İçeriğe git

Ümit Alper TÜMEN

Forum Editörü
  • İçerik sayısı

    1.289
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Gün Kazandı

    146

Ümit Alper TÜMEN kullanıcısının paylaşımları

  1. Salih Bey, Merhaba; Rica ederim. Yazının ilk başında da belirttiğim gibi eskiden VR mi vardı? Selamlar,
  2. Salih Bey, Merhaba; Aşağıdaki fotoğraf D200 ve Nikon 70-300 mm lens ile 300 mm odakta 1/30 perde hızında f5,6 değerde soldaki VR özelliği açık tutularak sağdakinde ise VR kapalı olarak çekilmiştir ve VR' nin farkı ortadadır. Ayrıca anlattığım nefes tutma ile ilgili konu aslında özellikle düşük perde hızlarında kullanılması gereken fotoğrafın temel bir kuralıdır. Selamlar,
  3. Merhaba, Mehmet Bey; Salih beyin de belirttiğim üzere görüntü algılayıcısını hareket ettiriyor. Selamlar,
  4. Salih Bey, Merhaba; VR' yi lense veya gövdeye koymak arasında pek bir fark yok bence. İlk başta gövdeye koymak mantıklı geliyor ama sonra bu gövdeyi de 3-4 sene sonra değiştireceğimizi düşününce ha lense ha gövdeye koymanın bir farkı yok diye düşünüyorum. Pixel olayını bilgisayarın grafik kartına çevirdiler.. VR' de Nikon firmasının iddiası 4 stop'a kadar bir avantaj sağladığı yönünde. Yani 1/125 perde hızı gereken bir yerde 4 stop= 1/60 bu bir, 1/30 bu ikii, 1/15 bu üüççç, 1/8 bu dörtttt. Bunun anlamı toplam 4 stop aşağı bir perde hızında çalışabilirsiniz. Yani bir konuyu çekeceksiniz ve lensiniz ağır, ışık az ve en az 1/125 perde hızında çekmeniz gerekiyor. İşte Nikon VR bunu 1/8 perde hızıyla çekmenize olanak sağlıyor. Bu ise düşük ışık koşullarında çok büyük bir avantaj sağlıyor. Sizin denediğiniz VR veya OIS demek ki bulanıklığı önleyecek perde hızını kurtarmadı ama VR lensle çalışırken bol keseden yada yağı bol bulan arap arkadaşımız gibi davranmayıp çok daha dikkatli davranarak nasıl olsa VR var, salla kamerayı sallayabildiğin kadar değil çok dikkatli ve titretmeden aşağıda açıkladığım gibi kullanmak gerek. Aslında insanlara fotoğraf çekmeyi öğretirken en önemli olayı atlıyoruz ve bu önemli konuya hiç değinmiyoruz. Nedir bu önemli konu; Bu konu özellikle düşük perde hızı ile çekim yaparken kullanmamız gereken bir teknik. örnek; İç mekanda bir amcanın portre fotoğrafını çekeceğiz. Işığın az olduğunu söylemeye gerek yok. ISO' yu 200 değerini pek geçirmemek gerek ama bu sadece bize düşük perde hızı verecek bir örnek olduğu için ISO 200 olsun. Pozometrik ölçümleri yaptık ve kamera perde hızını 1/15 ve diyaframı da f5.6 verdi. Lensimizde VR varya perde hızını 1/8 e düşürdüm ve diyaframı da 1 stop kıstım ki biraz daha alan derinliği elde edeyim. Kadrajı yaptık ve deklanşöre basıp fotoğrafı çekeceğiz amannnn DİKKAT BURASI O ATLADIĞIMIZ VE Hİç DEĞİNMEDİĞİMİZ KONU; DEKLANŞöRE BASMADAN DERİN BİR NEFES ALIYORUZ SONRA NEFESİMİZİ TUTUYOR VE 8 SANİYE İçİNDE DEKLANŞöRE BASIP FOTOĞRAFI çEKİYORUZ. EĞER çEKEMEZSEK NEFESİMİZİ VERİP TEKRAR DERİN BİR NEFES ALIP TEKRAR DENİYORUZ. Nee 8 saniyeyi nasıl sayacağız diye sorularınızı duyar gibiyim. Onu da ayarlayın gitsin. Şaka bir yana zamanla ayarlanıyor, deneyin ve görün. Kural olarak fotoğrafa yeni başlayanların 1/30 ve daha aşağı perde hızı gerektiren fotoğrafları elde çekmeyip sehpa kullanmaları gerekiyor ama uygulayan kim. Kime anlatıyorum kardeşim. Tamam hah buldunuz çözümü ISO' yu 1/30 'un yukarısında bir perde hızı verecek bir değere getirin gitsin. Al sana çözüm ama çok yanlış, bende yapıyorum ama temel kural ne yaparsan yap ISO' yu 100' den daha yükse bir değerde kullanma. İç mekanlarda hareketli konular varsa çok zor, çok çok zorrr. Selamlar,
  5. Ümit Alper TÜMEN

    Nikon D7000 | Yeni Model

    Yiğit Bey, Merhaba; Back focus olayı bana birazda bir fıkrayı çağrıştırdı. Hani ramazan ayında adam pide almak için fırına gidiyor ve bakıyor ki fırın önünde bir pide kuyruğu var ve kendisine sıra gelmesine imkan yok. Hemen kurnaz arkadaş, kuyrukta beklemeden pide almanın bir yolunu buluyor ve kuyrukta bekleyenlere; Ey cemaati müslümin şurdaki kasapta bedava tavuk dağıtıyorlar diyor. Tüm kuyruk bir anda adamın söylediği kasaba doğru koşmaya başlıyor. Bu sefer adam şaşkın bir halde; Yahu hadi gerçekten de dağıtıyorlarsa diye o da pideyi bırakıp kasaba doğru koşmaya başlıyor. Alın size back focus olayı. Zaten böyle birşey yoktu veya varsa bile güncellemelerle çözdüler. çözmeselerdi tıpkı Nikon D7000' in E ve F serisi pillerinde buldukları bir hata nedeniyle yaptığı gibi bir geri çağırma ve değiştirme kampanyasının benzerini yaparlardı. Karada, havada ve denizde korkmadan güle güle kullanın canavarınızı... Selamlar,
  6. TİTREŞİM AZALTAN LENSLER (VR-OS-OIS) Aslında konu başlığını titreşim azaltma olarak değilde bulanıklığı önleme sistemi olarak adlandırmak daha doğru. Çünkü sistemin amacı bulanıklığı önleyerek. Net fotoğraflar elde edebilmektir. Sistemin her firma tarafından verilmiş değişik adlandırmaları bulunuyor. Nikon VR, Canon OIS, Sigma OS gibi. Şimdi yaşım itibariyle biraz "Bizim zamanımızda böyle fotoğrafı kolaylaştırıcı teknolojiler yoktu diye başlayarak yaşıma uygun davranayım.. " Eskiden lenslerimizin hiçbirinde titreşim önleme sistemi yoktu ve gayet güzel fotoğraflar çekebiliyorduk ve bu bizi daha dikkatli davranmaya zorluyordu. Net fotoğraf çekmeyi başardığımızda ise büyük keyif alıyorduk. Şimdi de keyif alıyoruz ama eskiden daha da keyifliydi. İşin zorluğu vardı. Daha az teknolojiye sahipken daha mutluyduk diye düşünüyorum. Oyunlarımızı dışarıda oynar, düştüğümüzde kolumuz, bacağımız kanar ve hiçbirine aldırmadan oynamaya devam ederdik. Şimdiki çocuklar öyle mi? Tüm dünya onlar için bir ekrandan ibaret ve sanal bir dünyada yaşıyorlar. Büyükleri onları bilgisayar başında gördüklerinde ve dışarıda bir dünya var dediklerinde, verdikleri cevap kısa ve net oluyor; Sahi mi? Linkini göndersene:) Neyse konumuza dönersek... Çektiğimiz fotoğraflardaki bulanıklıklığın 3 tane nedeni vardır. 1-) ELDE ÇEKİMDEN KAYNAKLANAN: Ortamdaki ışığın az olması nedeniyle düşük perde hızının kullanılması sonucunda fotoğrafçının elinin titremesinden kaynaklanır. Bunu çözmek için üçayak kullanmak en güzel çözümdür. Üçayak yoksa bir duvara, bir tel örgüye yaslanarak ya da yere diz çökerek bu sallanmayı en aza indirebiliriz. Biz eskiden böyle yapardık.. 2-) HAREKETLİ KONUDAN KAYNAKLANAN: Fotoğrafı çekilen konunun hareketinden kaynaklanan bulanıklıktır. Bunu çözmenin yolu ise yüksek perde hızı kullanmaktır. Bazı durumlarda fotoğrafçı konunun hareketini vurgulamak için bilerek düşük perde hızı kullanabilir. Suyun akışı, bir sporcunun koştuğunun ve bir yarış aracının hızının belirtilmesi. 3-) YANLIŞ NETLİK: Fotoğrafçının makineye tam hakim olmamasından kaynaklanan, fotoğrafı çekilecek ana konu dışında bir yere netlik yapılmasıdır. Nikon firması 1994 yılında 35 mm filmli olan Nikon Zoom 700VR QD modelinde titreşim azaltma fonksiyonunu kullanmış ve başarı kazanması üzerine dijital makineler için VR olarak adlandırılan titreşim azaltma sistemini geliştirmeye başlamıştır. Bu sistem fotoğrafçının kullanma kabiliyetine bağlı olarak yaklaşık 3-4 stop düşük değerlerle çalışmaya olanak sağlamaktadır. VR sistemi açık olduğu halde gereğinden daha düşük perde hızından dolayı bulanık çekilen fotoğraflar buna örnektir. SİSTEMİN İŞLEYİŞ MEKANİZMASI: Aşağıdaki Şekil 1 de görülen VR titreşim önleme sistemi; Bulanık görüntüleri netleyebilmek için netliği sağlayan AF sensörü ile pozometrik ölçümü yapan sensörler birlikte çalışarak bulanıklığın oluştuğu yeri tespit eder. Yine aşağıdaki Şekil 2 de görülen lensteki yatay ve düşey hareketi algılama sensörleri ile cismin hareketini algılayıp TİTREŞİM üNİTESİNİ yukarı-aşağı ve sağa-sola hareket ettirerek konunun hareketi ve kameranın çekim sırasındaki titremesi dengelenerek görüntünün kaydedildiği sensöre net görüntünün gitmesi sağlanır. Aşağıda bir VR lens ünitesi görünmektedir. Bu ünite lensin içindeki mercek grupları arasına yerleştirilerek kameranın elde çekimden kaynaklanan sallantısı ile cismin hareketinden kaynaklanan sallantısını dengeleyerek net fotoğraflar çekmemizi sağlar. VR fonksiyonunu kullanırken Nikon'un ilk VR sistemi olan VR I modelini üçayak kullanırken kapalı (VR OFF) konuma getirmeyi unutmamalısınız. Çünkü unutursanız fotoğraflarınız bulanık çıkar. Deneyip görün. Bu sorun 2. Kuşak VR sistemi olan VR II'de çözüldü. Kamera üçayağa bağlanınca VR sistemi kendisini otomatik olarak kapatmaktadır. VR sistemini kullanırken unutmamanız gereken birşey daha var aslında. Tıpkı filtrelerin kamera içine giren ışığı çok çok da olsa azaltması gibi; VR sistemi de gerekli olmadığı durumlarda kapatılmalı ve sadece ışığın az olduğu ve düşük perde hızına ihtiyaç duyulduğu durumlarda kullanılmalıdır.
  7. Ümit Alper TÜMEN

