereği gövde olarak bÜyÜk, bir de gezi lensim 24-70mm ile daha da bÜyÜk görÜnÜyor. Sırf insanların bu tip dÜşÜnceleri için daha kÜçÜk ve belki de kompak bir gövde almak istemiyorum. Makinem yanımda olduğu zamanlarda mecburen omzuma asılı şekilde geziyorum. Askısında birçok yerinde kocaman puntolarla "Nikon D800" yazıyor. Yine bu yÜzden, insanlar hava attığımı sanmasınlar diye (!) askısının içini yani yazısız tarafını kullanıyorum.

Geçen hafta sonu çeşme Alaçatı'daydık, makinem yine aynı şekilde omzumda asılı ve her zaman çekime hazır durumda bekliyordu. Sokak aralarında neşeli bir grup dikkatimi çekti. Yaşları 20-30 arasında olan, aralarında bazen ingilizce bazen (galiba) italyanca ve benim anlayamadığım bir dil konuşan, yaklaşık 15 kişilerdi ve her birinde değişik marka ve boyutlarda makineler mevcuttu. Dar Alaçatı sokaklarının birindeki bir yapının çok renkli ve ilginç kapısının önÜnde pozlar vererek birbirlerinin fotoğraflarını çekiyorlardı. İçlerinden bir tanesi çok dikkat çekiciydi. Yaklaşık 25 yaşlarında, elinde 24-105mm lens takılı ve tepe flaşı takılı Canon 5D Mark III vardı. Boynunda ise Mamia C22 asılıydı. Nasıl? İlk bakışta tam bir görgÜsÜz değil mi? Aralarından geçerken bendeki donanım da onların dikkatlerini çekmişti, karşılıklı gÜlÜmseyerek geçtik.

Köşedeki, her zaman oturduğumuz, nefis çayı eşliğinde sakızlı kurabiyelerini tatmadan geçmediğimiz cafede eşimle otururken bahsettiğim grup ta aynı cafeye geldiler. Zaten çok kÜçÜk ve az oturma yeri olan cafe onlar sayesinde birden hareketlendi, neşelendi ve kalabalıklaştı. Az önce Mamia ile gördÜğÜm genç hemen yanıma oturdu. Koyu bir sohbete daldık. Mamia yı sordum, bakabilir miyim dedim. 1968 model olduğunu söyledi. Lensin Üzerinde "Sekor 80mm f/2.8" yazıyordu (cep telefonuma not almıştım). İlk kez böyle bir makineyi elimde tutuyordum. Makine babasından yadiyarmış, "gözÜm gibi bakıyorum" dedi. Sırt çantasından tabletini çıkardı ve Mamia ile çektiği fotoğrafları gösterdi albÜmÜnden. Muhteşem fotoğraflardı. Milano'da moda fotoğrafçısıymış. Gruptaki diğer gençler de değişik Ülkelerden (ağırlıklı olarak iskandinav) gelmişler, kÜçÜk bir TÜrkiye turu yapıyorlarmış.

Makinemi sokakta taşırken benim yaşadığım stresi, mahalle baskısını onlarda hissetmedim. Galiba biz bu işi biraz gereksiz abartıyoruz. Hep içimde ukde olan fotoğraf çekme hobime biraz geç başlamış biri olarak söylÜyorum: Fotoğraf, ne amaçla yapıyor olursanız olun, gerçekten de hayata, insanlara, objelere, doğaya bakış açınızı kökÜnden değiştiriyor, rehabilite ediyor sizi. Renkler sizin için daha bir farklı oluyor, ışığın gizemini keşfediyorsunuz. Ben çok amatörÜm ve sanırım bu hep böyle kalacak.

Uzun oldu, farkındayım.

Bırakalım amacı ne olursa olsun, insanlar, gençler omuzlarında dahili flaşları açık fotoğraf makineleriyle gezsinler. Hatta hava atsınlar. Tek derdimiz bu olsun.

