Nikontürk

Neden kapatayım ki? Gerekçesi ne olabilir?

Lensin minimum netleme mesafesini dikkate aldınız mı? Bahsettiğiniz diğer lenslerin minimum netleme mesafesi çok daha kısadır, bu sizi yanıltmasın. Uzak odak noktalarında makine elde iken "ışığa bağlı olarak" kararsızlık normaldir, bunu tripod ile denediniz mi? Netleme yapılan noktada yeterli kontrast farkı var mı?

Portrelerimi Nikkor 70-200 mm F2,8 VRII Nano versiyonu ile D3 üzerinde çekiyorum. Ne 50 mm F1,4 AF-D ne de 85 mm F1,8 AF-D ile bu performansı yakalayamadım. çünkü literatürde kabul gören portre ortalama 130 mm'lerde çekilmektedir. O kaliteyi arayan müşterim oluşursa bir adet Nikkor 135 mm De Focus Control alabilirim. Yok, gece kulüplerinde takılacaksam bu kez 85 mm F1,4 tercih ederdim.

APS-C sensörlü gövdeler için standart zoom lens olarak 17-55 mm F2.8 en üst sıradaki seçenektir. Bu bir portre lensi değildir. Ancak 1,5X çarpan faktörüyle bel üstü portre çekimine imkan verebilir. Full framede kullanabileceğiniz bir lens değildir. 70-200 mm VR1 ya da ilk versiyonu diyeceğimiz model APSC sensörlü makineler için daha uygundur. Bu ilk versiyon full framede "görebilen seviyedeki gözler için" köşelerde keskinlik ve vignet sıkıntısına sahiptir. Bundan dolayı zaten VRII ya da nano versiyonu güncellenerek çıkarılmıştır. Fiyatının iki katı olması durumu bana da ilginç geldi. Acaba ilk versiyonunu yeni olarak garantili kim satıyor ki bu ikinci versiyon iki katı fiyatına sahip olsun? Eğer ikinci el lens için bunu söylüyorsanız durum farklı olur tabii.

Burnuma kötü kokular geliyor. üçüncü parti ürünlere karşı bir savunma mı acaba? Son yıllarda piller için bir yonga ilavesiyle bir süre de olsa bunları engellemeye çalıştılar, sonrasında çinli dostlarımız o yongayı da buldu ve ilave ettiler pillere.

Canlı önizlemede netleme modunuz nedir, kontrol ettiniz mi? AF-A, AF-S, MF ???

Vaktimiz ve bilgimiz müsaade ettiği ölçüde yardımcı olmaya çalışıyoruz burada diğer tecrübeli arkadaşlarımızla. Yeter ki arkadaşlarımız kalp kırmadan, saygısızlık etmeden sorsunlar-yazsınlar.

Herşeyden önce giriş seviyesi bir makineyle gece saatlerce pozlama yapmaya çalışan, konusunda uzman birine rastlamadım. Bunu ancak meraklı ya da bütçesi yetmeyenlerin denediğini düşünüyorum. Yani ruhsatında 2240 kg taşıma kapasitesi yazan, halk arasında 3,5 tonluk Bedford diye isimlendirilen, uygulamada her servis en az 5 ton ile yürümek zorunda kalan kamyon (yoksa masrafını kurtarmaz!), 1970 yılından 2000'li yıllara kadar bizim yollarımızda yürümüştür. Yani imkansızlıkların limitleri zorlamaya sevketmesi, sonuçları ise bazen çok vahim. "Her model"deki ayna, çekim esnasında vizörü kapatsa bile, ışık sızmasını yüzde yüz engelleyemez. Hatta belli bir süre sonra, aynayla örtüşen yumuşak çerçeve özelliğini kaybedebilir, ışık sızdırabilir. Bundan dolayı vizörü kapatmak en güvenilir yoldur. Burada anlatılan çok küçük miktarlardaki ışık sızmasıdır ve bunu zamana yaydığınızda "görebilen gözler" tarafından rahatsız edici bir hal alır. Bu tür çekimleri yapanların şehirden kilometrelerce uzak alanlarda geceledikleri, şehrin ışıklarından kaçtıkları, kızılötesi kumanda kullanmayı bile tercih etmedikleri, gerekirse kablolu, yoksa radyo frekanslı kumanda kullandıkları, makine yakınında dolaşmamaya özen gösterdikleri, tripodun ayaklarını yere çok sağlam tesbit ettikleri gibi konuları bilmeyen arkadaşların okumasını tavsiye ederim. Bu saydığım kurallar-gereklilikler-alışkanlıkları öğrenen birinin makinenin ekranından süreyi takip etme gibi bir niyetleri kalmayacaktır

Diyafram öncelikle modda çalışırsanız makinenin müsaade ettiği FP değerinin üzerine çıkmaz, bu normal. Eğer daha yüksek enstantane istiyorsanız bu kez enstantane öncelikli modda çalışınız, ya da manuel modda. Flaş, sizin belirlediğiniz enstantane değerine göre kendi gücünü TTL olarak belirler ve gerekli güçte çakar.

