-
İçerik sayısı
1.898 -
Katılım
-
Son ziyaret
-
Gün Kazandı
166
İçerik Türü
Forumlar
Galeri
Profiller
Takvim
Fotoğraf ve Dijital Dünyadan Haberler
Kütüphane
t-Shirt
Videolar
Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının paylaşımları
-
İzmir Kanatlarımın altında 2
gallery image yorum yaptı Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının Serkan Özcan Yer : Kuşlar
-
Nikon D5100 Yeni Yazılım Güncelleme A: 1.0.1 / B:1.01
konu, Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının konusunu cevapladı: Nikon Yazılımları ( Software )
İndirdiğiniz yazılım paketi içinde gelicektir zaten. 2 yazılımda veya bazı makılarda tek yazılım ile 2 tarafıda güncelliyor(a ve -
Nikon D90 ve D5000 İçin Distortion control(Dağılma Kontrolü) Güncellemesi Gelmiştir D90 ve d5000 kullancıları bu güncellemeyi yaparsa onlar için iyi olucaktır.. Aşağıdaki Linkden Yazılım indirerek Sonra yazılım Yükleme Konusundan Yardım alabilirsiniz.. Yazılım indirme link'i : http://nikonimglib.com/dcdata/#os-windows Yazılım Yükleme : Nikon Makinalarda Yazılım Güncelleme ( Anlatım ) Yazılım Destekleyen Lensler : â– Wide-angle zoom lens AF-S DX NIKKOR 10-24mm f/3.5-4.5G ED AF-S DX Zoom-NIKKOR 12-24mm f/4G ED IF AF-S NIKKOR 14-24mm f/2.8G ED AF-S NIKKOR 16-35mm f/4G ED VR Ai AF-S Zoom-NIKKOR 17-35mm f/2.8D ED IF Ai AF Zoom-NIKKOR 18-35mm f/3.5-4.5D ED IF Ai AF Zoom-NIKKOR 20-35mm f/2.8D IF Ai AF Zoom-NIKKOR 24-50mm f/3.3-4.5D â– Standard zoom lens AF-S DX Zoom-NIKKOR 18-70mm f/3.5-4.5G ED IF AF-S DX Zoom-NIKKOR 18-55mm f/3.5-5.6G ED II AF-S DX Zoom-NIKKOR 18-55mm f/3.5-5.6G ED AF-S DX Zoom-NIKKOR 17-55mm f/2.8G ED IF AF-S DX NIKKOR 18-55mm f/3.5-5.6G VR AF-S DX NIKKOR 16-85mm f/3.5-5.6G ED VR AF-S Zoom-NIKKOR 24-85mm f/3.5-4.5G ED IF AF-S Zoom-NIKKOR 24-120mm f/3.5-5.6G ED IF VR AF-S NIKKOR 24-70mm f/2.8G ED AF-S NIKKOR 24-120mm f/4G ED VR AF Zoom-NIKKOR 28-80mm f/3.3-5.6G AF Zoom-NIKKOR 28-100mm f/3.5-5.6G Ai AF-S Zoom-NIKKOR 28-70mm f/2.8D ED IF Ai AF Zoom-NIKKOR 35-80mm f/4-5.6D Ai AF Zoom-NIKKOR 35-105mm f/3.5-4.5D IF Ai AF Zoom-NIKKOR 28-80mm f/3.5-5.6D Ai AF Zoom-NIKKOR 28-70mm f/3.5-4.5D Ai AF Zoom-NIKKOR 28-105mm f/3.5-4.5D IF Ai AF Zoom-NIKKOR 24-85mm f/2.8-4D ED IF Ai AF Zoom-NIKKOR 24-120mm f/3.5-5.6D ED IF â– Telephoto zoom lens AF-S DX NIKKOR 55-300mm f/4.5-5.6G ED VR AF-S DX Zoom-NIKKOR 55-200mm f/4-5.6G ED AF-S DX Zoom-NIKKOR 55-200mm f/4-5.6G ED IF VR AF-S NIKKOR 200-400mm f/4G ED VR II *1 AF-S NIKKOR 70-200mm f/2.8G ED VR II *1 AF-S Zoom-NIKKOR 200-400mm f/4G ED IF VR *1 AF-S Zoom-NIKKOR 70-200mm f/2.8G ED IF VR *1 AF-S Zoom-NIKKOR 70-300mm f/4.5-5.6G ED IF VR AF Zoom-NIKKOR 70-300mm f/4-5.6G ED Ai AF-S Zoom-NIKKOR 80-200mm f/2.8D ED IF *1 Ai AF Zoom-NIKKOR 70-210mm f/4-5.6D Ai AF Zoom-NIKKOR 70-300mm f/4-5.6D ED Ai AF Zoom-NIKKOR 75-240mm f/4.5-5.6D Ai AF Zoom-NIKKOR 80-200mm f/2.8D ED Ai AF Zoom-NIKKOR 80-200mm f/4.5-5.6D Ai AF Zoom-NIKKOR 80-400mm f/4.5-5.6D ED VR â– High-powered zoom lens AF-S DX NIKKOR 18-200mm f/3.5-5.6G ED VR II AF-S DX Zoom-NIKKOR 18-200mm f/3.5-5.6G ED IF AF-S DX Zoom-NIKKOR 18-135mm f/3.5-5.6G ED IF AF-S DX Zoom-NIKKOR 18-105mm f/3.5-5.6G ED VR AF-S NIKKOR 28-300mm f/3.5-5.6G ED VR AF Zoom-NIKKOR 28-200mm f/3.5-5.6G ED IF Ai AF Zoom-NIKKOR 28-200mm f/3.5-5.6D IF â– Single focus lens AF-S DX NIKKOR 35mm f/1.8G AF-S NIKKOR 24mm f/1.4G ED AF-S NIKKOR 35mm f/1.4G AF-S NIKKOR 50mm f/1.4G Ai AF NIKKOR 14mm f/2.8D ED Ai AF NIKKOR 18mm f/2.8D Ai AF NIKKOR 20mm f/2.8D Ai AF NIKKOR 24mm f/2.8D Ai AF NIKKOR 28mm f/1.4D Ai AF NIKKOR 28mm f/2.8D Ai AF NIKKOR 35mm f/2D Ai AF NIKKOR 50mm f/1.4D Ai AF NIKKOR 50mm f/1.8D â– Telephoto lens AF-S NIKKOR 85mm f/1.4G AF-S NIKKOR 200mm f/2G ED IF VR *1 AF-S NIKKOR 200mm f/2G ED VR II *1 AF-S NIKKOR 300mm f/2.8G ED IF VR *1 AF-S NIKKOR 300mm f/2.8G ED VR II *1 AF-S NIKKOR 400mm f/2.8G ED VR *1 AF-S NIKKOR 500mm f/4G ED VR *1 AF-S NIKKOR 600mm f/4G ED VR *1 Ai AF-S NIKKOR 300mm f/2.8D ED IF *1*2 Ai AF-S NIKKOR 300mm f/2.8D ED IF II *1 Ai AF-S NIKKOR 300mm f/4D ED IF *1 Ai AF-S NIKKOR 400mm f/2.8D ED IF *1*2 Ai AF-S NIKKOR 400mm f/2.8D ED IF II *1 Ai AF-S NIKKOR 500mm f/4D ED IF *1*2 Ai AF-S NIKKOR 500mm f/4D ED IF II *1 Ai AF-S NIKKOR 600mm f/4D ED IF *1*2 Ai AF-S NIKKOR 600mm f/4D ED IF II *1 Ai AF-I NIKKOR 300mm f/2.8D ED IF *1*2 Ai AF-I NIKKOR 400mm f/2.8 ED IF *1*2 Ai AF-I NIKKOR 500mm f/4 ED IF *1*2 Ai AF-I NIKKOR 600mm f/4 ED IF *1*2 Ai AF NIKKOR 180mm f/2.8D ED IF Ai AF NIKKOR 85mm f/1.4D IF Ai AF NIKKOR 85mm f/1.8D Ai AF DC-NIKKOR 105mm f/2D Ai AF DC-NIKKOR 135mm f/2D â– Macro lens AF-S DX Micro NIKKOR 85mm f/3.5G ED VR AF-S Micro NIKKOR 60mm f/2.8G ED AF-S MicroNIKKOR 105mm f/2.8G ED IF VR *1 Ai AF MicroNIKKOR 105mm f/2.8D Ai AF MicroNIKKOR 200mm f/4D ED IF Ai AF MicroNIKKOR 60mm f/2.8D Ai AF ZoomMicroNIKKOR 70-180mm f/4.5-5.6D ED
-
Merhabalar Arkadaşlar Nikon D5100 için Yeni bir Güncelleme çıkartmıştır D7000 Kullanan Arkadaşlar Aşağıdaki Linkden Güncelleme Yapmayı ögrenerek güncellenmeleri yapabilirler. Bazı hafıza kartları kullanılmıştır kartı kabul edilmemiş olabilir bir hata giderilmiş. , NEF (RAW) görüntü kalitesi ile çekilen bir resim rötuş menüden Seçici renk yapıldığında +JPEG ve M veya S bir görüntü boyutu, görüntünün kenarları rengi değişmiş olabilir. Bu sorunçözüldü. ölçüm Matrix ölçüm kuruldu, pozlama modu, M (Manuel) ve Auto HDR pozlama diferansiyel,pozlama diferansiyel, 2 EV eşdeğer bir değerle tespit edildi. Bu sahne için uygun olacak şekildeotomatik olarak ayarlanması maruz diferansiyel etkinleştirmek için değiştirildi çıkan Yeni versiyon : A: 1.0.1 / B:1.01 Nikon Makinalarda Yazılım Güncelleme ( Anlatım )
-
Merhabalar Arkadaşlar Nikon D7000 için Yeni bir Güncelleme çıkartmıştır D7000 Kullanan Arkadaşlar Aşağıdaki Linkden Güncelleme Yapmayı ögrenerek güncellenmeleri yapabilirler. Neler Yenilenmiştir : Bazı hafıza kartları kullanılmıştır kartı kabul edilmemiş olabilir bir hata giderilmiş. Mod kadranı çekim modu U1 veya U2 diğerine ya da başka bir çekim modu güç U1 veya U2veya poz metre (Otomatik metre-off) kapalı döndürülen Aşağıdaki sorunlar oluştu. Bu konularçözüldü. Bazen geçerli klasörde 999 dosya bulunmadıgı zaman "9999" numaralıyeni bir klasör oluşturulur. Ayarlarda belirtildiği gibi kalan pozlama numarası görüntülenirdi bu giderildi. JPEG Yuva 2 - Yuva 2 kredi kartı ile oynadığı rol için ayar Taşma, Yedekleme ve RAW Yuvası 1arasında değiştirilebilir. Kurulum menüsünde Pil bilgisi AA piller için MB-D11 pil takılı kalan şarj düşük olduğunda bilebazen yeterli kalan şarjı gösteren bölümdeki sorun giderilmiştir. Kayıtlı bir fotoğrafı fotoğrafı kaydederken bir yandan film oynatma modunda görüntülenen düzgün görüntülenemeyebilir olmuş olabilir bir sorun giderilmiştir. Düğmesi oynatma veya oynatma zoom zoom Canlı görünümde iken basılı iken yakınlaştırma veya uzaklaştırma doğru olmayabilir bir sorun giderilmiştir. Wireless Transmitter WT-4 dahili hafıza, kamera kurulum menüsünde Kablosuz verici Aygıtayarları altında Biçim vericinin bellek biçimlendirilir görüntülenen mesaj Bitti gelen Dahili bellekbiçimlendirilir değiştirildi. Wireless Transmitter WT-4 dahili hafıza, kamera kurulum menüsünde Kablosuz verici Aygıtayarları altında Biçim vericinin bellek biçimlendirilir görüntülenen mesaj Bitti gelen Dahili bellekbiçimlendirilir değiştirildi. Not: çeviridir çıkan Yeni versiyon : A: 1.0.2 / B:1.03 Nikon Makinalarda Yazılım Güncelleme ( Anlatım )
-
Miray
gallery image yorum yaptı Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının Refik Varol Yer : Klasik Portreler
-
Kardeşlik
gallery image yorum yaptı Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının Burak Argüç Yer : Bebekler & Çoçuklar
-
-
Son Ağaç Kalana Kadar Pes Etme
gallery image yorum yaptı Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının Serkan Özcan Yer : Kuşlar
-
İstanbul's Central
gallery image yorum yaptı Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının Kemal Öztürk Turkoy Yer : Manzara
-
Sıfır noktası (hiç)
gallery image yorum yaptı Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının Fatih Mecit Öztürk Yer : Makro Fotoğraflar
-
sokak
gallery image yorum yaptı Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının Fatih Mecit Öztürk Yer : Dış Mimari
-
nat geo fotoğraf dersleri
konu, Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının konusunu cevapladı: Fotoğraf Kütüphane
Paylaşım için teşekkürler.. bahadır bey -
Nikon - Canon - Sigma / Lens Kısaltmaları
konu, Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının konusunu cevapladı: Fotoğraf Kütüphane
Teşekkürler tamamlama için- 3 yanıt
-
- nikon lens kısaltmalari
- canon lens kısaltmalari
-
(ve 1 adet daha )
İle Etiketlenmiş :
-
öyle dusunmeyın o video ceken arkdaslarınızın bir 6 ay sonra yeni bir markII ile fotoğraf karsılastırması yaptıgı zaman bunu anlarsınız sanırım..