    slm yeniyim

    Merhaba, bezbebek; Sorun bence anlaşıldı. Sorun ışık azaldığında ortaya çıkıyor ve ISO yükseltilince kayboluyor diye anlıyorum. İlk yazdığınızda A modunda yani diyafram öncelikli programda ve dışarıda çekimde Lo vermemesi lazım. çok zor bir ihtimal. çünkü en kısık diyaframı seçmiş olsanız bile elde çekim yapılmaz ama kameranın 30 saniye pozlandırması var. Kameranın pozometresinin ölçümü bu değerin altına düşecek ki size ışık az mesajı olan Lo' yu versin. Olmaması gerek diye düşünüyorum. 2. Mesajınıza gelince; Ev gibi kapalı mekanlarda gözümüze göre ışık yeterli olabilir ama bu ışık çoğu zaman kameraların 100 ISO gibi değerlerinde yeterli olmaz. 400 ve daha üstü değerlere ihtiyaç duyabilirsiniz ki 600, 1000 ISO diye belirtmişsiniz. Yanımda canan kullanan çekebiliyordu demişsiniz. Peki Canan hanım hangi modu kullanıyordu. O da sizin gibi A modunda mıydı ve aynı konuyu aynı kadrajla mı çalışıyordu? Ne çok soru sordum.. Selamlar
  8. Ümit Alper TÜMEN

    Nikon D7000 | Yeni Model

    Merhaba, Yiğit Bey; Her konuda olduğu gibi pil konusunda da yedekli çalışmak her zaman benimde tercih ettiğim bir konudur, tebrik ederim. Ayrıca batarya gribi eğer maddi imkanınız elveriyorsa, verdiğiniz paraya acımayacaksanız ve sizi maddi anlamda çok kötü yapmayacaksa bence alın gitsin... Sizden daha değerli değil ya.. Selamlar,
  9. Ümit Alper TÜMEN

    Nikon D7000 | Yeni Model

    Merhaba, Yiğit Bey; Nikon D7000' in bataryasıyla ilgili CIPA standartlarına göre tam bir şarjla 1.050 kare fotoğraf çekiyor. CIPA standartında verilen rakamın yarısı flaşlı çekimdir. Eğer flaş kullanmazsanız sanırım 1.200-1.300 kare çeker ki bu ise çoğumuza yeter de artar bile. Battery Grip alınmalı mı? derseniz; Ben bugüne kadar DSLR’ ler için battery grip'e ihtiyaç duymadım desem yeridir. Battery grip' in amacı bence DSLR kameralardan sonra biraz değişerek bazı kameralar için gereksiz hale geldiği bile söylenebilir. Neden? çünkü eskiden filmli kameralarda şarjlı kalem pil kullanma imkanımız yoktu ve her kameranın kendine has değişik türden pilleri vardı. Bu pillerde şarj olayı yoktu veya Türkiyede çok yaygın değildi. Ben hatırlıyorum filmli Nikon F80 ile pil bitinceye kadar ortalama 30 kaset (135 mm yada halk arasındaki tabiriyle 36' lık film) film kullanabiliyorduk. Pil bitince eğer yedek pilimiz yoksa ve doğada veya bu türden pilleri bulma imkanımızın olmadığı bir yerdeysek problem yaşıyorduk. Bu dönemlerde battery grip özellikle şarjlı pil kullanması nedeniyle çok büyük bir avantaj sağlıyordu. Battery grip' in diğer bir avantajı ise hareketli nesneleri seri olarak çekerken kameranın seri çekim kare sayısından daha fazla kare çekmeye olanak sağlamasıydı. Birşey daha eklemek istiyorum. çoğu genç arkadaşımızın yaşları itibariyle bilmediği 1980 li yılların sonlarında yerlerini AF kameralara bırakan film ilerletme kollu kameralar vardı. Benim halen satmaya kıyamadığım ve bence Nikon firmasının geliştirdiği en güzel kameralardan birisi olan 1983 yılında MATRİX ölçüm sistemini dünya üzerinde kullanan ilk kamera olan Nikon FA kameram var. Bu tür kameralarda bir kareyi çektikten sonra bir sonraki kareye geçebilmek için filmi ilerletmeniz gerekiyordu.. O zamanlarda battery grip ne müthiş bir kolaylık ve nimetti…J Siz genç fotoğrafçı arkadaşlarım dijital dünyanın ne büyük bir kolaylık olduğunu asla anlayamayacaksınız... Kızmayın ama gerçek böyle…J DSLR kameralara gelince; 1-) Artık DSLR kameraların saniyedeki çekim sayısına battery grip'in bir katkısı ancak DSLR gövdenin buffer yani ara belleği müsade ederse mümkün olabilmektedir. örnek kameranızın bufferi saniyede 6 kareye izin veriyorsa ve battery grip saniyede 8 kare çekebiliyorsa battery grip'in size sağlayacağı bir avantaj yok 2-) Bu durumda battery grip’in tek fonksiyonu pil ömrü o kadar ama bir şarjla ortalama 1.000 kare fotoğraf çekebiliyorsak bence battery grip gereksiz Umarım kafanız çok karışmamıştır. Selamlar,
  10. Ümit Alper TÜMEN

    slm yeniyim

    Bezbebek, Merhaba; Sorunuzu biraz daha açık bir şekilde anlatabilirseniz yardımcı olabiliriz. 1) Kamer hangi modda (P, S, A, M veya hazır modlar) 2) Nasıl bir konu çalışıyorsunuz 3) Her zaman bu şekilde mi? yapıyor, yoksa sadece ışık az geldiğinde mi? Selamlar,
  11. Kemal Bey, Merhaba; Çok teşekkür ederim. Selamlar,
  12. Salih Bey, Merhaba; Rica ederim. Selamlar,
  13. Ümit Alper TÜMEN

