Nikontürk

Aslında bırakın fotoğraflarınızı kullansınlar, çünkü bi şekilde adınız fotoğrafta bi yerlerde hala okunabilir durumdaysa bedava reklamınızı yapmış oluyorlar

Lensteki VR sisteminin deklanşöre basıldığında devreye girmesinden kaynaklanıyor, yani normal bi durum, panik yapmayın. Test etmek için VR fonksiyonunu lens üzerinden kapatın.

Ticari amaçlı kullanımları bir nebze engelleyebilirsiniz: Birinci kural büyük boyutlu fotoğraf yüklememek. Ne kadar büyük boyut olursa o kadar çok bilgi bu da o kadar çok detay demektir. Böylece fotoğrafınızı istedikleri gibi keser-biçer, gerekirse baskı alabilirler. İkinci kural üzerinde isminiz yazılı olmayan kareleri paylaşmamak. Ne olursa olsun, telif hakkını veya anlaştığınız ücreti almadığınız kareleri her zaman imzanızla-isminizle paylaşın, gönderin. Eğer ücretinizi ödemiş iseler o zaman zaten fotoğrafınızı sattınız demektir ve büyük boyutuna isim yazma hakkınız da bi yerde yok demektir. Web boyutundaki kopyalarına yine izim yazıp webde paylaşabilirsiniz tabii. üçüncü kural fotoğrafı paylaştığınız platformun bu konudaki şartlarını iyi bilmek. örneğin bir facebookta paylaşılan kare bildiğim kadarıyla kanunen artık sizin değil. İçeriğinden siz sorumlu olduğunuz halde fotoğrafın paylaşılması, kullanılması hakkı facebooka ait. Bundan dolayı her platformda kolayca paylaşım yapmamak. Benim tercih ettiğim yöntem ise işi biraz abartmak. Ticari kaygım olan karelerimin üzerine büyükçe adımı yazıyorum. Hoş durmuyor biliyorum ama bugünün net ortamında pek fazla şansımız yok, mecburum.

Kalibre sertifikalı monitör satın almak ya da kalibresini bir kalibre aparatı satın alarak kendin yapmak. Tabii bu işlem için bu tür TN film tabakalı ucuz LCD değil de IPS panelli ve mümkünse LED olmayan, bu sayede doğru beyaz dengesi daha rahat elde edilen monitörlerden almak gerekiyor. Benim kişisel kıstaslarıma göre oluşan liste burda, bakınız: http://tweakers.net/categorie/344/monitoren/producten/#filter:TYyxCsMwDET_5WYPtizbrT-gW6eOoUMIohhCMUnp0OB_r5KG0OlxJ71bUPuH3MpHkJ21BnUqg1zLE1nDXGW4lPEl04y8wDHFle9-RO40coKBT94pyCWLezNa-_D3FcOZt3MMP5AikC5tzml32B4OPFNCa-0L

Bu türkçe kılavuz işi bi hayli sıkıntılı maalesef. Normal şartlarda bulunduğunuz ülkeyi seçerek Nikon sitesine giriş yaptığınızda (yani mail adresiniz ile kayıtlı kullanıcı olup en az bir adet ürün adınıza kayıt ettirdiğinizde) o ülkenin dili altında her türlü kılavuzu indirebiliyorsunuz. Bu durum en azından Hollanda'da böyle. Ancak orada Türkçe seçtiğim anda bu dilin desteklenmediği söyleniyor. Buna karşılık bir Almanca, Fransızca, İtalyanca gibi dillere rahatlıkla erişebiliyorum. Bunları araştırırken SB910 modeli için Türkçe kılavuzun nette bulunduğunu gördüm. Zülfü, deneme yanılma yoluyla sana lazım olacak fonksiyonları rahatlıkla bulabilirsin. Yani o flaş çok da zor değil. Ben bir kaç basit noktayı yazayım senin için: - Normal şartlarda TTL çalışırsın, yani herşey otomatik olarak flaş tarafından ayarlanacak. Bunu MODE tuşuna basarak seçiyorsun. Aynı şekilde ekrandaki TTL ibaresinin yanında BL ibaresi belirdiğinde bu kez dolgu flaşı modunda olduğunu bil. - Setup ayarları menüsünü girebilmek için ortaki SEL tuşuna bi kaç saniye basılı tutman lazım. Sonra sayfalar arasında geçişleri yaparak, her fonksiyonu görebilir, değiştirebilirsin. Bu menüden çıkışta ON/OOF tuşuna kullanmazsan yaptığın ayarlar hafızaya kaydedilmez, unutma. - Setup ayarları menüsünde göreceğin şekillerden anlayabileceğin üzere uzaktan tetikleme sekmesinde: - MASTER seçildiğinde bu flaş COMMANDER modunda, yani makine üzerinde olup diğer flaşları tetikleyecek demektir. - REMOTE seçildğinde bu flaş SLAVE modunda, yani bir başka flaş veya bir başka makine, veya bir SU800 tarafından tetiklenecek demektir. Şimdilik bu kadar sana yeterli, biraz kurcala, kafan takıldığı noktaları sorarsan cevap vermeye çalışırım.

