Ümit Alper TÜMEN

Ahmet Bey, Merhaba; Bu konuyu Kemal öztÜrk TÜRKOY beye iletmeniz gerekiyor. Eğer iletemezseniz devreye girerim. Selamlar,

D90' ın halen neden sıfırı piyasada satılıyor biliyor musunuz? çünkü milletteki para ancak ona yetiyor ve çok iyi bir isim yapmış bir kamera o kadar.

çünkü bunca sene sattıkları lenslere parasoley vermedikleri ve kimse de para vererek parasoley almadıkları için problem yaşamamış olacaklar...

Merhaba, Gökhan Bey; Evet Pentax çok iyi bir marka ama TÜrkiyede maalesef 2. el satmaya kalkarsanız alacağınız dÜşÜk fiyatlarla hÜsrana uğrarsınız. Canon-Nikon TÜrkiye piyasasına hakim markalar. 2. Elleri de Pentax gibi markalardan daha az zararla sorunsuz bir şekilde alınıp satılabiliyor. Nikondaki yağ muhabbeti bana göre bu işte usta bir tamirci tarafından özel sıvılarla temizlenebilir ama o iyi ustayı bulmak lazım. Ayrıca da yağ sorunu her gövdede olmuyor bildiğim kadarıyla. Temiz bir 2. el için Hayyam pasajına gidip orada f22 diyaframlarda çekimler yapıp, görerek alabilirsiniz. Evet D7000 DX gövdelerde neredeyse en iyi ÜrÜn ama yakın zamanda D400'Ün DX gövdelerde zirve olmasını bekliyoruz. D7000 yağ sorunu dışında mÜkemmel ötesi bir kamera. Selamlar,

Gökhan Bey, Merhaba; Pentax'ın ISO başarımının iyi olduğunu okuduğumu hatırlıyorum ama siz kullanıcı olarak şikayet ediyorsanız elbette bir sorun var demektir. Gelelim D7000 ile ilgili sorunuza; D7000' in bana göre; Hepsinde olmasa bile ilk üretilen bazı gövdelerin tek sıkıntısı, perde sistemine sanırım yanlışlıkla fazla konan yağın bir kısmı sensöre sıçrıyor olmasıydı. Bu sıçrayan yağ tanecikleri ise f22 ve üstü diyafram çekimlerinde görüntüde özellikle gökyüzü gibi açık konuların fotoğraflarında görülebilen lekeler haline geliyor. Bu sorun, garantili bir gövde aldığınızda çok sorun değil. çünkü, Nikon Türkiye dağıtıcısı Karfo Karacasulu, eğer bu tür bir problem oluşursa bunu gidermek ve problem devam ederse de sizdeki gövdeyi değiştirmek zorunda ama yurtdışından gelen spot gövdelerden alırsanız ve yağ lekesi problemi çıkarsa o zaman işiniz biraz karışık. Gerçi forum editörü hocamız Mehmet Köse' nin ifadesi; Sensörü yağ lekelerinden temizlettiğinizde, bu fazla yağ bitip de sensöre sıçrayacak fazla yağ kalmadığında; Perdenin 150.000 adet olan ömrünün daha da uzayacağı yönünde... Diğer özelliklerini tanımlayacak kelime olarak CANAVAR'ı uygun gördüm. Şimdiye kadar yapılmış giriş üstü ama profesyonel seviyeye çok yakın bir gövde. 1977 Yılında üretilmiş manuel bir lensi bile netliği manuel kullanmak şartıyla matrix ölçüm sisteminde kullanmak ve EXIF bilgilerini almak mümkün. Düşük ışık koşullarındaki başarısı zaten tartışılmaz. Daha ne olsun? Selamlar,

D200 ve D90 farklı segmentlerin kameraları olduğu için biraz garip olmakla beraber, kameralar arası farkın daha iyi anlaşılması için bir benzetme yapacağım. 2006 Model benzinli (CCD sensör) Renault Megan, Nikon D200 ve 2008 Model Dizel, (CMOS sensör) Renault Clio, Nikon D90 olsun. Düşük ışık koşullardaki performansı da 1 depo ile yaptıkları mesafeye ve ilk kalkıştaki motorun çekiş ve performansını da CCD sensörün verdiği parlak ve canlı renklere benzetelim. Gelelim sonuçlara; Dizel Renaut Clio 1 depo ile 1.200 km giderken Benzinli Renault Megan 1 depoyla 800 km'yi zor görüyor... ama Benzinli Renault Megan da ilk kalkış ve motor çekiş performansıyla Dizel Renault Cliodan üstün. Alın size D200 ile D90 kıyaslaması, Siz hangisini alırdınız?

