Nikontürk

"Netlik ve keskinlik noktasında nerdeyse pes etme noktasında iken iyi yetişti doğrusu." Ben bu değerlendirmeyi Tokina için bekliyorum senden, vaktin olduğunda ciddi bi karşılaştırma yapabilirsen. Bakalım keskinlik konusunda diğer kitlenslerle ne farkı var?

Zarar ettirmez. Gerekli midir, bu tartışılır. FF'de ilginç bokehler oluşturarak portreleri çekici kılarsın bununla. Makro imkanı sunmadığı için dizayn aşamasında yazık edilmiş bir projedir kullanıcı için. Bir kez denedim, yapması gerekeni hakkıyla yapan bir lens idi. Ama tercihimi makro 150 mm den yana kullandım ben. Hayırlı olsun.

Gençler bu Nikon Canon işini hazır kaynatırken biraz daha gaz verelim ama gülümsemek maksadıyla, yanlış anlaşılmasın ) 1.canon hafiftir, nikon agir canon yenilikçidir, nikon tutucu canon sakaci ve neselidir, nikon ciddi ve hüzünlü canon süslüdür, nikon sade canon yalancidir, nikon dogrucu canon delismen ve duygusaldir, nikon akilci ve gerçekçi canon gelismelere açik ve atilgandir, nikon tedbirli ve temkinli canon yamali bohçadir, biraz ondan biraz bundan almayi sever, nikon yekpare gövdeleri sever, karisik olaylardan hazzetmez canon samimi davranir, sicaktir, nikon cool'dur, sogukkanlidir canon detaylarda bogulur, nikon detaylari kontrol eder canon havayi ve suyu sever, nikon atesi ve topragi canon modayi takip eder, nikon modadan uzak durur canon mandrake'dir, nikon ken parker canon maceracidir, evde durmayi sevmeyenlere benzer, nikon evcimendir, ama görev bilinci vardir, istenen yere gidebilir canon risk almayi sever, nikon saglam gider canon alingandir, nikon aldirmaz canon sabirsizdir, nikon sabir tasi canon gevezedir, nikon fazla konusmayi sevmez canon moderndir, nikon klasik canon aldatabilir, nikon vefalidir canon reklama önem verir, nikon reklami sevmez canon biseksüeldir, nikon heteroseksüel canon sorumsuzdur, nikon sorumluluk sahibidir canon sarisindir, nikon esmer canon batilidir, nikon dogulu canon 2 boyutludur, nikon 3 boyutlu canon heyecan vericidir, nikon sikinti verir biraz canon çok eslidir, nikon tek esli canon sayisal verilere tapar, nikon analog verilere güvenir canon bilimkurgu ve polisiye edebiyati sever, ask romanlari okur, çizgi romanlara bayilir nikon klasiklerden vazgeçmez, deneme kitaplari okur, belgesel filmlere takilir canon picasso'dur biraz, nikon ise balthus, canon quentin tarantino'dur, nikon akira kurosawa. ********************************************************** 2.canon'cular orda burda forumda nikon'a laf atarlar. nikoncularin ise buna ihtiyaci yoktur...gibi bir his uyandi icimde. bilemiyorum ne kadar dogru ne kadar egri. 3.canon ideal sevgili gibidir, nikon evlenilecek insan... 4.elimde bir adet nikon olmasina karsin hiç canonum yoktur. benim için aralarindaki fark canonun eksikligi, nikonun varligidir. 5.nikon varsa canon yoktur canon varsa nikon yoktur.nikon la baslayan nikonla canonla baslayan canonla devam eder. 6.Karsilastirilan markalarin fotograf makineleri zemininde düsünmek gerekirse, aralarindaki en önemli fark; bakaç* arkasinda konuslanmis olan gözdür. hepsi ayni isi yapabilir, yeter ki göz göz olsun. gözün sahibinde de yetenek olsun. 7.ikisi de japonyada birer aile firmasidir ama kültürleri çok farklidir. canon agirligini pazarlama ve satis üzerine vermis bir firmadir, nikon'un kalbi ise mühendisliktir. bu yüzden canon'un çok daha iyi ve uyumlu reklam kampanyalari yürütüp daha fazla fotograf makinasi satarken, nikon da en az canon kadar iyi kameralar yapip tüketicilere iyi pazarlayamaz, o yüzden daha az satar. 8.nikon ahmet diye bi tamirci vardir. (sirkecide) canon ahmet yoktur. 9.canon fakir cocugudur, nikon burjuvadir. 10.canon her yil en çok satis yapan firmalar arasinda ilk üçte yer alir, nikon ilk üçte yoktur. 11.canon suluboya, nikon yagliboya fotograflar çeker. 4.canon yenilikcidir, hassastir, kendinden marifetlidir onunla herkes kendini bi fotografci gibi hissedebilir nikon idealisttir, gucludur, agir abidir, aractir.. bahar bilene bahar bilmeyene kis gitti bahar geldidir. 15.canon biradir, nikon sarap. 16.canon anakin skywalker'a, nikon luke skywalker'a benzer. 17.can ve nik. ortak özellikleri ise on ile bitmeleri. 18.canon bir silahtir, nikon degildir (bkz: top) 19.canon hep fazladir, nikon hep yeterlidir canon fotograf dostluk kulübüne benzer, nikon fotograf tarikatina canon yereldir, nikon evrensel (nedeni: canon makinelerin isimleri ülkeden ülkeye degisir, nikon'un degismez) 20.canon okumayi, nikon yazmayi sever. 21.canon conan'dir, nikon ise dedektif nik (rip kirby). edit: ters oldu galiba: canon dedektif nik olmaliydi, nikon conan. 22.canon bakar, nikon görür. 23.canon dergi, nikon kitap gibidir. 24.canon sevgi'dir, nikon ask. 25.nikon'un objektifleri kesinlikle canon'dan cok daha iyidir.

