Nikontürk

Konunun başlığına uygun bir ilan paylaşayım ben de Fotoğrafçılar aranıyor, Rize'ye kadar gidebilirseniz kalan mesafe için ulaşım ve konaklama masrafları karşılanıyor. Sponsorları güçlü bu derneğin.

Bunun için en az 2 sayfa yazmak gerekir. Fazla başağrısı yapmak istemedim, sitedeki arkadaşlar benim ne olduğumu, ne olmadığımı da çok iyi biliyorlar. Bundan dolayı dikkat ederseniz bu konuda fikrime karşı çıkanların sayısı oldukça az. Kaldı ki konusunda uzman olanlar da mesajımı beğenmişler. Şu kadarını söyliyeyim: D90'ın Tr'de bu kadar efsane bir gövde haline gelmesinin yegane sebebi ithalatçıların bu modeli oldukça fazla stoklamasından başka bir şey değildir.

Gökhan, kirayı şahsa değil devlete ödüyorsun burada !!!!! Şahsın evi yok ki kiraya versin Evi olan kiraya verebilmek için en az bi 10 eve sahip olması lazım, ya da kaçak kiralayacak! Ayrıca kira bedeli sabit, yeşile bakma vergisi adı altında o rakam kiraya ekleniyor ! Şu sıralar TR deki araç vergisi mantığı tamamen NL den kopyalanmış gibi. Dizel, benzin ve gazlı motorların farklı kategorileri var. Buna bir de aracın toplam ağırlığı ekleniyor, motor hacmi baz alınmıyor ama kilo ve yakıt farkı katsayısı eklenince basit bir araç için yıllık 1200 euro sadece vergi ödüyorsun (örneğin bir golf bu rakamda vergi ödüyor). Buna bi de sigortayı ekle, TR den sonra ikinci sırada en pahalı akaryakıt ekle. özetle, bana göre TR deki bazı şeyler doğru yapılırken bazıları da yanlış ya da tamamen saptırılmış olarak yapılıyor, uygulanıyor; sistemin kesinlikle çalıştırıldığı ülkelerde yaşayan bizler ise dışarıdan TR ye bakarak sadece gülüyoruz. Güldüğümüz sadece bu değil, bizim yıllardır gayet doğal olarak yaşadığımız/öğrendiğimiz/zorunlu kurallara/şeylere TR deki insanların tepkisine gülüyoruz

Benim evimin önünde ağaçlık, yeşillik ve küçük bir göl var diye ben ve komşularım diğer insanlardan daha fazla kira ödüyoruz! Evet, yeşile baktın vergisi. Burası Avrupa'nın vergi eşek cenneti. Araba vergisi, akaryakıt vergisi Avrupa'nın en yüksek olduğu ülke. özetle sana ait hiçbir şey yok, herşey devletin. Buranın Emirganında o şekilde çekim yaparken merak etme, sivil giyimliler seni takip edip gerektiğinde düğün salonlarına baskın yapıyorlar. Bu konuda Türk müzik grupları ve fotoğrafçılar salonlarda başlarına bi hal gelmesinden korktukları için hep vergi numarasına sahipler. Ha, tümünü kravatlı gösteriyorlar mı, orası ayrı bir konu tabii, bu zaten her yerde var, yani ne siyah ne beyaz, gri diyoruz

Ben prensip olarak Nikon rawını her zaman Capture NX2 ile işliyor ve en yüksek kalitede kaydediyorum. Hatta büyük boyutta canvas baskı alacağım kareleri yine Capture NX2 ile boyutlandırıyorum. Böylece 6'ıncı yılına giren 12 mp'lik makinemle bile hiçbir sıkıntı yaşamadan 2 metrelik baskılar alabiliyorum. Gerçi 12 mp bu boyutlar için hala yeterli ama ben yine de kaliteyi en üst seviyede tutmaya çalışıyorum. Eğer elimde Capture NX olmasayasdı bu kez View NX ile çalışmayı yeğlerdim. Bana göre Nikon rawını en optimal düzeyde işleyen yazılım yine Nikon'un kendi bu iki yazılımı. Tabii ki PS, Lightroom ve benzeri pek çok yazılım bu konuda oldukça popüler. Onların argeye yaptığı yatırımı maalesef Nikon yazılım argesine yapmıyor, bunun sebebi yıllardır bir soru işareti. Ancak benim elde ettiğim sonuçlar, belki de alışkanlıklarım beni bu şekilde çalışmaya devam etmeye sebep oldu. Dosya boyutu bildiğiniz gibi çektiğiniz karenin içindeki objeler, renkler, ışık durumu vb pek çok noktayla ilişkilidir. Bazen bir manzarada 10 mb olan dosyanız bir başka manzarada 5 mb olabilir. Bu, tamamen dosya içindeki data miktarıdır ve bu datayı karedeki az önce saydığım etmenler belirler. Bence en yüksek kalitede kaydedin, nasılsa daha sonra PS ile makyajlarken gerekli küçük boyutu bir kopya olarak hep kaydedersiniz.