Merhaba, Beni D80' in en çok rahatsız eden kapalı mekanda 400 ISO da bile verdiği gren, noise, kumlama örneği ektedir. Eğer bu fotoğrafı D90 ile çekilseydi. Kesinlikle grenden eser olmayacaktı. D90 düşük ışık koşullarında 1600 ISO'larda gren vermeye başlarken D80 veya D200 (aynı CCD sensör kullanılmıştır) iç mekandaki düşük ışık koşullarında 400 ISO'da bile rahatsız edici grenler vermekteydi maalesef. Eğer CMOS sensörlü bir kamera kullanmadıysanız bunu belki anlamayabilirisiniz. Not: Flaşlı ve stüdyo çekimlerinde ışığı siz kontrol ettiğiniz için çok özel bir teknik uygulamazsanız normal şartlar altında gren oluşmaz. Selamlar,

Merhaba; öncelikle fikrinizi paylaştığınız için teşekkÜr ederim. D200 hem D90 hemde D7000' den Üst sınıf bir gövde ama AF hızı maalesef D90 kadar iyi değil. Gren yada kumlama denilen olay zaten dÜşÜk ışık koşullarında 400 ve ÜstÜ ISO'larda oluyor. Flaşta gren 200 ISO'da oluşmaz. Bende bir seneye yakın D80 kullandım. D80' de D200 ile aynı sensörÜ kullanıyordu ve o kadar çok fotoğrafımı gren (kumlama, noise, vs) mahvetti ki D90 aldığımda oh be dÜnya var demiştim ama CCD sensörÜn renk canlılığını ve keskinliğini unutamıyorum. Selamlar,

Bence bu komik bir duyum.. Yarım deklanşör zaten kameraya netlik yap demek ve elbette netlik tamam olduktan sonra deklanşöre basarsan aynen gördüğün gibi çekecektir.

Bendeki Nikon FA' da denemek lazım. Eğer sonuçlar iyi olursa Nikon'un efsane modeli F5'in temiz bir 2. elini alıp onunla kullanmak güzel olurdu herhalde.

Nikon 18-135 mm zaten D80' in kit lensiydi ve çok keskin bir lens değildi yanlış hatırlamıyorsam. Tamron 18-200 mm gelince; Bu aralıkta lens bu işi bilenlerce pek tavsiye edilmiyor ama ben ekonomik koşullarım gereği şimdilik Nikon Nikkor 18-200 mm VR I kullanıyorum. Vignettin denen sanırım 85 mm ve üstü optik zoomlarda köşe kararması gökyüzü çekimlerinde en büyük sıkıntım. Profesyonel arkadaşlar kontrast ve keskinliktende feragat ettiğimi söylüyorlar ama elimde f2.8 güzel lensler olmadığı için bu gerçekleri göremiyorum. Göz görmeyince gönül katlanır misali şimdilik Nikon Nikkor 18-200 mm VR I ile yola devam. Size başlangıç için Nikon Nikkor 18-105 mm tavsiye ederim. Sizi uzun zaman idare eder. Fiyat/Performans kriterine göre çok iyi bir lenstir ama ille de 18-200 mm diyorsanız mutlaka Nikon Nikkor 18-200 mm alın ve mümkün mertebe f8 civarında diyafram değerleri kullanın ki keskinlikten yana sıkıntınız olmasın. Selamlar,

Benim Fikrim; Bu mod sadece vizörden bakmadan fotoğraf çekme işine yarıyor. Bir de yeni modelleri bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla video kaydını bu modda yapabiliyorsunuz. Fotoğraf çekerken bu mod; Netliği, Faz algılama yerine karedeki kontrastı algılayarak yaptığı için vizörden nokta seçilerek yapılan netliğe nazaran daha yavaş olarak yapıyor.

Naci Bey, Merhaba; Gökhan beyin de belirttiği gibi; Kameranızdaki sınırları aşmamak kaydıyla video çekiminde sensör zarar görmez. Sensör ancak, akşama kadar sürekli olarak yedek pillerle yapılan çekimlerde zarar görebilir. Yoksa arada sırada çekeceğiniz bir videonun zararı olmaz. Merak etmeyin. Selamlar,