Herkese iyi pazarlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü

Sebahattin bey,

Kamerayı boynuna asıp, adam gibi tavırlara sözümüz yok ama herifin boynunda D3100 var ve öyle bir kasılarak yürüyor ki, herif sanki; Steve McCurry. Benim sözüm bu görgüsüz insanlara.

Selamlar,

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sebahattin bey,

Siz beni yanlış anladınız sanırım, ben kimse boynuna fotoğraf makinesini asıp dolaşmasın demiyorum ki. Demek istediğim insanın çapını bilmesi ile alakalı. İnsanlar AUTO modunda tutup portre fotoğrafcısıyım diye geziyor. Soruyorum M modunu kullanmanız veya diğer modları kullanmanız daha doğru olmaz mı diye soruyorum, ben o modları nasıl kullanacağımı bilmiyorum diyor.

Demek istediğim sadece fotoğraf olayında değil, boyacı olsun marangoz olsun fark etmez, yaptığı işi önemsemeyen her insan aynı kefede benim için. Her işin çıraklığı kalfalığı ustalığı vardır. Yirmi fotoğrafım bilinsin bana yeter diyen Ara Güler'in (ki Ara Güler bile kendini Foto Muhabir olarak tanıtır, Fotoğrafcı lafını sevmez) yanında, 16 yaşında birinin ilk fotoğraf makinesini alır almaz ben moda fotoğrafcısıyım demesi kadar çiğ bir şey olamaz.

Bilmem meramımı anlatabildim mi?

--/--

Sebahattin bey, yukarıda anlattıklarımda sizin yazdıklarınızı tenzih ederim. Moda fotoğrafcısı benzetmesi sizin yazdıklarınız ile alakalı bir durum değildir.

--/--

- Orçun Edipoğlu tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim en gıcık olduğum herkezin fotolarına .. xxxx Photography imzası oyması. Asıl sıkıntı burda :)

İşte buna katılıyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim en gıcık olduğum herkezin fotolarına .. xxxx Photography imzası oyması. Asıl sıkıntı burda :)

Antalya'yı bilen bilir, 28 Ekim'de yürüyüşler düzenlenir, fener alayı olur. Yürüyüş bizim varyant dediğimiz bir yokuşun aşağısından başlar. Güneş batar batmaz bayraklar fenerler muhteşem bir görüntüdür. Yokuşun başında bir yere yerleştim bekliyorum yürüyüşün başlamasını. Yanımda birileri daha var sohbet ediyorlar yüksek sesle, oradan oraya koşturuyorlar anlayacağınız ben buradayım diye çırpınıyorlar. Bizler sohbetlerine zorunlu müdahiliz. Sohbetten edindiğim bilgiye göre arkadaş Atlas dergisinin fotoğrafcısıymış, Antalyada fotoğraf dersleri veriyormuş falan filan. Ekipmanlarından falan bahsediyorlar, laf döndü dolaştı Full Frame makine için Nikon 14-24 lensi tavsiye etmiyormuş, berbat sonuçlar veriyormuş, kimse kullanamıyormuş... işte o anda ben bulunduğum noktadan ayrılıp yerimi başka birine verdim.

Anlayacağınız bende hikaye çok, anlata anlat bitmez... :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Adam fotoğrafcılık eğitmeni bir de... Hani dese ben o lensi yetersiz buldum, dese ki açısını beğenmedim daha geniş açı seviyorum amenna. Adam kullandığı makineden bi haber Atlas'a fotoğraf veriyor ve eğitimini veriyor bu işin. Adamlar iğne deliğinden fotoğraf çekiyor dünyada, paşama lens beğendiremiyoruz... Bah bah bah...

- Orçun Edipoğlu tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Siz beni yanlış anladınız sanırım, ben kimse boynuna fotoğraf makinesini asıp dolaşmasın demiyorum ki. Demek istediğim insanın çapını bilmesi ile alakalı. İnsanlar AUTO modunda tutup portre fotoğrafcısıyım diye geziyor. Soruyorum M modunu kullanmanız veya diğer modları kullanmanız daha doğru olmaz mı diye soruyorum, ben o modları nasıl kullanacağımı bilmiyorum diyor.