    slm yeniyim

    Rica ederim, bezbebek Uzaktan kumanda Nikon'un kendi markası var ve yine yan sanayi üretimi olup Nikon'u kumanda edenler de var. Tavsimem mümkün olduğunca orjinal ekipman kullanmanız yönünde.. Gündüz flaşın açılması gereken yer veya durum dolgu flaş olarak yada yardımcı aydınlatma olarak kullanılması durumudur. Doldu flaşı anlatayım, çünkü yardımcı ışık kaynağı olarak kullanmak başlı başına bir yazı dizisi olur... Yazın sıcak günlerinde denizin kenarında kafasındaki kocaman şapkasıyla bir bayanın fotoğrafını öğlen saatlerinde çektiğinizi düşünün. Şapkanın güneşliği; Işık tepeden geldiği için modelinizin veya konunuzun yüzünün üst kısmını gölgede bırakacaktır. Gerçi bu saatte sanat fotoğrafı çekmek ışığın sert olduğu bir saat olması nedeniyle pek önerilmez ama ille de çekmek istiyorsak; Bu durumda işte o sözünü ettiğimiz DOLGU FLAŞ olarak flaşınızı modelinizin şapkasının gölgesinde kalan üst kısmını aydılatıp, güneşte kalan kısmıyla tonal olarak dengelemek amacıyla kullanmanız gerekebilir. Beyaz ayarını ben yapay ışık ortamları dışında otomatikte kullanıyorum ve gayet de memnunum. Beyaz ayarında çeşitli denemeler yapabilirsiniz. Yeter ki gün ışığında örneğin ampul simgesi ya da floresan simgesi ile çekmeyin yada çekip görün ve nasıl sonuçlar alıyorsunuz.. Daha canlı renkler elde etmek beyaz ayarıyla da mümkün. Bulutlu ayarında çekerseniz daha canlı renkler elde edersiniz. Başka sorularınız olursa cevaplayabilirim.
  14. Ümit Alper TÜMEN