Bu Özhakikiceylan neden sinirlenmiş bu kadar? Orçun şu işi bi kontrol etsen de tadımız kaçmasa?

Zaten genelde 50 mm lens elde bulunuyor, herkes bununla deniyor. Tesadüfen eski bir 24 mm manuel lens elinize geçince işin gerçek boyutunu farkediyorsunuz. Evet, ters bağlamada ne kadar geniş açı o kadar daha fazla büyütme oranı demektir. Bundan dolayı bir 18-55 mm nin diyaframını kontrol edebilecek yetenekteyseniz 18 mm deki aşırı büyütmenin gözlerinizi de aynı oranda büyüteceğinden eminim. Ama bununla kim uğraşır? Gökhan'ın da dediği gibi, evde vakti bol olanlar, dışarıda sinek böcek çekmek imkansızdır bunlarla. Nasılsa bağlantısının hangi markaya göre olduğunun önemi yok, bitpazarlarındaki 24, 28, 35 mm lik lensler burada 10 eurolara satılıyor, alın bi tane ve ters bağlayıp oynayın biraz. O odak noktasındaki net alan derinliğinden dolayı stacking tekniği de zoraki öğrenmek zorunda kalırsınız, bu da bir kazanımdır.

Çok kestirme-direkt cevaplar verdiğim iÇin başta anlaşılmak zordur benim iÇin, ama nasılsa bi gün sebebini öğreneceksiniz: Ters bağlama adaptörü ile kullanacağınız lensin diyafram bileziği yoksa bu işten vazgeÇin, Çünkü diyafram pimiyle harbedip iki düzgün kare yakalamak sizi bitkin düşürecektir. 3 farklı boydaki makro tüpleri sizin iÇin şimdilik yeterli, faydalı birer yardımcıdırlar. Bunların AF özelliği olanını alırsanız adı üzerinde otomatik netleme dahil diyafram kontrol imkanı da verir, böylece makine neden saÇma sapan hatalar veriyor demezsiniz. Eğer makro işi iÇin ben bütÇe ayıracam arkadaş diyorsanız en eski, en basit, en mekanik bir makro lensi bile bu düşündüğünüz ters "bağlama+makro tüpü+üzerinde makro ibaresi bulanan zoom lensler"den bile bin kat daha iyi bir Çözümdür. Her fotoğrafÇı başta en ucuzu, sonradan gücü yettiği en mantıklı makro lensi bir gün satın almıştır.

Farklı kulvardaki iki model ve aralarında üretim yılı ve teknoloji farkı var. İşi bilen kişi bunlardan hangisini alacağını sormaz. Başlangıç seviyesindeki biri için ise hangisi olduğunun önemi yoktur.

VR li modeli almanız daha mantıklı olur.

Doğan bey izmirlidir, sitede aratın.