Beysan Bey, Merhaba; Bence Canon'un Türkiye pazarında başarılı olmasının nedeni; Canon kullanan fotoğraf eğitmenleridir. Bu eğitmenler sayesinde öğrencilerin çoğu Canon markasını alıyorlar. Bana göre bir eğitmen asla marka tavsiye etmemelidir. Bu arada Beysan bey, başka forumda yazılan şeylerden bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum ve kaynak göstermek şartıyla alıntı yapmanız isabetli olabilir diyorum. Kameralar manuel netlikten otomatik (AF) netliğe geçtiğinde; Nikon, AF yapacak motoru gövdeye yerleştirerek üretmeyi ve lensin AF özelliğini de gövdeden kumanda etmeyi tercih etti. Canon ise öğle yapmadı. Gövdeyi AF motorlu değil de lensleri AF motorlu olarak üretti. Nikon ise 1998 yılında ürettiği AF-S dediği lensleri motorlu üretmeye başladı. Bu sefer hem gövdede hemde lenste AF motoru oldu. Bu ise maliyetli bir durumdu. Canon ise avantajlıydı, çünkü sadece lenslerde AF motoru vardı. Gövde, sadece elektronik kontaktlarla lensi yönetiyordu. Canon yeni başlayanlar için giriş seviyesi denen bir segment oluşturdu ve iyi satışlar yapmaya başladı. Nikon ise hem gövdede hemde lenste AF motoru olunca, giriş seviyesine fiyat olarak hitap edemedi ve pazar kaybetmeye başladı. Daha sonra işte o meşhur gövdede AF motoru olmayan Nikon D40, D40X, D60, D5000, D3000, D5100, D3100, D3200, D5200 gibi kameralar piyasaya sürerek Canonla giriş seviyesi kamerlarda yarışmaya başladı. İşte Nikon'un hikayesi bu. Bu hareket yapılmasaydı. Giriş seviyesinde tüm Türkiyeye hakim marka Canon olabilirdi. Selamlar,

Muhsin Bey, Merhaba; Öncelikle foroğraf, Işığı; Onun izin verdiği Ölçüde kontrol ederek sensÖre en ideal miktarını hapsetmektir. Bu da yetmez. SensÖre hapsedilen bu gÖrüntünün yukarıda yazdığım PS (Photoshop) veya daha basit fotoğraf işleme programlarında işlemeniz gerekir. Selamlar,

Sen Canoncuları boşver. Şu anda hatırlayamadığım eski mükemmel Nikon lensler var ve onları bugün mesela Atlas dergisi fotoğrafçısı Turgut TARHAN bey kullanıyor. Gözlerimle gördüm. Kullandığı lens MANUEL bir lensti.

Merhaba; Muhsin; Bence her ikisinde de bir problem yok. DSC0039 numaralı olanını ışığın azalmaya başladığı bir saatte ve gökyüzü ile birlikte çekmişsin. Yani bu kadraj için netlik bence gayet normal. Diğeri de aynı. Ağaçların yapraklarının pırıl pırıl net olmasını istiyorsun ama bunu kameranın çektiği fotoğrafın işlenmemiş halinden alman mümkün değil. Netliği, kontrastı ve renkleri PS veya diğer fotoğraf işleme programlarında düzenlemen gerek. Kısaca kameranda bir sorun yok. Selamlar,

Nef de olsa gönder. NEF dijital negatif demektir. Bekliyorum...

Merhaba, Arkadaşlar; Mehmet hocamızın tavsiye ettiği gibi aşağıdaki linkte Nikon lenslerde olan VR sisteminin çalışma prensibi yer almaktadır. özellikle Fig 3 deki kısa klibi izlemenizi tavsiye ederim. Bu kısa klipte; Sehprada yapılan seri çekimlerde neden kareler arasında mikron farklı kareler çekilebileceğini anlayabilirsiniz http://www.nikon.com/about/technology/rd/core/software/vr_e/index.htm Selamlar,

Kazım Bey Merhaba; Şu sıralar Nikon Nikkor 18-200 mm lens kullanıyorum. Bu lensin özelliği geniş aralığı sayesinde lens değiştirmeye çok gerek olmadan ve elbette başta keskinlik-kontrast, renkler ve sanırım 85 mm üzerinde manzara özellikle de gökyüzü gibi çekimlerde üst köşelerde kararma (vignetting) olmak üzere çeşitli kayıpların mevcut olduğu bir lens. Mümkün mertebe f8 diyaframda kullanılabilirse özellikle keskinlikte biraz kazanımlarınız olabiliyor. Selamlar,