    slm yeniyim

    Merhaba, bezbebek; AE-L: Automatic Exprosure Lock: Yani Otomatik Pozometre Kilidi AF-L: Automatic Focus Lock: Yani Otomatik Netlemeyi Kilitleyen tuş. Fabrika ayarında bu tuşa basarsanız; Ölçüm modunuza gÖre vizÖrde seçtiğiniz netlik noktasından aldığınız hem ışık Ölçüm sonucu vizÖrün altında okuduğunuz pozometrik değerler kilitlenir hemde o noktaya yaptığınız netlik kilitlenir. Yarım deklanşÖr yapmak zaten AF-L yapmakla aynıdır. Yani bir netlik noktası seçtikten sonra yarım deklanşÖr yaparak netliği bu noktaya kilitlediniz. Sonra kadrajınızı değiştirip AF-L tuşuna basarsanız biraz Önce yapmış ve kilitlemiş olduğunuz netlik yeni noktaya yapılır ve dolayısıyla ilk noktaya olan netlik kaybolur. BKT Bracketing yani aynı kareyi sırayla 2 veya 3 kare sizin belirleyeceğiniz değerlerde çeken bir moddur. Örneğin en çok bilinen zor ışık koşullarında kameranın Ölçtüğü pozometrik değere çok güvenmiyorsak 1 kare + yani diyafram 1 stop kapatılarak ve bir kare de - yani diyafram 1 stop açılarak ve 1 karede kameranın verdiği pozometrik değerde çekim yapıp içinden en güzelini seçmenizi sağlar. Nikon D7000, 100 ISO' ya iner. Tripodsuz çekimde 1/60 değeri altında çekimde titreme eğer lensinizde VR yani titreşim Önleme sistemi varsa çok sorun değil. Ayrıca 1/60 değeri 70-300 mm tele objektifin 300 mm odağında kullanmanız durumunda perde hızını en az 1/500 değerinde tutmalısınız. çünkü D7000 küçük sensÖrlü olduğu için taktığınız tüm lensleri 1,5 ile çarpıyor. 1/500 Değerine nasıl ulaştık derseniz 300 mm X 1,5 = 450 mm bildiğim kadarıyla bu değer perde hızında yok buna en yakın hız 1/500 seçtim. Ancak şimdi neredeyse bütün lenslerde titreşim Önleme denen VR sistemi var ve 3-4 stop düşük perde hızında çekebiliyorsunuz ama yine de tele objektif kullanırken çok dikkatli olmak gerekiyor. TELLER BU üLKENİN HER KÖŞESİNDE KARŞILACAĞINIZ YAKICI BİR SORUN OLARAK KARŞINIZA çIKACAK. GüZELİM ESKİ BİR SOKAĞI çEKECEKSİNİZ AMA O TELLER KARENİZİ MAHVEDİYOR..BENİM TELLERLE İLGİLİ SLOGANIM TüM TELLERE ÖLüMM. BELEDİYELER BU KONUDA ÖZELLİKLE TURİSTİK BÖLGELERDEKİ TELLERE BİR çÖZüM BULMALILAR.
  15. Bu yazıda; Önceleri filmli kameralarda ve şu anda da dijital kameralarda kullandığımız Faz Algılamalı Otomatik Netlik (AF) fonksiyonunun nasıl geliştirildiği ve geliştirildiği yıllarda patent sorunu nedeniyle Minoltanın ve diğer firmaların başına ne gibi sorunlar açtığı ile ilgili bilgiler bulacaksınız. Ayrıca, Faz Algılamalı sistemi ilk olarak kamera gÖvdesine değil de lense, daha doğrusu netlik yapan elektronik ekipmanların lensin alt kısmına yerleştirildiği çok yavaş netlik yapan sistem ile yapılan denemeleri gÖrdüğünüzde teknolojinin nereden nereye geldiğine tanık olacaksınız...Aşağıda 35-70 mm f/2.8 Pentax marka bir AF lens gÖrülmektedir. Minolta’nın Faz Algılamalı AF teknolojisi; Norman L. Stauffer tarafından Leitz Correphot Sistem firmasında konuyla ilgili yaptığı kısmi çalışmaları sonucu 22 Ocak 1980 tarihli ve 4185191 numaralı Amerikan patentli ile kayıt altına alınmıştır. Bundan sonra sıra Minolta’nın Leitz Correphot Sistem firmasının sahip olduğu lisansı satın almasına gelmişti. 1983 Yılında CCD algılayıcı kullanarak geliştirdikleri AF sistemini 1985 yılında piyasaya çıkardıkları Minolta Dynax 7000AF modelinde kullandılar. Bunun üzerine Stauffer; 17 Mayıs 1983’de daha Önce 1980’ de aldığı patenti 4384210 Amerikan patent numarası ile Minolta’nın AF sistemini de en detaylı biçimde kapsayacak şekilde genişleterek Honeywell firması adına aldı. Bu sisteme Honeywell VISITRONIC TCL AF ve Minolta ise FAZ ALGILAMALI AF diyordu. KONTRAST AF, de yine Norman L. Stauffer tarafından icat edilerek 1977 yılında piyasaya sürülen Konica C35AF modelinde kullanılmıştır. Norman L. Stauffer 1973-1983 yılları arasında bir sürü patent dosyası hazırlamış ve bu dosyalardan bir çoğu PASİF AF sistemine aitti. Tüm bu patentler Honeywell firması adına alınmıştı. Minoltanın FAZ ALGILAMALI AF sistemi olarak adlandığı ve 1985 yılında Minolta Dynax 7000AF marka kamerasında kullanarak Honeywell’ in patent haklarını ihlal ettiği için Honeywell Minoltayı dava etmiş ve 1991 yılında Honeywell, Minoltaya açtığı davayı kazanarak, takip eden 4 yıl boyunca patent hakları ihlali nedeniyle 127.6 milyon dolar tazminat almaya hak kazanmıştı. Ayrıca ASAHI, CANON, KONICA, NIKON ve OLYMPUS firmaları HONEYWELL’ e toplam olarak 303.1 milyon dolar telif hakkı Ödemek zorunda kaldılar . çünkü onlarda aynı sistemi kendi kameralarında kullanmışlardı. Honeywell firması telemetreli ve SLR kamera üretmenin yatırım maliyetinin yüksekliğinin ispatlanması üzerine, patent teknolojilerinin haklarını Leitz firmasında kullanmaya karar verdi. Leitz sadece çalışan prototipler üretti. ASAHI ilk AF SLR kamerası ME-F ‘i 1981 yılında üretti fakat bu model tam AF değildi ve ticari bir başarısızlık olduğunu kanıtladı. Bu kamerada kullanılan AF sistemi 1977/1978 yılında Konica C35AF modelinde kullanılan Honeywell'in TCL AF sisteminin minyatürleştirilmiş modülünden ibaretti. Sonradan da Minolta; Leitz’ in Correphot sistemini kullanarak SLR gÖvdeye lensi kumanda edebilecek tam entegre bir motor yerleştirmişti. 1985’ de Honeywell kendi ürettiği kameralarda kendi patent haklarını kullanma fikrinden vazgeçti. Honeywell 1980’ li yıllarda patent haklarına etkin bir şekilde sahip çıkarak, Japon kamera üretim şirketlerinin kendisine ait patent haklarını kullanrak SLR AF sistemlerindeki ilerlemelerine karşı açtıkları davalarla konumunu korumaya çalışıyordu. FAZ ALGILAMALI AF SİSTEMİNİN GELİŞTRİLMESİ SLR kameraların AF sistemlerini geliştirmeye 1970 ve 1980’li yılların sonlarında başlamıştır. Leitz Camera AG firması, Correphot firması ile birlikte ilk AF sistemi prototipini geliştirerek Photokina 1976’da tanıtan firmadır. Bu sistem Leicaflex SL2 temelli bir tasarımdı. Ana aynanın altında bulunan ikincil bir aynadan sapan ışık demetlerini tanıyan sistemdi. Correphot firmasının kullandığı sistemde; Cismin aynı noktasından gelerek lensin 2 zıt uç noktasından geçen 2 temel ışık demetinin arasında “MAKSİMUM BAĞLANTI†bulunmaktadır. Kontrol ünitesi olarak adlandırılan CK, gelen bu bilgiye gÖre karar vermektedir. SL2 kamerasının üretimi 1976 yılında durduruldu. Bu sırada Leitz firması da ekonomik zorluklar içerisinde olduğu için R3 modelini üretmek için Minolta ile işbirliği yapmayı seçti. AF kontrol ünitesi R4 MOT prototipinin içine yerleştirildi ve 1978 yılında CK3 diye tanıtıldı. 1980 Yılında ise R4 MOT CM2 olarak tanıtıldı. Leica R4 Minolta ile işbirliği yapılarak geliştirildi. Leitz AG şirketi bu şekildeki hiçbir AF prototipini piyasaya sürmedi. Gerçektende Leica R serisi 35 mm SLR kameralarda AF Özelliği yoktu. Merakla beklenen ve hakkında Faz Algılamalı AF sistemli olarak piyasaya çıkacağı ile ilgili sÖylenti çıkarılan Leica R10 DSLR kameranın AF Özelliği 2009 yılı ortalarında iptal edildi. Bu ise sanki Leitz Camera AG firması 1960’ lı yıllara dÖnerek kameraların nasıl otomatik netlik yaptığını keşfetmeye başlaması gibi birşeydi. Leitz Wetzlar Gmbh 1996 yılında Leica Camera AG firmasının son derece tutucu yÖnetim kurulu üyeleri; Leica SLR kamera kullanıcılarının netliği kendileri yapmayı tercih edeceklerini ve bu nedenle de Leica SLR kameralar için AF Özelliğin gereksiz bir Özellik olduğu yÖnünde bir açıklama yapmışlardı. Bu gÖrüş belki filmli SLR kameralar için geçerli olabilirdi ama dijital SLR’ ler için geçerli değildi. çünkü gÖrüntü algılayıcıları 135 format roll filmlerden daha çok Övgü alıyorlar ve gereğinden fazla talep gÖrüyorlardı.Nikon, Leica’nın AF patent haklarını satınalarak, 1983 yılında Nikon F3 AF modelinde kullandı. Sonraki Leitz's Correphot CK3 sistemi 1978 yılında Photokina’da Pentax K2MD AF zoom modeli olarak tanıtıldı. Honeywell’ in visitronic sistemini kullanıyordu. Bu sistem pratik değildi. çok ağırdı, 1.1 kg idi. çünkü 4 Tane AA pil kullanmanız gerekiyordu. çok yavaş ve düşük kontrastlı konularda netleme yapamıyordu. Aşağıda gÖrülmektedir. 1980 Yılındaki Photokina’da Ricoh 50 mm standart lens, Visitronic modül ile donatılarak gÖrücüye çıkmıştı. Aşağıda gÖrülmektedir. ve Canon A-1, 35-70 mm f/4 zoom bir lense monte edilmiş elektronik bir uzaklık Ölçüm sistemi ve netlik yapan aşağıda gÖrülen motorlu bir sistemi denemişti. Aşağıda gÖrülmektedir. Sistem hantal ve pratik değildi. Fakat daha sonradan 1995 yılında Zeiss firmasının Contax AX modelinde kullanıldı. 1981 Yılındaki Photokina’da Pentax ME-F, 35-70 mm f/2.8 güçlü zoom lensle ilk kez gÖründü. Parlak ışığın olmadığı ortam dışında çok ağır netleme yaptığı ve ihtiyacı karşılamadığı ispatlanmıştı. Bu kamera genel olarak ilk SLR AF kamera olarak bilinir. Kameranın 1985 yılına kadar üretimde kalmasıda bu gÖrüşü anlamlı kılmaktadır. Aşağıda gÖrülmektedir. 