-
Nikon 1 V1 Yeni Modeller ( Aynasız Sistem Bodyler )
konu, Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının konusunu cevapladı: Nikon 1 & Kompakt Serisi Gövdeler ( Aynasız )
Evet başarılı bir makina gercekten ancak ama digerlerine bu piyasaya yenı girmesine ragman iyi gercekten.. zamanla gelişim göstericektir evet pen seriside gercekten güzel..- 4 yanıt
-
- Nikon 1 V1 Yeni Modeller ( Ay
- Aynasız Sistem Bodyler
-
(ve 1 adet daha )
İle Etiketlenmiş :
-
50 mm lens ???
konu, Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının konusunu cevapladı: Nikon - Nikkor Lens ( Objektif )
Tabiki 50mm ile fark olucaktır 18 ile cektıklerınız ancak aradaki odak uzaklıgınıda dusunun bence artık gorus acınız baya degısıcek ve sabit olucaktır pek genıs açı cekımı yapamıycaksınız hatıra fotoğraflarda sıkıntı olabilir belki biraz zorlanırsınız.. 1.8 ile 1.4 arasında aşırı bir fark yok fiyat farkıda var takibi ancak ama alacagınız lens Nikon 50mm f/1.4 G yani D eski serisi almamanızı tavsiye ederim alacagız lens G serisi olsun.. -
50 mm lens ???
konu, Kemal Öztürk Turkoy kullanıcısının konusunu cevapladı: Nikon - Nikkor Lens ( Objektif )
VR Titreşim önleyiciyi gözünüzde bu kadar büyütmeyin yani çok aşırı bir engelleme söz konusu degıldır ornek verdıgınız gece cekımlerınde zaten makınaız zorlanıcaktır ışık olmadıgı ıcın boyle yerlerde tripod veya ISO kullanabilirsiniz.. veya dedıgınız gibi 50mm 1.4 bir lens aldıgınızı dusunursen arasında stop farkı coktur yanı 18.55 cektıgınızde F degeri 3.5'dir bu yüzden fark coktur ve cektıgınız yerdeler 50mm ile fark olucaktır ve portre için ideal ve güzel bir lenstir.. -
Fotoğrafda Filtreler ve Yardımcı Araçlar...
konu Kemal Öztürk Turkoy gönderdi. Yer : Fotoğraf Kütüphane
FİLTRELER VE YARDIMCI ARAÇLAR 1. Filtreler Çekeceğimiz fotoğraflarda belli bir etkiyi, efekti vermek,renklerdeki sapmayı gidermek iÇin yardımcı araÇ olarak filtreleri kullanırız. Filtreler, genel anlamda düşünürsek süzme işlevini yapan elemanlardır. Fotoğrafta da aynı işleyişle Çalışırlar. Filtreler, kendi rengindeki ışıkları geÇirir, diğer renklerin ışıklarını geÇirmez. Böylelikle ışığını geÇirmediği rengin bulunduğu alan filmi pozlamaz yada diğer renklerin bulunduğu alanlara göre poz değeri düşer ve film yüzeyinde aÇık tonlarda, baskıda ise koyu tonlarda kalır. Bu da bize istediğimiz kontrastlığı yada düzeltmeyi sağlar. İlk fotoğrafÇıların ellerindeki film malzemesi tam anlamıyla renk körüydü. Çünkü bu filmler sadece maviyi görebilen ve bunun dışında hiÇbir rengi algılamayan filmlerdi. Bu yüzden mavi dışında renklerin bulunduğu objelerin Çekimi sırasında mavi Çok parlak Çıkar, diğer renkler ise film tarafından algılanma derecelerine göre farklı koyu tonlarda görülürdü. İlk fotoğrafÇılar bu olayı bildikleri iÇin, Çekecekleri konuya mavi filtre ile bakarlar ve böylece renklerinden etkilenmemeye Çalışırlardı. Renk körü film bu yüzden mavi ve sarıyı göze göründüklerinin tam tersi bir parlaklık oranı iÇinde verirdi. Çünkü göz sarı rengi maviden daha parlak olarak algılar. Mavi ye duyarlı filmde Çekim yapıldığını düşünürsek, mavi gök pozitif kart üzerinde beyaz Çıkacağı iÇin üzerindeki beyaz bulutların ayrılmadığı, yeşil bitki örtüsünün koyu tonlu, detaysız, sarı ÇiÇeklerin tamamı ile siyah Çıktığı görülürdü. Ortokromatik film: İsmi ile tam uyum sağlamasa dahi, ileriye doğru Çok büyük bir adımı oluşturuyordu. 1870 ’lerde bilim adamları yeşil ve sarıya da duyarlı emülsiyonu üretmeyi başardılar. Bu başarıdan o kadar etkilendiler ki, olayı gereğinden fazla şişiren bir yaklaşımla filme ortokromatik film adını verdiler. Bu ürünün eksik taraflarının ortaya Çıkmasından Çok sonrada bu isim korundu. Ortokromatik film en Çok maviyi görür, bundan biraz az olmak üzere yeşil ve sarıyı da görür ama kırmızıyı göremez. Pankromatik film : Ortokromatik filmin bu yetersizliği dolayısıyla yeni bir emülsiyon arayışına girilmiştir. Doğru pankromatik film renklere duyarlılığı bakımından bugün de kullanılan filmdir ve bütün renkler iÇin düzeltilmiştir. Ancak mavinin hala biraz daha baskın olduğu görülür. Filtrelerin kullanımı ile ton röprodüksiyonunun iyileştirilmesi iÇin uygun filtreler kullanılır. Bir pankromatik film renk yorumlama hassasiyeti aÇısından bir teste tabi tutulsa, bütün renkleri görmesine rağmen ton röprodüksiyonunda yine de bazı hataların olduğu görülecektir. Bu farklılıkların giderilmesi amacıyla bir filtre cam ya da jelatin gibi renkli bir malzemeden oluşan sistemler kullanılır. Camın veya jelatinin renklendirilme miktarı kullanım amacına göre değişir. Bir ışık filtresi Çalışma bakımından, sıvı filtresine benzetilebilir. Sıvı filtresi nasıl solüsyonun iÇindeki katı maddeleri sıvıdan ayırıyorsa, ışık filtresi de ışığın iÇindeki belli renk ışınlarını ortamdan ayırır. Hangi renk filtresinin hangi renkleri geÇirip hangilerini tuttuğu, aşağıdaki tablodan görülebilir. Filtre GeÇirdiği renk Tuttuğu renk Sarı Sarı Mavi Yeşil Yeşil Magenta Magenta Magenta Yeşil Kırmızı Kırmızı Cyan Mavi Mavi Sarı Cyan Cyan Kırmızı özetlemek gerekirse, bir filtre kendi rengindeki ışığı geÇirir, tamamlayıcı rengini tutar. Filtrenin gücü: Bu bilgilerden sonra varılan sonuÇ şudur; bir rengin sb film tarafından yorumlanması sırasında hata miktarı arttıkÇa, kullanılması gereken filtrenin yoğunluğu da artar. Göz önüne alınması gereken önemli bir nokta da kullanılan filtre yoğunluğunun artmasıyla doğru orantılı olarak, poz süresinin de artacağıdır. Çünkü her bir filtre filmin süresine düşüp onu pozlandıracak ışıkların bir bölümünü tutarak filmi etkilemelerini engeller. FotografÇılıkta kullanılan filtreler, düzeltme filtreleri (Correction Filters), Kontrast filtreleri (Contrast Filters) ve özel Etki Filtreleri olmak üzere üÇ gurupta toplanabilir. 1.1. S/B Fotografta Kullanılan Filtreler : AÇık Sarı Filtre : Düzeltme filtresidir, az kullanılır. Ortokromatik duyarkatlarda maviler üzerindeki etkisi azdır. Pankromatik duyarkatlarda hiÇ bir etki sağlamazlar. Baskılarda görüntü üzerinde mavi renk karşıtı olan kısımları daha koyu olarak belirtirler. Bulutlu gökyüzü manzaraları, sabah erken ve akşam geÇ saatlerde plaj ve kar manzaraları fotograflarının Çekiminde kullanılırlar. Poz değerleri üzerine etkileri x1,5, x2 dir. Orta Sarı Filtre : Düzeltme filtreleridir. Manzara fotograflarının Çekiminde ortokromatik duyarkatlarla en Çok kullanılan filtreleridir. Ortokromatik duyarkatlarda renk tonlarının doğru bir şekilde Çıkmasına yardım ederler. Pankromatik duyarkatlarda ise kusursuz bir renk tonu değerlendirmesi yaparlar. Yeşilleri aydınlatır, ayrıntıları daha belirli hale getirirler. Mavi rengin yoğunluğunu arttırır Bulutlu gökyüzü manzaraları, plaj ve kar manzaraları, Çok renkli konuların ve ÇiÇek fotograflarının Çekiminde kullanılırlar. Poz değerleri üzerine etkileri x2, x3 tür. Koyu Sarı Filtre : Kontrast filtresidir Mavi rengin Çok daha kuvvetli bir şekilde belirmesini sağlar. Kullanılma alanı daha etkili olarak orta sarı ve aÇık sarı filtreler gibidir Bütün sarı filtreler kontrastı artırırlar. Poz değerleri üzerindeki etkileri x 3 ve x 4'dür Turuncu Filtre : Kontrast filtresidir. Mavi rengi ve daha az olarak da yeşil rengi emerler. Buna karşılık kırmızı ve turuncu renkleri ve bir oran dahilinde de sarı rengi geÇirirler. Ortokromatik duyarkatlarda bir etkileri olmaz, yalnız pankromatik duyarkatlarla kullanılırlar. Pankromatik duyarkatlarla Çok net ve Çok parlak bir görüntü verirler. Havanın sisliğini ortadan kaldırır ve görüşü arttırır. Mavileri ve yeşile bakan mavileri Çok koyu, sarıya Çalan yeşil ve kırmızıları Çok aÇık renk olarak gösterir. Bu filtreler sarı ve maviler arasındaki bütün kontrastları belirtmek iÇin, mavi gökyüzü manzaraları ve portre fotografÇılığında cilt bozukluklarını kaybettirmek iÇin kullanılırlar, fakat solgun dudaklar verir. Sarı saÇların rengini canlandırır, elbise renklerini bozar. Turuncu filtreler aşırı derecede kullanılmayacak olursa, güzel sonuÇlar verirler. En büyük sakıncaları poz süresinin 4-8 kez daha arttırmalarıdır. Bu arttırma yapılmayacak olursa kontrast fazlalaşır ve güneşli havada fotograf Çekildiği halde geceleyin Çekilmiş gibi bir sonuÇ elde edilir Kırmızı Filtre : Kontrast filtreleridir. Kırmızı ışınları ve biraz da turuncu ışınları durdururlar. Kontrast yapmak iÇin kullanılan bu filtrelerle poz süresini 8-10 kez arttırmak gerekir. Bu filtreler Çok özel etkiler elde edilmek istenildiğinde kullanılmalıdır. Pankromatik duyarkatlarla kullanılırlar ve aÇık kırmızı ile orta kırmızı renkte yapılırlar SonuÇ görüntü üzerindeki etkileri, mavi ve yeşil renkler siyah, kırmızı ve sarı renkler aÇık tonda belirir. Çekilen fotograflarda gece manzarası, fırtına, koyu gökyüzü ve puslu bulutlu havalar görüntüsü elde edilmek istenildiğinde ve sisli havaya karşın Çok net uzak manzara fotograflarının Çekiminde kullanılırlar. Mavi Filtre : Kontrast filtresidir. Mavi renk ışınlarını geÇirip, kırmızı ve turuncu renk ışınlara engel olur. Bu filtreler sarı filtrelerin tam tersi bir etki yaparlar. Kırmızıları koyulaştırır ve mavileri daha Çok soluklaştırırlar. Gün ışığında Çok az kullanılırlar. Mavi renge az duyarlı bir duyarkatla mavi yüzeylerin, örneğin su yüzeylerinin fotografını Çekmek iÇin kullanılırlar Mavi filtreler yapay ışıkta ve kırmızı renge duyarlı pankromatik duyarkatlarda fotoflud tipi lambaların kırmızı ışınlarım önlemek amacıyla kullanılır. Yapay ışık altında cilt görünüşünü güzelleştirir, dudakların kırmızılığını belirgin hale getirir, fakat mavi renkteki gözler beyaz gibi Çıkarlar Poz değerleri üzerindeki etkilen x2, x3 tür. Sarı - Yeşil Filtreler : Düzeltme filtreleridir. Pankromatik duyarkatlarda manzara fotograflarının Çekiminde kullanılan filtrelerdir. Orta sarı filtre etkisi gösterirler. Yeşiller üzerindeki etkisi biraz daha fazladır. SonuÇ görüntü üzerindeki etkisi, mavilerin daha belirli hale gelmesi, yeşillerin daha fazla aÇılmasıdır. Kırmızıları, özellikle sarı kapsayan kırmızıları daha güzelleştirir. Gökyüzü manzaraları, plaj ve kar manzaraları, bahar manzaraları fotograflarının Çekiminde kullanılırlar. Çok duyarlı duyarkatların portrecilikte kullanılmasında meydana gelen Çok beyaz ten rengi ve mat dudaklar verme hatasını düzeltirler. Poz değerleri üzerindeki etkileri x3, x4 tür. Yeşil Filtreler : Düzeltme filtresidir. Hızlı pankromatik duyarkatlarla, yeşilliklerin ve yaprakların Çekiminde başarılı sonuÇ verirler ve bunları oldukÇa hoş aÇık gri şeklinde yansıtırlar ve kontrastı azaltırlar. Kırmızıları daha koyu bir şekilde belirtirler. AğaÇ ve bitki fotograflarının Çekimi iÇin en iyi filtrelerdir. Poz değerleri üzerine etkileri x3, x4 tür. FİLTRELERİN RENKLER üZERİNDEKİ ETKİ TABLOSU (pankromatik Filmlerle) 1.2. Renkli Fotografta Kullanılan Filtreler 1.2.1. Sky Light (1A) Filtreler : Renkli fotografÇılıkta bütün diğer filtrelerden, daha Çok fazla kullanılan filtrelerdir. Çünkü mavi renk fazlalığını önlemek iÇin gerekli olan filtrelerdir. Renkli filimin spektrumun mavi renk bandına karşı duyarlı olan en üst tabakasının mavi ışınlara ilave insan gözünün görmediği mor ötesi (Ulura-Viyole) ışınları da saptaması nedeniyle normal renkleri altında görünen bir Çok aÇık hava manzaraları, renkli filimde, göründüğünden mavi şekilde görülür. Bunu önlemenin Çok basit ve ucuz yolu objektif önünde sürekli bir SKY (1A) filtresi bulundurmaktır. Bu filtrenin rengi, Çok aÇık pembe olması nedeniyle ikinci bir etkisi de konunun gölgede kalan kısımlarını yada kapalı bulutlu günlerde konunun tamamının renk tonunu sıcaklaştırmasıdır. Bu suretle elde edilen sonuÇ bazı fotografÇıların kullandıkları sarımsı renkte olan UV filtreleriyle elde edilecek sonuÇlardan daha hoşa gidebilir. SKY filtrelerinin poz değerleri üzerinde değişikliği gerektirecek bir etkileri yoktur. Konuların renk tonu üzerindeki etkileri ise fark edilemeyecek kadar azdır. SKY filtrelerinin objektifin önünde devamlı durmalarının, objektifin kirlenmesini, Çamurlanmasını, üzerinde parmak izi meydana gelmesini ve deniz manzaralarının fotograflarının Çekiminde ise objektifin ıslanmasını önleme gibi faydaları da vardır. 