Nikontürk

Hani, konuya pek uygun değil ama ben yine de paylaşayım: Genelde 200-300mm ye kadar lenslere sahibiz, bunun üzerindeki lensler bi hayli pahalı. Ben bu noktada V1 üzerine FT-1 aracılığıyla 70-200mm F2,8 ve 300mm F4 gibi lenslerimi bağlayarak oldukça yeterli sonuçlar alabiliyorum, yani bütçe bazlı. Nikon 1 serisinin çarpan faktörü 2,72. Netleme hızını söylememe gerek yok sanırım.

Birkaç yıl önce bu site ile büyük bir sorun yaşadım. Kullanıcıların büyük bölümü hayali. O dönemde hakaret ve küfürler bile kontrol edilmiyordu. Elimdeki screenshot'larla konuyu ispat edebildiğim halde şikayetime tek bir cevap bile verilmedi. Hakaret eden kullanıcılar sadece o sitede değil, diğer sitelerdeki isimlerini bile değiştirdiler benim forumdaki yazılarımdan sonra, ama yine de o kişileri bulmak o dönemin TR sinde mümkün olmadı. Sadece birilerinin satışına hizmet ettiğini düşünüyorum bu sitenin, başka hiçbir bilgi kazanımı yok. Ne yazık ki oldukça bilgili fotoğrafçıların da nedense takip ettiği bir site. özetle, ciddiye almayın derim.

Sadece ham çek dediysen, artık sana vereceği dosyanın 12-14 bit gibi seçenekleri vardır. Bir de bunun sıkıştırılmış, çok sıkıştırılmış, hiç sıkıştırılmamış gibi seçenekleri olabilir. İşlemcinin ham dosyayı işlemesi ne olabilir ki? çünkü adı üzerinde bize ham dosya var diyoruz. Yapabileceği tek şey 12-14 bit ayrımı ve bu dosyanın sıkıştırılma biçimi. Benim seçimim Raw+ Basic-S-jpg. Hızlı görünüm için jpg ler tamam, zaten bunları hep ikinci karta yazdırıyorum, genelde küçük kapasiteli bir kart. Birincil kartta rawlarım 14 bit ve sıkıştırmasız olarak duruyor. Yani bir D3'den 30 mb civarı yer kaplayan, bir D800'den 75mb larda gezen raw dosyaları alıyorum. D7100'de bu bahsettiğim noktalar nasıldır bilmiyorum ama konunun temelini izah etmeye çalıştım. Bahsettiğim noktaları farklı isimler/ayarlar altında sunmuş olabilirler.

Linkteki teksti kopyalayıp yapıştırdım: "bence binde bir olan bir olayı nıkonturk pazar payı taktığı olarak yayınlamış .inanmayın olası itimali şüpeniz var ise yutdişi güvendiğiniz arkadaşlarınızla ve ebay.,amazon bilinen sitelerden ,olmadı hayamdan spot alınabılır. nıkonturkun bu tip yayınlarını dikkate asla almayın .nıkonturk bu işlerle uğraşacağına fıyatları aşağı çeksin. " Benden habersiz ne satıyonuz?

Otomatik modda çok net ve keskin bir görüntü? Otomatik modda makina kendi istediği noktayı seçer ve oraya netler. Otomatik modda makina kendi istediği noktadan ışık, beyaz dengesi ölçümü yapar, ona göre kendisi şu değerleri belirler: Enstantane, diyafram, beyaz dengesi, iso kabiliyeti. Otomatik modda makinanın yazılımına yüklenmiş olan sabit bir picture modu vardır. Bundan dolayı renk, kontrast, tint, keskinlik değerleri yine onun keyfine kalmıştır. Bu şartlar altında otomatik modda sizin keskin bir görüntü elde etmeniz tamamen şansa kalır. İşte bundan dolayı makina A modunda kullanabilecek kadar da olsa bir eğitim almanız, olmadı internet üzerinden enstantane, diyafram, iso, beyaz dengesi gibi konularda temel eğitimi takip etmeniz sizin yararınızadır. Bunlar sizin için zor ise o zaman otomatik modda devam edip makinanın insafına boyun eğmek zorundasınız.