1982 Yılındaki Photokina’da Canon gÖvdesine hızlı netlik algılayan sistem yerleştirilmiş Canon AL-1 modeli ile gÖrücüye çıktı. Bu sistem pil gücüyle otomatik netlik yapan bir netleme sistemi değildi. Netlik düzlemi vizÖrde tanımlanmıştı. Sistem karedeki kontrast’ı değerlendiriyor ve kontrast’ın en yüksek seviyeye çıktığı noktada netlik tamam diye vizÖrde kullanıcıya bilgi veriyordu. Ayrıca netliğin yapılması için lensi çevireceğiniz yÖnü de aşağıda 7 ve 9 numara ile bildiren KIRMIZI oklarla kullanıcılara yardımcı oluyordu. Aşağıda gÖrülmektedir. Oysa gerçek hayattan kareler çektiğiniz durumlarda kamera size hız sınırlarını gÖsteriyordu. Bu sistem de 10 Aralık 1985 tarihinde Amerikan patent numarası 4557580 olarak patentlenmişti. Yine Photokina 1982’de Olympus OM30 modeli 35-70 mm f/4 lense yerleştirilen aşağıda gÖrdüğünüz faz algılmalı sistemle tanıtılmıştı. Aşağıda gÖrülmektedir. Contax’ ın 1980 yılındaki prototipi 137-MD ilginç bir Özellik eklenmişti. AF motoru ayna kutusunun içine yerleştirilmişti. Lensin netlik yapan sistemine hareket bayonete yerleştirilen bir çatal ile sağlanıyordu. Garip bir biçimde Zeiss; Bu çok verimli olduğu ispatlanmış sistemi kullanmaktan vazgeçti. Sistemi Minolta, Pentax ve Nikon kullanılmaya başlanmıştı bile. Aşağıda gÖrülmektedir. 1983 Yılındaki Photokina’da Nikon aşağıda gÖrülen hantal TTL AE DX-1 vizÖr pentaprizmasıyla F3 modelinin değişikliğe uğratılmış modeli olan Nikon F3 AF’ yi piyasaya sürdü. Aşağıda gÖrülmektedir. Faz algılama ünitesi ayna kutusunun altına yerleştirilmişti ve lensi kumanda eden motor da lensin içine yerleştirilmişti. Netliği algılayan CCD algılayıcı ise Honeywell tarafından üretilmişti. üstte gÖrülmektedir. 1985 Yılındaki Photokinaya Minolta Dynax 7000 ‘in bomba etkisi yapan çıkışı damgasını vurdu. çift sensÖrlü Faz algılamalı AF sistemi ve lensi kumanda eden motor ünitesi ayna kutusunun içinde ve tüm parçalar eksiksiz biçimde entegre olarak çalışıyordu. Olağanüstü bir başarıydı. Bu mühendislik ve mimari Pentax ve Nikon tarafından kopya edildi. Aşağıda gÖrülmektedir. Nikon’un 1986 yılındaki Photokina’daki cevabı Nikon F501 modeliydi. Bu modelde Honeywell’in AF modülü kullanıldı ama bu sefer kameradaki motor ve F lens bayoneti değiştirilmişti. Aşağıda gÖrülmektedir. 1987 Yılında Canon MOS AF algılayıcılı EOS650 QD modelini piyasaya sundu. Aşağıda gÖrülmektedir. 1988 Yılında Pentax SFX modelini SF1 olarak K-AF olarak adlandırdığı yeni lens bayonetini değiştirerek piyasaya sürdü. Aşağıda gÖrülmektedir. 1988 Yılında Nikon F4 piyasaya çıktı. Aşağıda gÖrülmektedir. Nikon, Pentax, Olympus Ricoh firmalarından hepsi Honeywell’ in Visitronic AF modülünü kullandılar. Elbette bu haklar Honeywell tarafından bu firmalara satılmıştı. Honeywell firması TCL2 AF sisteminin kullanım haklarında elde ettiği kardan çok mutlu olarak sonraki yıllarda durgunlaşarak insan gücüne yatırım yapmaya devam etti. Nikon, Minolta ve Pentax Honeywell’in sistemini küçültmeye başladığında, Minolta tamamen hazırlıksız yakalandı. Kendi AF sisteminin tasarımını kendisi yapıp geliştirerek, Dynax 7000 AF SLR kamerasında kullandı ve bunu Amerikan piyasasında Maxxum adı altında pazarladı. Honeywell, Minoltanın kendine ait patent haklarını ihlal etmesi ile ilgili şartların oluşmasını ve Minoltanın satışların yükselmesini bekledi ve şartlar oluştuktan sonra yasal işlemleri başlattı. Bu Honeywell’i tüm yeteneksizliğine maddi bir karşılık olması için yıllar Önce tezgahlanmış alaycı bir manevraydı. Honeywell, kendi patent haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Minoltaya karşı dava dosyası hazırladı. Minolta’nın, Honeywell’e Jürinin belirlediği 95.490.000 dolar ve yıllık faizleriyle birlikte toplam 127.500.000 dolar zarar tazminatı Ödemeye mahkum etti. Maliyet, Honeywell’ in mahkemeye sunduğu ekipmanlar üzerinden hesaplanmıştı. Bu tazminatın içinde kameralar, lensler ve Honeywell’ in patenti olan AF sistemi ile direkt olarak ilgisi olmayan bir sürü ek şeyler vardı. Bunun anlamı lisans bedeli olarak kamera başına 71 $ yani kameranın bedelinin % 13.4’ü olarak hesaplanmıştı ama normalde % 3 olarak hesaplanıyordu. Dava devam ederken Honeywell; Minolta Maxxum kameraların ithal edilmesine de yasak koydurarak, Minoltaya bir darbe daha vurdu. Honeywell 1983 yılında herhangi bir zamanda Minoltayı dava ederek, AF pazarına girebilirdi ama yapmadı. Yerine Minoltanın SLR ve Kompakt kameralarının satış adetlerinin yükselmesini bekledi. Bunun üzerine Minolta AF teknolojisinin kendi dizaynları olduğunu ve sistemi kendilerinin geliştirdiği fikrini temel kabul eden bir gÖrüşle Honeywell firması ile mahkemede savaşmaya karar verdi. Minolta kendi AF teknolojisinin temelde Honeywell’in telemetre sisteminden farklı olduğunu mahkemede çok doğru bir şekilde savundu. Honeywell’in avukatları; Minoltanın Faz Algılamalı AF sistemini Stauffer’in 1983 yılından Önce patentini aldığını yani patent başvurusunun 1981 yılında yapıldığını ve 1983 yılından Önce verildiğini ve bÖylece Minoltanın kendi sistemini ne zaman geliştirdiğini merak ettikleri yÖnünde güçlü bir savunma yapmışlardı. Minolta 1991 yılında Honeywell’in Minolta Maxxum modellerinin ithal edilmesi ile ilgili ihtiyati tedbir kararına kadar kendi ayakları üzerinde durabiliyordu. Bu Honeywell tarafından uygulanan ve Minolta markasına olan güveni sarsmak için tezgahlanmış başka bir alaycı oyundan başka birşey değildi. Minoltaya olan güveni sarsmayı başardı da. Minolta; Markasının imajından Önce Honeywell’in kendi aleyhine açtığı yasal süreci bir an Önce sonlandırmaya karar verdi. Honeywell’in TCL2 visitronic modülünü lisans altında kullanan diğer Japon kamera firmaları ne yaptı. Honeywell’in fırsatçı yaklaşımları ile Minoltayı yıkmasından sonra sıra onlara da gelmişti. Bu firmalar, Honeywell'e 1995 yılında telif hakkının bittiği yıla kadar ek olarak telif hakkı Ödemek zorunda kaldılar. Bu onlara pahalıya mal olmuştu. Daha sonra tüm dosyalarını toplayıp Honeywell’i Japonyada dava etmişlerdi. Sonuç çok değişik olmuştu. Honeywell, Minoltanın adını Amerikada lekelemesi sonucunda paçasını kurtarmıştı ama Japonyadaki bir sürü büyük kamera üreticisine karşı bunu başaramamıştı. Şubat 1992 de New Jersey Federal bÖlge mahkemesi; Minoltayı, Honeywell firmasına ait AF teknolojisi ile ilgili patent haklarını ihlal ettiği ve firmaya maddi zarar vermesi gerekçesiyle 96 milyon dolar tazminat Ödemeye mahkum etti. Honeywell ayrıca Minoltadan telif hakkı ve mahkemeden de Minoltanın Amerikadaki satışlarına yasak getirilmesini talep etmişti. Minolta, Honeywell firmasına; Patent haklarını ihlal etmediklerini iddia etmesine rağmen 127.5 milyon dolar Ödeyerek, mahkemelerde uzun yıllar mücadele etmenin şirket imajını zedeleyeceğini düşündü ve mahkemelerden uzak durmaya karar verdi. Honeywell firması daha sonradan Nikon, Canon ve Olympus gibi üreticilere de bu konuyla ilgili dava açacağını ilan etti ve 1987 yılında bu firmaları mahkemeye verdi. Ağustos ayında Honeywell firması, Nikon ve Canonla, Honeywell’ e ait AF teknolojisindeki patent hakların ihlali ile ilgili uzlaşmaya vardıklarını açıkladı. Nikon 1995 yılında patent hakları bitinceye kadar Honeywell firmasına 45 milyon dolar Ödeyeceğini açıklamıştı. Canonda benzer bir Ödemeyi kabul etmişti. Olympus ve Konica bu uzlaşmanın mahkeme dışında gerçekleşmesini istediler (Asahi optik, Ricoh ve diğer firmalarda aynı yolu izlemeyi tercih ettiler). Honeywell; İçinde Matsushita elektrik ve Kyocera’ nında bulunduğu şirketlerden toplam 124.1 milyon tazminat alacağını açıklamıştı. SON SÖZ çok şükür ki Honeywell firması AF ile ilgili kendisine tanınan patent hakkının 1995 yılında biten süresini, bitmesinden sonra ne yenilemiş ne de süresini uzatmamıştır. Dünyanın en yenilikçi teknolojilerini üreten Sony firması da SLR kameralar için AF geliştirmeye 2004 yılında Konica ve Minolta firması ile birleşerek katkı sağlamaya başladı. Bu birleşme 2005 yılının Haziran ayında kamera geliştirme ve üretme haklarını elde ederek meyve vermişti. Konica ve Minoltanın üzerinde çalışılabilecek şekle dÖnüştürdükleri fikirleri sayesinde Sony’ nin Faz Algılamalı AF sistemi birçok rakibinden çok daha etkin çalışmaktadır. Eğer Honeywell açgÖzlülük etmeseydi, 1990 yılında Japonyada yaşanan durgunlukta Minoltanın ekonomik durumu çok daha iyi olurdu. Fotoğraf endüstrisine gelişim bakımından Honeywell’in hiçbir katkısı olmadı. Tek katkısı Asahi lisansı altında ithal ettiği Pentax Spotmatic, Heiland Pentax veya Honeywell Pentax adlı kameraların yalnızca Amerika içinde dağıtımını yapmaktı o kadar...
  16. Kemal Bey, İyi Akşamlar; Ellerinize sağlık, çok güzel ve aydınlatıcı bilgiler paylaşmışsınız. Selamlar,
  17. Kemal Bey, Merhaba; Öncelikle bilgi için çok teşekkür ederim. Yukarıdaki linkten indirdiğimiz dosya daha Önce bu yazılıma sahip olmayan kullanıcılar için de geçerli mi yoksa sadece eski versiyonunu bulunduran kullanıcılar için güncellemeye yÖnelik midir? Teşekkürler Selamlar,
  18. Ümit Alper TÜMEN