Canon bunu hep yapıyor ama tüketici de hep Canon'a gidiyor. Daha önce tanıdığım bir kişi Nikon D90 sahibi olarak bir kursa gidiyor. Kursu veren hoca ve kursa katılanların çoğu FANATİK Canoncu. Tanıdığım kişi; Başlarda ve sürekli olarak kameramın markasını bile söylemeye çekiniyordum demişti. Bu kadar Fanatizm bence gereksiz. Birde fanatizm yaptıkları markanın onlara yaptığı muameleye bakıp görebilseler. Neyse canım para onların ne isterseler yapabilirler. Aslında başka bir konu daha var. Arka LCD koruma kapağı Nikonda neredeyse tüm modellerde var ama bildiğim kadarıyla Canon da en üst pro gövdelerde bile yok. Nikon, kullanıcısını daha çok yönden düşünen bir firma. Lens uyumu konusunda Canon'u zaten hiç konuşmayalım ama çoğunluk yine de Canon diyor. İşte anlamakta zorlandığım nokta bu. Yani sana işkence çektiren bir markaya körü körüne sadık olmak niye? 7 Mart 1992 yılında Zenith 12 XP kameradan, Nikon FA bulamadığım için Canon A-1 modelini almak zorunda kalmıştım. 1996 Yılına kadar Canon A-1 kullandım ve 1996 Yılında 2. el Nikon FA aldım ve kamera 2. el olduğu için deneme çekimleri yaptım. Filmleri banyo ettirip, baskı yaptırdığım zaman 4 yıl boyunca Canon A-1 ile çektiğim fotoğraflara çok üzüldüm. Ayrıca bu Nikon FA' yı Antalya Dedeman otelin havuzunda fotoğraf çektikten sonra çantama koyup çantamı açık unuttuğum için mermer zemine çakıldı ve ISO ayarlama kadranı yamuldu. Bu halde bile İstanbul'a da cayır cayır fotoğraf çekerek geldim. Canon A-1 olsaydı herhalde darmadağın olurdu. İşin biraz da mühendislik yönünden bahsedelim. Nikon FA modeli, 1 veya 2 tane LR 44 denen saat pili ile çalışıyor ve Canon A-1 ise kalem pilin yarısı kadar olan bir pille. Bu ne demek diyeceksiniz. Nikon kameranın tüm güç tüketimini 2 saat piliyle çözerken Canon kazık kadar bir pille aynı işi çözmüştü. Mesela Nikon FA'da diyafram değerini pil harcamadan, lensin üzerindeki ayarlanmış diyafram değerini optik olarak vizöre aktaran bir sistem vardı. Canon ise diyaframı vizörde pil harcayarak gösterebiliyordu. Ayrıca o zamanlar Canon lensleri eğer diyafram üzerindeki otomatik diyaframı gösteren A (Auto) almazsanız ve unutursanız, kamera sizi hiçbir şekilde uyarmıyordu ve çektiğiniz fotoğrafta diyafram değeri hatalı oluyordu ama Nikonda diyaframı en büyük diyafram değerine bıraktığınızda, tüm diyafram değerlerini otomatik olarak alabiliyordu. Diyelim ki diyaframı en büyük değere getirmediniz, bu sefer vizördeki mini LCD' de size hata mesajı vererek boş yere film harcamanıza engel oluyordu. Sözü çok uzattım. Nikon, her zaman mühendisliği ile onu anlayabilen insanları şaşırtmaya devam edecek.

Fuat Merhaba; 60D kameran var ve 600D ile test yapacaksın. Nasıl olacak bu? Yani bu testten ne sonuç çıkacak? 600D mi almak niyetindesin. Yoksa 600D ile çekeceksin fotoğrafları ve sonra 60D hakkında karar mı vereceksin anlamadım. Sana tavsiyem başka bir 60D bul, sahibine rica et, beraber bir çekime çıkın ve birebir aynı konuyu aynı kadraj ve değerlerde çekin ve sonra bilgisayar ekranında kıyaslayın. Aslında en doğrusu aldığın yere götÜrÜp bu fotoğrafları göstermek ama neyse..

Fuat Merhaba; Akşam bir ara sohbette online oldum ve kapatmayı unutup yatmışım, Sabah gördüm mesajlarını. Kusura bakma yaşlılık işte... Fotoğrafa yeni bakma fırsatı bulabildim ve bu kadar gren veya gürültü bence de hiç normal değil. Başka bir 60D kullanıcısı varsa tanıdığın onun kamerasıyla bir kıyaslama çekimleri yap yada aldığın yere tekrar bir götür bakalım.