1.2.2. Renk düzeltme filtreleri : Gözümüzün değişik renk sıcaklıklarına sahip ışık kaynaklarına uyum sağlaması nedeniyle her türlü ışık kaynağında renkleri ve tonları gerÇek renklerine yakın görünür. Göz beyin kalibrasyonu beyaz ışığa endeksli Çalışır, oysa fotograf filmleri renkleri objektif olarak görürler. Filmler gün ışığı sıcaklığına (5500 Kelvin ) ve tungsten ışığa (3200 Kelvin) göre ayarlanmışlardır, bu yüzden değişik ışık kaynaklarında renk düzeltici filtrelere ihtiyaÇ duyarlar. Bu filtreler: 80A, 80B, 80C numaralı mavi filtreler, tungsten aydınlatmanın meydana getirdiği aşırı kırmızılığı giderir. 85A, 85B, 85C numaralı turuncu filtreler, günışığında kullanılan tungsten tipi filmde aşırı maviliği giderir. Flüoresan ışığı altında kullanılan gün ışığı filmlerinde oluşan mavi-yeşil renkleri düzeltmek iÇin ise FL-D ve FL-W filtreleri kullanılır. 1.2.3. Isıtıcı filtreler (renk sıcaklığını düşüren filtreler) Bulutlu havalarda, güneşli havalarda gölge yerlerde, karlı havalarda direk güneş ışığı almayan yerlerde gün ışığı filmleriyle Çekilen fotograflara mavi bir renk hakimdir. İşte bu dominant mavi rengi ortadan kaldırmak iÇin bu tür filtrelerden yararlanılır. Fotografa yumuşak bir sarı-turuncu ton vererek daha sıcak tonlarda görünmesini sağlarlar. 81A, 81B, 81C en Çok kullanılanlarıdır. 81A portre fotografÇılığında yaygın olarak kullanılır, ten rengine canlılık katar. 1.2.4. özel Etki Filtreleri (Efekt Filtreler) : Tek renk filtreler : Siyah beyaz fotografÇılıkta kullanılan renkli filtrelerin hepsi renkli fotografÇılıkta da kullanılırlar. Bu filtreler fotografı dominant bir renge boyarlar ve gerÇeküstü görünmelerini sağlarlar. Degrade filtreler : Yarısı renklendirilmiş, diğer yarısı saydam olan filtrelerdir. Renkli bölüm saydam bölümle yumuşak bir geÇişle kaynaşır. Bu özellik, alt bölgelerde bir renk değişimine neden olmadan üst bölgeyi yumuşak bir geÇişle renklendirmeye yarar. Daha Çok gökyüzünü renklendirmek veya Çok parlak olan gökyüzünün poz değerini düşürmek amacı ile kullanılır. Yumuşatıcı filtreler : Soft yada difüzer filtre olarak da anılan bu filtreler genellikle portre fotografÇılığında kullanılır. Parlak ışıklı bölgeleri yumuşatarak fotografı bir hayal dünyasındaymış gibi gösterirler. Natürmort yada manzara fotografÇılığında da kullanılırlar ve fotografı olduğundan daha Çekici gösterirler. Yıldız filtreleri : Yıldız filtreleri, nokta ışık kaynaklarını 2,4,6,8 ve 16’lı ışıklı Çizgilere ayırırlar. Bunlardan birini objektifinize takarsanız, bu etki, kameranızın bakacından (vizörden) baktığınızda nasıl bir şekil aldığını görebilirsiniz. Çoklu görüntü filtreleri : BirÇok Çeşidi vardır, en Çok kullanılanlarından biri daire şeklinde (kesin merkezi bir görüntü ÇerÇeveleyen aynı şekildeki Çeşitli görüntülerle), bir diğeri de Çizgisel (ikinci pozda bir taraftan diğer bir tarafa uzayan Çizgilerle gösterilmiştir) filtrelerdir. 1.3 Ortak kullanılan Filtreler : Polarizasyon Filtreleri : Siyah-beyaz ve renkli filmlerle kullanılan bu filtrelerin amacı, fotografÇılıkta büyük bir hata olan yansımaları ve parlamaları ortadan kaldırarak, Çıplak gözle bakıldığında donuk renkli görülen bir Çok şeyin parlak renklere bürünmesini sağlamaktır. Bunun nedeni bütün planlarda izleyerek normal bir şekilde yayılmakta olan ışık, yansıtıcı bir yüzeyle karşılaştığında artık bütün yönlere yayılmayıp sadece bir noktada yayılmak suretiyle yansımalar meydana getirir ki, bu olaya polarizasyon olayı denir. Bu polarize olmuş ışınlar filim üzerinde bir parıldama meydana getirerek, konunun ayrıntılarının ve renk tonunun kaybolmasına neden olur. Eğer bu polarize ışınların yolu üzerine, mikroskobik iyot ve kinin kristallerinden meydana gelmiş bir polarizasyon filtresi konulacak olursa, bu ışınlar kontrol altına alınabilir. Işınlar filtre iÇindeki kristallerin meydana getirdiği prizmaların yayılma planına paralel ise filtreden geÇerler. Ama filtrenin duruş biÇimi kristallerle ışınların yayılma planı arasında bir dik aÇı meydana ( getirecek şekilde ise bu ışınlar kırılırlar yani yok olurlar. Camların veya cam eşyanın ya da bu gibi yansıma ve parıldama yapan eşyanın fotograflarının Çekilebilmesi iÇin objektifin önüne bir polarizasyon filtresi koymak ve buna gerekli yönü vermek gerekir. Eğer kullanılan fotograf makinesinin vizörü refleks bir vizörse, yani fotografı Çekilecek konunun görüntüsü buzlu camda görülebiliyorsa, bu yansımayı yok edecek şekilde polarizasyon filtresi ayarlanabilir. Eğer bu olanak yoksa yönün saptanması daha zor bir durum alır. O zaman doğrudan doğruya filtreden fotografı Çekilecek konuya bakılarak sabit bir nirengi noktasına göre filtreye yön verilir. Polarizasyon filtreleri netliği azda olsa bozarlar, Çoğunlukla renkli Çekimlere hafif bir dominant renk eklerler. ve yeşilimtırak gri renktedirler. Poz değerleri üzerindeki etkileri x3. x4 tür. Morötesi (UV) Filtre : Mor ötesi ışınların (Ultra-Viyole) fazla olduğu yerlerde, özellikle yüksek dağlarda, deniz ve plaj manzaralarında, kar manzaralarında mor ötesi ışınlara engel olmak iÇin kullanılan filtrelerdir. Flu, bulanık fotograf Çekimlerine engel olurlar. San filtrelerin etkilerine benzeyen etkileri vardır. UV filtrelerin poz değerleri üzerinde bir etkileri yoktur. Yani poz değerlerini değiştirmek gerekmez. Bu nedenle objektiflerin Çizilme ve tozlanmasına karşı koruyucu filtre olarak kullanılırlar. Gri – Nötr (ND) Filtre : Tek amacı fotograf makinesine giren ışık miktarını azaltmaktır. Makine iÇine girecek ışık miktarını, azaltmak iÇin kullanılan fotograf makinasının enstantane ve diyafram aÇıklıkları yeterli olmayabilir. Bu durumda nötr gri filtre kullanılır. Bu filtreler üzerlerine düşen ışığın renk dengesini bozmadan miktarını azaltırlar ve azaltma miktarı Çeşitli filtre yapımcıları tarafından değişik tutulmuştur. Bu husus, yani gri-nötr filtrenin üzerine düşen ışığın ne miktarını geÇirdiği filtre prospektüslerinde yazılıdır. Sinemacıların vazgeÇilmez aksesuarlarındandır. Fotografta: 1. Uzun pozla hareket netsizliği elde etmek iÇin 2. Sınırlı keskinlik (aÇık diyafram) iÇin kullanılır. 2. Pozometreler Işık enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren elemanlardır. Pozometreler elektrikli alete dönüştürülünce, Selenyum kullanılmamaya başlandı. Selenyumlu pozometrelerin duyarlılığı Çok fazla değil. Çok az veya Çok fazla ışığı okuyamaz. Pozometrelerin görüntü aÇıları 30 derecedir. Okuduğumuz alanı net seÇemezler. Pozometrelerin ışığa duyarlılığını artırmak iÇin foto direnÇ denilen bir elektronik malzeme kullanılmaya başlandı. üzerine ışık düştüğünde elektrik geÇirgenliğinde değişiklik yaratır ve duyarlılığı Selenyumlu olanlardan daha fazla ve duyarlılık alanı daha aÇıktır. Günümüz pozometreleri pil ile Çalışır. Pozometreler, konudan yansıyan yada konuya gelen ışık şiddetini ölÇüp,sonucu obtüratör hızı ve diyafram aÇıklığı cinsinden veren araÇlardır.Çalışma sistemini incelediğimizde, pozometrelerin, ışığa duyarlı hücreler ve ışık şiddetini ışıklama değerlerine dönüştürücü sistemden oluştuğunu görürüz. Işığa duyarlı hücreler, üzerine düşen ışığı elektrik akımına dönüştürerek ölÇüm yapmaktadır. Bu ölÇümü, daha önce belli değerlere kalibre edilmiş ışıklama tablosuna göre değerlendirerek, bize obtüratör hızı (enstantane) ve diyafram aÇıklığı şeklinde verecektir. Yukarıda belirttiğimiz kalibrasyon ise insan teninin yansıttığı ışık oranı baz alınarak yapılmıştır. Zenci ve Çok aÇık insan teni haricindeki tenler, üzerlerine düşen ışığın %18’ini yansıtır. Çektiğimiz fotoğraflarında, insan teninin yansıttığı ışık oranı kadar ışık yansıtan ton olan gri tonda olması istenmiştir. Bu kıstasa göre pozometreler bir yandan %18 yansıtıcılıktaki Gri referans Kartı’na şartlandırılırken bir yandan da film ASA Skalasına kalibre edilmişlerdir. Pozometreler kullandıkları ışığa duyarlı hücrelere göre isim alırlar. Selenyumlu, Kadmiyum sülfitli (CDS), Silikon foto diyotlu pozometreler gibi. Birinci Grup: Pratik kullanımı kalmayanlar. Selenyumlu pozometreler. Elektriği kendileri üretir. İkinci Grup: Foto direnÇ hücreler kullanan pozometreler - Kadmiyum sülfürlü - Silikonlular : Bu gruba dahil olan pozometrelerin duyarlılıkları yüksektir. Işığın geÇmesi oranında direncin azalması ile ibre sapması sistemine dayanır. Pil ile kullanılırlar. Kadmiyum sülfürlü olanlarda bazı hatalar görülür. Işık hafızaları vardır. Düşük ışık değerlerinde ibrenin ışık intikali zayıftır. Hareketin sonuna gelmeleri zaman alır. Fakat mavi silikonlularda ise ibre hareketi Çok Çabuktur ve ışık hafızası yoktur. Son dönemlerde flaşa da hükmeden makinelerde kullanılıyor. Pozometreler kullanım şekillerine göre, elde kullanılan ve makine iÇerisinde kullanılan pozometreler olarak iki gruba ayrılırlar. Bunların Çalışma sistemleri yukarıda anlatılan şekilde olup sadece kullanım şekilleri, amaÇları ve ölÇüm sistemleri farklıdır. 2.1. Elde kullanılan pozometreler : Bu pozometrelerin iki kullanım yöntemi vardır. Bunlar ölÇüm yapılacak ortama göre karar verilip kullanılır. Yansıyan Işığı ölÇme Yöntemi : En Çok kullanılan yöntemdir. Fotoğrafını Çekeceğimiz konudan yansıyan ışığı ölÇmek iÇin kullanılır. Pozometre bu konuya direk yöneltilerek ölÇüm yapılır. Burada dikkat edeceğimiz nokta, pozometrenin görüş aÇısının konu üzerinde olmasıdır. Düşen (gelen) Işığı ölÇme Yöntemi : Zamanla kazandığımız tecrübelere her ne kadar güvenebilirsek de ciddi ve bize pahalıya mal olacak Çekimlerde olmadık sonuÇlarla karşılaşmamak iÇin bilinÇli Çalışmayı tercih etmeliyiz. Kullandığımız pozometreler fotoğraflayacağımız konunun %18 yansıtıcılığa sahip olmadığı durumlarda (Çok aÇık yada Çok koyu tonlu yüzeylerde) hatalı ölÇüm yaparlar ve düzeltmek gerekir. Konunun yüzeyi hangi tonlarda olursa olsun konu üzerine düşen ışık şiddeti, değişmemektedir. Pozometremizi ışık kaynağına tutarak direkt bir ölÇüm yapmak mümkün. Ancak böyle bir durumda, pozometrenin ölÇüm gözünün önüne %18 geÇirgenliği olan küresel opak cismi yerleştirmeliyiz. Aldığımız değeri obtüratör ve diyafram üzerinde aynen uygulayabiliriz. 2.2. Fotoğraf Makinesi iÇinde kullanılan pozometreler : Fotoğraf makinemizin Çeşitli yerlerine ama genellikle ayna üstündeki prizma etrafına ışığa duyarlı hücreler yerleştirilmiştir. Konudan yansıyan ışık, objektifimizin iÇinden geÇerek bu hücrelerin üzerine düşer. Böylece ışığın ölÇümü yapılır. Bu türden ışık ölÇümüne Objektif iÇinden Okumalı (TTL-Through The Lens) denir. Makine iÇine yerleştirilen pozometreler genellikle ya obtüratör hızına, ya diyafram aÇıklığına yada her ikisine birden tercihli seÇenekli olarak bağlanmıştır. Eğer obtüratör hızına bağlanmış ise, obtüratörü kullanıcı seÇiyor, pozometre buna göre de ışık ölÇümünü yapıp diyafram aÇıklığını tespit ediyor. Vizörden bize, seÇtiğimiz örtücü hızı ve tespit edilen diyafram aÇıklığı bilgi olarak Çeşitli şekillerde verilmektedir. TTL ölÇüm sistemleri aşağıda özetlenmiştir ; Ortalama ışık ölÇüm sistemler (Averaging System) : Bu sistem de, ışık ölÇümü fotoğraf karesinin tamamının okunarak aritmetik ortalamasının alınması şeklinde yapılır. Işığın her bölgede eşit dağılmadığı durumlarda yanıltıcı sonuÇlar verdiği iÇin bu sistem modern makinelerde terk edilmıştir. Merkez ağırlıklı ışık ölÇüm sistemi (Center weighted) : Bu sistem de, okuma alanı iki bölgeye ayrılıyor, fotoğraf karesinin ortasındaki küÇük bir bölgeden gelen ışığın, sonuÇ ışıklama değerine etkisi %70, diğer bölgelerinki ise %30 ’dur. Günümüzde en Çok kullanılan bir sistemdir. Noktasal ışık ölÇüm sistemi (Spot metering) : Bu sistemde okumanın tamamı, ortadaki küÇük bir alandan yapılır. Bu alanın sınırlarını 3 veya 6 derecelik bir aÇı belirler. Bölge ağırlıklı ışık ölÇüm sistemi (Zoned metering) : Bu sistemde okuma alanı değişik ağırlıklı birkaÇ bölgeye bölünmüştür: Her bölgeden yapılan okuma, o bölgenin katsayısıyla Çarpılarak ağırlıklı ortalaması alınır. Diğer yöntemlere göre daha yenidir. 