Gene siz iyimişsiniz. Bir arkadaş giriş seviyesi bir dslr makine aldı. Bana sordu nasıl kullanacağım bende bildiğim kadarını göstereyim ilerde fikir birliği yapar kendimizi geliştiriz dedim. Diyafram, enstantaneden bahsettim ve diyafram moduna aldırırken kamera yaptı. Bana dönüp;

- Bunun auto modu var. Niye uğraşıyoruz ki?

- Bana auto modu öğret dedi.

Bende auto moda aldım bak vizörden çek dedim. Böyle vizörden çok kasıyor dedi açtı LCD ekranı oradan takıldı. İçimden bari aynasız alsaydın koca makinenin ameleliğini yapmazdın dedim. Bir daha da bir şey göstermedim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Herkese Selamlar

Forumda cok yeniyim ve ilk mesajim. Kusurum olursa affola.

1999 yilindan beri fotograf gonullusuyum, Universitenin ilk yilinda bikac arkasla birlikte Altan Bal isminde cok deger verdigim bi egitmenden ders aldim. Kendisi bana fotografa kendimizden ne katmamiz gerektigini ogretti.

Bir kursa gitmek onemli teknigi bilen birinden ogrenmek cok daha onemli.

Kurstaki egitmenlerin bunu ticari mantikla yapmadigi kurslar vardir sanirsam, size her turlu destegi veren.

Amma ve lakin okumak fotograf gormek, sergi gezmek, bize cok daha katki saglayacaktir diye dusunuyorum. Fotograf sanattir bu yuzden sadece bi kanaldan beslenmez. Resim, mimari edebiyat hepsi sizi beslerve vizorden bakisinizi degistirir. Teknigi bilmek ile kendini beslemek farkli seyler. Yoksa hepimiz Turan beyin arkadasi gibi "P" modunda cekelim gitsin.

Fotograf sanatcisi olmak... iste bu beni asar. Ama insanlarin kendilerine fotograf sanatcisi diyebilme rahatligina sasiyorum. Hemen bir internet sayfasi ve bi telif hakki imzasi. Komik geliyor bana

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü

Adam fotoğrafcılık eğitmeni bir de... Hani dese ben o lensi yetersiz buldum, dese ki açısını beğenmedim daha geniş açı seviyorum amenna. Adam kullandığı makineden bi haber Atlas'a fotoğraf veriyor ve eğitimini veriyor bu işin. Adamlar iğne deliğinden fotoğraf çekiyor dünyada, paşama lens beğendiremiyoruz... Bah bah bah...

"Adam kullandığı makineden bi haber Atlas'a fotoğraf veriyor" aslında burada belirtilen fikirlerin tam bir özeti bence.

Soru şu aslında:

Kullandığınız makine ve ekipmanın her türlü teknik özelliğini bilmek mi, yoksa Atlas'ın beğenip kabul edeceği fotoğrafları çekmek mi isterdiniz?

Orçun bey bu sorum size özel değil. Ne yapmak isteyeceğimiz ile alakalı. Her ikisini de yapabilmek elbette süper olurdu. Her birine ayrı ilgi duyanlar da olabilir. Benim belirtmek istediğim tam da buydu.

Herkese bol ışıklı, iyi haftalar dilerim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü
Adam fotoğrafcılık eğitmeni bir de... Hani dese ben o lensi yetersiz buldum, dese ki açısını beğenmedim daha geniş açı seviyorum amenna. Adam kullandığı makineden bi haber Atlas'a fotoğraf veriyor ve eğitimini veriyor bu işin. Adamlar iğne deliğinden fotoğraf çekiyor dünyada, paşama lens beğendiremiyoruz... Bah bah bah...

Orçun Merhaba;

Bahsettiğin kişi umarım, tanıdığım kişi değildir. İsmini burada yazmak istemiyorum. Özelden yazışabiliriz. Eğer o ise, gerçekten de şaşırırım.

Selamlar,

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Adam kullandığı makineden bi haber Atlas'a fotoğraf veriyor" aslında burada belirtilen fikirlerin tam bir özeti bence.