Merhaba Beysan Bey; Kusura bakmayın biraz gecikmeli bir cevap oldu. 1-) Netlik çerçevesi ve içindeki noktanın tamamı netlik yapılacak yeri gÖsterir. Yani ortadaki nokta veya kenardaki çerçeveler içine herhangi bir cisim girdiğinden kamera bu cisim nereye denk gelirse gelsin (ortadaki noktaya veya çerçevenin bir kenarına) netlemeye çalışır ve netlik yaparken de kendisi için en kolay netlik yapılabilecek noktaya netlik yapar. 2-) Netleme çerçevesinin şeklinin netlik yapmakla bir alakası yok demek istemiştim. Yani 11 tane olan netlik yapan noktalarınızı küçük birer dikdÖrtgen kabul edersek, bu dikdÖrtgenin yatay veya düşey olması onun netlik yapma fonksiyonu bakımından aralarında bir fark yoktur veya varsa bile hiç duymadım. Sorularınıza gelince; Bir D90 kullanıcısı olsaydınız bÖyle birşeyle kafanız karışmayacak ve bÖyle birşey sormayacaktınız. çünkü D90' da 11 tane netleme noktası (dikdÖrtgenleri) bulunmakta ve bunların içinde ise D5100'deki gibi noktacıklar bulunmamaktadır. Bu bilgiyi verdikten sonra netlemeyi yaparken elbette netleme noktasını (dikdÖrtgenler) dikkate almanız gerekir. Netlik yapmak istediğiniz noktayı illaki dikdÖrtgenin ortasındaki noktaya getirmek zorunda değilsiniz. DikdÖrtgenin içinde bir yerlerde olursa netlik için bu yeterlidir. Yakın çekimlerde bu dikdÖrtgenin adamın gÖzüne veya burnuna yapılmasında şÖyle bir sorun olabilir. Adamın 10 metre olan uzaklığı, adamı kadrajda küçük bir nesne haline getirecek ve zaten gÖzü değil belki kafası bu dikdÖrtgenin içinde kalacak. Ayrıca 10 metre Ötedeki adamın gÖzüne Öyle hassas bir netlik yapsanız bile bunu fotoğrafta hangi gÖz algılayabilecek. çünkü 10 metre uzaktaki bir adamın yüzünü ancak seçebiliriz. 11 Netleme noktasından 9 tanesine istediğiniz yaptırıyor ve 2 tanesine sÖzünüzün geçmediğinden bahsetmişsiniz. çok ilginç bir durum. Bu 2 asi nokta ile bu netlemeyi bir de sabah gün ışığı varken denemenizi rica ediyorum. Büyük bir ihtimalle akşam loş ışığın etkisiyle bu 2 nokta sÖzünüzü dinlememşş olabilir. Diğerleri mi neden dinledi? Belki konumlarının farklı noktalarda olması bunda etkili olmuş olabilir. Yani bulundukları noktadan netlik yapmak istediğiniz yerdeki ışığı daha iyi gÖrüyor olabilirler. Bende kameranızda hiçbir sorun yok. Selam, sevgi ve saygılarıma,

Beysan Bey, Merhaba; Şu anda sitede olduğunuza göre bugün işe girmediniz galiba.. Nasıl birşeyin fotoğrafını çekmek isteyebilirsiniz ki; siz bu netleme alanları içinde onu hassas bir şekilde netleyemeyeceksiniz. Bildiğim en hassas netleme yakın çekimlerde (makro) gerekli. Diyelimki bir çiçeğin üzerindeki çok küçük noktalar var ve siz sadece bir noktaya netlik yapmak istiyorsunuz. Netlemek istediğiniz bu küçük nokta ise 11 tane olan netleme alanından küçük. Hiç sorun değil, çünkü çekmek istediğiniz bu küçük noktalar hep aynı düzlemdeler, yani aynı uzaklıkta bulunuyorlar. Seçtiğiniz netlik noktası (veya alanında) 3-4 tane bu küçük netleyecek nokta olsa bile; Bunlara yapacağınız netlik, o düzlemdeki herşeye yaptığınız netliktir. Yani birisine yaptığınız netlik diğerleri de aynı düzlemde olduğu için onlara da yapılmış demektir. Bu durumda halen kafanızda netleme ile ilgili sorun var mı? 10 Metredeki bir adamın gözüne netlemek, uzaklık fazlaca olduğu için elbette adamın tüm kafasına olacaktır ve belki de kafasının etrafındaki nesnelerde bu netlik noktasına gelebilecektir. Bu uzaklıkta adamın gözüne netleme yapayım da adamın gözü net, kulağı bulanık olsun denemez, çünkü bunu o uzaklukta insan gözü ayırt edemez ve bu uzaklıkta adamın gözünü net çekerken kulağını bulanık çekebilecek veya tersini yapabilecek alan derinliği olan lens ben bimiyorum. Diğer sorunuza da en kısa zamanda cevap yazacağım.. Selamlar, saygılar