Nikontürk

İlginç bi durum, ben hala çözebilmiş değilim

Konuyu takip ediyorum başından bu yana. Hala anlamaya çalışıyorum ama hala anlayamadım. Tam olarak sorun nedir? Şimdi bazı noktaları öncelikle iyi belirlemek lazım: -Anlatmak istediğiniz sorunu sadece bu lenste mi yaşıyorsunuz? -Başka diyafram değerlerinde de aynı sorun var mı? İlla F/2,8 de mi bunu yapıyor? -Bu sorunu yaşamadığınız lensin modeli nedir? -Netleme noktalarını değiştirdiğiniz zaman sorun düzeliyor mu? -Canlı önizleme ile vizör arasında netleme farkı var mı? -Full frame ile APSC sensörün bu lensteki "net alan derinliği" konusuna vakıf mısınız? Bu yazdıklarımda anlamadığınız bir nokta var mı? Tümüne net cevaplar verebilir misiniz?

Uzungöl'de pide mi? Bence orada tereyağında ya da kiremitte alabalık yenir. Uzungöl yayla değil bir köydür; o köyün de kendine ait yaylası daha yukarılardadır.

"Diyafram kilitlemek" deyince benim anladığım artık diyaframın çalışmadığı, sabit olarak bir değerde durmasıdır. Bunu neden istiyeyim ki? Ama eski lenslerde "diyafram bileziğini kilitlemek" olayı ise tamamen başka bir şeydir: Bilezik F22 değerine getirilir ve kilit mekanizmasıyla bilezik kilitlenir. Lensin arka tarafındaki özel bir düzenek gövdenin içindeki diyafram kontrol düzeneğiyle birlikte çalışarak, diyaframın makine üzerinden komuta edilmesini sağlar. Bu, diyafram kilitlemek değildir. Şimdi, bu başlıkta diyafram kilitleme, içerikte ise D5100 ve uzatma tüpü yazıyor. Olsa olsa burda belirtilen/istenen şey, eski tip lens kullanıyorsanız bu lensin üzerindeki diyafram bileziğini günün modern makinelerinde kullanabilmek için her zaman F22 değerine getirilerek bileziği kilitleme olayı kastedilmiştir.

Herkes farklı yorumluyor bu renk konusunu. Konuyu yorumlayabildiğimiz gibi "renk modları"nı kendi tercihimize göre yorumlayabiliyoruz; ve bu yorumu capture nx ile daha bi detaylı yapabiliyoruz. Bana göre sadece her markanın değil, her modelin kendine göre bir renk karakteri var. Bazen bir karenin D80 ile mi yoksa D90 ile mi çekildiğini bile anlayabiliyorduk, tabii özel bir işlem yapılmadıysa. Dediğim gibi, tercihler farklıdır, renk yorumları farklıdır, kimi Canon der, kimi Nikon der, kimi Sony-Pentax der. Ben şu daha iyi yerine herkese iyi seyirler diyorum. çünkü ben böyle yorumladım fotoğrafımı, böyle sundum; beğenmeyen izlemez, beğenen birkaç dakika daha bakar, inceler. Sonbahar furyasına ben de bulaştım, ama buralarda yapraklar bazen sararmaya fırsat bulamadan dökülüyor. Dolayısıyla TR deki arkadaşların karelerini kıskanmamak mümkün değil.

Diyaframın nasıl kilitlendiğini ben de öğrenebilir miyim? Bilen bi arkadaş anlatabilir mi? Gerçekten bilmiyorum ya, yıllardır böyle bir şeye hiç ihtiyaç hissetmedim, bu yüzden de öğrenemedim.

Makineyi kapatın yeterli.

Ya baba, zaten 220 girişinde devre üzerinde bi sigorta var, sizin akım korumalı prizlerinizden kat kat daha hızlıdır o sigorta. Boşuna para harcamayın, alette bi sıkıntı olursa kendi sigortası atar, çalışmamaya başlar. Basit bi şarj aleti için topraklı priz arayan kardeşlerime selamlar. Topu topu çekeceğiniz 50-100 mA için gerçekten değmez kendinizi paralamaya.

