İçeriğe git

Ümit Alper TÜMEN

Forum Editörü
  • İçerik sayısı

    1.289
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Gün Kazandı

    146

Yazıları bölümüne Ümit Alper TÜMEN kullanıcısının eklediği içerikler

  1. Bezbebek, Merhaba;

    Sorunuzu biraz daha açık bir şekilde anlatabilirseniz yardımcı olabiliriz.

    1) Kamer hangi modda (P, S, A, M veya hazır modlar)

    2) Nasıl bir konu çalışıyorsunuz

    3) Her zaman bu şekilde mi? yapıyor, yoksa sadece ışık az geldiğinde mi?

    Selamlar,

  2. Rica ederim, bezbebek

    Uzaktan kumanda Nikon'un kendi markası var ve yine yan sanayi üretimi olup Nikon'u kumanda edenler de var. Tavsimem mümkün olduğunca orjinal ekipman kullanmanız yönünde..

    Gündüz flaşın açılması gereken yer veya durum dolgu flaş olarak yada yardımcı aydınlatma olarak kullanılması durumudur. Doldu flaşı anlatayım, çünkü yardımcı ışık kaynağı olarak kullanmak başlı başına bir yazı dizisi olur...:) Yazın sıcak günlerinde denizin kenarında kafasındaki kocaman şapkasıyla bir bayanın fotoğrafını öğlen saatlerinde çektiğinizi düşünün. Şapkanın güneşliği; Işık tepeden geldiği için modelinizin veya konunuzun yüzünün üst kısmını gölgede bırakacaktır. Gerçi bu saatte sanat fotoğrafı çekmek ışığın sert olduğu bir saat olması nedeniyle pek önerilmez ama ille de çekmek istiyorsak; Bu durumda işte o sözünü ettiğimiz DOLGU FLAŞ olarak flaşınızı modelinizin şapkasının gölgesinde kalan üst kısmını aydılatıp, güneşte kalan kısmıyla tonal olarak dengelemek amacıyla kullanmanız gerekebilir.

    Beyaz ayarını ben yapay ışık ortamları dışında otomatikte kullanıyorum ve gayet de memnunum. Beyaz ayarında çeşitli denemeler yapabilirsiniz. Yeter ki gün ışığında örneğin ampul simgesi ya da floresan simgesi ile çekmeyin yada çekip görün ve nasıl sonuçlar alıyorsunuz..:) Daha canlı renkler elde etmek beyaz ayarıyla da mümkün. Bulutlu ayarında çekerseniz daha canlı renkler elde edersiniz.

    Başka sorularınız olursa cevaplayabilirim.

  3. Merhaba, bezbebek;

    AE-L: Automatic Exprosure Lock: Yani Otomatik Pozometre Kilidi

    AF-L: Automatic Focus Lock: Yani Otomatik Netlemeyi Kilitleyen tuş.

    Fabrika ayarında bu tuşa basarsanız; Ölçüm modunuza gÖre vizÖrde seçtiğiniz netlik noktasından aldığınız hem ışık Ölçüm sonucu vizÖrün altında okuduğunuz pozometrik değerler kilitlenir hemde o noktaya yaptığınız netlik kilitlenir.

    Yarım deklanşÖr yapmak zaten AF-L yapmakla aynıdır. Yani bir netlik noktası seçtikten sonra yarım deklanşÖr yaparak netliği bu noktaya kilitlediniz. Sonra kadrajınızı değiştirip AF-L tuşuna basarsanız biraz Önce yapmış ve kilitlemiş olduğunuz netlik yeni noktaya yapılır ve dolayısıyla ilk noktaya olan netlik kaybolur.

    BKT Bracketing yani aynı kareyi sırayla 2 veya 3 kare sizin belirleyeceğiniz değerlerde çeken bir moddur. Örneğin en çok bilinen zor ışık koşullarında kameranın Ölçtüğü pozometrik değere çok güvenmiyorsak 1 kare + yani diyafram 1 stop kapatılarak ve bir kare de - yani diyafram 1 stop açılarak ve 1 karede kameranın verdiği pozometrik değerde çekim yapıp içinden en güzelini seçmenizi sağlar.

    Nikon D7000, 100 ISO' ya iner. Tripodsuz çekimde 1/60 değeri altında çekimde titreme eğer lensinizde VR yani titreşim Önleme sistemi varsa çok sorun değil. Ayrıca 1/60 değeri 70-300 mm tele objektifin 300 mm odağında kullanmanız durumunda perde hızını en az 1/500 değerinde tutmalısınız. çünkü D7000 küçük sensÖrlü olduğu için taktığınız tüm lensleri 1,5 ile çarpıyor. 1/500 Değerine nasıl ulaştık derseniz 300 mm X 1,5 = 450 mm bildiğim kadarıyla bu değer perde hızında yok buna en yakın hız 1/500 seçtim. Ancak şimdi neredeyse bütün lenslerde titreşim Önleme denen VR sistemi var ve 3-4 stop düşük perde hızında çekebiliyorsunuz ama yine de tele objektif kullanırken çok dikkatli olmak gerekiyor.

    TELLER BU üLKENİN HER KÖŞESİNDE KARŞILACAĞINIZ YAKICI BİR SORUN OLARAK KARŞINIZA çIKACAK. GüZELİM ESKİ BİR SOKAĞI çEKECEKSİNİZ AMA O TELLER KARENİZİ MAHVEDİYOR..BENİM TELLERLE İLGİLİ SLOGANIM TüM TELLERE ÖLüMM. BELEDİYELER BU KONUDA ÖZELLİKLE TURİSTİK BÖLGELERDEKİ TELLERE BİR çÖZüM BULMALILAR.

    • Harika 1
  4. Bu yazıda; Önceleri filmli kameralarda ve şu anda da dijital kameralarda kullandığımız Faz Algılamalı Otomatik Netlik (AF) fonksiyonunun nasıl geliştirildiği ve geliştirildiği yıllarda patent sorunu nedeniyle Minoltanın ve diğer firmaların başına ne gibi sorunlar açtığı ile ilgili bilgiler bulacaksınız. Ayrıca, Faz Algılamalı sistemi ilk olarak kamera gÖvdesine değil de lense, daha doğrusu netlik yapan elektronik ekipmanların lensin alt kısmına yerleştirildiği çok yavaş netlik yapan sistem ile yapılan denemeleri gÖrdüğünüzde teknolojinin nereden nereye geldiğine tanık olacaksınız...Aşağıda 35-70 mm f/2.8 Pentax marka bir AF lens gÖrülmektedir.

    SMC_Pentax-AF_35-70mm_F28+copy.jpg

    Minolta’nın Faz Algılamalı AF teknolojisi; Norman L. Stauffer tarafından Leitz Correphot Sistem firmasında konuyla ilgili yaptığı kısmi çalışmaları sonucu 22 Ocak 1980 tarihli ve 4185191 numaralı Amerikan patentli ile kayıt altına alınmıştır.

    Bundan sonra sıra Minolta’nın Leitz Correphot Sistem firmasının sahip olduğu lisansı satın almasına gelmişti. 1983 Yılında CCD algılayıcı kullanarak geliştirdikleri AF sistemini 1985 yılında piyasaya çıkardıkları Minolta Dynax 7000AF modelinde kullandılar. Bunun üzerine Stauffer; 17 Mayıs 1983’de daha Önce 1980’ de aldığı patenti 4384210 Amerikan patent numarası ile Minolta’nın AF sistemini de en detaylı biçimde kapsayacak şekilde genişleterek Honeywell firması adına aldı. Bu sisteme Honeywell VISITRONIC TCL AF ve Minolta ise FAZ ALGILAMALI AF diyordu. KONTRAST AF, de yine Norman L. Stauffer tarafından icat edilerek 1977 yılında piyasaya sürülen Konica C35AF modelinde kullanılmıştır. Norman L. Stauffer 1973-1983 yılları arasında bir sürü patent dosyası hazırlamış ve bu dosyalardan bir çoğu PASİF AF sistemine aitti. Tüm bu patentler Honeywell firması adına alınmıştı.

    Minoltanın FAZ ALGILAMALI AF sistemi olarak adlandığı ve 1985 yılında Minolta Dynax 7000AF marka kamerasında kullanarak Honeywell’ in patent haklarını ihlal ettiği için Honeywell Minoltayı dava etmiş ve 1991 yılında Honeywell, Minoltaya açtığı davayı kazanarak, takip eden 4 yıl boyunca patent hakları ihlali nedeniyle 127.6 milyon dolar tazminat almaya hak kazanmıştı. Ayrıca ASAHI, CANON, KONICA, NIKON ve OLYMPUS firmaları HONEYWELL’ e toplam olarak 303.1 milyon dolar telif hakkı Ödemek zorunda kaldılar . çünkü onlarda aynı sistemi kendi kameralarında kullanmışlardı.

    Honeywell firması telemetreli ve SLR kamera üretmenin yatırım maliyetinin yüksekliğinin ispatlanması üzerine, patent teknolojilerinin haklarını Leitz firmasında kullanmaya karar verdi. Leitz sadece çalışan prototipler üretti. ASAHI ilk AF SLR kamerası ME-F ‘i 1981 yılında üretti fakat bu model tam AF değildi ve ticari bir başarısızlık olduğunu kanıtladı. Bu kamerada kullanılan AF sistemi 1977/1978 yılında Konica C35AF modelinde kullanılan Honeywell'in TCL AF sisteminin minyatürleştirilmiş modülünden ibaretti. Sonradan da Minolta; Leitz’ in Correphot sistemini kullanarak SLR gÖvdeye lensi kumanda edebilecek tam entegre bir motor yerleştirmişti. 1985’ de Honeywell kendi ürettiği kameralarda kendi patent haklarını kullanma fikrinden vazgeçti. Honeywell 1980’ li yıllarda patent haklarına etkin bir şekilde sahip çıkarak, Japon kamera üretim şirketlerinin kendisine ait patent haklarını kullanrak SLR AF sistemlerindeki ilerlemelerine karşı açtıkları davalarla konumunu korumaya çalışıyordu.

