Nikontürk

Haklısınız. Nete düşen D600 ile çekilmiş kareler.

Kusura bakmazsanız ben bir gerçeği söyleyeceğim: Ticarethane sahibi olmayıp da bu tür yazılımlara para ödeyerek sahip olan kişi sayısı çok azdır. Ben kendim dahi satın almadım, makinanın yanında geleni kullanıyorum. Nette bu yazılımı bolca bulabiliyorsunuz zaten.

Ümit hocam, bahsettiğiniz noktadan başka benim dikkatimi çeken bir konu daha var. Full frame bir gövde, semi pro daki tuş imkanları var, ama yine de bir "AUTO" modu var. Full frame sahibi biri auto modda çekim yapabilecek yani . Şimdi bu gövdeyi hangi segmente yerleştireceğiz şaşırdım kaldım

Amazon ön siparişleri kabul etmeye başlamış. Bu da Nikon'un sitesi. Fiyat olarak tahminlerim doğru çıktı. Herkes 1500 dolar civarı bir fiyat beklentisi içinde forumlarda yazarken bir full frame sensörlü gövdenin bu fiyatlara çok zor satılabileceğini savunmuştum. Bundan daha önemli bir konu ise yeni bir full frame gövdenin 2000 dolar civarında olması durumunda APS-C sensörlü örneğin bir D300s'in ne kadar alıcı bulabileceği, yıllardır D300s için beklenen yeni modelin ne olacağı konusu. Eğer bir D600 full frame ise bundan sonra sonra bir D400 APS-C sensörlü olarak üretilir mi bilmem. Yani oyunun kuralları bu model ile birlikte çok fazla değişikliğe uğrayacak.

Pek çok elektronik firması gibi Nikon'un makinadaki vidalarda bir tür yapışkan madde kullandığını biliyorum. Böylece titreşimden dolayı vidalar sökülmüyor. Ancak yine de motorsikletin üzerine monte edilmiş olan çantada taşımak yerine sırtımıza aldığımız bir çantanın içinde taşımayı yeğlerim. Kaldı ki lenslerin yapısı gereği hassas olduğu, bazen lensin konstrüksiyonunun bu titreşimden etkilenip kalibrasyonun bozulabileceği ihtimalini düşünmek gerekir. Her makinanın kendi teknik dökümanlarında minimum ve maksimum çalışma ısısı, havanın nem oranı gibi değerler verilmiştir. Bu değerler makinanın bütün fonksiyonlarının sorunsuz olarak çalışabildiği değerlerdir. Bu değerlerin dışına çıkıldığında makina bazı hatalar yapabilir demektir, hiç çalışmaz demek değildir. Genel olarak bu ısı aralığı konusunda bir sıkıntı yaşanmıyor, sadece düşük ısılarda Li-Ion pillerin performansının düştüğü, çabuk bittiği, bundan dolayı yedek pile ihtiyaç olduğu bilinen bir gerçek. Pek çok dağcının düşük ısı şartlarında boyunlarında ne Nikon ne de Canon eksik olmuyor. Bundan başka ısı değişiklileri, nem oranı gibi faktörler gerek lensinizin camlarında, gerekse sensörde (eğer iyi izoleli bir model değilse) buğulanmaya sebep olabilir. Bundan dolayı farklı ısıdaki ortamlara geçişlerde bir müddet bekleyip buğulanmanın geçmesini beklemek gerekir, lensin camını bir bez ile silmek pek işe yaramıyor, zorlamayın. Bana göre hafıza kartlarının bazı ısı şartlarında stabilitesini kaybetmesi, hata mesajı vermesi, hafıza kartının kendi karakteristiğindendir, makinadan dolayı olacağına pek ihtimal veremiyorum. Bundan dolayı benim tercihim hep Sandisk markası olmuştur.