Verdiğim örnek sizi umutsuzluğa sürüklemesin. Ancak gerçekleri görmeniz için bunu yazma gereği hissettim. çünkü, eğitim olmadan bahsettiğiniz sonuca ulaşmak imkansız: Yeni gelin, onlarca denemeye rağmen yine de annesi kadar lezzetli yemek pişiremez. Bunun sebebinin tencerelerin kalitesi, modernliği olduğunu düşünür. Annesinin ömrü boyunca satın alamadığı kadar pahalı bir kaç tencere setini kocasına aldırır. Ama sonuç değişmez, hala yemeklerde o lezzeti yakalayamaz. Halbuki annesi, zamanın en ucuz alüminyum tencereleriyle harika yemekler pişirebilmektedir. Burda maharet tencerede değil, yemeği pişirendedir. Eğer sizin dediğiniz gibi olsaydı, günün en modern makinalarına tonlarca para verebilen zenginlerin her biri çok iyi birer fotoğrafçı olabilirlerdi. Turan arkadaşımız İzmir'de. Bu konuda da bilimsel gerçeklerle hareket eden biri; yani öyle kulaktan dolma kocakarı ilaçlarıyla fotoğrafçılık yapan biri değil. Bu bir avantaj, tavsiyelerinden yararlanın derim.

Maalesef bu adam da son zamanlardaki politik fırtınalarda sanat yerine siyasi tercihlerini medyaya pompalayınca eskisi kadar itibar göremez oldu.

Bayonet çapı aynıdır sanırım. Fakat her lensteki bayonet iç kısım dizaynı aynı olmayabilir. çünkü sahip olunan özelliklere göre ekipmanların yerleşim zorunlulukları bayonetin lensin içinde kalan kısmında farklı şekiller gerektirebilir. Dolayısıyla birebir o lens ya da o lensle birlikte belki de bir kaç model lenste kulanılabilen kendi "spare parts" ını tedarik etmek zorunda kalabilirsiniz.

Gündüz öğlen saatlerinde oynanan futbol maçlarında 3D ölçüm sistemi ile AFC modunda çok çalıştım. Bu çalışmalarda D300, D300s ve D3 kullandım, her üçü de aynı ölçüm sistemine haiz gövdeler. F2,8 lik 70-200 ve sabit 300mm lik lensleri kullandım. 1/300 ile 1/4000 arasında değişen enstantanelerdi. Bu şartlarda bile 3D takip sistemi bazen yetersiz kaldı. Aynı işi buz hokeyi maçında denedim. Bilmeyenler için yazıyorum; buz hokeyi çok süratli bir spor, oyuncular yaklaşık 1 dakika oyunda kalabiliyorlar, efor o kadar yüksek. Fotoğrafı sahanın hemen kenarından çekmek zorundaydım ve bu da oyuncuların hareketini daha hızlı kılıyordu. 70-200 mm F2,8 VR2 ile 3D ölçüm sistemi hem D3 hem de D800 üzerinde yine de hatalar yapabiliyordu. çünkü bu oyun çok hızlı, ortamın ışıklandırması malum civalı ampuller, makina ölçümde bi hayli zorlanıyor. Doğru olan bir gerçek var: Gereksiz açık diyafram bize net olmayan fotoğraf olarak geri dönüyor. Oturup dakikalarca net alan derinliği hesabı yapmaktansa, aynı süreyi birden fazla kare çekerek kulanmayı yeğlerim. Lensimin 1.4 kabiliyeti var diye işin cılkını çıkarmanın gereği yok. Gözlere netlediğini sanıp kirpikler haricinde her yerin flu olduğu kareleri gerek sosyal medyada gerekse sayıları her gün artan fotoğraf paylaşım sitelerinde paylaşan insanlardan millet sıkıldı artık. Objeye yakınsan artık F1,4'de ısrar etmek intihardır. O mesafede F5 bile istenen etkiyi verecektir. Hala fotoğraf net değilse bu D800 serisinin fizik kuralı gereği normal reaksiyonudur. Eğer burda makinayı hatalı bulursak o zaman Hasselblad, Red One gibi high end segmentin ürünlerini düşünemiyorum bile; 60 megapixelin üzerindeki sensörlerde durum ne olur acaba? Aynı ff kulvarın diğer gövdelerinde, yani 12-16 mp arasındaki gövdelerde bunu yaşamıyoruz. 24 mp de biraz daha kendini hissettirmeye başlıyor. 36 mp demek orta formata kafa tutmak demek. Analog dönemde orta format makina ile elde çekim yapanı görmek pek mümkün değildi. Ki onların bizim gibi iso imkanları da yoktu! Bence çok kasmamak lazım. Artık biliyoruz ki bu 36 mp; yani altımızda bir binek araç değil, bir tır kamyonu var. Fren mesafesi, hızlanma süresi, tonajımız farklı. O halde binek araba gibi yüksek hız, daha kısa sürede hızlanma, daha kısa mesafede durabilme lüksümüz yok. Ama bütün bunlara karşılık müthiş bir yük çekme kabiliyetimiz var, yani 36mp. Ferrari de 500 beygir, Volvo FH16 da 500 beygir; biri 360km hıza ulaşır, ama içine 200 kilo yük koyamazsınız. Diğeri ise 80 tonu çok rahatlıkla çekerken hızı 120 leri geçmez. Tıpkı Hasselblad bir gövdenin en fazla 800 iso vermesi gibi.