    FAZ ALGILAMALI AF SİSTEMİNİN GELİŞTRİLMESİ

    SLR kameraların AF sistemlerini geliştirmeye 1970 ve 1980’li yılların sonlarında başlamıştır. Leitz Camera AG firması, Correphot firması ile birlikte ilk AF sistemi prototipini geliştirerek Photokina 1976’da tanıtan firmadır. Bu sistem Leicaflex SL2 temelli bir tasarımdı.

    Ana aynanın altında bulunan ikincil bir aynadan sapan ışık demetlerini tanıyan sistemdi. Correphot firmasının kullandığı sistemde; Cismin aynı noktasından gelerek lensin 2 zıt uç noktasından geçen 2 temel ışık demetinin arasında “MAKSİMUM BAĞLANTI†bulunmaktadır. Kontrol ünitesi olarak adlandırılan CK, gelen bu bilgiye gÖre karar vermektedir. SL2 kamerasının üretimi 1976 yılında durduruldu. Bu sırada Leitz firması da ekonomik zorluklar içerisinde olduğu için R3 modelini üretmek için Minolta ile işbirliği yapmayı seçti.

    AF kontrol ünitesi R4 MOT prototipinin içine yerleştirildi ve 1978 yılında CK3 diye tanıtıldı. 1980 Yılında ise R4 MOT CM2 olarak tanıtıldı. Leica R4 Minolta ile işbirliği yapılarak geliştirildi. Leitz AG şirketi bu şekildeki hiçbir AF prototipini piyasaya sürmedi. Gerçektende Leica R serisi 35 mm SLR kameralarda AF Özelliği yoktu. Merakla beklenen ve hakkında Faz Algılamalı AF sistemli olarak piyasaya çıkacağı ile ilgili sÖylenti çıkarılan Leica R10 DSLR kameranın AF Özelliği 2009 yılı ortalarında iptal edildi. Bu ise sanki Leitz Camera AG firması 1960’ lı yıllara dÖnerek kameraların nasıl otomatik netlik yaptığını keşfetmeye başlaması gibi birşeydi. Leitz Wetzlar Gmbh 1996 yılında Leica Camera AG firmasının son derece tutucu yÖnetim kurulu üyeleri; Leica SLR kamera kullanıcılarının netliği kendileri yapmayı tercih edeceklerini ve bu nedenle de Leica SLR kameralar için AF Özelliğin gereksiz bir Özellik olduğu yÖnünde bir açıklama yapmışlardı. Bu gÖrüş belki filmli SLR kameralar için geçerli olabilirdi ama dijital SLR’ ler için geçerli değildi. çünkü gÖrüntü algılayıcıları 135 format roll filmlerden daha çok Övgü alıyorlar ve gereğinden fazla talep gÖrüyorlardı.Nikon, Leica’nın AF patent haklarını satınalarak, 1983 yılında Nikon F3 AF modelinde kullandı.

    Sonraki Leitz's Correphot CK3 sistemi 1978 yılında Photokina’da Pentax K2MD AF zoom modeli olarak tanıtıldı. Honeywell’ in visitronic sistemini kullanıyordu. Bu sistem pratik değildi. çok ağırdı, 1.1 kg idi. çünkü 4 Tane AA pil kullanmanız gerekiyordu. çok yavaş ve düşük kontrastlı konularda netleme yapamıyordu. Aşağıda gÖrülmektedir.

    Correphot+CK3+system_PENTAX_K2_MD_AF+copy.jpg

    1980 Yılındaki Photokina’da Ricoh 50 mm standart lens, Visitronic modül ile donatılarak gÖrücüye çıkmıştı. Aşağıda gÖrülmektedir.

    1980_RICOH_50mm_ricohaf+copy.jpg

    ve Canon A-1, 35-70 mm f/4 zoom bir lense monte edilmiş elektronik bir uzaklık Ölçüm sistemi ve netlik yapan aşağıda gÖrülen motorlu bir sistemi denemişti. Aşağıda gÖrülmektedir.

    canon3570af+copy.jpg

    Sistem hantal ve pratik değildi. Fakat daha sonradan 1995 yılında Zeiss firmasının Contax AX modelinde kullanıldı.

    1981 Yılındaki Photokina’da Pentax ME-F, 35-70 mm f/2.8 güçlü zoom lensle ilk kez gÖründü. Parlak ışığın olmadığı ortam dışında çok ağır netleme yaptığı ve ihtiyacı karşılamadığı ispatlanmıştı. Bu kamera genel olarak ilk SLR AF kamera olarak bilinir. Kameranın 1985 yılına kadar üretimde kalmasıda bu gÖrüşü anlamlı kılmaktadır. Aşağıda gÖrülmektedir.

    Pentax+ME-F+section+copy.jpg

    1982 Yılındaki Photokina’da Canon gÖvdesine hızlı netlik algılayan sistem yerleştirilmiş Canon AL-1 modeli ile gÖrücüye çıktı. Bu sistem pil gücüyle otomatik netlik yapan bir netleme sistemi değildi. Netlik düzlemi vizÖrde tanımlanmıştı. Sistem karedeki kontrast’ı değerlendiriyor ve kontrast’ın en yüksek seviyeye çıktığı noktada netlik tamam diye vizÖrde kullanıcıya bilgi veriyordu. Ayrıca netliğin yapılması için lensi çevireceğiniz yÖnü de aşağıda 7 ve 9 numara ile bildiren KIRMIZI oklarla kullanıcılara yardımcı oluyordu. Aşağıda gÖrülmektedir.

    Canon_AL-1_FINDER.jpg

    Canon_AL-1_focusindicator.jpg

    Oysa gerçek hayattan kareler çektiğiniz durumlarda kamera size hız sınırlarını gÖsteriyordu. Bu sistem de 10 Aralık 1985 tarihinde Amerikan patent numarası 4557580 olarak patentlenmişti.

    Yine Photokina 1982’de Olympus OM30 modeli 35-70 mm f/4 lense yerleştirilen aşağıda gÖrdüğünüz faz algılmalı sistemle tanıtılmıştı. Aşağıda gÖrülmektedir.

    OLYMPUS_0M30.jpg

    Contax’ ın 1980 yılındaki prototipi 137-MD ilginç bir Özellik eklenmişti. AF motoru ayna kutusunun içine yerleştirilmişti. Lensin netlik yapan sistemine hareket bayonete yerleştirilen bir çatal ile sağlanıyordu. Garip bir biçimde Zeiss; Bu çok verimli olduğu ispatlanmış sistemi kullanmaktan vazgeçti. Sistemi Minolta, Pentax ve Nikon kullanılmaya başlanmıştı bile. Aşağıda gÖrülmektedir.

    contaxAF+copy.jpg

    1983 Yılındaki Photokina’da Nikon aşağıda gÖrülen hantal TTL AE DX-1 vizÖr pentaprizmasıyla F3 modelinin değişikliğe uğratılmış modeli olan Nikon F3 AF’ yi piyasaya sürdü. Aşağıda gÖrülmektedir.

    F3-AF+sect+copy.jpg

    Faz algılama ünitesi ayna kutusunun altına yerleştirilmişti ve lensi kumanda eden motor da lensin içine yerleştirilmişti. Netliği algılayan CCD algılayıcı ise Honeywell tarafından üretilmişti. üstte gÖrülmektedir.

    nikonF3AF.L+copy.jpg

    F3-AF+cote.jpg

    1985 Yılındaki Photokinaya Minolta Dynax 7000 ‘in bomba etkisi yapan çıkışı damgasını vurdu. çift sensÖrlü Faz algılamalı AF sistemi ve lensi kumanda eden motor ünitesi ayna kutusunun içinde ve tüm parçalar eksiksiz biçimde entegre olarak çalışıyordu. Olağanüstü bir başarıydı. Bu mühendislik ve mimari Pentax ve Nikon tarafından kopya edildi. Aşağıda gÖrülmektedir.

    MINOLTA_DYNAX7000AF+copy.jpg

    Nikon’un 1986 yılındaki Photokina’daki cevabı Nikon F501 modeliydi. Bu modelde Honeywell’in AF modülü kullanıldı ama bu sefer kameradaki motor ve F lens bayoneti değiştirilmişti. Aşağıda gÖrülmektedir.

    F501Big+copy.jpg

    1987 Yılında Canon MOS AF algılayıcılı EOS650 QD modelini piyasaya sundu. Aşağıda gÖrülmektedir.

    CANON_EOS650QD.jpg

    1988 Yılında Pentax SFX modelini SF1 olarak K-AF olarak adlandırdığı yeni lens bayonetini değiştirerek piyasaya sürdü. Aşağıda gÖrülmektedir.

    Pentax_SF1.jpg

    1988 Yılında Nikon F4 piyasaya çıktı. Aşağıda gÖrülmektedir.

    f4sBIG_i.jpg

    Nikon, Pentax, Olympus Ricoh firmalarından hepsi Honeywell’ in Visitronic AF modülünü kullandılar. Elbette bu haklar Honeywell tarafından bu firmalara satılmıştı. Honeywell firması TCL2 AF sisteminin kullanım haklarında elde ettiği kardan çok mutlu olarak sonraki yıllarda durgunlaşarak insan gücüne yatırım yapmaya devam etti. Nikon, Minolta ve Pentax Honeywell’in sistemini küçültmeye başladığında, Minolta tamamen hazırlıksız yakalandı. Kendi AF sisteminin tasarımını kendisi yapıp geliştirerek, Dynax 7000 AF SLR kamerasında kullandı ve bunu Amerikan piyasasında Maxxum adı altında pazarladı. Honeywell, Minoltanın kendine ait patent haklarını ihlal etmesi ile ilgili şartların oluşmasını ve Minoltanın satışların yükselmesini bekledi ve şartlar oluştuktan sonra yasal işlemleri başlattı. Bu Honeywell’i tüm yeteneksizliğine maddi bir karşılık olması için yıllar Önce tezgahlanmış alaycı bir manevraydı.