Büyük ihtimalle bahsettiğiniz tetikleyici Nikon'un i-TTL sistemini desteklemeyen standart çin malı tetikleyicilerinden biri. Bundan dolayı bu tetikleyici ile çalışmak için makinanızı ve flaşınızı manuel modda kullanmanız gerekir. Aynı zamanda manuel flaş kullanımını da öğrenmeniz gerekir. Basitçe anlatmak gerekirse makinanızı M moduna alın, flaşınızı da Manuel moda alın, enstantane 1/60 ile 1/160 arasında bir değerde olsun, diyafram değeriyle oynayarak fotoğrafınızın ışık durumunu hızlıca belirleyebilirsiniz. Eğer düşük diyaframda çalışmak istiyorsanız bu kez flaşın gücünü adım adım düşürün. Bu konu biraz karışık geliyorsa ve yine de i-TTL destekleyen bir flaş tetikleyici almak isterim derseniz şu an için sadece 2 seçenek var. Biri Pocket Wizard'ın MiniTT1 ve FlexTT5 seti, diğeri de Phottix Odin (yeni çıktı). Pocket Wizard markasındaki set için (1 adet flaşı tetikler, her ekstra flaş için ayrıca bir alıcı ünite almak zorundasınız, fiyatı 200 dolar) 400 doları gözden çıkarmak zorundasınız. Phottix Odin seti için de yine 350 dolardan başlayan fiyatlar sözkonusu. Elinizdeki flaş kağıt üzerindeki verilere göre oldukça güçlü bir flaş. Manuel flaş kullanımını öğrendikten sonra gayet güzel işler çıkarılabilecek bir ekipman.

Valla benim bu konuda pek bilgim yok, bu yaştan sonra da dijital elektroniğin bu aşırı uç noktasını öğrenmem imkansız. Ama mesleğimde edindiğim tecrübelere göre sensör üretimi, hele full frame sensör üretiminin maliyeti bir hayli yüksek, öyle her istediğinde gidip biraz sensör üreteyim diyemiyorsun, büyük yatırım gerektiren bir dal. Günümüzde bir Saab araçlarında Opel motoru kullandıysa, bir Volvo V60 ın versiyonlarında Audi A6 motoru kullanıldıysa, demek ki artık dünya o bizim bildiğimiz dünya değil, her şey maliyet ve rekabetle alakalı. Canon sensörünü kendi yapıyor derken (aslında tam olarak emin değiliz bunda!) ben de şöyle diyorum: Canon kendi ofislerinde kullandığı printeri, scanneri de kendi yapıyor, tıpkı Philips gibi, aklına gelen pekçok şeyi yapıyor, titreşimli olanını bile Nikon tarihçesini açıp okumak lazım; o zaman konuya daha vakıf olursunuz, Nikon neymiş, ihtisas alanı neymiş, nereye gelmiş, buna karşılık Canon neymiş gibi kıyaslamalarda bulunmakta fayda var. özetle, herkes kendi işini yapmalı bence.

Akif hoca, D4'ü de eklemek lazım listeye. Sanırım Nikon'da bizim gibi düşünüyor, chipworks'un sözüne her zaman inanılmaz ama Nikon'un ciddi ciddi bu işe bulaştığı artık aşikar.

Waar woon je in Nederland Efe? Welke stad?

Çetrefilli bir durum. Kendiniz söküp temizleme imkanınız yok, lensin aralık bölümlerinden iÇeriye basınÇlı hava tutmak bazen bir Çözüm olabilse bile daha kötü sonuÇlar da ortaya Çıkabilir, örneğin kum taneciklerinin lens camlarının üzerine gelmesi, Çizmesi gibi.

Aslında sorunuzla ilgili daha basit anlatımlı, çok detaya girmeden kısa bir yazıya ihtiyaç var. Bununla ilgili arkadaşlarla bir çalışma yaparız inşaallah.

http://www.nikonturk.com/konu/519-dijital-kameralarda-otomatik-netlik-nasil-ve-ne-sekilde-yapilmaktadir/ http://www.nikonturk.com/konu/517-scene-recognition-system-nedir-ne-ise-yarar/

Doğru olanı bu: "Yoksa makıneyı ve lensı auto focusta kullandıgım ıcın netlık halkasına dokunmamalımıyım ?"