APS-C sensörlü makineye sadece bizim ülkemizde 24 mm'den başlayan lensler tavsiye edilir! Sonra da e böyle olmaz bi tane de 12-24 mm gibi geniş açı almak zorundasın deyip ikinci kazığı çakarlar bu kullanıcıya. Hele bir 24-85 mm serisinin sadece 24 mm'de F2.8 olanı vardır ki, bu lensi hani amaçla ithal etmişlerse bütün TR bu lens ile dolup taşmıştır. Analog zamanda bu lensi eritemeyenler dijitale geçmiş olmanın bilmem kaçıncı yılında bile hala bu lensi satmaktadırlar. Yok hayır, adam full frame kullanıcısı olsa hadi diycem ucuz bir alternatif olarak düşünülebilir, ama öyle değil. Ekipman tavsiyesi yapmak, hele bizim toplumumuzda, başına bela almak demektir. Bu yüzden git şunu al demek yerine, balık tutmayı öğretmeyi tercih ediyorum. Mevcut ekipmanınıza ilaveten yeni alacağınız lensinizdeki olmazsa olmaz şartlardan biri o lensin en az 18 mm'den başlıyor olmasıdır. Siz gidin isterseniz 16 mm'den başlayanını alın, para sizin. Paranız yettiğince F değeri düşük lenslere yönelin, yani bir Nikon 17-55 mm F2.8 o makinenin şaşıracağı türden bir lenstir; olmadı 16-50 mm F2.8 Tokina-Sigma-Tamron türevlerine yönelmek "bana göre" daha akıllıca olur. Buna da para yetmiyorsa Nikkor 16-85 mm, 18-105 mm, 18-55 mm gibi seçenekler sıraya girer. Ama bu gövdeye bir 24-85 mm lens almak "bana göre abesle iştigal"dir. Kaldı ki bu 24-85 mm'nin benim bildiğim en az 4 versiyonu var, hangisini kastettiğinizi lütfen tam kodunu yazarak belirtiniz, arkadaşlar yanlış yönlenmiş olmasınlar. D lens yazmak yeterli değildir! Biraz gülümsetmek amacıyla şu teksti okumanızı tavsiye ederim: http://www.nikonturk.com/konu/630-her-is-icin-ayri-lens-alinmasimi-gerekiyor-makale/page__fromsearch__1

Bu durum Nikon'un argesinin gözünden kaçmış mıdır? Ne derece gereklidir? Bu işi yapan adamın zaten makine titremesin diye uzak durması mıdır? Yoksa yıllardır MS-Dos arayüzü kullanan Canon bu konuda çok daha ileride midir? Ya da bir özellik daha koyayım makine artık cep telefonu gibi yemek de pişirsin mantığıyla müşteriyi çekmek midir?

Gökhan için bu bayağı ağır oldu hocam. Hem Pentax hem Tamron

Sanırım biraz daha zaman gerekiyor sana. Çünkü belli bir süre sonra o fotoğrafı hiÇ Çekmemeyi tercih ediyorsun. Tıpkı başlangıÇta yüzlerce kare Çekip piştikÇe bu sayının azalması gibi.

Yani sen bu kareyi çekmek pahasına o lensi yanında taşımayı yeğler misin? http://halkboyleistiyor.com/wp/?p=117

Yani bir 70-300 mm tamron senin için en iyi lenstir???

Fiat en iyi arabayı yapsa dahi bir Audi, BMW, Mercedes güvenini hiçbir zaman verememiştir Gökhan

Kaç tane Canon kullandınız ve hangi modellerinde bu özellik vardı? Bunu net olarak yazarsanız daha adil olur.

Bu da bir "G" lens. Acaba "D" versiyonundan daha iyi midir? Sen anladın onu

Ramiz bey, teşekkür ederim, imkanlar elverdiğince kaliteyi yüksek tutmaya çalışıyorum. Karakter olarak mükemmeliyetçiyim, bu durum birlikte çalıştığım insanlar için zor olabiliyor; ancak müşteriye kaliteli ürün olarak geri dönüyor.