3. Yardımcı araÇlar 3.1. Sehpalar : Bir fotoğraf Çekiminde karşımıza Çıkan sorunlardan birisi de makinenin sallanması yada sarsılmasıdır. Böyle bir problemin varlığı elde edeceğimiz sonuÇlarda Çoğunlukla bulanık yada titrek görüntülerdir. Sorun obtüratörün aÇılıp kapanma süresinin, makinenin sallanma yada sarsılma süresini telafi edemeyeceği yavaşlıkta olmasından ya da kullandığımız objektifin odak uzunluğunun Çok fazla olması halinde hafif bir titremenin bile seÇilen hedefin onlarca metre kaymasına bir anda sebep olmasından kaynaklanmaktadır. Bu tür sorunları gidermede sağlam yapılı bir sehpa yardımcı olacaktır. Makinenin ağırlığını rahatlıkla taşıyabilecek nitelikte bir sehpa, pratik aÇıdan taşıma zorlukları yaşatsa da elde edeceğimiz görüntülerin netliği, bu eziyeti Çekmeğe değer görünmektedir. Makinemizde bulunan 50 mm.lik normal bir objektif ile kullanılabilecek en düşük obtüratör hızı, bir genelleme yapacak olursak 1/60 saniye olarak kabul etmek gerekir. Ancak seÇeceğimiz objektifin odak uzunluğunun mm cinsinden değeri ile, obtüratör hızının nümerik değerini birbirine yakın tutmakla, titrek olmayan bir görüntü elde etme şansımız vardır. örneğin, 200 mm.lik bir objektif kullanıyorsak, 1/250 enstantane, 500 mm.lik bir objektif kullanıyorsak 1/500 enstantane yada 24 mm.lik bir objektif kullanıyorsak 1/30 enstantanenin altındaki bir obtüratör değerini tercih etmememiz gerekmektedir. Eğer daha düşük bir hız seÇmek zorunda ise k titreme sorununu ancak makinemizi bir sehpaya monte ederek giderebiliriz. Bir sehpa, ne bizim taşıyamayacağımız kadar ağır, ne de Çekim yaparken makinemizi kaldıramayacak,rüzgardan etkilenecek kadar da hafif olmamalıdır. Çok hafif bir sehpa, Çekim mahalline ulaştığımızda yeterince Yüksek veya sağlam değilse ve sonuÇta biz bu yetersizliklerden Çekimimizi yapamamışsak, o hafif sehpayı boşuna taşımış oluruz. Makro Çekimlerde bizim konuya gerektiği kadar yaklaşmamıza engel olabilen sehpaların bazı modellerinin taşıyıcı parÇası, bu problemi ortadan kaldıracak biÇimde üÇ ayağın arasına ve baş aşağı monte edilebilirler. Sehpa alırken, sehpanın bir parÇası olan ve sürekli olarak makinede takılı bulundurduğumuz monte adaptörünün, kaybolduğunda yada ikinci bir gövde iÇin kolaylıkla yedeği bulunabilen türden bir modeli tercih etmeliyiz. 3.2. Deklanşör Kablosu : Sehpaya monte edilmiş fotoğraf makinesini kullanırken deklanşöre basan parmağımızın makineyi kımıldatma olasılığı vardır. Bunu giderebilmek iÇin kullanacağımız bir deklanşör kablosu, parmağımızın yapacağı basıncı fotoğraf makinesine iletmeden deklanşörün basılmasını ve Çekimin yapılmasını sağlayacaktır. Ayrıca Çok uzun deklanşör kabloları ile de uzaktan Çekim yapılabilir. 3.3. Çanta : En son akla gelmesine rağmen en Çok gereksinim duymamız gereken araÇlardan biridir. önemli miktarlarda masraflarla edindiğimiz fotoğraf makinesi, objektifler gibi Çalışma araÇlarımızın korunması, saklanması, darbelerden, sudan, tozdan ve diğer fiziksel etkilerden zarar görmemesi, Çalışırken belli bir tertip ve düzenin sağlanması, ancak uygun büyüklükte ve sağlam bir Çanta ile oluşturulabilir. Hem askısı ile omuza asılabilir, hem de gerektiğinde kulpu ile elde taşınabilir Çantanın aynı zamanda gerektiğinde kolaylıkla da aÇılıp araÇlarımızı rahatlıkla Çıkarabileceğimiz türden olmasında yarar vardır. Sırt Çantası modelinde olabilenleri bir fermuar aracılığı ile sökülebilir ve sırtta taşıma parÇasından ayrılarak normal hale dönüştürülebilir. Bir Çanta, hafif, sağlam, su ve toz geÇirmez olmalı. Çok küÇük ağırlık artışları, uzun yürüyüş ve taşıma hallerinde bize oldukÇa fazlaymış gibi gelecektir. Omuz askısında bulunabilen uygun yumuşaklıktaki destek aynı zamanda kaymaz özelliği ile hem omzumuzun ağrımasını hem de ikide bir kaymayarak bizim toparlanma hareketleri iÇin harcayacağımız eforu en aza indirip güvenli ve rahat bir taşıma sağlar. Çok uzun yürüyüşlerde ikinci bir yardımcı askı, belimize dolanıp Çantaya kancaları ile basit bir operasyonla bağlandığında, omzumuza binen yükün önemli bir miktarını kalÇalara aktararak bizi sırt ve bel ağrılarından da kurtarır ve daha az yorulmamızı sağlayabilir. Çantanın boyutları ve iÇindeki bölmelerin sayısı sahip olduğumuz makine, objektif ve diğer aksesuarların miktarı ve büyüklükleri ile uygun sayıda ve oranda bulunmalıdır. Bölmeler ve iÇ cidarlar, dış darbeleri absorbe edebilecek kadar yumuşak ama direnÇli bir sıkılıkta olmalıdır. 3.4. Flaş : Kullanımında, konunun ışık kaynağına olan mesafesi - diyafram ilişkisi vardır. Kılavuz numarası flaşın gücünü belirler. Mesafe değiştikÇe diyafram da buna göre değişir. Bu durum, gücü sabit, manual flaşlar iÇin geÇerlidir. Flaş alırken uzatma kablosu da almalıdır. 1,5 m.lik bir kablo ile belirli bir aÇıdan ışık yayabiliriz. Obtüratör aÇık bırakılarak flaşın bir kaÇ defa Çaktırılması ile de pozlama yapılabilir. Ancak bunun da belirli kuralları vardır. örneğin f:2.8 gibi bir diyafram değeri veren bir flaş ölÇümü, 1 Çakım ilave ile f:4 ’e değiştirilebilir. Bundan sonra her fstop iÇin bir öncekinin iki misli kadar bir Çakım gerektirir. Flaşlı Çekimlerde, flaşın bulunduğu nokta ile objektifin bulunduğu nokta arasındaki mesafe ne kadar fazla ise fonda oluşacak gölgeler de o kadar etkilidir. Gölgelerin oluşmasına engel olmak iÇin siyah fon önünde Çekim yapılabilir. 3.5. Genel fotoğraf malzemeleri Siyah beyaz fotoğraf filmleri : - Ortokromatik (kırmızı ışıktan etkilenmeyen) filmler - Pankromatik (bütün ışıklardan etkilenen) filmler. Bunlar koyu yeşil renge daha az duyarlıdırlar. Negatif renkli filmler : C- 41 banyosunda geliştirilirler. Dengelendikleri ışık kaynağına göre ikiye ayrılırlar. - Gün ışığı (Day light) filmler - Tungsten filmler Diyapozitif renkli filmler : Dengelendikleri ışık kaynağına göre - Gün ışığı (Day light) filmler : Gün ışığı filmler, insanların psikolojik olarak kabul ettikleri, parlak güneş, mavi gökyüzü ve beyaz parÇalı bulutlardan meydana gelen beyaz ışığa göre balanse edilmişlerdir. Bunun dışında akşam yada sabah yatay aÇıdan gelen kızıl güneşin aydınlattığı ortamlar gibi ışığın renk ısısının farklı olduğu durumlarda gözün uyumundan farklı olarak gerÇekte var olan o anki tonlara hakim sonuÇlar verirler. Yada iÇ mekanlarda florasan yada tungsten ışık kaynaklarında asla doğal sonuÇlar veremezler. - Tungsten filmler : Tungsten lambaları gibi renk ısıları düşük ışık kaynaklarına göre balanse edilmişlerdir. Genel olarak renkli günışığı filmler l/60 ila 1/500 enstantanelerde en doğal renkleri verebilirler. Bunun dışında kullanılan hızlara renk sapmaları görülebilir. Diyapozitif filmlerin diğer filmlere göre poz toleransı Çok azdır. E-6 banyosunda geliştirilir.- 4 yanıt
-
- 1
-
-
- Fotoğrafda Filtreler
- fotoğrafta yarımcı araçlar
-
(ve 1 adet daha )
İle Etiketlenmiş :
-
Fotoğrafda IŞIK ve RENK Nedir ? ve Detayları...
konu Kemal Öztürk Turkoy gönderdi. Yer : Fotoğraf Kütüphane
IŞIK Işık, maddenin fiziksel yapısındaki atomik etkileşim sonucu meydana ışıyan bir enerji türüdür. Kaynağından çıktıktan sonra bütün yönlere dağılır ve dalgalar şeklinde ilerler. Herhangi bir dalganın iki temel özelliği dalga boyu ve frekansıdır. Dalga boyu, birbirine komşu iki dalganın tepe noktaları arasındaki mesafedir. Frekans ise belli bir noktadan belli bir zaman birimi içinde geçen dalga adedidir. Dalga boyu ile frekansın çarpımı ışığın yayılma hızını verir. Işığın dalga boyu, mavi ışık için yaklaşık 380 mili mikron, kırmızı ışık için 760 mili mikron’a kadar uzanır. Işığın frekansı ise 600 milyar adettir. Bu ifadeye göre ışığın saniyede 600 milyar defa yanıp söndüğünü söyleyebiliriz. Yayılma hızı ise saniyede yaklaşık 300.000 km.dir. Bu ölçüler yaklaşık vakum ortam için geçerlidir. Daha yoğun ortamlarda bu ölçüler değişir. Herhangi bir objenin görülebilmesi için ya kendisinin bir ışık kaynağı olması ya da herhangi bir ışığı yansıtması gerekir. Işık kaynağı olmayan cisimler özelliklerine göre kendi üzerlerine düşen ışınların bir kısmını az veya çok yansıtırlar. Fotoğraf söz konusu olduğunda, ışığın dört temel özelliği vardır ; 1. Parlaklık 2. Yön 3. Renk 4. Kontrast Işık ayrıca üç ana şekilde de incelenebilir. 1. Direkt ışık 2. Yansıyan ışık 3. Filtrelenmiş ışık Pratik sebeplerle ışık doğal ve yapay olmak üzere iki türe ayrılabilir. Işığın dört fonksiyonu vardır ; 1. Konuyu aydınlatır 2. Hacim ve derinliği sembolize eder 3. Fotoğrafın atmosferini oluşturur 4. Aydınlık ve karanlık yoluyla desenler oluşturur. 1. Parlaklık Parlaklık, ışığın yoğunluğunun ölçüsüdür. Bir pozometre yardımı ile ölçülür. Pozu belirler, kameranın elde mi tutulacağına, sehpaya mı bağlanacağına karar vermekte yardımcı olur. Fotoğrafın rengini ve atmosferini belirler.parlaklık, kar ile kaplı alanlar ve buzullarda görülebilecek şiddetten, yıldızsız bir gecenin karanlığına kadar farklılıklar gösterir. Sadece pozu etkilemez, fotoğrafın renk yorumunu da belirler. Parlak ışık genellikle, sert, çıtır çıtır ama her zaman için gerçekçidir. Loş ışık ise daha gevşek, dinlendirici ve gizemlidir. Yüksek yoğunluklu aydınlatma, konuları daha yüksek kontrastlı ve renklerini daha parlakmış gibi gösterir. Loş ışık ise bunun tersi bir etki yapar. Böylelikle ışığın yoğunluğunu değiştirerek fotoğrafçı ürettiği görüntünün uyandırdığı duyguları ve atmosferi de kontrol eder. Dış çekimlerde eğer ışığın şiddeti çok fazla ise bir gri filtre (nötr yoğunluk filtresi "ND") yardımı ile ışığın şiddeti kontrol edilebilir. Bu filtre renkleri etkilemeden sadece ışığın şiddetini azaltır. Bu tür çekimler özellikle açık diyafram kullanılması gereken durumlarda yapılır. İç mekan çekimlerinde konu düzlemindeki aydınlanmanın şiddeti, konu ile ışık kaynağı arasındaki mesafeye bağlıdır ve en azından teorik olarak bilinen şu fizik kuralı geçerlidir ; "Aydınlanmanın şiddeti konu – ışık kaynağı mesafesinin karesi ile ters orantılı olarak artar veya azalır". Daha pratik terimlerle ifade etmek gerekirse, ışık kaynağı – konu mesafesini "2" misli artırırsanız konu düzlemindeki aydınlanmanın şiddeti 1/4 ’e düşer. Mesafe "3" misli artırılırsa, şiddet 1/9 ’a düşer. Ancak bu kural sadece noktasal ışık kaynaklarında geçerlidir. Civarda yansıtıcı yüzey olmamalıdır. örneğin, yansıtıcı bir tasa sahip bir fotoğraf ampulünde bu kural kısmen geçerlidir. Yansıyan ışığın miktarı arttığında kuralın geçerliği de yavaş yavaş kaybolur. Duvarlar ve tavandan yansıyan ışık bu kurala göre hesaplanamaz. Florasan ampulü gibi çizgisel ışık kaynaklarında ise bu kural tamamen geçersiz olup, bu durumda aydınlatmanın şiddeti mesafeyle doğru orantılı hale gelir. Yani konu – ışık kaynağı mesafesi "2" misli artırılırsa, aydınlanmanın şiddeti yarıya düşer. 2. Yön Düşen ışığın yönü, gölgelerin pozisyonunu ve yoğunluğunu (miktarını) belirler. Bu durumda ışığın 5 türünden söz etmek mümkündür. 