Şimdi marka fanatizmi için bi şey demem, ben de Nikon'un ciddi duruşunu seviyorum açıkçası. Ama bilimsel konularda konularda markayı bi kenara bırakıp adil bir kıyaslama yapmak dürüstlüğün gereğidir. Canon'un teknolojik anlamda ileride olduğunu destekleyecek bilimsel bir argüman bana gösterebilir misin dersem? Bence öyle bir şey yok. Hatta son 5-6 yılın teknolojik yeniliklerini ilk olarak Nikon buldu diyebilirim. örneğin video olayı, ilk olarak Nikon D90'da insanlara tanıtıldı. Canon bunu 5D Mark II serisinde daha da geliştirdi o kadar. Şimdi yine aynı durum sözkonusu videoda; ilk otomatik netleme video çekiminde yine Nikon'dan, D7000 ve D5100'e bakın bi; insanlar Canon 600D'nin videoda iyi olduğunu söylerler, ama nedense hala AF yapamıyor bu model? Gelelim beyaz ölçümü ve matrix işine: Nikon analog zamandan beri RGB sensör kullanıyor, yani 1990 lı yıllardan bahsediyorum, ümit Bey'in bloglarını bi takip edin göreceksiniz bu teorinin teknik durumunu. Canon ise hala yüzde 18 gri prensibine dayanan ölçüm sisteminde devam ediyor maalesef. Sadece 7D ve 1D Mark modellerinde Nikon gibi RGB ölçüm sistemini kullanabildi. Canon megapixeli yükseltti APSC sensörde ama performans konusu hep tartışıldı, Nikon ise bunu çok daha geç yaptı ama bilinen bir gerçek var ki iyice test edildi, performansı kabul gören yüksek megapixel için gerekli teknolojiye ancak 2011-2012 yılında ulaşılabildi. Şimdi bir giriş seviyesinde bile 24 mp yazılınca itiraz sesleri yükseldi. 2008 yılında 18 mp üreten Canon'un sensör performansı ortada; 24 mp Nikon, o performanstan daha iyi ise neden satın almayalım hem de daha düşük fiyata? Nikon'un ve Canon'un tarihçesini çok güzel anlatan bir yazı var adını anamayacağım bir Türk sitesinde. Onu okursanız göreceksiniz ki her iki marka da konusunda uzman, birbirlerine burun farkıyla üstünlük sağlıyorlar. Benim Nikon tercihim kişisellikten öte mesleğimle ilgilidir, dijital tv sistemleri üzerine üretim yapan bir firmanın argesinde kalite kontrol mühendisi olarak çalışıyorum; ithalatçı firmanın garanti dahilindeki terbiyesizliği beni Nikon'dan soğutmaz. Ben, parçalayarak içini gördüğüm malın ne olduğunu anlayabilecek elektronik bilgisine; aynı zamanda içinde harddiski dahi olmayan 8086'larla pcye başlayıp, basic-cobol-fortran gibi dinazor zamanın yazılım dilleriyle bilgisayar dünyasına giren biriyim. Bu yüzden Nikon'un arayüz mantığı bu yüzden benim tercihim, Canon ters geliyor bana menü olarak. Pentax'ın analog zamandaki üstünlüğünü bilip bugünkü durumunu anlamakta zorlanmıyorum, çünkü dijitalde geri kaldılar. Aynı şekilde Minolta patent savaşlarıyla eritildi, Olympus'lar, Kodak'lar yenilğe ayak uyduramadığı için yenildi. Bugün pazardaki payın büyük bölümü Canon'da (çünkü Hakkari'deki beyaz eşya satıcısında bile bulabilirsin), Nikon ikinci sırayı alıyor (TR de satın almayı en çok fiyat etkiliyor, çin malları bu yüzden bizde büyük rağbet görür). Maalesef Pentax yerini Sony'e kaptırmışa benziyor, her ne kadar bazı modellerinde bazı noktalarda çok iyi özellikleri olsa bile genellemede Pentax düşük kalıyor.