Siz D3100 gövde ile hangi lensleri kullanıyorsunuz? Sadece 70-300 mm mi? Eğer böyleyse sizin geniş açı lense ihtiyacınız yok, normal aralıktaki bir lense ihtiyacanız var, bu lens de 18-55 mm, 18-70 mm, 18-105 mm, 16-85 mm, 18-200 mm versiyonlarından biri olmalı. Bu yazdıklarım Nikkor marka lenslerdir, bu aralıkta üçüncü markaların da lensleri mevcut. Bu markalarda Tokina 16-50 mm performans olarak en iyisidir, zaten fiyatı da bunu ispatlıyor, ancak üzerinde fokus motoru olmadığı için D3100 gövdede manuel netleme yapmak zorundasınız. Yine aynı şekilde Sigma'nın da bu aralıktaki lensi performans olarak ikinci sırada geliyor. Türkiye'de fiyatından dolayı göklere çıkarılan Tamron 17-50 mm Avrupa'da maalesef sadece çok ucuz bir çözüm olarak algılanıyor, çünkü test sonuçları bir Nikon gövdede bu lensin vasat bir performans sergilediğini, buna karşılık Canon gövdede daha iyi olduğunu söylüyor. Geniş açı lens dediğiniz zaman akla gelen lensler 12-24 mm,14-24 mm, 10-20 mm, 10-24 mm, 15-30 mm, 8-16 mm, 10 mm, 8 mm gibi lenslerdir.

Ben bu konuyu gerçekten çok merak ediyorum. Muadil marka olarak Tokina ve Sigma'yı ben de kullanıyorum; bir tanesi Sigma 150 mm makro, diğeri de Tokina 100 mm makro. Ancak nette okuduğuma göre Tamron 17-50 mm bir Canon için yeterli performans sergilerken (çünkü mountun çapı daha büyük) bir Nikon gövdede aynı verim alınamıyor diyorlar. Kendim de bir kaç Tamron denemesinden sonra (18-200, 70-300 gibi) nedense bu markanın Nikon üzerindeki performansına güvenmemeye başladım. İşte bundan dolayı bu soruyu sordum; bir 18-55 ile yapamadığınız neyi bir Tamron 17-50 ile yapabiliyorsunuz ve sonuçlar diğer kitlensden daha iyi oluyor?

Bu başlık benim tatilde olduğum dönemde açılmış ve daha sonra ana sayfada görüntülenmediği için haberim olmadı. Az önce üst sıralara yükselince açıp okudum ve arkadaşların beni onore eden yazılarını da okumuş oldum, sağolun. Flaşınız hayırlı olsun. Satın aldığınız model hakkında benim bilgim yok, daha önceki versiyonlarını yani i-TTL veya TTL desteği olmayan modellerini biliyorum. Strobistler için fiyat/performans bazında iyi bir seçenek. Hatta son zamanlarda yine bu tür çin markalarının SB900 veya SB910 gibi Nikon modellerini taklit ederek ürettikleri ve ortalama 150 dolar aralığında satılan, her haliyle Nikon'un kopyası gibi duran flaşlar da türedi. Performansları nasıldır bilemiyorum. Ben dijital Nikon gövdelerde bugüne kadar i-TTL özellikli tüm modelleri kullandım, sadece en son üretilen SB910 modelini kullanmadım. Bundan başka ünlü Alman markası Metz'in Nikon için üretilmiş modellerini ve yine Sigma'nın Nikon uyumlu birkaç flaşını kullandım. Bütün bu modellerden edindiğim izlenim şu: Nikon flaşları her zaman stabil, her zaman kesin ve doğru bir ölçümle gerektiği kadar ışık veriyor. Yani demem o ki hiç ya da yüz de 1 lik bir ıskalama şansınız var. Bu güveni diğer markalar bana vermedi. Ya gereğinden fazla ışık, ya da yetersiz aydınlatma sıkıntılarını yaşadım. Bundan başka sözkonusu Nikon flaşları bir SU-800 ile Nikon'a has kablosuz teknoloji ile kapalı ortamlarda kullanıyorum. Aynı setup ile Pocket Wizard Mini TT5 gibi radyo frekansı üzerinden çalışan sistemlerde de en iyi performanslar alınıyor. özetle: Eğer i-TTL ve TTL özellikleri sizin için önemliyse ve işiniz gereği anı yakalamak zorudaysanız almanız gereken modeller şunlar: SB600, SB700, SB800, SB900 ve SB910. Bu modelleri D90'ın dahili flaşı üzerinden kablosuz olarak da tetikleyebilirsiniz. Eğer zamanınız bol, manuel olarak flaşa hükmedebiliyorsanız, TTL'de yapacağı ölçüm hataları sizi üzmüyor ve aynı kareyi birden fazla defa çekme imkanınız varsa bu kez bu tür üçüncü markalar fiyat olarak uygun olur.