Yıllardır kullandığım, güvendiğim tek model: http://www.mahaenergy.com/mh-c9000/ Tek tek özelliklerini yazamam, ama pile zarar vermeden damlama tekniğiyle en iyi şekilde dolduran bir cihaz. Bakım yapma özelliği ile memory efect sorununu çözebiliyorsunuz. Bu cihaz sayesinde piller daha uzun ömürlü, daha sağlıklı. Eğer bu cihazla pili kurtaramadıysanız o pil gerçekten bozuktur.

Siyaset yapmayalım hocam lütfen

Dünyada ekonomik ve sosyal açıdan geri kalmış ülkelere bir gÖz atın: Şarlatanlığın, inanç istismarının, ayrımcılığın had safhada olduğunu gÖzlemlersiniz. Buna karşılık sosyo-ekonomik alanda ilerlemiş ülkelerin sadece bilimsel doğrular üzerine kendilerini inşaa ettiklerini farkedersiniz. Dikkat edin, kuru para veya altın onları ilerlemesi için yeterli gelmemiştir; araştırma ve geliştirmeye verdikleri Önemle, bilime verdikleri değerle o sevyiye ulaşmışlardır. 1945'de savaştan çıkan, daha ülke bile olmadığı halde 1960'lardan sonra ülke olarak adı anılan pek çok isim sıralayabilirim: Almanya, Japonya, İsrail..... Bugün hayati Öneme haiz teknolojilerin patent haklarının bu ve benzeri ülkelerde olduğunu biliyoruz. Maalesef sizin de belirttiğiniz gibi, benim de bir kaç yıl bahsi geçen sitelerde şarlatanlarla ağız dalaşına girdiğim gibi, ülkemize has çarpıklıkların bir Örneği de budur. Bunları Önlemenin yolu, haksızlıklar, yalanlar karşısında doğruyu savunanın yanında olmaktır. Kral çıplak diyemediğimiz sürece bizler de onlardan biri oluruz.

Markası Sanyo olmak zorunda değil. Eneloop tekniğine sahip başka markalar da var piyasada. Anlatmak istediğim yüksek amper verebilen ama bunu yaparken kendisi ısınan piller, zaten ısıdan rahatsız olan flaşlar için her zaman sorun olduğudur. Kaldı ki yüksek amperi karşılamak kolaydır ama sürekliliği zordur. Size 2 saniye şarj süresi vererek 50 karede biten bir pili istemezsiniz. Buna karşılık 3-4 saniyede flaşın şarj edebilen ama 100 kare çekebildiğim daha düşük amperli pilleri tercih ederim. Eğer amacım yüksek amper ile çabuk şarj ise o zaman battery pack çözümlere yönelirim, çünkü flaşımın ısınmasını istemem. Battery pack denen alet 6-12 voltluk pil gerilimini 300-360 volt aralığına çıkararak flaşın blok kondansatörüne direkt pompalar. Bu sayede flaşın güç devreleri (tristör veya diğer teknoloji ürünleri) ısınmaz, flaşın dahili pillerini sadece sistem kontrolü için kullanır, çünkü flaş gücü için battery packten gelen yüksek gerilim kullanılmaktadır) ısınmaz, şarj süreniz en düşük seviyededir. Bakınız: nikon SD8a, SD9, Godox PB serisi.

Sanyo Eneloop teknolojisini bi incele. Yüksek amperaj tıpkı yüksek megapixel gibi bir satış argümanıdır, aldanma. Önemli olan anlık yüksek amperaj değil, sürekliliktir.

Sadece tetikleyici değil aynı zamanda kumanda olarak çalıştığı için sistem her şeyden önce daha karmaşık. çift yönlü bir çalışma prensibine sahip, yani her bir cihaz hem alıcı hem verici olabiliyor. Bunun sebebi Nikon flaşlardaki uyandırma mekanizmasını destekliyor olması. örneğin RF602 ile çalışırsan ve Nikon flaş stand-by moduna girerse mecburen flaşın yanına kadar yürüyüp uyandırmak zorundasın. üretildiği marka ve belirli modeller için çalışıyor, desteklemediği modellerde hiçbir şekilde çalışmıyor. Makineyi açtığında alıcı ünite ile temas kuruyor. Bunun gibi daha birkaç şey yazılabilir bunlarla ilgili. özetle, stüdyoda kullanılan tek pinli standart tek alıcı-tek verici sistemler gibi basit değil.