Sebahattin bey,

Bu cümleyi sarf ederken amacım Atlas dergisini aşağılamak değil, beyefendinin şuursuzluğuna vurgu yapmaktı. Bir yandan da böyle keskin bir laf etmem de ortaya güzel sorular çıkarıyor.

Soru şu aslında:

Kullandığınız makine ve ekipmanın her türlü teknik özelliğini bilmek mi, yoksa Atlas'ın beğenip kabul edeceği fotoğrafları çekmek mi isterdiniz?

Sorunuz çok iyi bir noktadan konuyu bölüyor. Teknik bir aletin her detayını bilmek bence çok da imkan dahilinde değil. Yani bir ralli pilotunun aracını dağıtıp yeniden toplamısı gerekmediği gibi normal bir araç kullanıcısından daha fazla motor ve teknik bilgiye sahip olması beklenir. Aynı fotoğrafcılıkta olduğu gibi. Kullanıcı ile görsel sonuç arasında bir alet var ve bu alete hakim olmak sonucu yüzde yüz etkilemekte. Ondan fotoğraf makinesine kullanıcı kadar hakim olmak, makinenin hangi ayarını iyi kötü nasıl davranacağını kestirebilmek için teknik bilgiye ihtiyacımız vardır diye düşünüyorum.

Güzel fotoğraf nedir diye düşünürsek doğru ışık, keskinlik ve netliğin yanı sıra, doğru açının da olması gerekir, öyle değil mi? Bu işin kuralları belli sonuçta, doğru sahneyi yakalamak ve deklanşöre basmak tamamiyle matematiksel bir işlem olmuyor mu?

sakip-sabanci-muzesi-4.jpg

Peki bu fotoğraf yukarıda bahsettiğim kuralların hangisine uymakta? Net değil, keskin değil... Ama güzel mi tartışmasız güzel. Farklı ve güzel birşeyler üretebilmek için bazen de kuralları çiğnemek gerekir diye düşünüyorum. Fotoğraf sizenle bir anı paylaşıyor, o anın güzelliğini ve romantizmini size yansıtmıyor mu? Madem bahis ATLAS dergisinden gidiyor, bana kalsa Atlas'ta bir fotoğrafım yayınlanacağına şöyle bir fotoğraf çekmek isterdim. Belki siz tanımıyor olabilirsiniz DOĞAN diye bir kullanıcı vardı forumlarda, kendisinin martıları çektiği fotoğrafları vardı (az evvel baktım kaldırmış fotoğraflarını ne yazık ki), alenen kıskanmıştım, hatta hasetlenmiştim o fotoğrafları gördüğümde. Bu güne kadar gördüğüm en enteresan martı fotoğrafıydı, farklıydı. Renkler ve keskinlik dergilerin istediği şekilde kusursuzdu. Hala o fotoğrafları hedefime koyup, o fotoğraflara ulaşmaya çabalıyorum.

Gene uzun uzun yazmışım. Toparlamak gerekirse bizim forumlarda olan Ertan öztürk, ümit Alper Tümen ve Mehmet Köse gibi kullanıcılar yılların verdiği bir birikim ve gerek içlerindeki merakı, gerekse meslekleri ile ilgili birikimlerini harmanlayıp teknik konuda bizlerden ileri bir seviyededirler. Hatta şahsi blog sayfalarında anlattıklarını okumak teknik konularda bir şekilde sizi ezmekte ve bunaltsa da aradığınız sorulara cevap vermektedir. Elinizdeki makineye dair teknik bilgilere yeter miktarda sahip olamazsanız durmadan AUTO modda kullanmanız demek gibidir. Eğer merakınız da yoksa fotoğraf çekmeye aldığınız sonuçlar bir noktadan sonra ''ben senin gibi neden çekemiyorum'' serzenişine götürecektir insanı. Yani teknik ve estetik konularda ortalama bir harmanlama bence en iyisidir diye düşünüyorum. Kuralları bilip neresinden, ne şekilde çiğneyeceğinizi bilmek de gerekli.