Benim merak ettiğim bi konu var: Gerçekten de Tamron 17-50 mm F2,8 model lens (Nikon uyumlu olan) bir Nikkor 18-55 mm VR model lensten daha keskin midir, kontrast daha iyi, renkler daha doğru, yüksek megapixelli günümüz gövdelerinin sensörlerini doyurabilecek detay geçirgenliğine sahip midir? Bu noktaları bilimsel verilerle cevaplayacak arkadaş var mı?

"Bir de Nikon Nikkor AF-S DX 55-200mm f/4-5.6 G ED Lens ile Nikon Nikkor AF-S VR DX ED 55-200/4-5.6G Lensarasındaki fark nedir." Bu iki lensin arasındaki var VR özelliğidir. "Vibration reduction" kısaltılmışı olan VR özelliği çekim esnasında oluşan titremeleri minimize ederek kullanıcıya bir kaç stopluk avantaj kazandırmasıdır. Her iki lens de tele zoom dur, çünkü her ikisi de 55 mm den başlayıp 200 mm'ye kadar çıkabilmektedir. Kullanıcılar VR özelliği olan modeli tercih ediyorlar; çünkü bu lens sadece VR özelliğinden dolayı değil aynı zamanda keskinlik olarak diğerinden daha üstün olarak değerlendiriliyor. Siyah ve gümüş renli olarak üretimi olan sadece ilk modeldir: D50 model gövde normalde siyah renkte üretilirken bir dönem belirli sayıda gümüş renkli de üretilmişti. Bu makina için ayın şekilde 18-55 mm ve 55-200 mm lensler de gümüş renkli olarak üretilmişti. Bana göre renginden dolayı fiyatının yüksek olması pek mantıklı değil. Hatta satarken zorlanırsınız bile. Son paragrafta verdiğiniz her iki linkteki lensler birbirinin aynısı. Eksik veya yanlış bilgilerle bu şekilde pek çok site veya ilan mevcut Türkiyemde, aldanmayın. Bütçeniz için en mantıklı seçim Nikkor 55-200 mm VR modelidir. 70-300 mm lik lenslerde tüm markalar içinde satın alınabilecek tek lens Nikkor 70-300 mm VR olan versiyondur. Bunun haricindeki gerek Nikon 70-300 mm lik diğer versiyonlar, gerekse Sigma ve Tamron markasının 70-300 mm lik lenslerinden uzak durmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Eğer makinanın menüsünde Türkçe dil seçimi yoksa bunu eklemeniz imkansız. Ancak, o modelin firmware yazılımında ülkeden ülkeye farklılık olup olmadığını araştırıp, eğer varsa Türkiye için üretilmiş firmware'yi yükleyerek bu sorunu ortadan kaldırabilirsiniz; ama bu çok zayıf bi ihtimal.

Nikon Türkiye'nin bu yöntemle yurtdışından alınan mallarda garanti konusunda sıkıntı çıkardığını nette sıkça okuduk. Aynı şekilde Almanya Mediamarkt'dan alınan bir Nikon'un Avrupa'nın diğer ülkelerinde garanti dahilinde tamir edilmediğini de kendi yaşadığım ülkede tecrübe ettim. Bu konuyu derinlemesine araştırmakta fayda var. Halen Türkiye'deki pek çok fotoğrafçı veya fotoğraf gönüllüsünün bir şekilde (bazı aracılarla) Amerika ve diğer ülkelerden satın almayı gerçekleştirdiğini biliyoruz. çünkü fiyatlar daha ucuz bu yöntemle alınan mallarda. Aracı kişi garantisi benim diyor, çünkü Nikon Türkiye bu mallara garanti dahilinde ücretsiz hizmet vermiyor; ancak ücretini ödersen gereken bakımı yapıyor.

Şu sayfada en alttaki konulardan başlayabilirsiniz.

Hmmm, Ümit hoca demek Hayyam civarlarında görÜlmÜş, bu bilgi iyi oldu, teşekkÜrler.