2.1. Cephe Işığı : Işık kaynağı az veya çok kameranın arkasındadır. Kontrastlık, başka aydınlatma şekillerine oranla daha düşüktür. Renkli fotoğraf için temel bir avantaj sayılabilir. Cephe ışığı aynı zamanda en düz ve en yassı etkiyi verir. Gölgeler tamamen veya kısmen objenin arkasındadır ve objektif tarafından görülmezler. Doğru renkler almak için cephe ışığı tavsiye edilse bile bu ışıkta hacim ve derinlik etkisinin en az seviyede olduğu bilinmelidir. Yüzde yüz cephe ışığı çok enderdir. çünkü ister fotoğrafçının arkasındaki güneş, ister makinenin üzerine takılı flaş olsun, optik eksenden biraz kaçık olunca objenin bir yanında ince gölgeler belirmeye başlar. Gerçek cephe ışığı için en iyi kaynak ring–flaşlardır. çünkü objektifi kuşatan bu halka biçimindeki lamba gerçekten gölgesiz görüntü verir. 2.2. Yanal Işık: Işık kaynağı konunun yan tarafındadır. ön taraftan ziyade hafifçe arkaya kaymış durumdadır. üç boyutluluk yan ve önden aydınlatma izleniminin ve renk veriminin iyi olması için sıkça başvurulan bir aydınlatma şeklidir. Yan ışık, kullanılması kolay bir şekildir ve daima iyi sonuç verir. 2.3. Ters Işık: Işık kaynağı az veya çok konunun arkasındadır ve onu arkadan aydınlatır, gölgeler kameraya doğru uzar. Diğer aydınlatma şekillerine göre konu kontrastı daha yüksektir. Bu özelliği ters ışığı renkli fotoğraf için çok uygun olmadığını gösterir. Diğer taraftan bütün diğer aydınlatma şekillerine göre daha inandırıcı bir mekan ve derinlik hissi verir. Renkli çalışan fotoğrafçılar ters ışığı kullanımı zor fakat iyi kullanıldığı zaman insanı ödüllendiren bir şekil olarak düşünürler. Hemen hemen değişmez bir biçimde ters ışık kullanımı olağanüstü güzellikler ve ifadeler dünyasının kapısını aralar. En dramatik ışık formudur. İfade ve atmosfer kuvvetlendirmede sahipsizdir. 2.4. Tepe Işığı : Işık kaynağı az çok konunun üzerindedir. Diğer aydınlatma şekilleri arasında en az fotojenik olanıdır. çünkü düşey yüzeyler doğru renk verimi için yeterince aydınlanmazlar. Gölgeler çok küçüktür ve derinlik ifadesi veremeyecek şekilde görüntüde yer alır. Dışarıda bu tipik öğle güneşi ışığı dır. Fotoğrafa yeni başlayanlarca parlak ve güzel bulunduğu için tercih edilir. Deneyimli fotoğrafçılar dış çekimler için uygun zamanın güneşin nispeten alçakta olduğu sabah erken ve öğleden sonraki geç saatler olduğunu bilirler. 2.5. Alttan Gelen Işık: Az çok konuların alttan aydınlatıldığı şekildir. Doğada mevcut olmayan bir aydınlatmadır. Bu tip aydınlatma doğal olmayan teatral etkiler yapar. İyi kullanılması zordur. çünkü garip, gerçek olmayan fantastik etkiler oluşturur ve bunlar zorlama bir ifade taşır. 3. Renk Bir radyasyon kaynağından yayılan ışık (bu kaynak gaz deşarj tüpü, güneş yada akkor flama olabilir) homojen değildir. Aksine 38 0 ile 760 milimikron arasında değişen dalga b oylarına sahip farklı renklerin yaklaşık olarak eşit miktarda karışımından meydana gelmiştir. Bütün dalga boyları müzikteki akorda benzer bir şekilde birbirleri ile uyum halindedir. Ancak kulağın müzikteki bir akordu dinlediğinde içerdiği notaları ayırt edebilmesine rağmen, göz gördüğü akor halindeki beyaz ışığın içindeki dalga boylarını teker teker ayırt edemez. Renkli fotoğraf söz konusu olduğunda bu oldukça önemli bir faktördür. çünkü göze beyaz görülmesine rağmen gerçekte beyaz olmayan ve renkli film tarafından da gerçek halleri ile kaydedilen bir çok ışık türü vardır. Renkli film, ışığın spektrum yapısı içindeki farklılıklara göze göre çok daha duyarlılık gösterir. Bu yüzden filmi etkileyen ışık onun dengelendiği ışıktan farklı ise sonuçta ortaya çıkan renkli dialarda belli bir yöne doğru renk sapması görülecektir. Bunu kanıtlamak amacıyla şöyle bir test yapılabilir. üzerinde çeşitli renkler bulunan bir test kartının güneş ışığı altında, kapalı gök ışığı altında, akkor flamanlı lambadan yayılan ışık altında ve florasan ışığı altında fotoğraflarını çekelim. Filmin dengelendiği ışığın dışında ki türlerde renklerin doğal dışı ve farklı göründüğü fark edilecektir. Renkli filmler belli bir tür ışıkta doğru renk vermek için tasarlandıklarından, gözümüz de beyaz zannettiği ışığın içindeki küçük farklılıkları algılayamadığından, doğru renk elde edebilmek için doğru filmin, doğru ışıkta kullanılması gerekir. Bu nedenle ışığın belli bir sınıflandırılmaya ve birimlendirilmeye tabi tutulması gerekir. Bu amaçla hazırlanan cetvele de Kelvin Skalası adı verilir. 3.1. Kelvin Skalası : Adını İngiliz fizikçi W.T. Kelvin’den alır. Işığı renk ısısı türünden ölçer. Sadece akkor ışık kaynaklarında uygulanır. Kelvin Skalasının başlangıç noktası mutlak "0" yani –273 °C ’dir. Bir demir parçasını ısıttığımızda ısının miktarına bağlı olarak ışık yaymaya başladığını biliriz. Bundan yola çıkarak 1000 °C ’ye kadar ısıtılmış bir demir parçasının yaydığı kırmızımtırak ışık için 1273RK derecesi tanımlaması yapılabilir. Herhangi bir ışığın renk ısısı, siyah gövde radyatörü adı verilen ve bir tarafında bir delik bulunan içi boş metal bir kürenin tanımlanacak ışık ile aynı renge gelene kadar ısıtılıp santigrat cinsinden ölçülen derecesine 273 rakamının ilave edilmesi ile bulunur. Bulunan bu rakam incelenen ışığın "K" derecesidir. Bu noktada renklerden bahsederken sanatçıların tanımlamalarıyla fizikçilerin tanımlamaları arasındaki tersliğe dikkat çekilmelidir. Sanat çevrelerinde kırmızı ve komşusu olan renkler sıcak, mavi ve komşusu olan renkler soğuk diye tanımlandıkları halde, fizikçiler Kelvin Skalasında da görüleceği gibi, kırmızı grubu soğuk, mavi grubu ise sıcak diye tanımlarlar. Fizikçiler için koyu kırmızımsı ışık 1000K civarında olurken, mavi kuzey göğünden yayılan ışık 27.000K civarında olabilir. Tabii bu hiçbir zaman göğün o bölümünün 27.000 °C dereceye kadar ısındığı için o rengi yaydığı anlamına gelmez. Kelvin metrenin ancak renk düzeltme filtre seti ile birlikte olduğunda bir anlamı vardır. Tek başına bir işe yaramaz. Kelvin metre ancak konunun genelini aydınlatan ışıkta bir uygunsuzluk var ise düzeltilmesinde yardımcı olur. Konu içinde oluşmuş yerel renk sapmalarını düzeltmekte yararlı olamaz. Birinci tür kırmızı ve mavi, ikinci tür kırmızı, mavi magenta yeşil dengesini veren Kelvin metreler vardır. 3.2. Gerçek ve sahte renk ısıları : Yukarıda verilen örnekte olduğu gibi (mavi kuzey göğü örneği) Kelvin değerleri sadece akkor ışık kaynakları için gerçektir. Diğer kaynakların renkleri benzeştirme yolu ile bulunmuş değerlerdır. Ancak bu konuda işler biraz daha karışır. çünkü renk ısısı sadece ışığın renginin ölçüsüdür. Fakat o ışığın spektrum yapısı hakkında bilgi vermez. önceden belirtildiği gibi aynı renk ısısına sahip fakat birbirinden farklı beyaz ışıkların varlığı söz konusudur. Bu tür ışıklar renk ısıları aynı olmakla beraber spektrumları farklı olduğundan renkli film üzerinde de farklı sonuçlar verirler. Ancak Kelvin metre bu spektrum farkını gösteremez yani beyaz ışığı analiz edemez. Akkor ışık kaynakları tarafından yayınlanan ışınlar, siyah gövde radyatörü tarafından yayılan ışınlarla spektrum yapısı bakımından büyük benzerlik gösterirler. Siyah gövde radyatörü de bütün renk ısı ölçümlerinin temelini oluşturur. Renk, ışığın doğurduğu psikofiziksel bir olaydır. Etkileri renk algılama duygusuna göre üç bölümde incelenir. 1. Gelen ışığın spektrum yapısı 2. Işığı geçiren yada yansıtan malzemenin molekül yapısı 3. Renk algılama organlarımız. Yani göz ve beyin. 3.3. Rengin doğası : Renk ışıktır. Işığın olmadığı yerde yani karanlıkta en renkli objeler bile siyaha dönüşürler. Renklerini kaybederler. Değişmez gerçek kural budur. Bu Işık "renk alsında var ama ışık olmadığı için görülemiyorlar" anlamında değildir. Bu ifade basitçe ışığın olmadığı yerde renk de olmaz demektir. Rengin ışık olduğu kolaylıkla kanıtlanabilir. Beyaz bir bina gün ışığında beyazdır. Gece kırmızı spotlarla aydınlatıldığında kırmızıya dönüşür. Mavi spotlarla aydınlatılırsa maviye dönüşür. Diğer bir deyimle objenin rengi o objeyi görmemizi sağlayan ışığın rengi ile birlikte değişir. Bu ifadeden sonra boyaların ve boyar maddelerin, yani objelere renklerini veren malzemenin de gerçek ve tek başlarına mevcut olup olmadıkları da tartışılabilir. Bu tür maddelerin renkleri de ışık tarafından üretilir. Bu yüzden de kendilerini aydınlatan ışığın uğradığı değişimler bu objeleri de ve renklerini de etkiler. Kumaş almaya giden her kadın, kumaşın rengini dükkanın dışına çıkarak gün ışığında kontrol etmeyi tercih ederler. çünkü boyanmış kumaşlar gün ışığı altında farklı, akkor ışık altında farklı ve florasan ışığı altında farklı renkte görülürler. Işığın farklı renkleri vardır. Gün ışığı beyaz, akkor ışık sarımsıdır. Florasan ışıkta da kırmızı eksikliği vardır. 3.4. Spekturum : Beyaz olarak algılanan ışık homojen bir ortam olmayıp, farklı dalga boylarının karışımından meydana gelmiştir. Bu dalga boyları birbirlerinden görsel olarak ayrılabilirler. Bu işi gerçekleştiren cihaz bir prizma yada bir spektroskoptur.sonuçta ortaya spektrum adı verilen ve ışığın içindeki farklı dalga boylarının her birinin farklı bir renk bandı olarak görüldüğü bir ışık kuşağı ortaya çıkar. Spektrumun en bilinen örneği gökkuşağıdır. Gökkuşağının renkleri, güneş ışınlarının, havada asılı bulunan çok fazla miktardaki su damlacığına çarparak kırılıp yayılmasından kaynaklanır. Klasik Newton spektrumu yedi farklı rengi tanımlar. Kırmızı,turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor, eflatun. 3.5. Rengin oluşumu : Renk, bir çok farklı yolla oluşturulabilir ve bunların çoğu aynı ortak prensibe göre çalışır. Bir rengin oluşabilmesi, fotoğraflanabilmesi ve görülebilmesi için o rengin gözlemlenen cismi aydınlatan ışığın spektrumunda mevcut bulunması gerekir. Eğer belli bir ışığın spektrumunda, belli bir rengi, mesela kırmızıyı oluşturan dalga boyları yok ise güneş ışığı altında kırmızı görülen bir obje, söz konusu ışığın altında bakıldığında kırmızı gözükemez. Aşağı da renk oluşturma yöntemlerinden bazıları anlatılmıştır. 1. Emilme: Gördüğümüz ve fotoğrafladığımız objelerin çoğunun renkleri pigment renkleridir. Etrafımızdaki objeler ve doğadaki doğal oluşumlar yani yeşil yaprak, sarı, mavi çiçek, kırmızı toprak gibi bu tür renkler ışığın emilmesiyle oluşurlar. İçinde bütün dalga boylarını taşıyan beyaz ışık objeye düşer. Bu dalga boylarından bir kısmı objenin derinlerine emilir. Emilmeyenler yansır. Bu yansıyanlar rengi oluşturur. Bütün pigment renkleri bu şekilde üretilirler. Eğer objenin yüzeyi çok düz ve parlak ise ışık iki şekilde yansır. Biri yukarda bahsedilen ve objeye renginin verilmesini sağlayan dağınık yansıma, diğeri, parlama. Parlak yüzeye gelen ışık geliş açısına eşit ama çok şiddetli yansır. Hem yüzeye kendi rengini verir, hem de parlama denilen bir yansıma oluşturur. 1.1. Dağınık yansıma: Yansımanın rengi oluşturan bu türü, objenin yüzeyinde ışığın belli bir miktar derine inerek, spektrum yapısını değiştirmesi ve bir bölümünün madde tarafından emilmesinden sonra kalanının geri yansıması şeklinde oluşur. 1.2. Parlama: Parlama dediğimiz yansıma türü, gözlemcinin bakış açısı, ışığın yüzeye geliş açısına yaklaştıkça belirgin hale gelir. Bu tür yansıma yüzeye gelen ışınların açıları dolayısıyla yüzeyin içine giremeyip, bir değişikliğe uğramadan öteye yansımalarıyla mümkün olur. Sonuçta bu tür parlamada ışık kendi spektrum yapısını korur ve objenin rengi ne olursa olsun ışık kaynağının parlamasını ışık kaynağının renginde görürüz. Fotoğrafta parlamanın bazı hallerde altındaki bütün renkleri engelleyeceği için istenmez. Metalik yüzeyler dışındaki yüzeylerde oluşan bu tür yansımada polarize edilmiş ışık vardır. 