Benim bi önerim var; isminin önüne "fotoğrafçılık" ya da "photography" yazanların vergi numarası kaydı, vergi ödeme durumları araştırılsın

Cabir bey, biraz aÇın şunu lütfen, malum bizim dilimiz geriledi bu yabanellerde

Ben yanlış hatırladım, haklısınız. Jpeg convert seçeneğinde kaliteyi belirleyebiliyorsunuz. Bu noktayı bi kontrol edin bakalım istediğinizi alabilecek misiniz?

İmkansız, farklı kaydet seçeneklerini kontrol ediniz.

D700 sahibi orayı henüz D700 almadan önce görmüştür büyük bir ihtimalle Benim asıl anlamadığım, D800 kullanıcısının orada ne işi olduğu Ben de daha gidemedim oraya, binlerce karesini nette gördüm ama. Sadece gövdeleri yazmışsınız. Ben asıl lensleri merak ettim. D800 alıp önüne 24-120 mm ama nasılsa 24 mm de f2.8'i var diye AF-D takanlar mı yine çoğunlukta

Zülfü Mehmet, Bu tür ilanlar şimdiye kadar bizim sitede görülmüyordu, ancak diğer fotoğraf sitelerinde bolca rastlanılan bir ilandır. İçeriği tam belli olmayıp meraklı onlarca fotoğrafseverin mail yazmasına yol açar. Böylece işi en uygun şartlarda bitirme şansı daha da artar. özetle bu işe yeni başlamış oldukça hevesli ama aynı zamanda gerekli demirbaşları da olan, işi çok iyi bilmese de bi şekilde burda bu işi öğrenebilecek çırak mertebesinde fotoğraf gönüllüsü aranıyor. çok fazla bir maddi getiri beklemeden, kendi ekipmanınıza bolca shutterclicks yaptırıp tecrübe artırmanıza yardımcı olur

Nikon ile çektiğini açmıyor diye bir başlık pek hoş olmamış. Canon ile çektiğini açıyor demek ki

Yongnuo RF602, RF603 ile manuel modda başladım ben de ilk zamanlar; o tarihlerde i-TTL destekli radiopopper türü henüz icad edilmemişti. Sonrasında yine Phottix gibi pek çok markanın manuel tetikleyicileriyle zaman zaman çekimler yaptım ama zaman darlığından dolayı gelin-damat çekiminde pek kullanışlı olmadılar. En büyük sıkıntım ise düşük diyaframlarda güneş altında flaş kullanamamaktı. Sonrasında bu işi ilk olarak Pocket Wizard halletti ama fiyatından yanına yaklaşamadık. Phottix Odin için uzun süre bekledik, çünkü Canon için her türlü ürün kolaylıkla üretilebilirken Nikon'a bu kadar kolay adapte olamıyorlardı, mecburen bekledik. Fakat bir Phottix Odin parasına neredeyse Pocket Wizard alınabiliyordu. Kızdık, çünkü alternatif olamamıştı. Kaldı ki bu seviyedeki Nikon kullanıcısının genelde bir SU-800'ü hep vardı, benim de öyle. O halde Odin'de neden bu kadar masrafa girilmişti? Sonra Aokatech fiyat olarak iyi bir alternatif oldu AK-TTL modeliyle. Gerçekten stabil çalışıyordu ve her markaya uyumluydu. Tek derdi remote flaşın gözüne sözkonusu IR vericiyi iyi oturtumaktı: En uzun süre bu modeli kullandım. Bu süre zarfında diğer Yongnuo gibi markalar da i-TTL destekli modellerini Aokatech'in ardından duyurmaya başladılar; çünkü Aokatech sahip olduğu teknolojiyle tümünü ters köşeye yatırmıştı. İster dahili flaşa, ister harici tepe flaşına, ister SU-800'e Aokatech'i yapıştırıyorsunuz, hiçbir kablo bağlantısı olmadan kolaylıkla çalışıyordu. Tüm bu uzak doğu markalarına göre pc üzerinden her türlü programlamaya izin veren, çalışma mantığı olarak harici flaşınızın sanki gövdeye takılıymış gibi kullanmanıza imkan tanıyan, olmadı bir SU-800'ü bile sanki remote modunda kullanıyormuşsunuz gibi kullanmanıza imkan tanıyan, flaşın yanına gitmeden makine-SU-800-harici flaş üzerinden tüm komutları verebilmenizi sağlayan, şu ana kadar gördüğüm en stabil model Pocket Wizard Mini TT1+Flex TT5 setidir. Benim için mesafe değil, kararlılık önemlidir; çünkü 500 metreden flaş patlatmaya ihtiyacım yok. Şimdi bazı arkadaşlar "ne anlatıyor bu" diyordur. Bu konuyu daha önce uzun uzadıya yazmıştım da şimdi bulamadım forumda nerededir. Ama ihtiyacı olan arkadaşlar bugün olduğu gibi yazmaya başladılar. Evet, güneş altında IR teknolojisi çalışmayabiliyor, alıcı gözler kesinlikle verici üniteyi görmek zorunda kalıyor. Eğer softbox kullanırsanız bu imkandan yoksun kalıyorsunuz. İşte bu yüzden mecburen elinizdeki IR teknolojisini radyo frekansına çevirmek zorunda kalıyorsunuz. Bunu da bahsettiğimiz türdeki tetikliyiciler ile yapabiliyorsunuz.