    Honeywell, kendi patent haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Minoltaya karşı dava dosyası hazırladı. Minolta’nın, Honeywell’e Jürinin belirlediği 95.490.000 dolar ve yıllık faizleriyle birlikte toplam 127.500.000 dolar zarar tazminatı Ödemeye mahkum etti. Maliyet, Honeywell’ in mahkemeye sunduğu ekipmanlar üzerinden hesaplanmıştı. Bu tazminatın içinde kameralar, lensler ve Honeywell’ in patenti olan AF sistemi ile direkt olarak ilgisi olmayan bir sürü ek şeyler vardı. Bunun anlamı lisans bedeli olarak kamera başına 71 $ yani kameranın bedelinin % 13.4’ü olarak hesaplanmıştı ama normalde % 3 olarak hesaplanıyordu. Dava devam ederken Honeywell; Minolta Maxxum kameraların ithal edilmesine de yasak koydurarak, Minoltaya bir darbe daha vurdu.

    Honeywell 1983 yılında herhangi bir zamanda Minoltayı dava ederek, AF pazarına girebilirdi ama yapmadı. Yerine Minoltanın SLR ve Kompakt kameralarının satış adetlerinin yükselmesini bekledi. Bunun üzerine Minolta AF teknolojisinin kendi dizaynları olduğunu ve sistemi kendilerinin geliştirdiği fikrini temel kabul eden bir gÖrüşle Honeywell firması ile mahkemede savaşmaya karar verdi. Minolta kendi AF teknolojisinin temelde Honeywell’in telemetre sisteminden farklı olduğunu mahkemede çok doğru bir şekilde savundu. Honeywell’in avukatları; Minoltanın Faz Algılamalı AF sistemini Stauffer’in 1983 yılından Önce patentini aldığını yani patent başvurusunun 1981 yılında yapıldığını ve 1983 yılından Önce verildiğini ve bÖylece Minoltanın kendi sistemini ne zaman geliştirdiğini merak ettikleri yÖnünde güçlü bir savunma yapmışlardı. Minolta 1991 yılında Honeywell’in Minolta Maxxum modellerinin ithal edilmesi ile ilgili ihtiyati tedbir kararına kadar kendi ayakları üzerinde durabiliyordu. Bu Honeywell tarafından uygulanan ve Minolta markasına olan güveni sarsmak için tezgahlanmış başka bir alaycı oyundan başka birşey değildi. Minoltaya olan güveni sarsmayı başardı da. Minolta; Markasının imajından Önce Honeywell’in kendi aleyhine açtığı yasal süreci bir an Önce sonlandırmaya karar verdi.

    Honeywell’in TCL2 visitronic modülünü lisans altında kullanan diğer Japon kamera firmaları ne yaptı. Honeywell’in fırsatçı yaklaşımları ile Minoltayı yıkmasından sonra sıra onlara da gelmişti. Bu firmalar, Honeywell'e 1995 yılında telif hakkının bittiği yıla kadar ek olarak telif hakkı Ödemek zorunda kaldılar. Bu onlara pahalıya mal olmuştu. Daha sonra tüm dosyalarını toplayıp Honeywell’i Japonyada dava etmişlerdi. Sonuç çok değişik olmuştu. Honeywell, Minoltanın adını Amerikada lekelemesi sonucunda paçasını kurtarmıştı ama Japonyadaki bir sürü büyük kamera üreticisine karşı bunu başaramamıştı.

    Şubat 1992 de New Jersey Federal bÖlge mahkemesi; Minoltayı, Honeywell firmasına ait AF teknolojisi ile ilgili patent haklarını ihlal ettiği ve firmaya maddi zarar vermesi gerekçesiyle 96 milyon dolar tazminat Ödemeye mahkum etti. Honeywell ayrıca Minoltadan telif hakkı ve mahkemeden de Minoltanın Amerikadaki satışlarına yasak getirilmesini talep etmişti. Minolta, Honeywell firmasına; Patent haklarını ihlal etmediklerini iddia etmesine rağmen 127.5 milyon dolar Ödeyerek, mahkemelerde uzun yıllar mücadele etmenin şirket imajını zedeleyeceğini düşündü ve mahkemelerden uzak durmaya karar verdi.

    Honeywell firması daha sonradan Nikon, Canon ve Olympus gibi üreticilere de bu konuyla ilgili dava açacağını ilan etti ve 1987 yılında bu firmaları mahkemeye verdi. Ağustos ayında Honeywell firması, Nikon ve Canonla, Honeywell’ e ait AF teknolojisindeki patent hakların ihlali ile ilgili uzlaşmaya vardıklarını açıkladı. Nikon 1995 yılında patent hakları bitinceye kadar Honeywell firmasına 45 milyon dolar Ödeyeceğini açıklamıştı. Canonda benzer bir Ödemeyi kabul etmişti. Olympus ve Konica bu uzlaşmanın mahkeme dışında gerçekleşmesini istediler (Asahi optik, Ricoh ve diğer firmalarda aynı yolu izlemeyi tercih ettiler). Honeywell; İçinde Matsushita elektrik ve Kyocera’ nında bulunduğu şirketlerden toplam 124.1 milyon tazminat alacağını açıklamıştı.

    SON SÖZ

    çok şükür ki Honeywell firması AF ile ilgili kendisine tanınan patent hakkının 1995 yılında biten süresini, bitmesinden sonra ne yenilemiş ne de süresini uzatmamıştır. Dünyanın en yenilikçi teknolojilerini üreten Sony firması da SLR kameralar için AF geliştirmeye 2004 yılında Konica ve Minolta firması ile birleşerek katkı sağlamaya başladı. Bu birleşme 2005 yılının Haziran ayında kamera geliştirme ve üretme haklarını elde ederek meyve vermişti. Konica ve Minoltanın üzerinde çalışılabilecek şekle dÖnüştürdükleri fikirleri sayesinde Sony’ nin Faz Algılamalı AF sistemi birçok rakibinden çok daha etkin çalışmaktadır. Eğer Honeywell açgÖzlülük etmeseydi, 1990 yılında Japonyada yaşanan durgunlukta Minoltanın ekonomik durumu çok daha iyi olurdu.

    Fotoğraf endüstrisine gelişim bakımından Honeywell’in hiçbir katkısı olmadı. Tek katkısı Asahi lisansı altında ithal ettiği Pentax Spotmatic, Heiland Pentax veya Honeywell Pentax adlı kameraların yalnızca Amerika içinde dağıtımını yapmaktı o kadar...

    • Harika 3
  5. Merhaba, Mehmet Bey;

    Öncelikle geç cevap verdiğim için kusura bakmayın. Bu sistemin Canonda karşılığı var mıdır? doğrusu pek bilemiyorum ama olsaydı insanlar bunu bir yerlerde paylaşırlardı diye düşünüyorum. Sistem temelde ışığı Ölçen, beyaz ayarını yapan ve AF ile komplike çalışan bir sistem. Canon'unda hareketli konuları izleme Özelliği var diye biliyorum ama nasıl bir teknoloji kullandığını henüz bilmiyorum. Duyduğuma gÖre Canon henüz fotoğraf karesini renkli gÖremiyormuş, 2 renkli gÖrdüğü yÖnünde sÖylentiler var ve Ölçümü % 18 gri kart yÖntemine gÖre yapıyorlar diye biliyorum.

    Nikon, RGB algılayıcı ve SCENE RECOGNITION SYSTEMİ ilk olarak Nikon F5 modelinde kullandı ve ondan sonra da kullanmaya devam etti. çok yakın bir zamanda AF sisteminin nasıl geliştirildiği ve geliştirildiği zamanlarda Patent haklarının ihlali nedeniyle hangi firmanın başına ne gibi problemler getirdiğini anlatan bir yazı yayınlayacağım.

    Nikon ürünlerinin bünyelerinde barındırdıkları yeni teknolojiler nedeniyle pahalı olduğu yÖnündeki sorunuza gelince; Nikon diğer firmalardan daha tutucu ve yeniliklere biraz daha geç kapısını açıyor ve bir teknoloji tam rayına oturmnadan onu kullanmak istemiyor, daha sonra yaptığı zamanda ses getiren kameralar yapıyor.

    Benim Nikon tercihim; lenslerinin uzun yıllar en yeni gÖvdelerde bile kullanılmasına imkan veren düşünce yapısı, Nikon flaşlarının Ölçümünün bir eşinin de olmamasıdır..:)

    Sorunuza cevap olabildi mi?

    Selamlar,

  6. Kemal Bey, Merhaba;

    Nikon da başladı yoldan sapmaya...:) Maliyet indirimi için gövdesinde AF motoru olmayan modeller çıkarıyor. Yeni kamera alacaklar için fiyat yönünden belki bir avantaj ama elinde eski lensleri olanlar için çok kötü bir haber...:(

    Paylaşım için çok teşekkürler...

    • Harika 1
  7. Bu yazıda DSLR kameralarda özellikle de Nikon markasındaki otomatik netleme sisteminin nasıl çalıştığını ve kamerada bulunan netlik noktası, netlik noktası türleri, netlik modları ve otomatik netlik (AF) alan modları hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Umarım konuyu merak eden arkadaşlara yardımcı olur...

    www.mansurovs.com' dan Türkçeye çevrilmiştir.

    OTOMATİK NETLEME SİSTEMİ (AF) NASIL çALIŞIR

    Kameralarda otomatik netleme (AF) sistemi Aktif ve Pasif olmak üzere 2 gruba ayrılır.

    AKTİF AF SİSTEMİ

    Bu sistemde kamera kızılötesi ışınları cisme gönderir ve cisme çarparak geri dönen ışınlar sayesinde cisimle kamera arasındaki mesafe hesaplanır ve cisme olan netlik bu bilgiye göre yapılır. Ancak düşük ışık koşullarında maalesef çalışmaz. Bu sistem durağan ve 4-6 metre gibi mesafelerdeki cisimlerin fotoğraflanmasında kullanılmaktadır. Hareketli cisimlerin netlenmesinde kullanılmamaktadır. Canon ve Nikon kameralarda AF yardımcı ışığı ile yapılan çekimlerde Aktif AF sistemi kullanılmaktadır.