2. Dağılma: çok küçük ve fazla sayıda partiküllerin bulunduğu bir ortama giren ışık bu ortamdan geçerken bu minik parçacıklara çarpıp her yansıyışında küçük yön değişiklerine uğrar. Böylece çok küçük su ve toz taneciklerinin bulunduğu hava tabakasından geçen güneş ışığı sayısız defa bu parçacıklara çarparak seker ve yön değiştirir. Sonuçta yer yüzündeki gözlemcinin gözüne ulaşır. Ancak ışınlardaki bu sapma karakter olarak üniform değildir. Eğer tanecikler göreceli olarak büyük iseler, yani çapları üzerlerine düşen ışığın dalga boyundan birkaç misli büyük ise, bu taneciklere çarpan ışınla herhangi bir değişikliğe uğramazlar. örneğin bir su buharı tabakasından (bulutlar) geçen güneş ışığı özelliğini değiştirmeyerek yine beyaz olarak gözümüze ulaşır. Bu tür sapmaya difüzyon yani dağılma diyoruz. Ancak ışınları yansıtan parçacıklar çok küçük ise yani çapları ışığın 1 dalga boyu uzunluğu civarında ise çarpıp yansıma seçici hale gelir. Yani belli tür renkler bu halden meydana gelir ve buna yayılma deriz. Yayılma spektrumun kısa dalga boylu renklerinin yer aldığı mavi ucunu, uzun dalga boylarının yer aldığı kırmızı ucundan daha fazla etkiler. Bu yüzden de çok küçük parçacıkların yer aldığı hava tabakasından geçen güneş ışığı yayılmalara uğrar ve göğe bildiğimiz mavi rengini verir. Aynı olay uzaklarda pus içinde görülen cisimlerin maviliğini de açıklar. Güneşin doğma ve batma zamanlarında göğün kırmızımsı görünmesinin sebebi de ışığın dağılmasındandır. Güneş zenit noktasında iken ışınları göreceli olarak ince bir tozlu hava tabakasından geçerler. Bunun sonucunda sadece göreceli olarak küçük bir miktar kısa dalga boylu ışınlar yayılmaya uğrarlar. Bu yüzden de öğle saatindeki güneş ışığı beyaz görünür. Gün doğumu ve gün batımı zamanlarında ise güneş dünyayı ve gözlemciyi dünyanın tanjantını yalayarak geçer. Böylece ışınlar bu durumda tozlu hava tabakasının içinde oldukça fazla yol almak durumunda kalırlar. Bunun sonucunda daha fazla sayıda büyük partiküle çarpan ışınlar, kırmızı rengin daha çok ortaya çıkmasına yol açarlar. çünkü bu şartlar altında yayılma olayından sadece kırmızı dalga boyları etkilenmeden kurtulurlar. 3.6. Rengin kompozisyonları : çok küçük istisnalar dışında (ki bunlar dağılma veya kırılma ile elde edilen spektrum renklerdir) gözümüzle gördüğümüz renkler hiçbir zaman saf değildirler. Yani her bir renk, spektrumdaki bir tek dalga boy undan oluşmaz. Dar bir frekanslar grubundan da oluşmaz. Bunun yerine çoğu renkler sıklıkla birbirinden çok farklı (mavi, kırmızı gibi yada kırmızı ve yeşil gibi) renklerin karışımından oluşurlar. Renk konusuna girildiğinde şu belirlemenin yapılması şarttır. 1. Gördüğümüz haliyle renk. Yani beyin içindeki kişisel ve özel bir deneyim. 2. Objelerin üzerinde bulunan ve bu renk duygusunu uyandıran yüzeylerin yapısı. Yani, renklendirici. Renk dediğimiz duygu tamamı ile kişisel ve özeldir ve herhangi bir analitik araştırmaya tabii tutulamayacak kadar gizlidir. Renkli yüzeyler ise uygun bilimsel yöntemlerle araştırılabilen fiziksel objelerdir. O halde bu iki olgu için farklı terimler kullanmak gerekecektir. Renk : Beyin içindeki oluşan ve renklendiricinin sebep olduğu özel psikolojik uyarıcı. Renklendirici : Beyindeki renk duygusunu uyandıran fiziksel objeler. Işıkla renklendirici arasındaki alışverişi inceleyebilmek için renkli objelere farklı ışıklar altında bakmak gerekir. Bunun için de farklı filtreler kullanılabilir. örneğin mavi bir objeye kırmızı bir filtre ile bakıldığında obje siyah görünecektir. Bunun sebebi, filtrenin kırmızı boyasının beyaz ışığın mavi bölümünü emmesi, dolaysı ile mavinin geçememesidir. Bu durum siyah beyaz fotoğrafta, kırmızı filtrenin, neden mavi göğü karartarak beyaz bulutları öne çıkarmasını da açıklar. Kırmızı filtre gök ışığı içinden mavi ışığı da emerek, mavi göğün pozunu beyaz bulutların pozundan daha fazla düşürür. Böylece negatifte mavi göğün yeri boş alır. Beyaz bulutların rengi sarı ve kırmızıyı da içerir. Bu renkler de kırmızı filtre tarafından geçirilir. Herhangi bir renklendiricinin ışık üzerindeki etkisi ışığın içindeki belli dalga boylarını emmek şeklinde görülür. Kendi rengini mevcut dalga boylarının rengine ilave etmek şeklinde değil. Diğer bir deyimle renk olarak algıladığımız şey, obje üzerine düşen ışığın renklendirici tarafından değiştirildikten sonra göze ulaşmış halidir. örneğin gün ışığında yeşil yaprakların yeşil görünmelerinin sebebi, klorofilin beyaz ışık içinde bulunan mavi ve kırmızıyı kuvvetle emip, yeşili geri yansıtmasıdır. Bunun gibi kırmızı bir otomobilin boyasındaki renklendirici, beyaz ışığın içindeki mavi ve yeşil bölümleri emip, kırmızıyı geri yansıtır. Bir renklendiricinin ışığı değiştirme etkisi, ışığı yansıtsa da geçirse de aynıdır. örneğin, güneşe bir yeşil yaprağın içinde de baksak, o yeşil yaprağa güneşin altından da baksak, yeşil aynı yeşildir. çünkü her iki durumda da renk, ışık ile renklendiricinin molekülleri arasındaki aynı tür ilişkiden kaynaklanmaktadır. Yani atomlar, ışığın içindeki bazı dalga boylarını ya emerler ya da geri yansıtırlar. Geri yansıyan dalga boylarını da renk olarak görürüz. Bu durum bir objenin neden sadece o objeyi aydınlatan ışığın içindeki dalga boylarından birinin veya birkaçının rengine sahip olabildiğini de açıklar. Bu anlatımın tersi de, bir obje kendisini aydınlatan ışığın içinde bulunmayan bir renge sahip olamaz. Bu yüzden de gün ışığında kırmızı görünen bir obje, (ki gün ışığında kırmızı dalga boyları çoğunluktadır) saf yeşil ışıkla aydınlatıldığında (ki içinde kırmızı dalga boyları yoktur) siyah görünür. Tüm modern renk sistemleri ve matbaa renk ayırım sistemleri çıkarımsal renk karışımı esasına dayanır. Toplamsal renk karışım sistemi yalnızca ışık kaynakları için geçerlidir. Renkli dialarda ki bütün renkler üç çıkarımsal temel renk olan Magenta, Sarı ve Cyan’ın farklı miktarlarda karışımından meydana gelir. Bir renkli dia kazındığında bu katmanlar kolaylıkla görülebilir. Toplamsal renk karışım sistemi günlük hayatta karşımıza en çok TV ekranı ve renkli monitörlerde çıkar. Psikolojik temel renkler : Kırmızı, sarı, yeşil, mavi, beyaz, siyah. Sanatçıların temel renkleri : Kırmızı, sarı, mavi, beyaz, siyah. Bu ana renkler ve karışım pigment ve boyalara uygulanır fakat gerçek anlamda ana renkler değillerdir. Kırmızının magenta ’ya, mavinin de cyan’a dönüştürülmediği sürece bir araya gelerek diğer renkleri oluşturmazlar. Diğer bir deyimle, sanatçıların ana renkleri, yeşil dışında, psikolojik ana renklerin aynısıdırlar. Sanatçılar, yeşili saf renk olarak kabul etmezler. çünkü sarı ile maviyi karıştırarak yeşili elde edebilirler. Sanatçıların temel renklerinin temel renk adını almasının nedeni, görünüşte dahi olsa, diğer renklerle kirlenmemiş saf denebilecek renklerden oluşmasıdır. Bilimsel olarak, renk kavramının bir objeye değil, o objeden yansıyan ışığa bağlanması gerekir. Kırmızı ışık altında beyaz bir objenin kırmızı göründüğünü ve herhangi bir rengin yapay ışıkta farklı ve doğal ışıkta farklı algılandığını biliyoruz. Ancak yine de konuyu belli bir geleneğe bağlamak ve pratik olmak bakımından, yüzey rengi gibi bir kavramı kabul etmek gerekecektir. Bu durumda objelerin renklerinden bahsedilirken bunların standart gün ışığı altındaki görünümlerinden söz edildiğini bilmek gerekir. Standart gün ışığı, bilindiği gibi Güneş ışığı + Berrak mavi gökten yansıyan ışık + Beyaz bulutlardan yansıyan ışığın karışımıdır. Herhangi bir rengin tanımlanması için standart bir ışığın varlığı kabul edilmezse, renk, ışığa göre değişiklik göstereceğinden, kavram kargaşasına yol açar. Belli bir rengi tanımlayabilmek için rengin üç farklı özelliğinden bahsetmek ve bunları tanımlamak gerekir. Optica Society of America (OSA) ’nın standartlarına göre bu özellikler; Tür, doygunluk ve parlaklıktır. Tür: Halk arasında renk denilen olgunun bilimsel karşılığıdır. Kırmızı, sarı, yeşil ve mavi çok bilinen tür örnekleridir. Bunlara birincil renkler de denilebilir. Portakal, mavi -yeşil, ve menekşe ikincil türlerdir. Tür, bir rengin en çok göze çarpan özelliğidir. Bir rengin ışığının dalga boyları cinsinden tanımlanmasına olanak sağlar. Uygun şartlar altında insan gözü 200 farklı türü algılayabilir. Doygunluk: Bir rengin saflığının ölçüsüdür. Herhangi bir rengin içinde bulunan türün miktarını anlatır. Rengin doygunluğu arttıkça görünüş daha güçlü ve canlı hale gelir. Doygunluk azaldıkça, renk nötr gri ile karışarak griye doğru gider. Parlaklık: Bir rengin açıklığının veya koyuluğunun ölçüsüdür. Bu anlamıyla parlaklık, siyah beyaz fotoğraftaki gri skalaya benzetilebilir. Parlak renkler gri skalanın üzerinde yani beyaz tarafa doğru, koyu renkler skalanın alt tarafında siyaha doğru yol alırlar. Halk arasında parlak terimi, renk tekniği bakımından farklı bir rengi tanımlar. örneğin bayrak kırmızısı yada itfaiye aracının rengi halk arasında parlak diye tanımlanabilir, ancak bu renk parlaklık Skalasında çok da yukarılarda yer almaz. Diğer taraftan grimsi pembe, bilimsel olarak tanımlamak gerekirse, düşük doygunluklu parlak Kırmızıdır. Bu renk halk arasında sıkıcı ve cansız olarak tanımlanır. 3.7. Göz : Şimdiye kadar renk bir fizikçinin gözü ile incelendi. Rengin bir ışık olduğunu, ışığın da bir enerji olduğunu öğrendik. Bu enerjinin girebileceği formları gördük, nasıl üretilebileceğini, nasıl değiştirilebileceğini, dalga boyu, tür, doygunluk ve parlaklığını öğrendik. Renkli fotoğraf üretebilmek için ışığın renk ısısı, fotoğraftaki etkisi kadar önemlidir. çünkü renk fiziksel özellikleri kadar psikolojik özellikleri de olan bir kavramdır. Renkli fotoğraf teknik ve sanatın birleştiği bir çalışmadır. Tüm bu bilgilere rağmen ortaya çıkabilecek sorunlar için renk algılama organı yani gözün incelenmesinde yarar vardır. İnsan gözü 1 inç’in milyonda biri kadar bir büyüklüğü bile fark edebilir. Bunun çoğu insanın renk ayırma yeteneği ile kolayca ispatlayabiliriz. İnsanların yetenekleri O kadar gelişmiştir ki, dalga boyları arasında 1 inç’in milyonda biri kadar fark olan iki rengi birbirinden ayırt edebilirler. Bunun sonucunda normal insan gözü 150 civarında farklı türü belirleyebilir. Bu türler 100’den daha fazla farklı doygunluk durumlarında olabilirler. Her bir doygunluk durumu, çok açıktan çok koyuya doğru 100’den fazla sayıda bir çeşitlilik gösterebilir. Hepsi bir araya geldiğinde gözün ayırabileceği renk, ton ve doygunluk durumları 1.000.000’u aşar. Kamera terimleri ile ifade etmek gerekirse, insan gözü, odak uzaklığı 19 ile 21 mm arasında değişen, 20 cm.den sonsuza kadar netleme yapabilen 4 elemanlı bir objektife sahip bir kameradır. Netleme, objektifi oluşturan elemanların bir tanesine bağlı çok minik kasların kasılmaları ve böylece objektif şeklinin değişmesi ile yapılır. Kamerada bu, objektif–film mesafesinin değiştirilmesi ile gerçekleşir. Gözde filmin yerini retina almıştır. Bu objektifin açıklığı f:2,5 civarındadır. Bir otomatik diyaframı vardır ve diyafram, ışık şartlarına bağlı olarak en fazla f:11’e kadar kısılabilir. Toplam görüş alanı göz önüne alındığında 180 dereceye yakın bir alanı görür. Ancak bu görüşün kalitesi göreceli olarak düşüktür. Kenarlara doğru netlik bozukluğu belirgin hale gelir. Bunun sonucunda sadece görüş alanımızın ortalarına doğru yer alan objeleri net görürüz. Ancak bir fotoğraf makinesinin objektifi gibi görüşteki netlik diyaframın kısılması ile artar. Parlak ışıkta irisin açıklığı azalır, loş ışıkta ise açıklığı artar ve böylece belli bir limit içinde görmemiz sağlanır. Göz merceği tarafından oluşturulan görüntü retinaya düşer.retina, kameradaki filmin karşılığıdır. Bu tabakada milyonlarca sinir ucu, sıkışık bir şekilde yer alır. Bunların her biri mikroskobik fotoelektrik dirençlere benzetilebilir. Bu hücreler, üzerlerine düşen ışık uyarılarını elektrik impulslarına çevirirler. Bu ışığa duyarlı hücreler iki türlüdürler. Şekillerine göre koni ve çubuk olarak adlandırılırlar. Her gözde 7 milyon civarında bulunan koniler retinanın merkezine doğru yoğunlaşmaya başlarlar. Retinanın merkezindeki yarım milimetre çaplı fovea tabakası sadece konilerden oluşur. Yapıları itibarı ile yüksek çözünürlük oluşturabilen ama göreceli olarak ışık duyarlılıkları az olan koniler, göreceli olarak parlak ışıkta çalışırlar ve ince detayları algılamamızı ve rengi görmemizi sağlarlar. Her bir gözde 170 milyon olan çubuklar,retinanın kenarlarına doğru yoğunlaşırlar, foveada hiç bulunmazlar ve konilere göre ışığa duyarlılıkları fazladır ve renge duyarsız olduklarına inanılır. çubuklar sadece açık ve koyu olarak grinin tonlarını algılarlar. Konilerin çalışamayacağı kadar loş ışıkta görmemizi sağlarlar ve özellikle harekete duyarlıdırlar. 