Kendi sensörünü üretiyor olmak bu konuda daha iyi olmak demek midir? Yoksa.... Sadece bir konuya odaklanmak mıdır profesyonellik? Philips neden zarar etmiştir? Ampulden cep telefonuna kadar büyük bir yelpazede üretim yapmanın hata olduğunu 2005 yılında kendileri itiraf etmediler mi? 1DX modelinin isoda daha başarılı olduğunu söyleyenin kim olduğu önemlidir, bazıları reklama, bazıları marka saplantısına göre düşünebilir. Hatta ben bunun tam tersi olduğunu, D4'ün hem renk, hem detayda daha iyi olduğunu sanıyordum. Ki pro serisinde her iki markanın da birbirlerine üstünlükleri burun farkıyladır. Printerdan yazıcıya, fotokopi makinesine kadar pek çok kulvarda üretim yapmak, 1940'lı yıllarda ürettiği makineye lensi Nikon'dan tedarik etmek, ürünü ucuza malediyor diye daha yüksek satış grafiği yakalamak, bu konuda daha iyi olduğunuz manasına gelmez. Daha kötüsünüz de demek değildir. Ama fiyatınız belli, kaliteniz belli ise, TR'de satılabilecek mercedes sayısı da bellidir. Buna karşılık yerli araçlar maliyetten dolayı daha çok satar, peki daha iyi midirler? Volvo tır, şoför arabasıdır, patron değil. çünkü gerek maliyet, gerekse bakımdaki pahalı durumu patronları uzaklaştırır. Ama şoförü hiç üzmez, ezmez, sağlığını etkilemez, taksi sürer gibi sürersiniz. Maliyeti düşürmek için patron Daf alıyorsa, şoförün beli de yamulur kolu da. Şimdi bu Daf daha iyidir demek değildir. Ancak işi sadece ama sadece optik olan, ciddiyeti ve güvenilirliğinden dolayı ilk başlarda sadece askeriyeye malzeme üreten, sonrasında consümente geçen bir Nikon, yanlış ya da doğru politika ama kaliteden daha az ödün vermesinden dolayı daha pahalı ise, bu da satış rakamlarını bir Canon yapamıyor ise, bu Nikon'un kötü olduğu manasına gelmez. Tıpkı bir Saab'ın Opel motoru kullanması gibi bir olay bu sensör. Kaldı ki tüm dizaynı kendine ait olup, sensör fabrikası kurmanın maliyetlerinden dolayı Nikon ismi altında bir fabrika yok diye konuşmak Japon'yadaki şirket kültür-kuralının ne olduğunu bilmemek demektir. Bilir misiniz, Mitsubishi Holding aynı zamanda Nikon'un sahibidir? Bakın bakalım, Mitsubishi Holding'in bünyesinde kimler var, o zaman sensör üretiminin nerde ve ne şartlarda üretilmesinin Nikon için daha mantıklı olduğu anlaşılır. Eğer patron iseniz, maliyet sizin için önemliyse, telelenslere bi dünya para yatırmaktansa bir Canon serisi ile yolunuza devam etmeniz kadar mantıklı bir şey yoktur. çünkü aynı işi yapacak bir Nikon seti için daha fazla para ödersiniz. Ama inanın bu Canonun daha iyi, Nikonun daha kötü olduğu manasına gelmez. Adam Canon'la başladıysa onunla devam eder, alışkanlıkları vardır, aynı şey Nikon için de geçerlidir. Nikon kullananın kendine göre geçerli sebepleri vardır, tercihi o yöndedir. Canon kullanan da aynı şekilde. Tercihlerine saygı duymak zorundasınız. Ama bu daha iyi, o daha kötü dediğiniz zaman yanlışın içine girersiniz.