    Raw mı Jpeg mi &

    Merhaba, Raw+Jpeg çekmek ilerde RAW fotoğraf işleme öğrenildiğinde gerçekten de çok avantajlı olacağını düşünüyorum. Selamlar,
  19. Merhaba, Mehmet Bey; Öncelikle geç cevap verdiğim için kusura bakmayın. Bu sistemin Canonda karşılığı var mıdır? doğrusu pek bilemiyorum ama olsaydı insanlar bunu bir yerlerde paylaşırlardı diye düşünüyorum. Sistem temelde ışığı Ölçen, beyaz ayarını yapan ve AF ile komplike çalışan bir sistem. Canon'unda hareketli konuları izleme Özelliği var diye biliyorum ama nasıl bir teknoloji kullandığını henüz bilmiyorum. Duyduğuma gÖre Canon henüz fotoğraf karesini renkli gÖremiyormuş, 2 renkli gÖrdüğü yÖnünde sÖylentiler var ve Ölçümü % 18 gri kart yÖntemine gÖre yapıyorlar diye biliyorum. Nikon, RGB algılayıcı ve SCENE RECOGNITION SYSTEMİ ilk olarak Nikon F5 modelinde kullandı ve ondan sonra da kullanmaya devam etti. çok yakın bir zamanda AF sisteminin nasıl geliştirildiği ve geliştirildiği zamanlarda Patent haklarının ihlali nedeniyle hangi firmanın başına ne gibi problemler getirdiğini anlatan bir yazı yayınlayacağım. Nikon ürünlerinin bünyelerinde barındırdıkları yeni teknolojiler nedeniyle pahalı olduğu yÖnündeki sorunuza gelince; Nikon diğer firmalardan daha tutucu ve yeniliklere biraz daha geç kapısını açıyor ve bir teknoloji tam rayına oturmnadan onu kullanmak istemiyor, daha sonra yaptığı zamanda ses getiren kameralar yapıyor. Benim Nikon tercihim; lenslerinin uzun yıllar en yeni gÖvdelerde bile kullanılmasına imkan veren düşünce yapısı, Nikon flaşlarının Ölçümünün bir eşinin de olmamasıdır.. Sorunuza cevap olabildi mi? Selamlar,
  20. Ümit Alper TÜMEN

    Yeni Nikon D600 Söylentiler Başladı ?