3.8. Yerel parlaklık uyumu : Geniş planda oluşan parlaklık uyumu, küçük bir ölçekte de gerçekleşebilir. örneğin, bir ormanda yürürken gözlerimiz etrafta gezindikçe baktığı her noktadaki ışık şiddetine uyum göstermektedir. Yerde güneş ışıklarının süzülüp aydınlattığı bir parçaya bakarken, gözümüz oradaki ışık şiddetine kendisini ayarlar. İris kapanır, retinanın hassasiyeti azalır. Gözümüzü o parlak noktadan bir ağacın gövdesindeki karanlık kovuğun içine çevirdiğimizde, iris açılır ve retina duyarlılığı artar ve bunun sonucunda ortamda mevcut kontrastlık, olduğundan çok düşükmüş gibi algılanır. Eğer mevcut kontrast, bir pozometre ile ölçülebilse, kullandığımız filmin kaydetme aralığının çok dışında olduğu görülür. Benzer şartlar portre çekimlerinde de görülür. Bir yüzün normal görünümüne alışık olduğumuzdan, gözün yerel parlaklık uyumu kabil i yetinin de etkisi altında göz ve çene altlarında oluşan gölgeleri olduğundan daha aydınlıkmış gibi algılarız. Sonuçta bu tür gölgeler filmde siyah çıkar. Bir başka karşılaşılan hata, fonun gereğinden az aydınlatılmasıdır. Böyle durumlarda daha az aydınlatmanın farkına varılamayacağı için hatanın ancak çekimden sonra görülebilmesi mümkündür. 3.9. Parlaklığa uyum : Herkes irisin parlak ışık altında kısıldığını, loş ışık şartları altında ise açıldığını bilir. Daha az bilinen bir gerçek ise retinanın da ışığa karşı duyarlılığını değiştirdiğidir. Loş ışıkta retinanın ışığa duyarlılığı artar,parlak ışıkta ise azalır. Bunun sonucunda belli limitler içinde loş ışıkta da,parlak ışıkta da belli bir görüş kalitesini sağlarız. Tek bir obtüratör hızına sahip bir kamera gibi görüş alanımızda bu faydalı özellik olmasa çok kısıtlı bir görüşe sahip olurduk. 3.10. Genel parlaklık uyumu : Karanlık odadan parlak ışıklı bir ortama geçtiğimizde karşılaştığımız durumu ve bu yeni parlaklığa adapte olmamız için geçmesi gereken süreyi biliriz. Bunun tersi de geçerlidir. Parlak ışıklı ortamdan loş ortama geçtiğimizde önce hiçbir şey göremeyiz. Göz loşluğa alıştıkça karanlık köşeler aydınlanmaya başlar ve bir süre sonra dışarıdakine yakın bir berraklıkta görmeye başlarız. Her fotoğrafçı uydurma bir karanlık odaya girdiğinde ilk anda farkına varmadığı bir sürü deliğin 5, 6dakika sonra çok rahat görülebildiğini algılar. Böyle durumlarda parlaklığa uyum, uyum olayının farkına varmamızı sağlayacak kadar büyük boyutlarda gerçekleşir. Ancak çoğu zaman parlaklıklardaki değişiklikler yavaş yavaş meydana gelirler ve göz bu duruma adapte olurken insan farkına varamaz ve iki farklı nokta daki parlaklığın retina üzerindeki etkinin benzer olması dolayısı ile aynı olduğunu fark eder. Ancak farkına varılması gerekecek kadar büyük ışık şiddeti değişmeleri bile gözün bu yeteneği yüzünden gerekli şekilde algılanamaz. Bunun sonucunda bir fotoğrafçı çekimin pozunu tahmin yoluyla belirlemeye kalkarsa, çok deneyimli olmadığı sürece çok ciddi hatalar yapar. Gözün bu yeteneği yüzünden fotoğrafçı, pozometre kullanmak zorundadır. Doğru renk yorumunun ancak yarım stopluk bir tolerans içinde elde edilebildiği renkli dia çekiminde pozometre kullanımı çok daha gereklidir. Genel parlaklık şiddetinin yanlış algılanması sonucunda ortaya çıkan iki başka hatada kontrast ve renk doygunluğu alanlarında görülür. Kural olarak yumuşak ve düşük kontrastlı aydınlatma, kontrast bir aydınlatmaya kıyasla daha az parlakmış gibi algılanır. ölçüm yapıldığında ise yumuşak ışığın daha şiddetli olduğu görülebilir. Bunun gibi yüksek doygunluğa sahip renklerden oluşan bir görüntü, düşük doygunluktaki renklerden oluşan bir görüntü ye kıyasla, daha yüksek parlaklık şiddetindeymiş gibi algılanabilir. örneğin gece modern bir iş mekanı düşünelim. Burada canlık renklerden oluşan objeler, yüksek kontrastlı bir aydınlatma ile aydınlatılmış olsun. Böyle bir yer, dışarıdaki kapalı bir hava altındaki bir aydınlatmaya göre daha şiddetli aydınlatılmış gibi algılanabilir. 3.11. Anında parlaklık kontrastı : çoğu fotoğrafçı açık renk bir objenin koyu bir fon önüne konulduğunda, olduğundan daha açıkmış gibi algılandığını yada bir fotoğraftaki koy u bölümlerin beyazla yan yana geldiğinde daha da koyu algılandığını ya da renkli fotoğraf etrafındaki beyaz bordürün yakınındaki renklerin doygunluğunun azalmış olarak göründüğünü bilir. Bu olay anında kontrastlık terimiyle açıklanır. Parlak bir obje veya alana baktığımızda, bu noktanın retinada düştüğü yer hassa s i yetini azaltır. Ancak bu hassasiyet azalması, parlak objeye çok benzeyen ve sınırları çok net çizilmiş bir alanda oluşmaz, tersine bu alanın dışına taşar. Bu hassasiyet azalması sonucunda, obje üzerinde açık tona bitişik olan koyu ton, olduğundan daha koyuymuş gibi algılanır. Eğer bölge koyu bir gölge ise, bunun yanında açık bölge, olduğundan daha parlakmış gibi algılanır. Benzer kontrast değişimleri renkli cisimlerde de fark edilir. örneğin, orta tonda Cyan renkli bir kağıt kendi başına bakıldığında değişmez bir renge sahipmiş gibi görülür. Oysa bu kağıttan alınacak küçük bir kare parça, sarı bir fon kağıdı önüne konduğunda daha karanlık, koyu yeşil bir fon önüne konduğunda daha açık algılanır. Aynı Cyan renkli kağıt, yeşil üzerinde mavimsi, mavi üzerinde de daha çok yeşil, beyaz üzerinde daha soluk, siyah üzerinde ise çok canlı ve parlak görülür. 3.12. Parlaklık stabilitesi : Farkında olmasak dahi, objelerin gerçek parlaklıkları ile ilgili olarak kendimizi sürekli aldatırız. örneğin beyaz bir obje bütün şartlarda beyazmış gibi algılanır. Bu obje gölgeli bir yerde bulunursa ve gerçek tonu 5. Zone’da (orta gri) olsa bile bu böyledir. Bunun gibi çoğu bilinen obje, özellikle insan yüzleri o anda objeyi aydınlatan ışığın şiddetine pek bakılmadan belli bir parlaklığa sahipmiş gibi algılanır. Parlaklık sabitesi yani tanıdık obje ve renkleri o anda algılandıkları gibi değil de, hatırlandıkları parlaklık seviyesi ile görmek eğilimi homojen olmayan aydınlatmanın doğurduğu yüksek kontrastlı renkli fotoğrafların ana sebeplerinden biridir. özellikle iç mekan çekimlerinde, mekanın renklerini ve parlaklık oranlarına önceden aşina olmak oradaki çekimi anında parlaklık değişimlerinin gerektiği gibi algılanmamasına yol açar. Bu durumda yapılacak tek şey mutlaka pozometre ile aydınlanma oranını kontrol etmektir. 4. Kontrast Bir ışık kaynağının yaydığı ışığın konu üzerindeki kontrastını belirleyen faktörler öncelikle konu – ışık kaynağı mesafesi ve ışık kaynağının konuya göre etkili yada geçerli boyudur. Konu – ışık kaynağı mesafesi arttıkça yada ışık kaynağının konuya göre etkili yada geçerli boyu azaldıkça ışık kaynağının yaydığı ışınlar birbirlerine paralel hale gelirler. Bu da ışık ve yarattığı gölge arasındaki yoğunluk farkının artmasına ve ışık – gölge arasındaki geçiş bölgesinin daralmasına yol açar. Güneş, dünyaya oranla oldukça büyük olmasına karşın çok uzak bir mesafede bulunduğundan noktasal ışık kaynağı konumundadır. Bu da güneşten gelen ışınların birbirine paralel olmasını sağlar ve dünya üzerinde oldukça kontrast görüntüler oluşmasını sağlar. Ancak bulutlu havalarda güneş artık yalnızca bulutları aydınlatmaktadır. Bu durumda büyük ya da geniş bir ışık kaynağı konumuna gelen bulutlar, yeryüzündeki konuları her yönden aydınlattığı ve yeryüzüne olan mesafesi de az olduğundan daha yumuşak görüntüler oluşmasını sağlarlar.- 1 yanıt
-
- fotoğrafda ışık
- ışık nedir
-
(ve 1 adet daha )
İle Etiketlenmiş :
-
Nikon - Canon - Sigma / Lens Kısaltmaları
konu Kemal Öztürk Turkoy gönderdi. Yer : Fotoğraf Kütüphane
NIKON LENS TİPLERİ VE KISALTMALARI : AF: Auto Focus kelimelerinin kısaltmasıdır. Fotoğraf makinesi gövdesi içinde bulunan fokus motoru ile çalışan modelleri tanımlar. AF-S: Auto Focus – Silent (Sessiz Auto Fokus) karşılığıdır. ‘Silent Wave Motor’ – ‘Sessiz Dalga motor’ adı verilen ve Canon’un USM ve Sigma’nın HSM sistemine benzer ve objektif içinde ultrasonik kotor bulunduran lens sınıfıdır. Makine içi motorla fokusa göre daha hızlı ve sessizdir. AF-I: 1992-1996 yılları arasında üretilen telefoto lenslerde kullanılan ve daha sonra yerini AF-S sistemine bırakan Oto Fokus sistemidir. VR: Nikon’un ‘Vibration Reduction’ -Titreşim azaltıcı sistemine sahip lens serisini temsil eder. Canon’un IS, Sigma’nın OS sistemlerine benzer çalışır ve optik elemanların titreşimi azaltıcı yönde hareket ettirilmesiyle daha net fotoğraflar elde etmeye yarar. DX: 1.5x crop çarpanlı ve Dijital Nikon SLR lerde kullanılan sensörler için dizayn edilmiş lenslerdir. D: ‘Distance/Dimension’ – Mesafe/Boyut anlamına gelen D kısaltması, objektifin Nikon’un 3D Matrix ölçüm sistemine sahip makineleriyle uyumlu olarak çalışabileceğini gösterir. G: G kısaltmasına sahip olan objektifleriin diyafram halkaları yoktur ve diyafram ayarı sadece elektronik olarak fotoğraf makinesinden ayarlanabilmektedir. Bu fark dışında D serisi lenslerle aynı özelliklerdedir. ED: ‘Extra Low Dispersion Glass’ – Ekstra Düşük Dağılımlı Cam’ın kısaltmasıdır. ED camlar kromatik sapmaları azaltmaktadır IF: ‘Internal Focus’ – Dahili Fokus özelliğine sahip bu lenslerde sadece objektifin içinde kalan optik elemanlar hareket etmekte, böylece fokus sırasında lensin boyu değişmemekte ve öndeki eleman dönmemektedir. Micro: Nikon Macro özellikli objektiflerine ‘Micro’ ismini vermektedir. N: Nikon’un son geliştirdiği Nano Crystal Coat – Nano Kristak Kaplama özelliğine sahip lenslerini işaret etmektedir. PC: ‘Perspective Control’ – Perspektif kontrollü objektiflerdir. Sadece shift ve tilt-shift lensler bu sınıfa aittir CANON LENS TİPLERİ VE KISALTMALARI : EF: Canon’un 1987 yılında üretmeye başladığı EOS fotoğraf makineleri sisteminin objektif mount (bağlantı) sistemidir. Electronic Focus teriminin kısaltmasıdır. EF-S: Canon’un 2003 yılında EOS 300D ile birlikte tanıttığı bu mount sistemi, 1.6x crop çarpanlı APS-C sensör boyutlarına sahip giriş ve orta seviye DSLR’lerde (EOS 400D, 20D, 30D...) kullanılmaktadır. ‘S’ harfi short back focus (kısa arka fokus) kısaltmasıdır. Lensin en arkadaki optik elementin sensör yüzeyine EF lenslere göre daha yakın olduğu anlamına gelir. EF lensler EF-S mount sistemine sahip makinelerde kullanılabilirken, EF-S lensler sadece bu bağlantı sistemine sahip makinelerde kullanılabilir IS: Image Stabilization (Görüntü Stabilizasyonu) teriminin kısaltmasıdır. Canon bu özelliği orta ve profesyonel sınıftaki objektiflerinde sunmaktadır. Konica Minolta’da kullanılan AS (AntiShake) ve Sony’nin yeniden adlandırdığı SSS (Super Steady