Hiçbir problem yok, korkmadan kullanın. Elektronikçilerin anlayacağı şekilde: SMPS (Switch mode sistem) besleme kaynaklarında bazen rastlanabilen, bana göre büyük bir hata olmayan, kullanılan komponentlerin toleranslarından kaynaklanan, tetikleme yapan entegrenin SMPS trafo üzerindeki etkisinden kaynaklanan bir ses. Bir başka kopyada o sesi duymuyor olmanız o güç kaynağı/şarj aletinin bozuk olduğu manasına gelmez.

Zoom lenslerin üzerinde minimum focus distance bilgisi yazıyor. 18-105 mm nin alt kısmında bunu görebilirsiniz, bu mesafeden daha kısa mesafede netleme yapmaz. Makro lensler bu noktada biraz daha kısa netleme mesafesi ile kolaylık sağlarlar, ancak sözkonusu mesafedeki büyütme oranı 1:1 dir ve size gerekli olan da zaten budur. Yani bir zoom lens 1:1 oranında büyütme veremez. Şimdi: Ekte verdiğiniz örneklerde yakın plan portre çekim teknikleriyle ilgili bir konu ilişkilendirilebilir. Dolayısıyla biraz stüdyo biraz da portre fotoğrafı bilgisi gerektirir. Ben ise işin tamamen burun odaklı olduğunu sanıyordum. Ancak ameliyat fotoğraflamak konusunda daha önce verdiğim tavsiye halen geçerlidir, yani çekim mesafeniz 30 cm civarında kalır, kendi makro flaş ekipmanınızı kullanarak iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Bu sitedeki örümcek fotoğrafım bu konuya iyi bir örnektir, bakınız. Aynı ekipmanla portre türünde de çalışmaları çok rahatlıkla yapabilirsiniz. Sadece biraz fotoğraf bilgisine ihtiyacınız var.

Ertan hocam 60 mm tavsiye etmiş ama benim daha önceden yaşadığım tecrübelere göre 100 mm'nin altında olan bir lens o sektörde pek tercih edilmiyor. Bunun sebebi lensin o odak noktasındaki distorsiyon durumu. Hatta geçmişteki şu örneği bi incelerseniz hem odak noktası hem de sabit ışık konusunda daha ayrıntılı bilgi sahibi olursunuz: http://www.mir.com.my/rb/photography/companies/nikon/nikkoresources/special/120medical.htm Bundan dolayı Gökhan'ın bahsettiği deforme durumuna katılıyorum. Sonuçta estetik üzerine çalışıyorsanız operasyon öncesi ve sonrasındaki fotoğrafları aynı şartlarda ve aynı mesafeden çekebilmek için kendinize bir düzenek hazırlamanızı da tavsiye ederim. http://www.nikonusa.com/pdf/manuals/archive/Medical-Nikkor%20120mm%20f-4%20IF.pdf Şimdi bu lens 35 mm filmbazlı makinelerde 120 mm ye tekabül etmekteydi. Benim tavsiye ettiğim 90, 100 ve 105 mm odak noktalı lensler ise sizin D90 model makinede (1,5x Cropfactor) yaklaşık 150 mm ye tekabül edecektir. Bu da objeye daha uzak mesafeden 1:1 oranında görüntü almanızı mümkün kılacaktır. Burun fotoğrafı çekerken de modele daha uzak duracağınız için deformasyon daha az olacaktır. Yaşadığım ülkedeki bir hastanenin diş kliniğinde Nikon D300 ve Nikkor 105 mm AF-S ekipmanın sürekli ışık veren bir tür bilezik floresant ile birlikte kullanıldığını görmüştüm. Sanırım flaş yerine sürekli ışık daha çok tercih ediliyor. Ancak o kadar küçük boyutta bir bilezik ışık kaynağı her yerde bulunur mu bilemem. Sanırım LED versiyonları bolca var ama bu kez beyaz dengesini ben beğenmiyorum bu LED tekniğinin.