Bu veriye göre aynı lensi D800-810 gibi gövdelerde değil de, 12-24mp lik bir gövdede kullanırsa bu sorun azalabilir. Aynı şekilde çok sığ olan net alan derinliği için tripod çözüm olmayabilir: çünkü model canlı, birkaç milimlik hareketi bile istenen noktadaki netliği bozabilir. Ben de bu lensi D800 ve D3 üzerinde halen kullanıyorum. D800 üzerindeyken daha bi ihtimam göstermek zorunda olduğumu biliyorum, malum, bu gövdenin sensörü bu konuda hassas. Ama D3 üzerinde çok daha serbest çalışabiliyorum.

Bahsettiğiniz 85 mm lens Canon marka bir lens, Nikon değil. Nikon markasında 85 mm F1,4 AFS Nano olarak bir lens var, bir süredir ben de kullanıyorum. Bu lensi alana kadar uzun yıllar 70-200mm F2,8 AFS VRII Nano ile portre çekimlerimi yapıyordum. Şimdi her iki lensin kulvarı farklı. Gündelik işlerde zoom kabiliyeti ile 70-200mm her zaman yanınızda, onsuz yapamıyorsunuz. Yani en azından benim yaptığım işlerde bu lens olmadan olmaz. Ama vaktiniz bol, karşınızda istediğiniz gibi otur, kalk, yürü diye komut verebildiğiniz bir model varsa o zaman 85mm ile daha güzel portreler alabilirsiniz. Mesela studyoda sıkça kullanıyorum. Tek tek saymaya gerek yok, her kriterde 85mm bazen bir, bazen 3 adım daha önde. Tek zorluğu sabit odak noktasından dolayı her işe gelmemesi. özetle, hoby olarak yapıyor olsam 85mm alırdım.

Çok profesyonel olsanız bile, yıllardır bu işle uğraşsanız bile, püf noktasını bilmediğiniz bir konuda hata yapmanız gayet normaldir. Bu lens, kullananlar tarafından parasına göre iyi kabul edilen bir lens. Sizin bahsettiğiniz hatayı bu lenste hiÇ duymadım. Burada, orjinal olmayan bir parasoley ya da tırnak yapısı aşınmış bir parasoley tam yörüngesinde durmayıp bu hataya sebep olması ihtimal dahilinde. Ama siz zaten 24-70mm VC modelini kafaya koymuşsanız bu sadece bir bahane olmuştur sizin iÇin.

Bahsedilen lens FF uyumlu bir lens. Köşe kararması (vignet) şikayeti var mıdır bilmiyorum ama sizin kullandığınız gövde nedir acaba? Çünkü DX gövdede bu sorun hiÇ olmaması lazım. Burda sıkÇa yapılan bir hatayı hatırlatmak isterim: Parasoley olması gerektiği gibi takılmamışsa bu sorunla karşılaşılabilir.

Avometre ile pilin gerilimini ölçtünüz sanırım. Amper konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu hatayı hızlı analiz etmek için: - Pili başka bir makinada deneyin. Sanırım model D80, EN-EL3 model pili kullanıyor yanılmıyorsam, bu pilin kullanıldığı başka modeller de var yani. - İkinci yol ise aynı pili kullanan bir makinayı bulup onun pilini sizin makinada denemek. Yüklediğiniz videoya göre pilin arızalı olma/artık ömrünü doldurmuş olma ihtimali yüksek.