Bundan dolayı uzun bir süre farklı markaların radyo tetikleyicilerini denedim, tamamen fiyat bazlı idi. Genel manada kendilerinden bekleneni yapıyorlardı, ancak bunda benim elektronik bilgimin payı büyüktü. Sonuçta ben de paraya kıyıp bu konuda güvenilirliliği herkes tarafından onaylanmış, bir o kadar da pahalı olan Pocket Wizard'da karar kıldım. Şu an Mini TT1 ve Flex TT5'den oluşan bir set kullanıyorum, tek kelime ile mükemmel. Bundan sanırım 2 yıl önce bu konuyla ilgili bir başlık açmış, ancak şu ana kadar bu konuyla ilgilenen pek bir arkadaşa rastlamamıştım. Amacım bu konunun değişik noktalarını, karşılaştığım zorlukları-sürprizleri paylaşmak, fikir alışverişinde bulunmaktı. Ne güzel ki site gelişiyor, bu konuları konuşabileceğimiz arkadaşlarımızın sayısı artıyor.

Sözkonusu model i-TTL özelliğinden dolayı gerek makine üzerinde gerekse bu gövdeden CLS olarak kullanıldığında 1/4000'e kadar destekler. Aynı şekilde enstantanesi 1/8000'e ulaşan modellerde de bu hızlara çıkar.

Değer mi sorusuna cevap zor, bütçe ve tercih durumu. Kablolu orjinal Nikon kumandadan kablosuz modeline kadar seçenek var. Bunların üçüncü markaları da kendilerinden bekleneni "bildiğim kadarıyla" başarıyla yerine getiriyorlar. Bazı kullanıcılar orjinal Nikon kumandaya o kadar para ödemektense X marka kumandayı hem de daha fazla özelliğiyle, örneğin time lapse gibi işlerde de kullanabilmek amacıyla tercih ediyorlar. Tercih size kalmış, yan sanayi ürünlerde performans olarak pek bi eksik yönünü bulamazsınız.

-30 dereceye gelen makine ne kadar izole edilmiş olursa olsun pil kesinlikle ısıdan etkilenecektir. Maalesef lityum ion piller o ısılarda değil 1000 kare, 10 kare bile çekmeye yetmeyebilir. Dağcıların bundan dolayı normal kalem pil kullanabildikleri battery griplere alkalin piller takarak çalıştıklarını biliyorum. Dolayısıyla, -30 derecede çalışabilen, ama çalışabilmek için hala lityum ion pil teknolojisini kullanan bir mantığı anlamakta zorlanıyorum. İşin en ilginç tarafı, sırf o şartlarda çalışabiliyor diye bu gövdeyi kullanan kaç kişi vardır ki bu markanın satışları hala bu seviyededir?

Gökhan, bi sorum var sana: Eksi bilmem kaç derecede çalışabilen Pentax gücünü hangi pilden alıyor, ne kadar süreyle bu pil gerekli enerjiyi verebiliyor?