18-150 mm olan hangi marka/model lenstir çıkaramadım. Şimdi, ameliyatlarda makro çekim sanırım biraz farklı bir konu. Bu işi hakkıyla yapabilmek için uygun ekipmana ihtiyaç var. Ameliyat esnasında istenen bölgenin iyi bir şekilde fotoğraflanması için bir Nikkor 105 mm F2.8 AF-S VR Makro ve flaş seti olarak Nikon R1C1 ne ihtiyacınız olur. Bu tavsiye Nikon markası olarak bugün üretimde olan tek ve yegane settir. Bunun üçüncü markalarda da muadilleri mevcuttur. Mesela Sigma ring flaş vardır, aynı şekilde Sigma 105 mm makro, Tokina 100 mm makro, Tamron 90 mm makro gibi daha ucuz seçenekler mevcuttur, ancak aralarındaki farkı ileri seviye fotoğrafçılar farkeder, bilir. Şimdi, ameliyat masasında sizin ışık tertibatınız gayet güçlü/yeterli olarak görünebilir: Ancak siz objeye yaklaştığınızda sizin gölgeniz o ışığı kesecektir, bundan dolayı "bana göre" bir makro flaş seti çok iyi işler çıkarmak için kaçınılmazdır. Burun estetiği ile ilgili yakın çekimler için makro lensi kullanabilirsiniz. Ancak sadece burun fotoğrafları için bir makro lens almak boşa para harcamak olur, bu işi en basit bir Nikkor 18-55mm VR bile gayet güzel yapar.

Helios 58 mm yi bi hatırlayın derim arkadaşlar. Özellikle Rus pazarlarından Zenit almış arkadaşlar?

Biz D610 için fikir yürütmeye çalışırken şu sıralar D5300 diye bir modelin dedikoduları dolaşıyor nette. Yani bu hamur daha çok su kaldırır, kendinizi boşa yormayın.

Ne demek bu Cem? Biraz açar mısın? O dişliyi nerede gördÜn? Lensin içini mi açtın? Makinenin içini mi açtın? Dişli nerede? Bu bilgiyi sana kim veriyor? Kendin gördÜn mÜ böyle bir dişli sistemi? Bağlantı noktasında bulunan dÜz tornavida uçlu şaft sistemini dişli olarak mı isimlendiriyorsun? Aynı şaft sistemi yaşınızın yetişmediği yıllarda Üretilen diğer markalarda yok mu? Bu sistemden başka bir sistem var mıydı o yıllarda? Bu sistemden başka bir sistemi ilk olarak Canon lense motor entegre ederek yaptı demedik mi? Nikon mÜşteri kaybetmemek için şaftlı sisteme devam etti, Canon'a sinirlenen pek çok kişi o yıllarda Nikon'a geçti demedik mi? Canon'da 1985 yılından bu yana FD, EF ve EFS olarak 3 farklı bağlantı sistemi icat edildi, bundan dolayı millet eski lenslerini çöpe attı demedik mi? Konuyu biraz açarsan kafana takılan sorulara cevap verebiliriz.

Ben buna katılmıyorum Cem. Canon ekipmanı kullanmanın ya da o alanda Canon tercih etmenin gerekçesi bu değil, kesinlikle eminim. Bu konuyu daha önce derinlemesine yazmıştım, sanırım o topiği kaçırmışsın. Hızlı netleme ve daha fazla kare çeken Canon ekipmanlarından sadece 1 adet var Nikon'u geçebilen. O da en Üst seviye gövde olan tek bir model. Bundan başka Nikon'dan daha hızlı netleyen, daha çok kare çeken gövdeleri say dersem acaba cevap verebilir misin? Canon seçimi hem 1,6x crop faktörden hem de o aralıktaki lenslerin Canon cephesinde daha ucuz olmasından kaynaklanıyor.

Arkadaşlar, DX makineler bugün üretilmedi, sizler dijital compactlarla idare ederken millet D70, D100, D200, D1, D2, D2X, D2Xs gibi makinelerle işini yapıyordu Avrupa'da. D3 çıkana kadar bir sürü kaliteli makine vardı, bunların en son temsilcisi D2Xs modeli hala 750-1000 euro arasıda alıcı buluyor: Sorarım size, bu segmentteki makineyi kullanan profesyonel hangi lensi kullanacaktı??? Tabii ki 17-55 mm F2,8. Sanırım bu lens üretildiğinde sadece profesyonellerin bundan haberi vardı ve bizler o zamanlar hala compact makinelerle meşgul oluyorduk ki 17-55 gibi bir lense lüzumsuz diyoruz. Yapmayın Allah aşkına, bu kadar teknikle tezat bir hal olmaz, lütfen.