Shot) sisteminde sabitleme sensörün hareket ettirilmesiyle sağlanırken, farklı olarak IS sisteminde objektif içindeki bir optik elemanın hareket ettirilmesiyle sağlanır. USM: Auto Focus için kullanılan Ultra Sonic Motor kısaltmasıdır. Piezoelektrik elemanların kullanıldığı USM, oldukça hızlı ve sessiz fokus yapmaya imkan tanır. Micro-USM ve Ring-USM olmak üzere 2 çeşidi vardır. Micro-USM (MM-Micromotor) daha ucuz ve yavaşken, ring-USM daha hızlıdır ve aynı zamanda makine AF modundayken tam zamanlı manuel fokusa (FTM-Full time manual) imkan tanır. AFD: Arc-From Drive teriminin kısaltması olan AFD USM’den önceki AF mekanizmasını temsil eder. USM’ye göre yavaş ve gürültülüdür. L: Canon’un en üst kalite sınıfındaki profesyonel objektiflerini temsil eder. ‘L’ Luxury’’nin kısaltmasıdır. üzerlerindeki kırmızı ince çizgi sayesinde ayırt edilebilirler. L serisi objektiflerin hemen hepsi beyaz renktedir, metal gövdeli ve suya karşı korumaları sayesinde oldukça sağlam yapılıdır. L serisi lenslerde en az 1 florit ve 1 asferik veya çok düşük dağılımlı (ultra-low dispersion-ULD) optik eleman bulunmaktadır. TS-E: Tilt-shift lensleri tanımlayan kısaltmadır. Oldukça yüksek fiyatlı özel amaçlı objektiflerdir. Perspektif ve alan derinliği kontrolü için kullanılmaktadır. MP-E: Macro Photo Electronic kelimelerine karşılık gelir. Bu lensler makro fotoğrafçılık için özel olarak üretilmiştir ve AF özellikleri yoktur SIGMA LENS TİPLERİ VE KISALTMALARI : EX: Sigma’nın ‘Excellence’ – Mükemmel olarak tabir ettiği sınıfa ait lensler için kullanılan kısaltmadır. Canon L serisinin olduğu gibi, Sigma’nın en üst optik ve gövde kalitesindeki objektifleridir. Gövdenin görünüşü ve üzerindeki EX logosu ile ayırt edilebilirler. APO: Apokromatik lensin kısaltmasıdır. Bu lenslerde kromatik (renk) sapmalarını azaltmak için düşük dağılımlı (Special Low dispersion- SLD ve Extraordinary Low Dispersion – ELD) camlar kullanılır. Tele objektiflerde kullanılan bu özellik sayesinde APO olmayan objektiflere göre düzeltilmiş renklerin yanında daha keskin ve yüksek kontrastlı görüntü sağlanır DG: Hem 35mm SLR hem de DSLR makinelerde kullanabilen, bunun yanında sensörden ışık yansımalarını önlemek için ekstra optik kaplamaya sahip olmasıyla DSLR’ler için optimize edilmiş objektiflerdir. DC: Sadece küçük sensöre sahip DSLR’lerde kullanılabilen lenslerdir. Full-frame DSLR ve 35mm SLR’lerde kullanılamaz. DG lenslere göre daha ufak ve hafiftir. OS: Optical Stabiliser – Optik Dengeleyici teriminin kısaltmasıdır. Canon’un IS ve Nikon’un VR sistemiyle benzer şekilde çalışır ancak Sigma çok sınırlı sayıda objektifinde bu özelliği sunmaktadır. HSM: ‘Hypersonic Motor’ teriminin kısaltmasıdır. Canon’un USM, Nikon AF-S, Konica Minolta SSM sistemlerine benzer olarak daha hızlı ve sessiz fokus yapma imkanı sağlar. IF: Internal Focus – Dahili fokus anlamına geşen IF, objektifin fokus yaparken ortadaki optik elemanlarının hareket etmsi, yani fokus sırasında objektifin boyunun değişmemesi anlamına gelir. Objektif boyu değişmediğinden bu lensler çekim sırasında daha stabildir. RF: Rear Focus - Art fokus, IF sistemine benzerdir ancak bu sistemde en arkadaki optik elemanlar yer değiştirerek fokus sağlanır. Ultra geniş açılı objektiflerde kullanılır. DF: Dual Focus – çift Fokus sisteminde, makine AF modunda iken objektifin fokus halkasının döndürülmesine olanak sağlanır. Böylece makine modunu değiştirmeden manuel fokus yoluyla daha hassas netleme yapılabilir. Conv: Bu ibareyi taşıyan Sigma lensler Sigma APO Telekonvertörleriyle uyumludur, ve konvertör ile kullanıldıklarında da AF özelliğini korurlar. ASP: Aspherical – Asferik objektifler tasarım avantajları sayesinde normal lenslerden daha ufak boyutlu ve hafiftirler- 3 yanıt
-
- nikon lens kısaltmalari
- canon lens kısaltmalari
-
(ve 1 adet daha )
İle Etiketlenmiş :
-
Daha önceler iPhone ve HD kameraların uzaya gönderildiğini görmüştüm ancak d300s’in gönderildiğine şu an tanık oluyorum. Ve özellikle toplamda $2200 eden d300s ve Tokina 11-16 f/2.8 ‘in gönderilmesi. Bu da yetmezmiş gibi bu ekipmanlar bira soğutucusu içerisinde gönderiliyor. Buna inanabiliyor musunuz? Erich Leeth ve Terry Presley sahip oldukları bu ekipmanı suni köpükten meydana gelen bira soğutucusu içerisnde uzaya gönderdiler. Kesin bir yükseklik verisi yok ancak onların tahminince d300s 3km kadar bir yükseliğe ulaştı. Tüm bu ekipmanların uzaya çıkması için 6.7m çapında bir hava balonu kullanılmış. Bunlar genellikle hava tahminleri için kullanılan balonlar. Ayrıca kolay bir iniş için paraşüt ve GPS cihazı kullanılmışlar bu deney için. İlk bırakıldığı noktadan tam olarak 99.7 km uzakta bir alana iniş yapmış bu “uzay aracı†ve ona Cygnus adını vermişler. Ayrıca küçük uzay aracının gönderilişini görebileceğiniz kısa bir videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz;
-
Şuan ekipman piyasasının en hareketli kısmı kesinlikle aynasız sistemler. Olympus ve Panasonic’in Micro 4/3 sistemi ve Sony’nin NEX sistemi şuanki pazar liderleri diyebiliriz. Sony özellikle yeni modelleri NEX-5n ve daha çıkmadan kült olmuş NEX-7 modeli ile ilgi odağı durumunda. Peki bu durumda sektörün 2 devi Canon ve Nikon armut mu topluyor? Evet, topluyor:) Uzun bir süre böyle bir şeye gerek yok deseler de pazarın en büyük payına sahip giriş sınıfının yavaş yavaş aynasızlara geçmesi karşısında onlar da hamle yapmaya başladılar. Başladılar desem de henüz Canon’dan tık yok, Nikon da mevcut ürünlerden farklı bir yapıda olmayı düşünmüş. Nedir Nikon System 1′ı farklı kılan? Algılayıcısı APS-C boyutunda değil, pek çok kişi için küçük gelen Micro 4/3′ten de daha küçük ama 13.2mm x 8.8mm boyutundaki algılayıcı en büyük kompakt makine algılayıcılarından daha büyük. Boyut karşılaştırması: Nikon D700 (FX): 36mm x 24mm, 864mm^2 Nikon D5100 (DX): 28,4mm x 23,7mm, 374mm^2 (Sony NEX de yaklaşık bu boyutta) Olympus E-P3 (M4/3): 21,6mm x 17,3mm, 225mm^2 Nikon V1 (CX): 13,2mm x 8.8mm, 117mm^2 Nikon P7100: 9,5mm x 7,6mm, 43,3mm^2 Nikon S9100: 6,2mm x 4,6mm, 28.5mm^2 Kafanızda canlanması için algılayıcı boyutunu diğer sistemlerle karşılaştıralım: Piyasadaki çoğu kompakt makineden 4 kat daha büyük Canon S95, G12, Panasonic LX5 gibi (1/1.7′ algılayıcı) üst sınıf kompaktlardan 2.5x kat daha büyük Micro 4/3 sistemi yaklaşık 2 kat daha büyük Sony NEX sistemi ve giriş seviyesi DSLR modelleri yaklaşık 3.2 kat daha büyük Tam kare algılayıcılı modelller 7.4 kat daha büyük Pek çoğunuz eminimalgılayıcı boyutunu küçük bulmuşsunuzdur ama durum Pentax Q sistemindeki gibi dramatik boyutlarda değil bence. Elbette bir Sony NEX performansı beklenmemeli ama kompaktlardan çok daha iyi olacağı da kesin. Ne kadar iyi? Orasını bilemeyeceğim, şuan sadece Nikon’un kendi örnek kareleri var ve sonuçları fena bulmadım. Süper değiller ama ISO-800 bile gayet kullanılabilir duruyor. ISO-800′ün üstünde örnek ise bulunmuyor ki bu da bana ISO-1600′den çok matah sonuç beklememeliyiz diye düşündürüyor. Görüntü kalitesi (IQ) konusunda son sözü söyleyebilmek için incelemeleri beklemek lazım. Küçük algılayıcı tabii ki küçük boyut anlamına geliyor Gördüğüm kadarıyla gövdeler G12′ye yakın boyutlarda. Bu güzel haber ama Sony NEX sisteminden bildiğimiz gibi küçük gövde küçük lensle desteklenmezse çok anlamlı olmuyor. Küçük algılayıcı sayesinde 1 System lensleri de küçük ama ilk duyurulan lenslerde hızlı lens eksikliği bariz belli oluyor, en azından 50/1.8 edecek bir lens arıyor gözler ama göremiyor. Mevcut lensler bana Samsung NX sisteminin ilk zamanlarını hatırlattı, belki zamanla daha hızlı prime lensler görürüz. Nikon 1 System lensleri: 1 Nikkor 10mm F2.8 pancake (27mm), 250$ 1 Nikkor VR 10-30mm F3.5-5.6 (27-81mm) 1 Nikkor VR 30-110mm F3.8-5.6 (81-297mm), 250$ 1 Nikkor VR 10-100mm f/4.5-5.6 power zoom (27-270mm), 750$ Son olarak da duyurulan ilk 2 gövde hakkında kısa bilgi vereyim. Nikon V1 ve J1 olarak 2 modelimiz var. V1 dahili 1.4 milyon noktalı EVF (elektronik vizör) ve aksesuar yuvasına sahip, magnezyum alaşımlı gövdesi ile daha ‘ciddi’ model oluyor ve haliyle fiyatı da daha yüksek. Plastik gövdeli J1 bunların dışında aynı yeteneklere sahip: 10.1MP CMOS ISO-100 – ISO-3200 (+ISO-6400) çift çekirdekli EXPEED 3 AF yapabildiğimiz 10fps ve sabit odaklama ile 60fps seri çekim 73-noktalı AF sistemi 1080p/30fps, 1080i/60fps, Düşük çözünürlükle 400/1200 fps imkanı 20 Ekimde satışa sunulacak fotoğraf makinelerinin fiyatları da belli olmuş, 1 Nikkor VR 10-30mm F3.5-5.6 kit lens ile birlikte J1 için 650$, V1 içinse 900$ isteniyor. Burada bir ‘hmmm’ çekiyoruz çünkü fiyatlar hiç de ucuz değil ve açıkcası bu fiyatları düşününce Sony NEX-5n çok daha mantıklı geliyor. Son karar sizin tabii:) örnek kareler için: Nikon J1 Nikon V1 Tam boyutları için yukarıdaki siteleri kullanın ama ben 3 tanesini burada paylaşacağım: Nikon V1, ISO-400, 10mm, f/4.5, 1/100 Nikon J1, ISO-800, 57mm, f/4.2, 1/25 Nikon V1, ISO-100, 30mm, f/5.6, 1/250 Alıntıdır : Site
- 4 yanıt
-
- Nikon 1 V1 Yeni Modeller ( Ay
- Aynasız Sistem Bodyler
-
(ve 1 adet daha )
İle Etiketlenmiş :
-
Nikon uzun zamandır beklenen aynasız kamera serisi ürünlerinin duyurusunu yaptı. Nikon 1 serisi olarak adlandırılan bu fotoğraf makinelerinin ilk modelleri Nikon J1 ve V1 olacak. Fotoğraf endüstrisinde giderek gelişen aynasız kamera teknolojisiyle amatör kullanıcılar profesyonel kaliteye yakın fotoğraf çekekebilecek.Ekim sonunda ABD'de satışa sunulacak bu yeni kameralar benzer özelliklere sahip. İkisinde de 10.1 MP CMOS sensör, full HD video kayıt, 3 inç LCD ekran, ISO 3200, 1200 fps ağır çekim, 10 fps çekim, HDMI/USB bağlantıları ve dahili flaş özellikleri olacak. Ayrıca her iki kameranın objektifleri profesyonel makineler gibi değiştirilebiliyor ve aparat yardımıyla diğer Nikon lensleri kullanılabiliyor. V1'in farkı ekstra flaş girişine, mekanik enstantaneye, stereo mikrofon girişine ve daha sağlam bir kasaya sahip olması. 10-30 mm objektif (27-81 mm'ye denk) ile satışa sunulacak olan Nikon J1'in ABD fiyatı 650 dolar, V1'in fiyatı ise 900 dolar olacak. 360 Decere İnceleye bilirsiniz :http://www.nikonusa.com/Nikon-Products/Nikon-1-Cameras/index.page#!/panel:3d özellikleri Şöyle ; çözünürlük 10.10 Mpixel Maksimum çözünürlük 3872x2592 Minimum çözünürlük 1936x1296 Sensör boyutları 13.2x8.8mm Sensör tipi CMOS Optik Zoom n/a Odak uzaklığı çarpanı 2.7 Geniş açı zoom (mm) n/a Tele zoom (mm) n/a Dijital zoom Evet Otomatik odaklama Evet Manuel odaklama Evet Odak uzaklığı (cm) n/a Makro odak uzaklığı (cm) n/a Flaş modları anti red-eye / auto / fill in / off / rear curtin Bellek türü SDHC SDXC Secure Digital ISO oranı auto, 100 - 3200 Diyafram önceliği Evet çekim hızı önceliği Evet Minimum çekim hızı (sn) 30 Maksimum çekim hızı (sn) 1/16000 Seri çekim (kare/sn) 60 Dahili flaş Evet Harici flaş Hayir Metrajlama Centre weighted Matrix Spot Pozlama telafisi -3EV - +3EV with 1/3EV steps Beyaz ayarı Auto Cloudy Flash Fluorescent Incandescent Manual Shade Sunny Video çekimi Evet Sesli video çekimi Evet Maksimum video çözünürlüğü 1920x1080 Minimum video çözünürlüğü 320x240 Kare sayısı (kare/sn) 50 Ses kayıt Evet Optik vizör Hayir Elektronik vizör Hayir LCD ekran Evet LCD ekran boyutları 3-inch LCD çözünürlüğü (piksel) 460,000 Kendi kendine çekim Evet USB bağlantısı USB 2.0 Hi-Speed Video çıkışı : Evet Firewire : Hayir Bluetooth Hayir Resim formatı : JPEG / NEF / NEF - JPEG Pil-Batarya türü : Li-Ion Ağırlık : 277g. Boyutlar (mm) : 106x61x30
-
Selamlar Tamer bey hoşgeldiniz yeni sistemimiz için baya bir ugras verdik artık yayında ve hizmetinizdeyiz... Tekrar sorunlarınız varsa yazabilirsiniz..