150mm'nin avantajları: - Küçük yaratıkları daha az korkutursunuz. Yani birkaç santim daha uzak mesafeden 1:1 alma imkanınız olur. - Odak uzaklığından dolayı portreler daha bi hoşunuza gider. - Bu odak noktasında ilk akla gelen Sigma 150mm kendi kulvarında çok iyidir. - Titreşim önleyici modelleri ile sehpa derdiniz azalır. - FF gövde üzerinde yakın makrolarda daha rahat çalışmanızı sağlar. 150mm'nin dezavantajları: - APSC gövdede bu lense mukayet olmak maharet ister. FF gövdede de biraz daha kolay olsa da yine de titreşim kaçınılmazdır. - Sehpasız ciddi çalışmalar çok azdır. - Yeterince ağır bir lenstir. - Sigma modelinde dahili netleme motoru bozulma şikayetleri duyulmaktadır. - Titreşim önleyiciye sahip modelleri fiyat bakımından oldukça duygusaldır. - Nikon markasındaki karşılğı 200mm mikro modeli için de aynı şeyler söylenebilir. 105mm'nin avantajları: - Sehpasız da çalışabilirsiniz. - Titreşim engelleyici modelleri mevcuttur. - APSC gövdelerde elde oldukça rahat kullanılabilir. - Nikon markasında en son temsilci AFS VR modeli nano kaplama sayesinde başarılı sonuçlar verir. - Eski modellerden AFD ve AF versiyonları dahi günümüzde çok tutulmaktadır. - Tokina, Sigma ve Tamron muadilleri performans olarak oldukça yeterlidir. - 150mm'ye göre daha uygun fiyatlara farklı versiyonları satın alınabilir. 105mm'nin dezavantajları: - Küçük objelere fazlaca yaklaşmanızı gerektirir, bu da bazı canlıları ürkütüp kaçırır. - FF gövdede bu durum daha bi rahatsız edici hal alır. - Her versiyonda dahili netleme motoru yoktur. Bu da gürültü demektir. Ciddi makrocular manuel çalışmayı tercih etse de şartlara göre bu ses rahatsızlık verebilir.

Her halükarda gövdenin firmware'ini güncellemek faydalıdır, ama bu soruna çözüm olur mu o tartışılır. Siz, yapmanız gereken kontrolleri yaptığınız halde bu sorun devam ediyorsa donanımsal bir sorun olma ihtimali yüksek. Bunun "aperture F-FO base unit" denen bir parçadan kaynaklandığını tahmin ediyorum. Eğer bunu tamir edebilecek bir usta soracak olursanız, İstanbul Hayyam Pasajı'ında özcan Foto Teknik; özcan Vurun usta bizim güvendiğimiz bir ustadır.

Hayır, diyaframı F22'ye kilitleme zorunluluğunun sebebi makinanın ancak bu konumda iken lensin diyaframını kontrol edebilmesidir. Siz, makina üzerinden hangi değerdeki diyaframı seçerseniz, çekim o değerde yapılır. çekim öncesindeki diyafram değeri her zaman için lensin diyaframının en açık olduğu (rakamsal olarak en düşük olan değer) değerdir. Makina, sadece çekim işlemi sırasında sizin tayin ettiğiniz değere diyaframı çeker.

Arkadaşlar, Basit ama nezaket gereği dikkat etmemiz gereken bir konu: 1- Büyük harfle yazılan yazıları okumak normal yazıyı okumaktan daha zordur. Size zamanını ayırıp cevap veren insanlara eziyet etmeyiniz. 2- Webde büyük harf kullanarak yazı yazmak karşımızdaki kişiye bağırmak anlamına gelir. Şimdi biri çıkıp neden bağırıyorsun derse hiç şaşırmayın Nikon 18-35mm'nin hem eski AF-D versiyonu hem de yeni AF-S versiyonu kendi kulvarlarında oldukça başarılı lenslerdir. Eski versiyonunundan 3 kopya kullandım, keskinliğiyle göz dolduruyordu. FF kullanıcıları için ucuz bir geniş açı alternatifidir.