    Kemal Bey, Merhaba; Nikon da başladı yoldan sapmaya... Maliyet indirimi için gövdesinde AF motoru olmayan modeller çıkarıyor. Yeni kamera alacaklar için fiyat yönünden belki bir avantaj ama elinde eski lensleri olanlar için çok kötü bir haber... Paylaşım için çok teşekkürler...
  21. Bu yazıda DSLR kameralarda özellikle de Nikon markasındaki otomatik netleme sisteminin nasıl çalıştığını ve kamerada bulunan netlik noktası, netlik noktası türleri, netlik modları ve otomatik netlik (AF) alan modları hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Umarım konuyu merak eden arkadaşlara yardımcı olur... www.mansurovs.com' dan Türkçeye çevrilmiştir. OTOMATİK NETLEME SİSTEMİ (AF) NASIL çALIŞIR Kameralarda otomatik netleme (AF) sistemi Aktif ve Pasif olmak üzere 2 gruba ayrılır. AKTİF AF SİSTEMİ Bu sistemde kamera kızılötesi ışınları cisme gönderir ve cisme çarparak geri dönen ışınlar sayesinde cisimle kamera arasındaki mesafe hesaplanır ve cisme olan netlik bu bilgiye göre yapılır. Ancak düşük ışık koşullarında maalesef çalışmaz. Bu sistem durağan ve 4-6 metre gibi mesafelerdeki cisimlerin fotoğraflanmasında kullanılmaktadır. Hareketli cisimlerin netlenmesinde kullanılmamaktadır. Canon ve Nikon kameralarda AF yardımcı ışığı ile yapılan çekimlerde Aktif AF sistemi kullanılmaktadır. PASİF AF SİSTEMİ Bu sistem Aktif AF sisteminden çok farklı çalışmaktadır. Faz Algılama denilen sistemle (Phase Detection) lensten geçen ışığın özel bir algılayıcıya veya kameranın kendi görüntü alıgılayıcısına düşürüldüğü Kontrast Algılama (Contrast Detection) denilen yöntemi kullanılmaktadır. Kontrast algılama ile netlik nasıl yapılıyor? Kamera fotoğrafı çekilecek konudaki kontrast’ın en yoğun olduğu yeri arar. Kontrastın yüksek olduğu yer nettir. Eğer bulamazsa karedeki başka noktalardaki kontrast yerleri arar. Bu ise Pasif AF sistemin netliği yapabilmesi için yeterli kontrastın olması gerektiği anlamına geliyor. Lens, tek renkli veya pürüzlü bulanık bir yüzeyde netliği aramaya başladığında netlik başarısız olur. çünkü kameranın netlik yapması için cismi kenarı ile birlikte daha doğrusu kenardaki kontrastı algılaması gerekir. Gelişmiş DSLR kameralar hem Faz hemde Kontrast algılamaya yöntemlerini, gerektiği zaman kullandıkları halde tüm aynasız kameralar, bas-çek dediğimiz ayarsız otomatik ve video kameralar sadece kontrast algılayarak netliği yaparlar. Kontrast algılama ile yapılan netlikte ışığın direkt olarak görüntü algılayıcısına gelmesi gerekir. DSLR kameralarda bulunan arka LCD’den çekim yapılmak istendiğinde (Liew-View) kamera aynasını yukarı kaldırır ve algılayıcıya ışığı direkt olarak göndererek bu fonksiyonu yerine getirir. Kontrast algılama sistemi daha çok durağan konuların netlenmesinde kullanılırken Faz algılama sistemi ise hareket eden konuların netlenmesinde kullanılmaktadır. Kontrast algılama sistemi özellikle çoğu zaman düşük ışık koşullarında Faz algılamaya göre daha hassastır. Faz algılama yöntemi kullanan DSLR kameralarda netliği yapmak için bir veya daha çok netlik noktası seçmek zorundayken, kontrast algılamalı sistemde tüm karedeki (en uç köşeler dahil) kontrast algılanarak daha esnek netlik yapılır. DSLR kameralarda arka LCD’ den yapılan çekimlerde kullanılan kontrast algılama yönteminin dezavantajı son derece yavaş olmasıdır. DSLR kameralarda video çekiminin giderek önem kazanması nedeniyle bu yavaşlığın üreticiler tarafından ilerde düzeltileceğini düşünülmektedir. DSLR kameranızın önünde AF yardımcı ışığı varsa bu Aktif AF sisteminin bir parçası değildir. Tıpkı flaşta olduğu gibi konunuzu aydınlatırlar ve kameranın Pasif AF sisteminden faydalanır. NETLİK NOKTALARI Netlik noktaları vizörünüzden baktığınızda gördüğünüz küçük içi boş kare veya noktalardır. üreticiler giriş seviyesi ve profesyonel seviye kameraları birbirinden ayırmak için farklı AF sistemleri kullanmaktadırlar. Profesyonel seviye DSLR kameralarda bu netlik noktaları çeşitli ayar seçenekleriyle ayarlanabilen gelişmiş özellikler barındıran ve çok sayıda noktadan oluşurken, giriş seviyesi DSLR modelleri temel AF gereksinimlerini karşılayacak şekilde ve az netlik noktası içerecek şekilde tasarlanmaktadırlar. Bu netlik noktaları Faz algılamanın bir parçasıdırlar ve herbir netlik noktasındaki kontrast kamera tarafından algılanmaktadır. Netlik noktalarının yerleşimi ve sayısı sadece kamera üreticilerine göre değil kamera modeline göre de değişmektedir. Yukarıda solda gördüğünüz üzere Nikon D5000’ de 11 tane netlik noktası ve sağda Nikon D300s’ de ise 51 tane netlik noktası bulunmaktadır. Büyük fark netlik noktasının sayısındadır. Peki netlik noktası sayısı önemli midir? Elbette ama tek başına yeterli değildir. Eğer netlik nokta sayınız fazlaysa kompozisyonunuzu yapıp, karenin özel bir kısmına netlik yapmak istediğinizde; Kamera özellikle hareketli bir konuyu (spor ve vahşi hayat konuları için son derece uygundur) bu farklı netlik noktaları arasında takip etmek için kullanır. Oysaki netlik noktalarının tamamı fark yaratmazlar. Farkı yaratan netlik noktasının türüdür. NETLİK NOKTASI TüRLERİYukarıda açıklandığı üzere sadece netlik noktası sayısı AF sistemlerinde önemli bir faktör değildir. Bunun yanı sıra netlik noktasının türü de hassas sonuçlar almak için son derece önemli bir konudur. 2 Tür netlik noktası algılayıcısı vardır. 1-) Dikey tip 2-) çapraz tip Dikey tip algılayıcı boyutsal ve sadece dikeydeki kontrastı algılar. çapraz tip algılayıcı ise 2 boyutludur ve hem dikey hemde yataydaki kontrastı algılarlar. Ayrıca çapraz tip algılayıcı dikey algılayıcıya göre daha hassastır. Bu ne anlama geliyor. Kameranızın AF sistemindeki çapraz tip algılayıcı ne kadar fazlaysa netlik o kadar hassas ve daha iyi yapılacak demektir. Bu nedenle yeni kamera duyurusu yapıldığında; kamera modeliyle ilgili tipik olarak şunlar söylenir. Bu kamerada X tane netlik noktası ve Y tane çapraz tip netlik algılayıcısı bulunmaktadır. üreticiler yeni kamera özelliklerini belirtirken netlik noktası sayısını ve özellikle çapraz tip algılayıcı sayısı fazlaysa gururla belirtirler. örneğin Nikon D7000’ de 39 tane netlik noktası ve 9 tane çapraz tip algılayıcıya sahiptir. Bu demektir ki 39 tane netlik noktası var ve bunlardan 9 tanesi çok hassas. Kamera alacağınız zaman ve özellikle spor ve çok hızlı vahşi hayat fotoğrafı çekecekseniz bu konuya çok dikkat etmeniz gerekir. AF PERFORMANSI ETKİLEYEN DİĞER FAKTöRLER Yukarıda toplam netlik noktası sayısının ve türünün çok önemli olduğunu gördük. Oysaki bu 2 konu hassas netlik için yeterli değildir. AF performansını ciddi olarak etkileyen diğer bir faktörde ışığın miktar ve kalitesidir. Şimdiye kadar kameranızın AF sisteminin gün ışığında ve parlak ışık koşulları altında çok mükemmel sonuçlar verdiğini ve iç mekanda az ışıkla mücadele etmeye başladığınızda ise size ızdırap verdiğini biliyorsunuz. Durum neden böyle? çünkü düşük ışık koşullarında kameranızın kontrastı algılaması çok zordur. Pasif netleme sisteminin lensten geçen ışığa güvendiğini hatırlayın. Eğer ışığın kalitesi zayıfsa, bu durum netlik performansına yansır. Işığın ve lensin kalitesinden konuşalım; AF performansı etkileyen en önemli faktörlerden biri lensin kalitesi ve en büyük diyafram açıklığıdır. Eğer elinizde eski bir lens varsa ve bu lensin merceklerinde fiziksel olarak küf mantarı, kir, içerde çok fazla toz ve öne/arkaya netleme problemleri bulunuyorsa AF performansınızın size ızdırap vereceği kesindir. Lensin açıklığına gelince diyafram açıklığı f/2,8 olan profesyonel seviye lenslerin f/5,6 lenslere göre daha hızlı olması bir nedendir. Tüm dijital kameralarda netlik diyafram en açık değerdeyken yapılır. Diyaframı f/16’ ya aldığınızda; netlik yine en açık diyafram üzerinden yapılır ve f/16 değerini ancak fotoğraf çektiğinizde kamera ölçtüğü diyafram (f/16) ve perde hızı değerlerini uygular ve ancak o zaman bu değeri alırsınız. Bu nedenle f/1,4 gibi çok hızlı lensler dışındaki diğer lenslerle AF performansı açısından büyük diyafram değerleri kullanmak daha iyi sonuçlar vermektedir. AF performansı açısından lenslerin en açık diyafram değeri f/2,0 veya f/2,8 arasında olması idealdir. F/5,6 gibi küçük diyafram değerleri olan lenslerle netlik yaparken lensin içinden geçen ışık miktarı az olduğu için netlik çok zor gerçekleşmektedir. Ayrıca f/1,4 gibi çok açık diyafram değerleri ile çalışmak hem AF performansını olumsuz yönde etkilemekte hemde çok sığ alan derinliği sağlamaktadır. Son olarak bir kamerada bulunan AF sisteminin kalitesi ve sağlamlığı son derece önemli bir etkendir. örneğin spor ve vahşi hayat fotoğrafı çeken profesyoneller için geliştirilen Canon 1D Mark III piyasaya ilk çıktığında yaşanan korkunç AF problemleri nedeniyle birçok kullanıcı bu olaya çok sinirlenmiş ve Canon’ un bu hatasını bir yazılımla düzeltmesini beklemişlerdi. Birçoğu bu nedenle Canon’ u bırakıp Nikon’ a geçmişti. Kamera tüm AF özelliklerini barındıracak şekilde üretilmişti ama AF sistemi çalışması gereken şartlar çalışmıyordu. Eğer en iyi AF performansı verecek modern DSLR kamera arıyorsanız ve özellikle spor ve vahşi hayat fotoğraflamak amacınız varsa Nikon ve Canon size çok gelişmiş ve sağlam AF sistemleri sunmaktadırlar (Diğer üreticiler ise onlara çok yakın sistemler geliştirerek, bu teknolojileri bir şekilde yakalamaktadırlar). DSLR NETLİK MODLARI Günümüzde, Birçok kamera çeşitli durumlar için bir sürü farklı netlik modlarına