    PASİF AF SİSTEMİ

    Bu sistem Aktif AF sisteminden çok farklı çalışmaktadır. Faz Algılama denilen sistemle (Phase Detection) lensten geçen ışığın özel bir algılayıcıya veya kameranın kendi görüntü alıgılayıcısına düşürüldüğü Kontrast Algılama (Contrast Detection) denilen yöntemi kullanılmaktadır. Kontrast algılama ile netlik nasıl yapılıyor?

    Kamera fotoğrafı çekilecek konudaki kontrast’ın en yoğun olduğu yeri arar. Kontrastın yüksek olduğu yer nettir. Eğer bulamazsa karedeki başka noktalardaki kontrast yerleri arar. Bu ise Pasif AF sistemin netliği yapabilmesi için yeterli kontrastın olması gerektiği anlamına geliyor. Lens, tek renkli veya pürüzlü bulanık bir yüzeyde netliği aramaya başladığında netlik başarısız olur. çünkü kameranın netlik yapması için cismi kenarı ile birlikte daha doğrusu kenardaki kontrastı algılaması gerekir.

    Gelişmiş DSLR kameralar hem Faz hemde Kontrast algılamaya yöntemlerini, gerektiği zaman kullandıkları halde tüm aynasız kameralar, bas-çek dediğimiz ayarsız otomatik ve video kameralar sadece kontrast algılayarak netliği yaparlar. Kontrast algılama ile yapılan netlikte ışığın direkt olarak görüntü algılayıcısına gelmesi gerekir. DSLR kameralarda bulunan arka LCD’den çekim yapılmak istendiğinde (Liew-View) kamera aynasını yukarı kaldırır ve algılayıcıya ışığı direkt olarak göndererek bu fonksiyonu yerine getirir. Kontrast algılama sistemi daha çok durağan konuların netlenmesinde kullanılırken Faz algılama sistemi ise hareket eden konuların netlenmesinde kullanılmaktadır. Kontrast algılama sistemi özellikle çoğu zaman düşük ışık koşullarında Faz algılamaya göre daha hassastır. Faz algılama yöntemi kullanan DSLR kameralarda netliği yapmak için bir veya daha çok netlik noktası seçmek zorundayken, kontrast algılamalı sistemde tüm karedeki (en uç köşeler dahil) kontrast algılanarak daha esnek netlik yapılır. DSLR kameralarda arka LCD’ den yapılan çekimlerde kullanılan kontrast algılama yönteminin dezavantajı son derece yavaş olmasıdır. DSLR kameralarda video çekiminin giderek önem kazanması nedeniyle bu yavaşlığın üreticiler tarafından ilerde düzeltileceğini düşünülmektedir.

    DSLR kameranızın önünde AF yardımcı ışığı varsa bu Aktif AF sisteminin bir parçası değildir. Tıpkı flaşta olduğu gibi konunuzu aydınlatırlar ve kameranın Pasif AF sisteminden faydalanır.

    NETLİK NOKTALARI

    Netlik noktaları vizörünüzden baktığınızda gördüğünüz küçük içi boş kare veya noktalardır. üreticiler giriş seviyesi ve profesyonel seviye kameraları birbirinden ayırmak için farklı AF sistemleri kullanmaktadırlar. Profesyonel seviye DSLR kameralarda bu netlik noktaları çeşitli ayar seçenekleriyle ayarlanabilen gelişmiş özellikler barındıran ve çok sayıda noktadan oluşurken, giriş seviyesi DSLR modelleri temel AF gereksinimlerini karşılayacak şekilde ve az netlik noktası içerecek şekilde tasarlanmaktadırlar. Bu netlik noktaları Faz algılamanın bir parçasıdırlar ve herbir netlik noktasındaki kontrast kamera tarafından algılanmaktadır. Netlik noktalarının yerleşimi ve sayısı sadece kamera üreticilerine göre değil kamera modeline göre de değişmektedir.

    Nikon-D5000-vs-D300s-AF-Points.jpg

    Yukarıda solda gördüğünüz üzere Nikon D5000’ de 11 tane netlik noktası ve sağda Nikon D300s’ de ise 51 tane netlik noktası bulunmaktadır.

    Büyük fark netlik noktasının sayısındadır. Peki netlik noktası sayısı önemli midir? Elbette ama tek başına yeterli değildir. Eğer netlik nokta sayınız fazlaysa kompozisyonunuzu yapıp, karenin özel bir kısmına netlik yapmak istediğinizde; Kamera özellikle hareketli bir konuyu (spor ve vahşi hayat konuları için son derece uygundur) bu farklı netlik noktaları arasında takip etmek için kullanır. Oysaki netlik noktalarının tamamı fark yaratmazlar. Farkı yaratan netlik noktasının türüdür.

    NETLİK NOKTASI TüRLERİYukarıda açıklandığı üzere sadece netlik noktası sayısı AF sistemlerinde önemli bir faktör değildir. Bunun yanı sıra netlik noktasının türü de hassas sonuçlar almak için son derece önemli bir konudur. 2 Tür netlik noktası algılayıcısı vardır.

    1-) Dikey tip

    2-) çapraz tip

    Dikey tip algılayıcı boyutsal ve sadece dikeydeki kontrastı algılar. çapraz tip algılayıcı ise 2 boyutludur ve hem dikey hemde yataydaki kontrastı algılarlar. Ayrıca çapraz tip algılayıcı dikey algılayıcıya göre daha hassastır. Bu ne anlama geliyor. Kameranızın AF sistemindeki çapraz tip algılayıcı ne kadar fazlaysa netlik o kadar hassas ve daha iyi yapılacak demektir. Bu nedenle yeni kamera duyurusu yapıldığında; kamera modeliyle ilgili tipik olarak şunlar söylenir. Bu kamerada X tane netlik noktası ve Y tane çapraz tip netlik algılayıcısı bulunmaktadır. üreticiler yeni kamera özelliklerini belirtirken netlik noktası sayısını ve özellikle çapraz tip algılayıcı sayısı fazlaysa gururla belirtirler. örneğin Nikon D7000’ de 39 tane netlik noktası ve 9 tane çapraz tip algılayıcıya sahiptir. Bu demektir ki 39 tane netlik noktası var ve bunlardan 9 tanesi çok hassas. Kamera alacağınız zaman ve özellikle spor ve çok hızlı vahşi hayat fotoğrafı çekecekseniz bu konuya çok dikkat etmeniz gerekir.

    AF PERFORMANSI ETKİLEYEN DİĞER FAKTöRLER

    Yukarıda toplam netlik noktası sayısının ve türünün çok önemli olduğunu gördük. Oysaki bu 2 konu hassas netlik için yeterli değildir. AF performansını ciddi olarak etkileyen diğer bir faktörde ışığın miktar ve kalitesidir. Şimdiye kadar kameranızın AF sisteminin gün ışığında ve parlak ışık koşulları altında çok mükemmel sonuçlar verdiğini ve iç mekanda az ışıkla mücadele etmeye başladığınızda ise size ızdırap verdiğini biliyorsunuz. Durum neden böyle? çünkü düşük ışık koşullarında kameranızın kontrastı algılaması çok zordur. Pasif netleme sisteminin lensten geçen ışığa güvendiğini hatırlayın. Eğer ışığın kalitesi zayıfsa, bu durum netlik performansına yansır.

    Işığın ve lensin kalitesinden konuşalım; AF performansı etkileyen en önemli faktörlerden biri lensin kalitesi ve en büyük diyafram açıklığıdır. Eğer elinizde eski bir lens varsa ve bu lensin merceklerinde fiziksel olarak küf mantarı, kir, içerde çok fazla toz ve öne/arkaya netleme problemleri bulunuyorsa AF performansınızın size ızdırap vereceği kesindir. Lensin açıklığına gelince diyafram açıklığı f/2,8 olan profesyonel seviye lenslerin f/5,6 lenslere göre daha hızlı olması bir nedendir. Tüm dijital kameralarda netlik diyafram en açık değerdeyken yapılır. Diyaframı f/16’ ya aldığınızda; netlik yine en açık diyafram üzerinden yapılır ve f/16 değerini ancak fotoğraf çektiğinizde kamera ölçtüğü diyafram (f/16) ve perde hızı değerlerini uygular ve ancak o zaman bu değeri alırsınız. Bu nedenle f/1,4 gibi çok hızlı lensler dışındaki diğer lenslerle AF performansı açısından büyük diyafram değerleri kullanmak daha iyi sonuçlar vermektedir. AF performansı açısından lenslerin en açık diyafram değeri f/2,0 veya f/2,8 arasında olması idealdir. F/5,6 gibi küçük diyafram değerleri olan lenslerle netlik yaparken lensin içinden geçen ışık miktarı az olduğu için netlik çok zor gerçekleşmektedir. Ayrıca f/1,4 gibi çok açık diyafram değerleri ile çalışmak hem AF performansını olumsuz yönde etkilemekte hemde çok sığ alan derinliği sağlamaktadır.

    Son olarak bir kamerada bulunan AF sisteminin kalitesi ve sağlamlığı son derece önemli bir etkendir. örneğin spor ve vahşi hayat fotoğrafı çeken profesyoneller için geliştirilen Canon 1D Mark III piyasaya ilk çıktığında yaşanan korkunç AF problemleri nedeniyle birçok kullanıcı bu olaya çok sinirlenmiş ve Canon’ un bu hatasını bir yazılımla düzeltmesini beklemişlerdi. Birçoğu bu nedenle Canon’ u bırakıp Nikon’ a geçmişti. Kamera tüm AF özelliklerini barındıracak şekilde üretilmişti ama AF sistemi çalışması gereken şartlar çalışmıyordu. Eğer en iyi AF performansı verecek modern DSLR kamera arıyorsanız ve özellikle spor ve vahşi hayat fotoğraflamak amacınız varsa Nikon ve Canon size çok gelişmiş ve sağlam AF sistemleri sunmaktadırlar (Diğer üreticiler ise onlara çok yakın sistemler geliştirerek, bu teknolojileri bir şekilde yakalamaktadırlar).