Ben de merak ettim şimdi. Ya da bildiklerimi sil yeni baştan yapmam lazım bu lens konusunda. Arkadaşlar, bir 17-55 mm F2,8 ile bir 24-70 mm F2,8'de kullanılan malzemenin maliyeti aynı mıdır? Hadi 24-70 mm de nano teknolojisi var, maliyet daha yüksek. Peki o zaman 17-55 mm yi 17-35 mm ile kıyaslarsanız malzeme maliyeti aynı mıdır? Hangi genişlikte cam kullanmak zorundasınız bunu hiç düşündünüz mü? Aynı şekilde DX sensör ile Fx sensörün maliyetlerini hiç araştırdınız mı? Mount değiştirmeden yoluna devam eden Nikon'un DX sensör için üretmesi gereken lenslerin daha zor üretildiğini, çünkü mount çapının bu tekniğe dar olduğunu biliyor musunuz? Ama yine de müşteriyi kaybetmemek için bu mount ile devam edip maliyeti daha yüksek dahi olsa yine de DX lens ürettiğini biliyor musunuz? Bu noktada Canon'un mountunun çapını bi kontrol eder misiniz? üçüncü markaların bir Canon için lens üretirken çok zorlanmadığını, ama aynı lensin bir Nikon gövdede aynı derecede başarılı olamadağını biliyor musunuz? Burada gerekli olan teknik, daha dar çap ile daha çok ışığın daha kısa mesafede sensör üzerine düşürülürken en az bozulmaya uğramasıdır. Optik bilgisi olan arkadaşlar ne demek istediğimi iyi anlayacaklardır. Ben bu bilgiyi Sigma'nın mühendisinin kendi ağzından dinledim; Nikon ne zaman bu mountu genişletecek de bir üçüncü marka üreticiler rahat edeceğiz diye itiraf etti 2011 deki fuarda.

İşin çok zor senin

Eğer matrix ölçüm seçildiğinde flaş dolgu moduna geçiyorsa (BL), bu gövdeler yüksek hız desteklemiyor. Teknik detayını bilmiyorum.

Gökhan, bi futbol sahasının ışıklandırmalarından birini yanına flaş amaçlı kullanmak için alırsan o zaman olur belki

Senin işin çok zor Cem. Bu kadar sürede D7000 hala sana işleyememişse...... Korkarım alacağın Canon da seni etkileyemecek. İşte işin en kötü yanı bu. O kadar masraftan sonra bi daha geri dönmek çok zor.

@Yazıcı: Uçağın kalkış pistinde tam yan tarafta olursan 1/5000 lerde daha rahatlarsın. TR'de böyle bi imkan yok, Amsterdam Schiphol havalimanında da bir nebze var ama çok da serbest değil, fotoğraf çekmek isteyenler için ayrılmış yerler de öyle çok ta paralel sayılmaz. Formula 1 gibi yarışlarda bulunduğun yer müsait ise araç tam yanından geçerken bir D3 gövdesiyle al seriye ve çek. @Gökhan: 1/8000'de hızda flaşı nerde kullanırsın soruna gelince: Hava güneş mi güneş. Arka planı flu yapmak için abandın diyaframa, F/2,8 e kadar indin, güneş de tam karşından vuruyor, tuttun bi de modelin yüzü karanlık çıkmasın diye flaşla doldurdun, ustasın ya, adın M moduna, bak bakalım lazım oluyo mu olmuyo mu?