sahiptir. Fotoğrafını çekeceğiniz konu durağan bir portre olabildiği gibi koşan bir insan veya havada uçan bir kuşda olabilmektedir. Durağan konuları fotoğraflarken önce netlik yapar sonra fotoğrafı çekeriz. Eğer konunuz hareket ederse o zaman netliği tekrar yapıp fotoğrafı tekrar çekersiniz. Eğer konunuz sürekli hareket ediyorsa; Kameranızın bu harekete göre netliği otomatik olarak tekrar yapması gerekir. İyi haber DSLR kameranızda bu tip durumlarda kullanmak üzere çeşitli fonksiyonlar bulunmaktadır. Şimdi bu detayları inceleyelim. TEK NETLİK MODU (SINGLE AREA FOCUS MODE) AF-S Tek alan AF; Nikon tarafında AF-S, Canonda ise “One Shot AF†olarak bilinir. Vizörünüzdeki netlik noktalarından birini netlik yapmak için seçersiniz ve kameranız da sadece bu noktadaki kontrasta bakar. Deklanşöre yarım basılı tuttuğunuzda veya bu fonksiyonun özel olarak yapılması için atanmış bir AF tuşuna (eğer varsa) bastığınızda; Eğer konunuz hareket ediyorsa kamera öncelikle netlik yapmaya gayret eder. Netliği yapamazsa, siz deklanşöre basmaya devam etseniz bile kilitlenir netleme yapmaz. Bu modda kameranız fotoğrafı çekmeden hemen önce konunuza netliği yapar ve kilitler. Eğer netleme yapılmadan konunuz hareket ederse veya netleme başarısız olursa deklanşöre bastığınızda fotoğraf çekemezsiniz (netlik olmadığı için). Nikon D300s gibi bazı kameralarda AF kullanıcı menüsünde bulunan netlik tam yapılmadan bile fotoğrafı RELEASE (çek) seçeneğini seçerseniz, netlik tam yapılmadan da kameranız fotoğrafı çeker. AF-S moduyla ilgili bir kaç şeyi daha not edelim. Kameranıza kızılötesi AF yardımcı aydınlatması bulunan harici bir flaş taktığınızda; Bu aydınlatmanın çalışması için kameranın AF modunun AF-S ‘ye ayarlanmış olması gerekir. Kameranızın önündeki AF yardımcı aydınlatma ışığı da yine AF-S modunda çalışır. SüREKLİ NETLİK / AI SERVO FOCUS MODE (CONTINUOUS FOCUS MODE) AF-C Tüm modern DSLR kameralarda bulunan ve markalara göre adına Nikonda sürekli çekim (AF-C) ve Canonda ise “AI SERVO†denilen netleme modudur. Bu modda kameranız hareket halindeki konunuzu izler ve bu mod özellikle vahşi hayat ve durağan olmayan konular için uygundur. çalışma prensibi ise; Konunuzun hareketini analiz eder, yani konunuzun nerede olacağını tahmin ederek netliği cismin olacağını tahmin ettiği son noktaya yapar. Sürekli netlik modunun güzel özelliği, eğer konunuz hareket ederse, netliği ona otomatik olarak yapar. Sadece parmağınızı deklanşöre yarı basılı tutmak yada bu işlem için özel olarak yapılmış bir AF tuşuna (eğer varsa) basılı tutarak kameranızın konunuzu izlemesini sağlayabilirsiniz. Tek alan AF (AF-S) ile sürekli alan AF (AF-C) modunu karşılaştıracak olursak; Sürekli AF modu genellikle ayarlanabilen (özellikle üst sınıf DSLR modellerinde) ve konuyu tek nokta veya çoklu nokta ile izleme fonksiyonu gibi karışık konuları içermektedir. TEK/SüREKLİ KARIŞIK MOD (SINGLE / CONTINUOUS HYBRID MODE) AF-A Bazı kameralar Nikon’un AF-A ve Canon’un “AI FOCUS AF†dediği basit olarak; kameranın tek nokta netlik ile sürekli netlik modları arasında geçiş yapabildiği moddur. çalışma şekline gelince; Kamera konuya netliği hareketsizken yapar ve konunuz hareket ederse otomatik olarak sürekli netlik moduna geçerek netliği takip eder. Alt sınıf Nikon DSLR kameralarda kameranın AF sistemi için varsayılan bu mod (AF-A) birçok durumda çok işe yaramaktadır. Bu mod yeni başlayanlar için geliştirilen bir mode olduğundan üst sınıf modellerde bulunmamaktadır. TAM ZAMANLI OTOMATİK NETLEME (FULL-TIME SERVO FOCUS MODE) (AF-F) Bu yeni netleme sistemi AF-F adında Nikon’ un yeni geliştirdiği ve video özelliğinde ön izlemeli çekim devam ettiği sürece netlik yapan sistemin adıdır. Hızlı konuları netlemede çok iyi değil ama gelecekte çok iyi olacak gibi görünüyor. Nikon’un bu özelliği daha hızlı ve daha kullanışlı hale getirmesi gerekli. AF ALAN MODLARI DSLR kamera üreticileri fotoğrafçıların çekecekleri konuya göre seçecekleri AF-S, AF-C, AF-A ve AF-F gibi bir sürü otomatik netlik modlar geliştirmişler. Bunlar zaman zaman kullanıcıların kafalarını karıştırabilmektedir. Birçok giriş seviyesi ve yarı profesyonel kameralar bu fonksiyonları menülere eklerken D300s, D700, D3s, D3x gibi profesyonel kameralar ise bu fonksiyon için kameranın arka tarafına bu modları seçen düğme tasarlamışlardır. Peki bu modlar ne işe yarıyor. Şimdi sırayla bu konuyu inceleyelim. TEK NOKTA AF ALAN MODU (SINGLE POINT AF AREA MODE) Nikon’da “Tek Nokta†ve Canon’da “Manuel AF Nokta†denilen tek nokta AF alan modunu seçtiğinizde; Kamera, sadece vizörde görerek seçtiğiniz bu noktaya netlik yapar. Eğer netlik noktasını yukarı, aşağı, sağa, sola değiştirdiğinizde kamera, seçtiğiniz noktada bulunan kontrast dikey ve çapraz tip algılayıcılar tarafından algılanarak netlik sadece o noktaya ayarlanır. Bu mod genellikle manzara, mimari ve diğer durağan konuları fotoğraflamak için daha uygundur. DİNAMİK AF ALAN MODU (DYNAMIC AF AREA MODE) Nikon’ da “Dinamik†Canon’da ise “Genişletilmiş Netlik Noktası†denilen bu modda vizörde gördüğünüz netlik noktalarından birini seçiyorsunuz ve kamera bu istediğiniz noktaya başlangıçta netlik yapıyor. Yani başlangıçta tek noktaya netlik yapılyor ve eğer konunuz hareket ederse; Kameranız seçtiğiniz netlik noktasının çevresindeki netlik noktalarından faydalanarak, konunuzun hareketini izler ve konunuza olan netliği korur. Bu sırada kameranızı konunuzun hızına uygun şekilde hareket ettirerek konunuzu başlangıçta seçtiğiniz netlik noktalarına mümkün olduğu kadar yakın olduğuna emin olmaya çalışırsınız. Dinamik alan netleme sistemi kuşlar gibi hızlı hareket eden konularda kullanmak için çok iyidir. çünkü kuşları uçarken netlemek çok zordur. Yüksek model DSLR kameralarda tüm netlik noktalarından seçtiğiniz bir grubu bu tür çekimler için kullanma şansınız vardır. örneğin Nikon D7000 modelinde Dinamik netlik modunda netlik noktalarını 9, 21 ve 39 adet gruplara bölerek kullanmak mümkün olmaktadır. Eğer fotoğrafını çekeceğiniz konuyu kadrajın ufak bir parçasında izlemek istiyorsanız Dinamik AF modunu 9 tane netlik noktasına, tüm karede izlemek istiyorsanız o zaman Dinamik AF modunu 39 tane netlik noktasını izleme fonksiyonuna ayarlayabilirsiniz. 3D İZLEME MODU (3D TRACKING MODE) Son olarak Nikon’un bir çok modelinde; Netliği baştan sizin seçtiğiniz bir noktaya yapan ve konunuz hareket ettiğinde ise kameranın hareket eden konunuzu izlediği “3D İzleme Modu†bulunmaktadır. Bu modun özelliği; netliği ayarladığınız noktadaki renkleri okuyan özel bir algoritma kullanmasıdır. Yani sizin izlenmesini istediğiniz yerdeki rengi hafızasına alarak o renk karede nereye giderse oraya netlik yapmaktadır. En büyük avantajı konu hareket ettiği zaman netlikle uğraşmayıp, konunuzun kadrajınızdaki kompozisyonunu tekrar yapabilmenize olanak vermesidir. örneğin havada uçan siyah kuşların arasında bir tane beyaz kuş varsa ve onu izlemeye aldıysanız; kuş veya kameranız hareket ettiğinde sistem netliği korur ve size değişen duruma göre yeniden kadraj yapma şansı verir. İzleme Modu ve Dinamik Netlik Alan Modu arasındaki fark; Dinamik netlik alan modunda 9 veya 21 nokta için netliğin izlenmesini istediğiniz durumda ortaya çıkıyor. Eğer konunuzun netliğinin takip edilmesini istediğiniz 9 veya 21 noktalı izlemeyi seçtiyseniz; Konunuz bu noktaların dışına çıkarsa, kameranız konunuzu izlemeyemiyor. Ancak 3D izleme fonksiyonu ise konunuz seçtiğiniz netlik noktasından çok farklı bir yere gitse bile kameranız tüm karedeki seçilebilen noktaları tarayarak konunuzun en son nerede ise o netlik noktasını göstererek izleyebiliyor. OTOMATİK AF ALAN MODU (AUTO AF AREA MODE) Nikonda “Auto-Area AF†ve Canon da ise “Automatic AF Point Selection†denilen "Gör ve çek" diyebileceğimiz netliğin yapıldığı yöntemdir. Neyi fotoğrafladığınıza bağlı olarak, kamera netliği yapar. Karedeki insan teninin rengini algılayarak netliği öncelikle ona yapan çok güzel karmaşık bir teknoloji kullanmaktadır. Eğer karede birden fazla insan teni algılarsa, o zamanda netliği kameraya en yakın olana yapar. Eğer karede bir insan yoksa, kamera bu seferde kendisine en yakın ve en büyük nesneye netlik yapar. Bu modda kamera kendisinin netlik yaptığı noktayı ekranda sizin görüp onaylamanız için gösterir ve deklanşöre bastığınızda ise netliği oraya yapar. DİĞER AF ALAN MODLARI Piyasaya yeni çıkan Nikon D7000 gibi kameralara “Yüz Tanıma AFâ€, “Geniş alan AFâ€, “Normal Alan AF†ve video çekimi için geliştirilen “Konu İzleme AF†yani AF-F gibi bazı otomatik netlik modlar geliştirilmiştir. Bu modlar büyük bir ihtimalle Nikon’un gelecekteki DSLR modellerinde kullanacağı video yeteneğini daha da iyileştirmek için geliştirdiği özelliklerdir. Bu özelliklerin hem kameraya has bir özellik olması hemde büyük bir ihtimalle yeni modeller çıktıkça bu özellikler değişeceği için tek tek detaya girilmeyecektir. www.mansurovs.com sitesinden çeviren ümit Alper TüMEN
  22. Ümit Alper TÜMEN

    silüet

    Çok güzel, ellerinize sağlık...
  23. Ümit Alper TÜMEN

    Pazarda

    2007 Jaipur-Hindistan

    © Ümit Alper TÜMEN

  24. Ümit Alper TÜMEN

    Doğanın Dinginliği ....

    Fatih Bey, Merhaba; Çok güzel yansımalar kaydetmişsiniz, ellerinize sağlık. Selamlar,
  25. Ümit Alper TÜMEN

    Cevizin Asıl Sahipleri

    Zafer, Bey; Çok güzel bir kare yakalamışsınız, ellerinize sağlık. Selamlar
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.