    DSLR NETLİK MODLARI

    Günümüzde, Birçok kamera çeşitli durumlar için bir sürü farklı netlik modlarına sahiptir. Fotoğrafını çekeceğiniz konu durağan bir portre olabildiği gibi koşan bir insan veya havada uçan bir kuşda olabilmektedir. Durağan konuları fotoğraflarken önce netlik yapar sonra fotoğrafı çekeriz. Eğer konunuz hareket ederse o zaman netliği tekrar yapıp fotoğrafı tekrar çekersiniz. Eğer konunuz sürekli hareket ediyorsa; Kameranızın bu harekete göre netliği otomatik olarak tekrar yapması gerekir. İyi haber DSLR kameranızda bu tip durumlarda kullanmak üzere çeşitli fonksiyonlar bulunmaktadır. Şimdi bu detayları inceleyelim.

    TEK NETLİK MODU (SINGLE AREA FOCUS MODE) AF-S

    Tek alan AF; Nikon tarafında AF-S, Canonda ise “One Shot AF†olarak bilinir. Vizörünüzdeki netlik noktalarından birini netlik yapmak için seçersiniz ve kameranız da sadece bu noktadaki kontrasta bakar. Deklanşöre yarım basılı tuttuğunuzda veya bu fonksiyonun özel olarak yapılması için atanmış bir AF tuşuna (eğer varsa) bastığınızda; Eğer konunuz hareket ediyorsa kamera öncelikle netlik yapmaya gayret eder. Netliği yapamazsa, siz deklanşöre basmaya devam etseniz bile kilitlenir netleme yapmaz. Bu modda kameranız fotoğrafı çekmeden hemen önce konunuza netliği yapar ve kilitler. Eğer netleme yapılmadan konunuz hareket ederse veya netleme başarısız olursa deklanşöre bastığınızda fotoğraf çekemezsiniz (netlik olmadığı için). Nikon D300s gibi bazı kameralarda AF kullanıcı menüsünde bulunan netlik tam yapılmadan bile fotoğrafı RELEASE (çek) seçeneğini seçerseniz, netlik tam yapılmadan da kameranız fotoğrafı çeker. AF-S moduyla ilgili bir kaç şeyi daha not edelim. Kameranıza kızılötesi AF yardımcı aydınlatması bulunan harici bir flaş taktığınızda; Bu aydınlatmanın çalışması için kameranın AF modunun AF-S ‘ye ayarlanmış olması gerekir. Kameranızın önündeki AF yardımcı aydınlatma ışığı da yine AF-S modunda çalışır.

    SüREKLİ NETLİK / AI SERVO FOCUS MODE (CONTINUOUS FOCUS MODE) AF-C

    Tüm modern DSLR kameralarda bulunan ve markalara göre adına Nikonda sürekli çekim (AF-C) ve Canonda ise “AI SERVO†denilen netleme modudur. Bu modda kameranız hareket halindeki konunuzu izler ve bu mod özellikle vahşi hayat ve durağan olmayan konular için uygundur. çalışma prensibi ise; Konunuzun hareketini analiz eder, yani konunuzun nerede olacağını tahmin ederek netliği cismin olacağını tahmin ettiği son noktaya yapar. Sürekli netlik modunun güzel özelliği, eğer konunuz hareket ederse, netliği ona otomatik olarak yapar. Sadece parmağınızı deklanşöre yarı basılı tutmak yada bu işlem için özel olarak yapılmış bir AF tuşuna (eğer varsa) basılı tutarak kameranızın konunuzu izlemesini sağlayabilirsiniz. Tek alan AF (AF-S) ile sürekli alan AF (AF-C) modunu karşılaştıracak olursak; Sürekli AF modu genellikle ayarlanabilen (özellikle üst sınıf DSLR modellerinde) ve konuyu tek nokta veya çoklu nokta ile izleme fonksiyonu gibi karışık konuları içermektedir.

    TEK/SüREKLİ KARIŞIK MOD (SINGLE / CONTINUOUS HYBRID MODE) AF-A

    Bazı kameralar Nikon’un AF-A ve Canon’un “AI FOCUS AF†dediği basit olarak; kameranın tek nokta netlik ile sürekli netlik modları arasında geçiş yapabildiği moddur. çalışma şekline gelince; Kamera konuya netliği hareketsizken yapar ve konunuz hareket ederse otomatik olarak sürekli netlik moduna geçerek netliği takip eder. Alt sınıf Nikon DSLR kameralarda kameranın AF sistemi için varsayılan bu mod (AF-A) birçok durumda çok işe yaramaktadır. Bu mod yeni başlayanlar için geliştirilen bir mode olduğundan üst sınıf modellerde bulunmamaktadır.

    TAM ZAMANLI OTOMATİK NETLEME (FULL-TIME SERVO FOCUS MODE) (AF-F)

    Bu yeni netleme sistemi AF-F adında Nikon’ un yeni geliştirdiği ve video özelliğinde ön izlemeli çekim devam ettiği sürece netlik yapan sistemin adıdır. Hızlı konuları netlemede çok iyi değil ama gelecekte çok iyi olacak gibi görünüyor. Nikon’un bu özelliği daha hızlı ve daha kullanışlı hale getirmesi gerekli.

    AF ALAN MODLARI

    DSLR kamera üreticileri fotoğrafçıların çekecekleri konuya göre seçecekleri AF-S, AF-C, AF-A ve AF-F gibi bir sürü otomatik netlik modlar geliştirmişler. Bunlar zaman zaman kullanıcıların kafalarını karıştırabilmektedir. Birçok giriş seviyesi ve yarı profesyonel kameralar bu fonksiyonları menülere eklerken D300s, D700, D3s, D3x gibi profesyonel kameralar ise bu fonksiyon için kameranın arka tarafına bu modları seçen düğme tasarlamışlardır. Peki bu modlar ne işe yarıyor. Şimdi sırayla bu konuyu inceleyelim.

    TEK NOKTA AF ALAN MODU (SINGLE POINT AF AREA MODE)

    Nikon’da “Tek Nokta†ve Canon’da “Manuel AF Nokta†denilen tek nokta AF alan modunu seçtiğinizde; Kamera, sadece vizörde görerek seçtiğiniz bu noktaya netlik yapar. Eğer netlik noktasını yukarı, aşağı, sağa, sola değiştirdiğinizde kamera, seçtiğiniz noktada bulunan kontrast dikey ve çapraz tip algılayıcılar tarafından algılanarak netlik sadece o noktaya ayarlanır. Bu mod genellikle manzara, mimari ve diğer durağan konuları fotoğraflamak için daha uygundur.

    Single-Point-AF-Area-Mode.jpg

    DİNAMİK AF ALAN MODU (DYNAMIC AF AREA MODE)

    Nikon’ da “Dinamik†Canon’da ise “Genişletilmiş Netlik Noktası†denilen bu modda vizörde gördüğünüz netlik noktalarından birini seçiyorsunuz ve kamera bu istediğiniz noktaya başlangıçta netlik yapıyor. Yani başlangıçta tek noktaya netlik yapılyor ve eğer konunuz hareket ederse; Kameranız seçtiğiniz netlik noktasının çevresindeki netlik noktalarından faydalanarak, konunuzun hareketini izler ve konunuza olan netliği korur. Bu sırada kameranızı konunuzun hızına uygun şekilde hareket ettirerek konunuzu başlangıçta seçtiğiniz netlik noktalarına mümkün olduğu kadar yakın olduğuna emin olmaya çalışırsınız. Dinamik alan netleme sistemi kuşlar gibi hızlı hareket eden konularda kullanmak için çok iyidir. çünkü kuşları uçarken netlemek çok zordur. Yüksek model DSLR kameralarda tüm netlik noktalarından seçtiğiniz bir grubu bu tür çekimler için kullanma şansınız vardır. örneğin Nikon D7000 modelinde Dinamik netlik modunda netlik noktalarını 9, 21 ve 39 adet gruplara bölerek kullanmak mümkün olmaktadır. Eğer fotoğrafını çekeceğiniz konuyu kadrajın ufak bir parçasında izlemek istiyorsanız Dinamik AF modunu 9 tane netlik noktasına, tüm karede izlemek istiyorsanız o zaman Dinamik AF modunu 39 tane netlik noktasını izleme fonksiyonuna ayarlayabilirsiniz.

    Dynamic-AF-Area-Mode.jpg

    3D İZLEME MODU (3D TRACKING MODE)

    Son olarak Nikon’un bir çok modelinde; Netliği baştan sizin seçtiğiniz bir noktaya yapan ve konunuz hareket ettiğinde ise kameranın hareket eden konunuzu izlediği “3D İzleme Modu†bulunmaktadır. Bu modun özelliği; netliği ayarladığınız noktadaki renkleri okuyan özel bir algoritma kullanmasıdır. Yani sizin izlenmesini istediğiniz yerdeki rengi hafızasına alarak o renk karede nereye giderse oraya netlik yapmaktadır. En büyük avantajı konu hareket ettiği zaman netlikle uğraşmayıp, konunuzun kadrajınızdaki kompozisyonunu tekrar yapabilmenize olanak vermesidir. örneğin havada uçan siyah kuşların arasında bir tane beyaz kuş varsa ve onu izlemeye aldıysanız; kuş veya kameranız hareket ettiğinde sistem netliği korur ve size değişen duruma göre yeniden kadraj yapma şansı verir.