Bulunduğum ülkede ikinci el sitelerinde D700 ve D3 modelleri ilanlara koyulurken şu cümle manidardır: "D600 bile bu kadar iso performansına sahip değil!". Bugün bir D700 için burada en az 1100-1300 euro aralığında bir rakam ödemek zorundasınız. Bir D3 için ise fiyatlar 1500 eurodan başlıyor. 50 K dan daha yüksek bir shuttera sahip gövdeler bunlar. Buna karşılık kullanım süresi henüz 1 yılı doldurmamış ikinci el D600 gövdeleri 1000 euronun altında satılıyor mecburen. İki katı megapixele sahip sensörüyle usta kullanıcı hala D600'ü tercih etmiyorsa burda biraz düşünmek lazım. Kaldı ki ben aynı zamanda bir D5100 kullanıcısı olarak, D5100, D7000, D800'ün imaj kalitesini beğenmiyorum, sarı/kırmızıya çalan bir tonlaması var bana göre. Bunun sebebi sensör müdür, en son Expeed işlemci midir bilemem. Bir süredir D300'ümün artık güncelleme zamanı geldi diye piyasa kolluyorum; ancak bu gövdenin yerine alabileceğim daha iyi bir DX gövde şu an için yok: Daha önce kullandığım D7000 amele, D300 efsane sözü de değerli dostum ümit hocaya aittir; bundan dolayı bir D300'den sonra D7000 hiç çekemem. Cabir usta üzerine alındı, aslında ümit hoca burda D7000'e amele yakıştırması yapmıştı. E durum böyle olunca acaba ikinci gövdeyi de mi FF yapsak diye düşünüyorum (Nasılsa bir Fuji S5 Pro hep var, gelin damat çekiminde en güvenilir gövde, sahip olduğu Super CCD sensör ile onun verdiği ten rengini verebilen başka bir makine tanımıyorum! Geniş dinamik aralık da cabası) ki aklımda D600 vardı. Ama otoritelerin bir D700 veya D3 imaj kalitesi yok diye yazması (umarım manipülasyon değildir) biraz daha beklemem gerektiğine, hatta kelepir düşerse bir D700 almanın daha mantıklı olacağına karar verdim. Şimdi, kendi sahip olduğumuz bilindik son kullanıcı monitör ve laptop ekranlarına inanıp "şu makine daha iyi imaj kalitesine sahip" demek bana göre doğru bir şey değil. Bu konuda diğer forum başlıklarında bir kaç kez serzenişte bulundum. Şu daha iyi, bu daha kötü diyen kişilerin herşeyden önce bu işe uygun monitör kullanmaları, geniş renk aralığını destekleyebilen, bu konudaki Adobe standartlarına uygun sertifikası olan, kalibre edilmiş monitör kullanmaları gerekmektedir. Sizin de bildiğiniz gibi makinenin kendi ekranında süper görünen bir kare, 16:9 Led ekranlı bir laptopta süper görünen bir kare, kalibre edilmiş bir IPS monitörde altına edebilir. Bugünün piyasasında ben hala 12 mp ile profesyonel manada iş yapabiliyorsam, bu sadece baskı ya da cropta zorlanacağım manasına gelmez, Capture NX2 teknolojisini bilen aslında bunun bu kadar önemli olmadığını da bilir. Tabii ki bir 24 mp de alacağınız crop daha ileridir, ama o kadar crop alacaksam ben o zaman bu işi profesyonel olarak yapıyorum diyemem. Ne yapmak lazım şimdi? D610'da geldi, Nikon'un halt yemesi bizim çenemizi yordu, tam olarak da böyle değil mi? E ne güzel işte, ben şimdi bekliyorum, Mediamarkt gibi büyük uşaklar stoğu eritmek için rakamları ne zaman düşürecekeler diye, o zaman punduna getirip bir D600 almayanın aklı yoktur derim. Ramiz bey dahili flaşın olmamasını eksiklik olarak değerlendirmiş. Bu durum sizin bu işi ne seviyede yaptığınızla ilgili: çünkü profesyonel gövdelerde prizma kullanılır, dahili flaş için artık yer kalmaz, o tür gövdelerde de flaşa ihtiyacınız olmaz, yada flaşı başka bir yere konumlandırarak uzaktan tetiklersiniz, çünkü profesyonelsiniz. Bundan dolayı üst seviye makinelerin hiçbirinde dahili flaş yoktur, tek rakamlı modelleri biraz inceleyiniz.

Şaka bi yana...... Biraz ciddi şeyler yazayım. Neden Nikon? Çok yazarım bu konuda, mecburen Canon kullanmak zorunda kalmış biri olarak. Canon kaka ama Nikon cici diye bi tablo Çıkıyor burda ama yok öyle bi şey. Bu tercih meselesi. Bunu tercih etmemin sebeplerini teknik argümanlarla birlikte yazmaya kalkarsam sıkılırsınız. Bu yüzden Çok özet ama anlatmak istediğimi en kısa yoldan anlatabildiğim tek kelimem var: Nikon, Çünkü benim iÇin güven demek. Bu güven markaya olan güven değil, yanlış anlamayın. Bu güven, Çalışırken bana verdiği güven; beni yolda bırakmayacağına inancımın güveni. Hani bu işten para kazanıyorsanız atınız sağlam ve güvenilir olmalı ya. İşte o noktadaki güven benim iÇin.