İnternet üzerinden yurtdışından makine mi alınır ya? Nerede yaşıyorsunuz siz, hangi ülkede? Amerika'da yaşayıp Hong-Kong'dan sipariş ediyor gibisiniz Vrajda sollamaya çıkan aracı sollayan üçüncü araç gibisiniz. Yani karşıdan araba gelmezse, tam bir piyango. Ya çıkarsa deyip bi bilet de siz alın! Yok Singapur daha ucuzmuş bi hostes bulalım, Taiwan 50 dolar daha uygun bi pilot bulalım. Ya garanti ne olacak? EU ülkelerinde Nikon ürünleri kanunen 2 yıl garantili satılır, tüketici haklarına göre ve duruma göre bu süre 3 yıl bile olabilmektedir, siz neden bu riski alıyorsunuz, paranız mı çok? Boş işler bunlar. öTV'den yırtmak istiyorsanız TR içinde bu işi yapan pek çok insan var, gidin onlardan alın, başınız ağrımasın, madem resmi distribütörden almak istemiyorsunuz. Bu iş, ebay, amazon gibi sitelerden 10 dolarlık temizlik seti ısmarlamaya benzemez, aklınıza başınıza alıp mantıklı hareket edin derim.

Bu tipteki softboxlar ilk olarak Lastolite markası tarafından piyasaya sürüldü. 3 farklı ebata sahip Easybox ismindeki seriden en büyük boydaki 76 cm lik olanını yaklaşık 4 yıldır kullanıyorum. Dış mekan çekimlerindeki tek yardımcımdır. Bu markadan sonra diğer markalar da aynı teknikteki softboxu ürettiler, aralarındaki fark nedir bilmiyorum, ancak fiyat farkı olduçka yüksek. Belki iç kısımdaki alüminyum yansıtıcı kaplama kalite olarak farklı olabilir. Özetle, portre ya da en fazla 2 kişilik boy çekimlerinde kablosuz flaş tetikleme tekniğiyle ve mümkünse bir asistan yardımıyla gayet başarılı sonuçlar alabileceğiniz, şemsiyeden çok daha üstün bir malzemedir.

Yapalım bi program, NL den kalkıp gelmezsem ne olayım. Ama maalesef, TR deki arkadaşlar hep başka frekanslarda geziyor, birkaç isim hariç.

Gökhan Yazıcı ile Rize merkezde buluşup sohbet etme imkanımız oldu. Yoğun programımdan dolayı birlikte fotoğraf çekme eyleminde bulunamadık. Ümit hocam ile İstanbul'da buluşup Hayyam Pasajı, Sultanahmet, EminönÜ, Kadıköy semtlerini gezdik, hocama meşhur köfte için çok teşekkÜrler. Kemal'i aradık ama ulaşamadık.

Nikon D3X modelinde kullanılan 24 mp lik full frame sensör ile Sony A900 modelinde kullanılan sensör birebir aynıdır. Üretimini Sony yapmıştır. Ama iki gövde arasındaki işlemci, fotoğraf tecrÜbesi farkı bariz ortadadır. Nette araştırın bi bakın derim.

Kadir, ilginç adamsın vesselam

Nikon dışındaki markalarda tam olarak hangilerinin Nikon kızılötesi tekniğini desteklediğini tam olarak bilmiyorum. Oolong isimli markanın bazı modellerinin desteklediğine dair söylentiler var.

Nikon D7000 modelinin dahili flaşı aynı zamanda "commander" olarak çalışabilmektedir. SB900 model flaşıın power düğmesini "remote" konumuna getiriniz. Grup A ve Kanal 1 olarak ekranda bilgi görünecektir. Makine üzerinden flaş ayarları menüsünde dahili flaşı commander moduna getiriniz, orada da aynı şekilde Grup A ve Kanal 1 seçiniz. Sonra flaşı açarak test ediniz, kablosuz olarak SB900'ü "i-TTL" olarak kullanabileceksiniz.

SB900 flaşı kullanmak istediğiniz makine modeli nedir?

Normali değil, tek yolu bu zaten. Günün son teknoloji ürünü gövdeler lensin diyaframını kontrol etmektedir. O lens, eski filmli makinelerde de kullanılabilir, bundan dolayı diyafram halkası vardır.

http://www.nikonturk...i-yeni-govdemi/

E İbrahim ömürsün yani. Dua et, en az 10 barlık o basınç ayna ve perde mekanizmasına bi zarar vermedi. Peki ya o havanın içinde az da olsa bulunan yağ ve tozcukların sensörü o hızla çarptığı anda nelere yolaçabileceği biliyor musun?