    İzleme Modu ve Dinamik Netlik Alan Modu arasındaki fark; Dinamik netlik alan modunda 9 veya 21 nokta için netliğin izlenmesini istediğiniz durumda ortaya çıkıyor. Eğer konunuzun netliğinin takip edilmesini istediğiniz 9 veya 21 noktalı izlemeyi seçtiyseniz; Konunuz bu noktaların dışına çıkarsa, kameranız konunuzu izlemeyemiyor. Ancak 3D izleme fonksiyonu ise konunuz seçtiğiniz netlik noktasından çok farklı bir yere gitse bile kameranız tüm karedeki seçilebilen noktaları tarayarak konunuzun en son nerede ise o netlik noktasını göstererek izleyebiliyor.

    OTOMATİK AF ALAN MODU (AUTO AF AREA MODE) Nikonda “Auto-Area AF†ve Canon da ise “Automatic AF Point Selection†denilen "Gör ve çek" diyebileceğimiz netliğin yapıldığı yöntemdir. Neyi fotoğrafladığınıza bağlı olarak, kamera netliği yapar. Karedeki insan teninin rengini algılayarak netliği öncelikle ona yapan çok güzel karmaşık bir teknoloji kullanmaktadır. Eğer karede birden fazla insan teni algılarsa, o zamanda netliği kameraya en yakın olana yapar. Eğer karede bir insan yoksa, kamera bu seferde kendisine en yakın ve en büyük nesneye netlik yapar. Bu modda kamera kendisinin netlik yaptığı noktayı ekranda sizin görüp onaylamanız için gösterir ve deklanşöre bastığınızda ise netliği oraya yapar.

    Auto-Area-AF-Mode.jpg

    DİĞER AF ALAN MODLARI

    Piyasaya yeni çıkan Nikon D7000 gibi kameralara “Yüz Tanıma AFâ€, “Geniş alan AFâ€, “Normal Alan AF†ve video çekimi için geliştirilen “Konu İzleme AF†yani AF-F gibi bazı otomatik netlik modlar geliştirilmiştir. Bu modlar büyük bir ihtimalle Nikon’un gelecekteki DSLR modellerinde kullanacağı video yeteneğini daha da iyileştirmek için geliştirdiği özelliklerdir. Bu özelliklerin hem kameraya has bir özellik olması hemde büyük bir ihtimalle yeni modeller çıktıkça bu özellikler değişeceği için tek tek detaya girilmeyecektir.

    www.mansurovs.com sitesinden çeviren

    ümit Alper TüMEN

    • Harika 7
  8. PREDICTIVE FOCUS TRACKING SYSTEM NEDİR, NASIL ÇALIŞIR VE FOTOĞRAFA NE KATKISI VARDIR?

    Bu konuya geÇmeden önce kameralarda netliğin otomatik olarak nasıl yapıldığını inceleyelim.

    Otomatik netleme lensinizi konuya yöneltip deklanşöre yarı basılı tuttuğunuzda gerÇekleşen bir fonksiyondur ve bundan sonra AF olarak kısaltılacaktır. AF fonksiyonu fotoğrafÇıya; İstediği kompozisyonu yapması iÇin zaman tanıyarak, fotoğrafÇının istediği güzel kareleri yakalamasını sağlar. Bu nedenledir ki; AF fonksiyonunun Çok Çabuk gerÇekleştirilmesi gerekir. DSLR kameralarda AF işlemi 2 şekilde yapılır.

    1-) FAZ ALGILAMA (PHASE DETECTION)

    2-) KONTRAST ALGILAMA (CONTRAST DETECTION) Şimdi bu sistemleri ve nasıl Çalıştıklarını sıra ile inceleyelim.

    1-) FAZ ALGILAMA

    PHASE_DETECTION.jpg

    SLR makinelerde FAZ ALGILAMA denilen AF modülü iÇinde ayırıcı mercekler kullanılan yukarıdaki şekilde görülen sistemler mevcuttur. Burada lensten gelen ışık 45 derece aÇılı aynada 2 yol izler.

    1-) Aynadan yukarıdaki pentaprizmaya yansıtılıp, oradan da vizör aracılığıyla bize ulaşır. Ayrıca bazı kamera markalarında yukarı giden ışık pozometrik ölÇümleri yapan algılayıcılara iletilir.

    2-) Aynanın ortasında şeffaf bir kısımdan geÇen ışık, aşağıdaki şekilde görülen AF modülünün iÇine başka bir aÇılı ayna ile yansıtılır.

    Işığın izlediği 2 farklı yol aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

    CANON_5D_AF.jpg

    Bundan sonrası karmaşık hesaplamalar ve algoritmalar kullanılır. Lensten geÇerek gelen görüntüye ait bilgilerden 2 tane görüntü üretilir. Bir satır okuma algılayıcısı ile bu 2 görüntü arasındaki uzaklık ölÇülerek netlik yapılmayan kısım algılanır. Netlik yapılan odak, görüntünün kaydedildiği sensörün önüne düşüyorsa netlik olması gerekenden biraz öne yapılmış olup buna Front Focus denir. Netlik yapılan odak, görüntünün kaydedildiği sensörün arkasında kalırsa, netlik olması gerekenden biraz arkaya yapılmış olup buna da Rear Focus denir. Peki kameranız cismin önüne mi yoksa arkasına mı netlik yapıldığını ve bu durumda ne yapacağını nasıl anlar? İkiye bölünen görüntüler arasındaki mesafe olması gerekenden daha dar (Front Focus) veya geniş ise (Rear Focus) AF sistemi; doğru netliğin yapılması iÇin lensin hangi yönde ve ne kadar döndürülmesi gerektiğini Çok kısa sürede hesaplayarak lensi gerektiği kadar hareket ettirir. Hesaplama işlemi son derece hızlı gerÇekleştirilir. Faz Algılayarak netlik yapan sistemin mantıksal olarak anlatımı aşağıdaki şekildedir.

    Not: Front Focus ve Rear focus bakımından problemli bir kamera ile Çekilen fotoğraflar aşağıdaki gibi Çıkmayacaktır. Sadece daha kolay anlaşılması iÇin şekilsel olarak bu şekilde ifade edilmiştir.

    PhaseDetection-500px.jpg

    2-) KONTRAST ALGILAMA

    Kompakt kameralarda ve DSLR kameraların arka LCD'si ile yapılan (Liew-View) Çekimlerde netlik KONTRAST ALGILAMA sistemi ile yapılmaktadır. Sistem, Netlik olan yerde yüksek kontrast bulunur prensibine göre Çalışmaktadır. Kontrast algılamada görüntü algılayıcısından (sensör) görüntü ile ilgili gelen bilgiler analiz edilmekte ve lens kontrastın en yoğun olduğu yere hareket ettirilmektedir. Bu sistemde kamera lense netlik yaptırmadan önce Faz Algılama sisteminde olduğu gibi netliğin önde veya arkada olduğunu bilmemektedir. Sistem; Karedeki net olan yeri bulmak iÇin karedeki kontrast değişimlerini dikkate alarak, hesaplama yapmakta ve lens karedeki kontrastın en Çok olduğu yere netlik yapmak üzere hareket ettirilmektedir. Bu nedenle bu sistem faz algılamaya göre daha yavaş Çalışmaktadır. Sistemin avantajlarından bir tanesi görüntü algılayıcısı (sensör) AF fonksiyonu iÇin kullanılmaktadır.Hareketli bir konuyu vizörde netlemeye Çalışırken AF sistemi hareketi takip etmek iÇin Çok büyük bir ustalıkla gerekli hesaplamayı yaparak netliği sağlamaktadır. Konu eğer durağan bir konuysa netlik manuel olarak vizörden veya arka LCD’de daha da kolaylıkla yapılabilmektedir. Hareket eden bir konuya netlik yapmak iÇin parmağınızı deklanşör üzerinde tutarak netliği yapabilirsiniz. Bu ise zaman iÇinde kazanılacak bir tecrübedir.

    Şimdi de kameranızda bulunan netlik modlarına bir göz atalım;

    CONTINUOUS SERVO AF (AF-C)

    Yani sürekli netlik modu olarak adlandırdığımız sistem; Hareket eden cisme yapılan netliği korur. Ancak bu tek başına net fotoğraf Çekmek iÇin yeterli değildir. Çünkü makinenin netliği yaptığı an ile Çekimin yapıldığı an ve makinenin seri Çekim modunda ilk kare Çekildikten sonra 2. kareyi Çekmesi iÇin 50 mili saniye gibi bir zamana ihtiyacı vardır. örneğin kamerayı saniyede 6 kare Çekim moduna aldınız ve deklanşöre bastınız. Herbir fotoğraf arasında 50 ms bir gecikme yaşanmaktadır. Eğer fotoğrafladığınız konu hareketli bir konuysa bu sürede konunuz hareket eder ve elbette netlik kaybolur. Bu problemi Çözmek iÇin “hareketi önceden tahmin ederek takip sistemi†diye TürkÇe ifade edebileceğimiz “Predictive Focus Tracking System†kullanılmaktadır. Bu sistem hareketli cismin pozisyonunu ve hızını algılayarak, konunun hızına uygun olarak lensi netlik yapması iÇin hareket ettiren bir algoritma kullanmaktadır. Sistem tüm bunları yaparken de makinenin Çekime yeniden hazır olacağı 50 ms süreyi de dikkate almaktadır. Nikon’un AF fonksiyonu her koşul altında hareket eden nesneye yapılan netliği hareketi önceden tahmin eden sistem tarafından kontrol edilerek Çok büyük bir doğrulukla gerÇekleştirmektedir. Hareket eden bir konu onu algılamaya ve analiz etmeye Çalışan fotoğraf makinesi gibi bir araÇ iÇin Çok büyük bir veri demektir. Nikon hareket eden konudan gelen bu Çok büyük bir veriyi, sisteminde işleyip, takip ederek net fotoğraflar Çekmenizi sağlamaktadır.