Ben böyle düşünüyorum şahsi olarak. Sanatçı sıfatını istememekle beraber fotoğraf sanatına elde ettiğiniz fotoğraflar ile bir şekilde yakınlaşmanız gereklidir diye düşünüyorum. Bunun yolununda elinizde olan ekipmanı teknik olarak ortalama bir bilgiye sahip olmanızdan geçtiğine inanıyorum.

Umarım uzun yazmam kimseyi sıkmaz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Orçun Merhaba;

Bahsettiğin kişi umarım, tanıdığım kişi değildir. İsmini burada yazmak istemiyorum. Özelden yazışabiliriz. Eğer o ise, gerçekten de şaşırırım.

Selamlar,

Ümit Abi,

Vallaha beyefendi kim ben de bilmiyorum. Sohbetlerine kulak misafiri olunca kendisi ile tanışmak istemedim pek. Etrafındaki insanları kÜçÜmseyerek, her fırsatta ATLAS dergisini kendine referans olarak gÖsteren bir insan ile taktir edersin pek işim olmaz. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Orçun abi güzel bir konu başlatmış. Devamında da farklı içeriklerde güzel yorumlar gelmiş bence.

Buradaki bir çok arkadaştan tecrübem ve bilgim azdır muhtemelen. Ancak fotoğrafla ciddi anlamda içli dışlı olmaya başladığım ilk günden beri hep söylediğim fotoğrafa meraklı olmak, fotoğrafla dertlenmek. Kendi yapım gereği teknolojiyede meraklı bir insan olarak, fotoğraf makinelerin anotomisi de çokca ilgimi çeken bir konu olduğu için, gerekli gereksiz bir çok bilgiyi okuyorum. Bir şekilde tecrübelerim arasına katmaya çalışıyorum. Bunu Sebahattin Bey'in yorumuna cevaben yazdım :) Yani iki alanda da ciddi uğraş sergilemek kişinin kişisel tercihi oluyor. Ama ben insanların en azından elindeki ekipmanın tüm ayrıntılarını bilmesi, onu tanıması taraftarıyım. çektiği fotoğrafların bilincinde olması da işin güzel yanı. Tabiki bilmediği konuda olur olmaz yorum yaptığında (Orçun abi'nin örneğindeki gibi) ister istemez huylanıyorsunuz.

Şahsen kendi adıma konuşuyorum. Bildiğim bir konuda bile bilgi verirken kaynakları tekrar okuyup aman bir yanlışım olmasın insanları yanlış yönlendirmiyeyim derken, insanların fütursuzca yorum yapması can sıkıcı gerçekten.

Ben ciddi anlamda ilk Agfa Photo Dc-2030'la atıldım bu dünyaya. Hiç yorulmadan bıkmadan 4 sene kullandım bu ürünü. Son bir sene artık beni fazlasıyla yormaya başladı ve D90'a geçtim. Şimdi bakıyorum arkadaşlar makine aldıktan üç gün sonra lens değiştirmek istiyor; gövde değiştirmek istiyor. Bu fikirde olan birine söylediğim şey her zaman: önce makinenin sınırlarını tanı. Ne yapabiliyorsun , ne yapamıyorsun bir düşün. Yeni bir ekipman almak işin kolay yanı. özrü makinede değil önce kendinde aramalı insan. Bu her alanda böyledir.

Bunca şeye rağmen herkesin aynı hassasiyeti göstermesini beklemiyorum artık. Yani insanlar bir çok manada işinin görülmesine odaklanmış. özellikle ülkemizde. İşin görüldü mü? Ucuz yoldan bunu hallettin mi? Tamam senden iyisi yok. Hâl böyle olunca içerik odaklı değil sonuç odaklı oluyor birçok şey.