Doğan hocam, iki makine arasında dinamik aralık olarak fark var ve bunu ben kendim hissettim, özellikle koyu bölgelerdeki detayda. 14 bit raw çalıştığım halde beyaz-siyah arasında D800 sahip olduğu EV değeri ile kesinlikle önde. Ama bunu kim anlar, kim ne kadar kullanır orası ayrı bir konu. Ben bunu yaklaşık 1 ay önce D3 ile D800 olarak kendi stüdyomda test ettim. Her forumda yazıyorum; bu serinin renkleri sarı-kırmızıya çalıyor ve ben bunu hiç sevmiyorum. Ama akıllı bir beyaz dengesiyle bunu aşabildim elimde raw olunca. Benim için bugün en önemli konu dinamik aralıktır. Hala daha pozitif filmlerin (dia) genişliğini özlemiyor muyuz? Bu yüzden, bugün bir set diziyorsam, uzun yıllardır D3 kullanan biri olarak yine de mümkün olduğunca kendimi güncel tutmaya çalışırdım. çünkü, benim işim dışarıda, sahada, katedralde, düğün salonunda. Adam kayıştaki model numarasına bakıp beni sınıyor, ustalığımdan haberi yok.

Trafiği bi dert, fotoğrafı da aynı dert. Ne kalabalık bu şehir ya. Yaşamayın kardeşim, terkedin

Bu işten para kazanıyor musun? Bu çok önemli. Eğer ticari olarak yapıyorsan bu işi, insanlar işin teknik detayını bilmese de onlar için bi yerden duydukları bir "D800 her zaman D700'ü döver" sokak jargonu vardır. Bu da sana daha çok itibar edilmesine yol açar. Maddi olarak o farkı kapatabiliyorsan ve ticari olarak bu işten kazanç sağlıyorsan hiç düşünmeden git D800'ü al. çünkü o model ileride sana o parayı geri kazandıracaktır; aslında aynı fotoğrafı çeksen bile ye kürküm ye olayı

3 gündür bir D700 ile oynuyorum. 2008 yılından bu yana D3 kullanan biri olarak manzarada, stüdyoda bu 3 gün içinde bi eksiğini görmedim. İkinci el ve 12K shutterda aldım; D3 ile sokakta dolaşmak hamallık, hafta sonu futbol maçında D3 ile yanyana deniycem. Hislerime göre netlemede D3'ten hiçbir farkı yok. Amaaaa.... Bu makine yılbaşına kadar bende çalışır, ocak ayındaki KDV indirimli mediamarkt satışlarından bir D800 kesinlikle alınır. Bilmem anlatabildim mi? Yani boyun yetiyorsa, her ne kadar işine yaramasa da o 36 mp, her ne kadar bilgisayarının gücü D800 dosyalarına yetmiyecek de olsa, kendini güncel tutman adına, şu an elinde makine olmadığı için, kas biraz daha, bakarsın bana zaman zaman gelen talepler gibi, biri kısa ama iyi kalitede bir videoklip isteyebilir

İltifatınıza teşekkür ederim. Karınca kararınca, aklımız erdiğince bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Verdiğiniz ikinci bilgi benim tahminimi güçlendirdi. Ekte fotoğrafı olan, daha önce anlatmaya çalıştığım parçanın bozuk olma ihtimali var. (Aperture F-FO base unit). Ebay üzerinden çin'den sipariş edilebilir, fiyatı ebayda çok uygun ama garanti durumunu bilemem tabii. Bu konuda Hayyam Pasajı'nda benim memnun kaldığım bir usta var. özcan Foto Teknik, 0536 431 78 71. Ya da siz kendinize göre güvendiğiniz bir ustaya gösteriniz.

Makineyi görmeden fikir yürütmek pek mantıklı değil aslında. Tahminen konuştuğumu belirterek yazıyorum, bunu kesin bir kanı olarak algılamayın: Bu modelde bazen karşılaşılan bir sorun. Sebepleri: - Makine açık iken lens değiştirme. - üçüncü parti ama eski lensleri bu gövdede kullanma. (Lensin üzerindeki elektronik devre daha fazla akım çekebiliyor). Makine içinde diyafram değerinin tipik bir potansiyometre mantığıyla çalışarak sisteme ileten parçayla ilgili olma ihtimali yüksek. Sözkonusu parçanın değiştirilmesiyle yukarıda bahsettiğim sorun çözülüyor. Ama dediğim gibi, tekrarlıyorum: Bir teknisyenin görüp gerekli incelemeyi yapmalı.