    Yüksek hızlı sürekli modunda Çekimlerde netliğin, makinenin “hareketi önceden tahmin ederek takip eden sistemi†tarafından tahmin edilmesi döngüsünün (cisim sürekli hareket ettiği iÇin fotoğraf Çekilinceye kadar netliğin korunması iÇin bu döngü gereklidir) Çok hızlı bir şekilde yapılması net fotoğraflar iÇin hayati önem taşımaktadır. Bu döngü;

    1-) Hareket eden konunun algılanması,

    2-) Lensin netlik iÇin ayarlanacağı konumun hesaplanması

    3-) Lensin hareket ettirilmesini kapsamaktadır.

    Bu nedenle Nikon tescili kendisine ait olan “Overlap Servo†denilen alttaki şekilde kullanılan örtüşme olarak TürkÇeleştirebileceğimiz sistemi geleneksel netlik takip sistemine alternatif olarak geliştirmiştir. Geleneksel netlik takip sistemlerinde her bir döngü yukarıda aÇıklandığı üzere 3 aşamada gerÇekleşmektedir. Bu döngü netlik sağlanıncaya kadar gerÇekleşmektedir.

    Nikon’un örtüşme sisteminde ise; Lens netlik yapmak üzere hareket ettirilirken bir sonraki kare iÇin hazırlık yapılmaktadır. Böylece hareket eden konuların netlenmesi daha kısa sürmekte ve netlik daha doğru ve keskin yapılmaktadır.

    OVERLAP_SERVO.jpg

    Hareketi önceden tahmin ederek takip eden sistem özellikle kameraya doğru değişmeyen hızlardaki hareketli konuları netlemede Çok başarılıdır. Bu sistem F1 yarışlarında saatte 300 km hızla giden konuları bile Çok başarılı bir şekilde takip edebilecek kapasitededir. Yalnız sistem düşük kontrasta sahip ortamlarda rastgele hareket eden ve Çok aniden yön değiştiren konuları maksimum performansla takip edememektedir. Bu tip durumlarda netlik sistemi başarılı bir netleme iÇin nesnenin Çoklu netleme alanındaki hareketlerinden elde ettiği verileri biriktirerek en uygun kararı vermektedir.

    MULTI_CAM_3500_AF_FX.jpg

    üstte gördüğünüz Multi-CAM3500FX otomatik netlik modülü Nikon’un D4, D3, D3X, D300, D300s, D800 ve D700 modellerinde kullanılan ve 51 tane netlik noktasına sahip olan ve gelişmiş AF sistemin iftihar edilecek parÇasıdır. örneğin ayarların birinde fotoğrafÇının isteğine ve dikkate aldığı şartlara göre en uygun AF ayarına kendiliğinden geÇmektedir. Ayrıca netlik bitişik netlik alanlarını birleştirerek grup haline getiren ve hareketli nesnenin konumunu grup netlik alanından diğer netlik alanına otomatik olarak kaydıran bir ayar seÇeneği de bulunmaktadır. üstelikte kullanılan lensin Çeşidine bağlı olmaksızın merkezde 15 tane (Cross Type Sensor) alandaki enine ve boyuna hareketleri algılayabilmektedir. Nikon’un eşsiz otomatik netleme teknolojisi geniş bir alanda netlik yapılamayan bölgeyi algılama özelliğine sahiptir. Konuya olan uzaklık Çok hassas bir şekilde ve cismin netlik noktasının neresinde olduğuna bağlı olmaksızın hesaplanabilmektedir. Netlik yapılamayan bölgenin algılanmasında takip edilen cismin odaktan sapmasının kusursuzca algılanması netlik yapılamayan konular iÇin kritik bir konudur. Eğer algılama mesafesi dar ise, lens netlik yapmak üzere hareket ettiğinde; Sistem netlik yapılmadan önceki sapma miktarını algılamak zorundadır. Bu ise daha uzun netleme süresine ihtiyaÇ duymaktadır.

    Nikon basit bir fonksiyonla kullanıcılarına hareketli nesneleri kolay ve etkili olarak netlemeleri ve güzel fotoğraflamaları iÇin yeni teknolojileri geliştirmeye devam etmektedir.

    Not: Sitenin TürkÇe karakterleri tanımama gibi bir özelliği var sanırım. Kullandığım tüm küÇük harf Ç'ler büyük Ç oluyor ve bu yazdıklarım bile anlamsız oluyor...:)

    Umarım konuyla ilgili araştırma yapanlar iÇin faydalı olmuştur.

    ümit Alper TüMEN

    • Harika 1
  9. pic_001.jpg

    Bu yazıda, Nikon markasının ilk olarak Nikon F5 (1996-2004) modelinde kullanmak için 3 yılda geliştirdiği ve geliştirildiği yıllarda (1993-1996) kullanılması düşünülen Nikon F5 modeline getireceği devrim niteliğindeki yenilikleri ve dijital kameralara geçtikten sonra ise fonksiyonlarına eklenen BEYAZ AYARI ile 1005 pixel RGB algılayıcısının ve Scene Recognition System' in nasıl geliştirildiğinden ve ne işe yaradığından bahsedeceğiz. Bu yazı çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.

    Scene Recognition System denilen SAHNE TANIMA SİSTEMİ olarak Türkçe ifade edebileceğimiz sistem; Profesyonel fotoğrafçıların bir fotoğrafı çekmeden önce netliği, pozometrik değeri ve beyaz ayarını tecrübelerine göre yaptıkları şekilde fotoğrafçının beyni gibi çalışarak bu işlemlere karar vermektedir. Nikon D3, D3X, D3S, D700, D300, D300S modellerinde 1005 pixel RGB algılayıcı kullanan sahne tanıma sistemi bulunmaktadır. Bunlar hariç diğer Nikon kameralarda ise 420 pixel RGB algılayıcı kullanılmaktadır. Sadece Nikon D7000' de 2016 pixel RGB algılayıcı kullanımıştır. Son olarak Nikon D4 ve Nikon D800-D800E kamerada ise 91000 pixel RGB algılayıcı kullanılmıştır.

    Sistemin detayına geçmeden önce biraz ön bilgi verelim. Bu sistemin 3 temel görevi vardır.

    1-) Netlik ve hareketli konuların netliğinin izlenmesi

    2-) Pozometrik değerlerin hesaplanması ve TTL flaş ölçümleri

    3-) Işık kaynağının tanımlanarak beyaz ayarının en doğru şekilde yapılmasıdır.

    SCENE_RECOGNITION_AND_EXPEED_SYSTEM+copy.jpg

    1-) NETLİK VE HAREKETLİ KONULARIN İZLENMESİ

    Makine fotoğrafı çekilecek konuyu inceler ve kare içerisinde önce insan olup olmadığını kontrol eder. Eğer insan varsa netliği öncelikle ona yapar. Peki kameramız insanı nasıl algılar? Kameranın hafızasına insanın olası tüm ten renkleri kaydedilmiştir. Kamera karede insanın ten rengini arar ve bulduğu anda netliği ona yapar. Karedeki insan hareket ediyorsa; Netliği bu harekete göre korur. İnsan değilde başka hareketli bir cisim varsa ve hareket ediyorsa, bu cisme olan netliği fotoğraf çekilinceye kadar izler ve korur.

    2-) POZOMETRİK DEĞERLER VE TTL FLAŞ öLçüMLERİ

    Fotoğrafı çekilecek konudaki ışığın özellikle parlak noktaları analiz ederek en doğru pozometrik değerleri vermektedir. Bu fonksiyon aynı zamanda flaşla çekim için gerekli analizleri de yapmaktadır.

    3-) OTOMATİK BEYAZ AYARI

    Fotoğrafı çekilecek cisimden gelen ışığı analiz ederek, ışık kaynağının tespit edilmesiyle en doğru beyaz ayarının yapılması sağlanır.

    Teknik olarak sahne tanıma sistemi; 1005 pixel RGB algılayıcı yardımıyla konuyu takip ederek netliği hızlı ve kusursuz bir şekilde yapar, pozometrik değerleri belirler ve beyaz ayarını renk ve parlaklık değerlerini kullanarak yapar. 1005 Pixel RGB algılayıcı ilk olarak 1996 yılında piyasaya sürülen Nikon F5 modelinde kullanılmıştır.

    Sistemin çalışma esası; Konudan gelen renk ve parlaklık bilgileri 1005 pixel RGB algılayıcı tarafından algılanıp; Pozometrik değerin belirlenmesi, netliğin ve beyaz ayarının hassas bir şekilde yapılması için kullanılmaktadır. Bu sensör konunun pozisyonundaki değişimleri de takip edebilmektedir. Sensörün Nikon F5 modelindeki yeri aşağıdaki şekildedir.

    RGB_Sensorlocation.jpg

    Bu sistem kameralar hakkındaki temel düşünceyi değiştirmiştir. 1005 Pixel RGB algılayıcı üzerinde aynı zamanda 3D renkli matriks ölçüm sistemi de bulunmaktadır. Bu sistemde konudaki ışık daha önceki makinelerde kullanılan ve pozometrik ölçümde kullanılan % 18 gri karttan yansıyan ışığı okumak yerine tüm kareyi renkli olarak okuyarak, konudaki parlaklık, kontrast ve uzaklık bilgilerinden faydalanmakta ve sonuç olarak çok daha kusursuz pozometrik değerler elde edilmektedir. Uzaklık bilgisi Nikon’un geliştirdiği D ve G lensler kullanılması durumunda hesaplanabilmektedir. Bir anlamda 1005 RGB algılayıcı teknolojisini kullanan fotoğraf makineleri pozometrik değerleri hesaplarken kendisinden önceki makinelerden farklı olarak konuyu renkli olarak görmektedir. Her rengin ışığı yansıtma katsayısının farklı olduğu düşünülürse sistemin ne kadar önemli bir iyileştirme olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

    Bu sistem, sensörden gelen bilgilerin sistem tarafından parlaklığın ötesinde bir sürü parametrenin ışığında; Pozometrik değerlerin çok daha kusursuz olarak hesaplandığı ve insan beynine en yakın sistem olacak şekilde geliştirilmiştir. Sisteminin ana fikri; Fotoğrafçının daha vizörden bakarken fotoğraf hakkında vereceği karmaşık kararların kameraya bırakılması olarak özetlenebilir. Bu sistem beyaz ayarı, pozometrik değerler ve netlik konuları gibi 3 önemli teknolojinin üstün yönlerini birbirine bağlamaktadır. Profesyonel doğa fotoğrafçıları; Beyaz ayarı, netlik ve pozlama konularını geçmiş deneyimlerinden faydalanarak ayarlamaktadırlar. Fakat karedeki renk ve kontrast bilgileri fotoğrafçılar tarafından bilinemeyeceği için 1005 pixel RGB algılayıcı tarafından algılanmakta ve makine tarafından bir dizi karmaşık hesaplama gerçekleştirilerek daha kusursuz fotoğraflar çekilmesi garanti altına alınmaktadır.