Fotoğraf sanatçısı olamam, yani bu bana çok uzak belki. Hem kendi mesleğim gereği buna yönelme şansım yok, hem de kendime o kadar güvenmiyorum. Ama yaptığım her işte olduğu gibi mümkün olanın, elimden gelenin en iyisini yapma gayreti taşıyorum. Onlarca para veriyoruz makinelere, neden başarılı çalışmalar yapmayalım? Neden sınırları zorlamayalım? Hemen fotoğraf sanatçısı olalım demiyorum. Elimizdeki imkanların hakkını verelim. Zira bir çok insanın hayali o makineler. Kendi alamadığım zamanlardan pay biçiyorum :)

Uzattım sanırım biraz. Baş ağrıttıysam affola. Demem o ki, meraklı olmalı insan. Sevmeli. Konu ne olursa olsun, iyi olanı istemeli. Amatör ruhlu, profesyonel meraklı bir fotoğraf sever olarak ben de böyle düşünüyorum :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Forum Editörü

Ümit Abi,

Vallaha beyefendi kim ben de bilmiyorum. Sohbetlerine kulak misafiri olunca kendisi ile tanışmak istemedim pek. Etrafındaki insanları kÜçÜmseyerek, her fırsatta ATLAS dergisini kendine referans olarak gÖsteren bir insan ile taktir edersin pek işim olmaz. :)

İnşallah tanıdığım kişi değildir...:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Valla daha öncede söylemiştim bence asıl sıkıntı "sanat" ın bir tabiri yok.

Sanat şu kurallar dahilinde yapılan şeydir diye bir sınırı, tanımı yok.

Geçen çok güzel bir örnek vardı keşke gördüğüm şeyi not edip paylaşabilsem.

Bir tarafta mona lisa portresi işte 1500 bilmem kaç yılı sanatı

Diğer tarafta sadece maviye boyanmış bir tablo, sadece sarıya boyanmış bir tablo, sadece kırmızı, yeşil turuncu eflatun vs gibi sadece düm düz renk paletleri.

Sanırsın duvar boyası kataloğu :D

Buda günümüz sanatı.

Şimdi bir kısım mona lisaya sanat derken, bir kısımda bu boya kataloğuna sanat diyor.

Dünyada bu tip insanlar olduğunu da kabullenip ben kendime bakarım diyip geçmek daha iyi.

Uzun zamandır forumdan ve fotoğraftan uzaktım. İşler güçler yoğunluk vs hiç zaman olmadı.

Dostlara selam olsun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Valla daha öncede söylemiştim bence asıl sıkıntı "sanat" ın bir tabiri yok.

Sanat şu kurallar dahilinde yapılan şeydir diye bir sınırı, tanımı yok.

Geçen çok güzel bir örnek vardı keşke gördüğüm şeyi not edip paylaşabilsem.

Bir tarafta mona lisa portresi işte 1500 bilmem kaç yılı sanatı

Diğer tarafta sadece maviye boyanmış bir tablo, sadece sarıya boyanmış bir tablo, sadece kırmızı, yeşil turuncu eflatun vs gibi sadece düm düz renk paletleri.

Sanırsın duvar boyası kataloğu :D

Buda günümüz sanatı.

Şimdi bir kısım mona lisaya sanat derken, bir kısımda bu boya kataloğuna sanat diyor.

Dünyada bu tip insanlar olduğunu da kabullenip ben kendime bakarım diyip geçmek daha iyi.

Uzun zamandır forumdan ve fotoğraftan uzaktım. İşler güçler yoğunluk vs hiç zaman olmadı.

Dostlara selam olsun.

Bende yaşıyormusun diye merak ediyordum :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bende yaşıyormusun diye merak ediyordum :)

Biz daha ölmedik :D

Son gördüğümden bu yana 24-70 almışsın hocam güle güle kullan inşallah.

Foruma girdiğim nasıl belli oluyor 2dk da konunun içerğini değiştiriyorum :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sende sohbete katıl

Önce yorumunu yaz sonra üye ol. Eğer bir hesabınız varsa, hesabınızla göndermek için şimdi oturum açın

Misafir
Bu konuyu yanıtla

×   Yapıştırdığınız içerik biçimlendirme içeriyor.   Biçimlendirmeyi Temizle

  Only 75 emoji are allowed.

×   Eklediğiniz Link Otomatik Olarak Embed Çevrilmiştir..   Sadece yazı link haline çevir

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editörü Temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.