Bir Nikon 24-70 mm F2,8 Nano lens için de IF terimi resmi websitesinde belirtilmiş. Bu lensin dış kısmında dönen/hareket eden bir parça bulunmamaktadır. Lensin iç/ön kısmı ileri/geri hareket etmektedir. Bu hareket parasoley takılı halde iken dışardan görülmemektedir. Parasoleyi çıkarırsanız (ki bana göre her koşulda takılı olması gereklidir!) bu hareketli kısmı görürsünüz. http://www.europe-nikon.com/en_GB/product/nikkor-lenses/auto-focus-lenses/fx/zoom/af-s-nikkor-24-70mm-f-2-8g-ed Bazı terimlerin tam olarak ne ifade ettiğini, IF nedir, ne değildir, bunu derinlemesine incelemek gerekir.

O lensin makrosu yok bildiğim kadarıyla. Üzerinde titreşim engelleyici olmayan modelin 2 farklı versiyonu var, daha gÜncel olanı II rakamıyla belirtiliyor, biraz daha iyi olarak değerlendiriliyor. Bu aralıkta VR-OS bazen çok kullanışlı olmakla birlikte her kullanıcının eli aynı oranda titremez. Dolayısıyla dÜz versiyonunu kullanmış biri olarak, OS olursa daha iyi olur, OS yoksa/param buna yetiyorsa OS'siz de gÜzel portreler, modelden uzak durarak 150 mm'lerde gÜzel sonuçlar alınacağını söyleyebilirim. Unutmayın, belli bir tarihe kadar VR/OS/IS gibi şeyler yoktu; o zamana kadar fotoğraf çekilemedi mi? Yani klimasız arabalarla da yolculuk yapılabilir.

Yapacağınız işe göre değişir, değişken odaklı lens ile sabit odaklı lensi kıyaslamak??? Bu yüzden cevap veremedim. Kuş, futbol maçı, yani keskinliğin ön planda olduğu buna benzer durumlarda sabit odak seni kurtarır. Sigma değil ama Nikon 300mm F4 AF-D lensini uzun süre kullandım. Keskinlik olarak sadece sabit odaklılar bu lensle yarışabilir. Bu lensleri sehpasız kullanmak zordur, hele DX gövdede, F4 falan kurtarmaz sizi, VR gibi olmaz. Bu lense karşılık 3 katından fazla zoom yapabilen diğer lenslerin adı bile anılmaz. Ama bu lensin Sigma markası nasıldır bilemiyorum, kullanmadım, tecrübem yok. Bu sorulara göre siz henüz tam olarak ne yapacağı, hangi kulvarı seçeceğine karar vermemiş birisiniz. Yani önünüzde biraz daha yol var katedecek. Hiç uğraşmadan bi Nikon 70-300VR alın ve bu dönemi bununla geçirin. çünkü bir süre sonra bu lensi dahi beğenmeyeceksiniz nasılsa. Sonra 70-200mm F2,8 aramaya başlayacaksınız, en sonunda da 300mm F2,8'lere gözünüzü dikeceksiniz.

Büyük ihtimalle Meike'nin ürünüdür. Ama 900 ile 910 arasında ne kadar fark olduğunu aşağıdaki linkten kendin incelemelisin. Çinliler istenilen markayı ürüne basıyorlar, demek ki sipariş eden firma öyle istemiş: http://www.meikestore.com/product/meike-mk-900-mk900-ittl-i-ttl-ttl-flash-speedlite-speedlight-for-nikon-dslr/1443.html

Nikon için kısaltmalar: AF: Otomatik netlemeli lensler. AF-D: Otomatik netlemeli, mesafe bilgisi ölçebilen yongaya sahip lensler. (D: Distance) AF-S: Otomatik netlemeli, mesafe bilgisi ölçebilen yongaya sahip, netleme motoru kendi içinde olan lensler. (S: Silent Wave Motor) G: Diyafram bileziği olmayan, diyafram kontrolü sadece makina üzerinden yapılabilen lensler. Bu bilgilerden sonra bir örnek verelim: Nikon 80-200mm F2,8 lensin; MF, AF, AF-D ve AF-S versiyonları vardır. Her biri farklı yıllarda, farklı teknoloji ile üretilmiştir. Yine Nikon 85 mm F1,8 lensin AF, AF-D ve AF-S versiyonları mevcuttur. Bu bilgiler ışığında satın alma işlemini daha dikkatli yapabilirsiniz.