    Sahne tanıma sisteminin başlıca özelliği konuyu analiz ve takip etmesidir. Başlangıçta 1005 pixel RGB algılayıcı gelen bilgilerle ön ve arka plan olarak analiz ederek, bu alanda yukarıda da anlatıldığı üzere insan ten rengini aramaktadır. İlk aşamada makine, çekilecek konuda insan var mı? diye kareyi inceler ve eğer bir insan ten rengi yakalarsa netliği çekilen karenin içindeki insana yapar. Sistem, konu netlik sahasının dışına çıktığı durumda bile, her zaman netliği konuya yapmaktadır. Konu izlemesi 3D izleme sistemi ile mümkün olmaktadır.

    1005 Pixel RGB algılayıcının işleyişi ile ilgili şekil aşağıdadır.

    meteringillus.jpg

    A.1005 RGB algılayıcı gelen veri

    B.Renk verisi

    C.Temel veriler (Küçük grup okumaları)

    D.Parametreler

    e.Renk

    f.Parlaklık

    g.Kontrast

    h.Seçilen alandaki konum bilgisi

    I.D ve G tip lens kullanılması durumunda cisimle aradaki uzaklık bilgisi

    J.Veritabanı

    K.Otomatik ton dengelemesi

    D3, D3X, D3S, D700, D300 ve D300S de kullanılan 51 tane netlik noktası otomatik netleme fonksiyonunda kayda değer performans artışı sağlamıştır. Birde 3D izlemenin gelişiyle konudaki netlik kararlı bir şekilde merkezde tutulabilmektedir. Böylece konu izlenirken bile yeni bir kompozisyon yapılabilmekte ve çekimi son derece rahat bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bir tenis maçında kadrajınızın sağında ve solunda bırakacağınız boşluğu oyuncunun düz ve ters vuruşlarında yapacağı yere göre değiştirmenizi sağlayabilmektedir. 3D izlemenin en büyük avantajı ani hareketlerde çekim açınızı değiştirmenize imkan vermesidir. Aşağıdaki şekilde 3D izlemenin bir örneği 3 ayrı karede anlatılmaktadır. Bu örnekte fotoğrafını çekeceğimiz konunun sistem tarafından netliğinin izlemesini istediğimiz noktasını seçiyoruz ve ondan sonra netlikle uğraşmayıp sadece hareket eden cismi istediğimiz kadrajda tutmak için makineyi hareket ettirerek takip ediyoruz. çekmek istediğimiz anda da deklanşöre basıp fotoğrafı çekiyoruz.

    51_PONTS_3D_TRACKING+copy.jpg

    1. Karede kameranın netliği koruyarak takip etmesini istediğimiz noktayı seçiyoruz. Burada kayak yapan adamın kafasındaki bandaj seçilmiş (Kırmızı kare ile gösterilen nokta). Makine bu kompozisyonu, karedeki renkleri okuyarak hemen hafızasına kaydeder ve hareket devam ettiği her saniye hafızasındaki bilgileri gözden geçirerek seçilen bu noktanın en son nerede olduğunu belirleyerek bu noktaya yapılan netliği siz fotoğrafı çekinceye kadar korumaya devam eder.

    2. Karede kamera, kayak yapan adamın kafasındaki bandajı sizin adamın hareketini kadrajda tutmak için yaptığınız yeni kadrajda nereye giderse gitsin takip eder ve netliği deklenşöre basacağınız zamana kadar sürekli koruyarak, net fotoğraf çekmenizi sağlar.

    3. Karede görüldüğü gibi kamera hafızasındaki ilk kaydettiği görüntüyü takip ederek size güzel kadrajlar içinde net fotoğraflar sunmaktadır. Sistemin tek dezavantajı; Eğer takip edilmesini istediğiniz cisim ile arka plan aynı renkte ise sistem cismi takip edemeyebiliyor.

    Sistemin işleyişi hakkında birşeyler belirtmekte fayda var. Fotoğrafı çekilecek karedeki fazla ışık; Matriks ve i-TTL dengelenmiş dolgu flaş sistemleri kullanılarak analiz edilir ve çok kesin pozometrik değer verilir. Sistem, eskiden pozometrik değer ve beyaz ayarı için kullanılıyordu fakat şimdi çok daha karmaşık analizler sonucunda çok zor ışık koşulları altında bile; Makine ışığın analizini yaparak ışık kaynağı hakkında bir karara varabilmektedir. örneğin; Fotoğraf makineleri yeşilin içinde bulunduğu orman ve fluresan lambadan gelen ışığı ayırt edemez ve aynı şekilde algılarlar. Sahne tanıma sistemi sayesinde görüntüden elde edilen diğer bilgiler dışında 1005 pixel RGB sensör gelen ışığı veri tabanındaki ışık kaynaklarıyla karşılaştırarak bu yeşil ışığın dışarıda bir ağaç veya ormandan mı yoksa içerideki floresan lambadan mı geldiğini anlayarak buna göre size kusursuz çekim değerleri vermektedir.

    Sahne tanıma sistemini geliştirirken aşılması gereken birçok teknik zorluk vardı. Geliştirme aşamasında; Makinenin zor ışık koşullarında karşılaştırma yapması için kullanılacağı binlerce kare örnek fotoğrafların çekilmesi ve makinenin veri tabanına yerleştirilmesi gerekliydi. Bunu yapmak içinde; 1005 Pixel RGB algılayıcının içinde olduğu fotoğrafı okuyan özel bir makine yapılarak, bilgisayara bağlanmış ve bir sürü fotoğraf çekilerek, gerekli ayarlamalar bu özel makine ile yapılmıştır. çekilen 30.000 civarı kare fotoğraf; Daha önce hiç karşılaşılmayan bir durumun fotoğrafı çekilirken; kameranızın çekilecek kareye ait pozometrik değer ve beyaz ayarına karar vermesinde kullanılmaktadır. Kamera, fotoğrafı çekilecek karenin pozometrik değerleri ve beyaz ayarını hesaplarken bir tereddüt yaşarsa; Hemen veri tabanındaki fotoğraflara gider ve çekilecek karedeki koşullara en uygun durumu karşılaştırma yaparak, çekim değerlerine daha hızlı ve daha doğru karar verir.

    Makine çalıştırıldığında; Sahne tanıma sistemi ve 1005 pixel RGB algılayıcı aynı anda çalışır ve bu işlemler sırasında makine içerisinde inanılmaz büyüklükte bir hesaplama gerçekleşir. Bu veri işleme sırasında kamera çok meşguldur. Her iki işleminde makineyi yavaşlatmaması için makine belleği bu iki işleminde bir arada yapacak şekilde geliştirilmiştir.

    Yani fotoğrafı çekilecek konudaki en ufak bir hareket bile makine için son derece karmaşık ve çok yüksek hızda hesaplama demektir. Sürekli çekim modu bir makine için başarı ve kaliteyi temsil eder. Kamera otomatik netleme yaparken maksimum kapasiteyle çalışmak zorundadır. Ayna aşağıdayken; Işık, algılayıcı tarafından okunur ve ayna yukarı kalktığı an tüm hesaplama sonuçları kullanıcıya vizörden bildirilir. Deklanşöre basıldığı anda makine tüm işlemi bitirmek zorundadır. Bu operasyonun saniyeler mertebesinde tekrar edilmesi bir sürü farklı hesaplamanın çok kısa zamanda yapılmasını gerektirir.

    Her hareket için kameranın hesaplama yapması kaçınılmazdır. Burada zor olan şey donanımın ve sistem tarafından sağlanan verilerin aynı anda simüle edilmesidir. Bu simulasyonu bilgisayarda yaparken sistemi geliştirenleri fazla zorlayan birşey olmamıştı. çok zor olan ve zamanlarını alan şey bu simülasyon verisini gerçek fotoğraf makinesi üzerinde denemek olmuştu. 3D izleme, sürekli konu izleme bilgileri ve otomatik netleme hepsi aynı anda çalışmak zorundaydı. Fakat başlangıçta hepsi aynı anda çalışmamıştı. Program hatalarını düzeltmek ve hesaplamaların kusursuz olmalarını sağlamak gerekiyordu ama böyle bir sistemi önceden kimse yapmadığı için bir sürü bilinmeyen yönleri vardı. Sistemi çalıştırmak için uzun zaman deneme yanılma yöntemi kullanılmış ve bir sürü farklı olabilirlik test edilmiştir. Sonunda sistem geliştirildiğinde gerçektende fotoğrafçıların daha önce çekmedikleri fotoğrafları çekmelerine olanak sağlamıştır.

    Umarım faydalı olabilmişimdir... :)

    • Harika 3
  10. Nikon D7000 resmen bir canavar ama fiyat aralığı nedeniyle çok acemi kullanıcıların eline geçebiliyor ve daha netlik noktası bile seçmeyi bilmeyen kullanıcılar ve bir de 39 adete çıkarılan netlik noktası ve ayrıca D90' da olmayan Front Focus ve Rear Focus simgeleri yüzünden böyle bir söylentinin yayılıp gittiğini düşünüyorum. D7000' de hiçbir sorun yok arkadaşlar. Gönül rahatlığıyla alın ve ne biçim bir canavar olduğunu anlayın...

    • Harika 2
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.