Estağfirullah Akın. Ben haddimi bilirim. Burda benden daha deneyimli ve bilgi sahibi arkadaşlar var. Onlar bu konuda daha akademik bilgiler verebilirler. Ben bildiklerimi şöyle özetliyeyim: Full frame sensörün boyutları 36x24 mm dir, bu ebat analog zamandaki filmli makinalarda kullanılan filmlerdeki bir karelik filmin boyutlarıyla aynıdır. Crop sensör, APS-C sensör veya DX çarpan gibi terimlerle anılan sensörlerin boyutu ise (Nikon için konuşuyorum) 24x16 mm dir. Yani daha küçük bir sensör ve bundan dolayı gerek iso başarımında gerekse detayda daha dar alanda çalışmanın verdığı dezavantajlar vardır. Buna karşılık kuş fotoğrafçılığı gibi yaklaştırma faktörünün önemli olduğu dallarda mevcut lenslerinizin yaklaşık 1,5 katı daha fazla yaklaştırma avantajından dolayı bu tür sensörlerin olduğu gövdeler tercih edilir. Bundan dolayıdır ki yüksek megapixelli ama yine de apsc sensörlü Canon gövdeler bu sektörde sahip oldukları maliyet avantajından dolayı bolca görülür. Futbol sahalarının kenarlarında beyaz lens görmemizin sebebi budur, yoksa Canon bu işi Nikon'dan daha iyi yaptığı için falan değil, maliyet daha düşük olduğu için; bol megapixelde hem 1,6x lik crop faktörü hem de kareyi croplasanız bile yine de elinizde kalan yeterli pixel, basın patronlarını Canon'a yöneltir. Aynı işi Nikon markasında yapabilmeleri için 2 katına yaklaşan bir fiyat farkını ödemek zorunda kalırlar. Hele TR'deki distribütörlük mantığı sadece ithalatla sınırlı olarak algılanıyor ve Nikon severlere garanti dahilinde kötü davranılıyorsa gerisini siz düşünün. Akın, bu konu hakkında sayfalarca yazılır, konuşulur, tartışılır. Ama bildiğim bi şey varsa okumakla full frame farkı pek anlaşılmıyor. Detayda, makroda, belgesel fotoğrafçılığında, çok düşük ışık şartları altında full frame avantajını birebir kendin görmen gerekiyor. özellikle bizim gibi fotoğrafçılığı analog zamandan bu yana yapanlar full frame de rahatlıyor, daha geniş saha buluyor rahat çalışabilmek için, sıkışıp kalmıyor. (D800 de koparılan fırtına da bunun bir eseridir aslında, fotoğrafçılığı dijitalin DX sensöre ile öğrenenler!) Ancak hem gövde fiyatları hem de full frame uyumlu lens fiyatları crop faktörlü ekipmanlara göre çok daha yüksektir. Bir full frame sensör maliyeti crop faktör sensörden kat kat daha yüksektir. Ama bu işe gönül vermiş kişilerin hepsinin günün birinde full frame terfi ettiğini belirtmek isterim. Daha teknik bilgileri sitedeki diğer arkadaşlardan talep edelim. Benden bu kadar.

15 Mayıs tarihli net haberlerinde fokus motoru yok diye bir bilgi vardı. Ancak 30 Mayıs tarihli haberlerde bu durum değiştirildi: D600'de AF motoru olacak, bu kesin. Buna karşılık bu gövdede GPS olmayacağı yolunda kesin bilgi var. Kullanılan sensör 24,7 mp 36x24 mm full frame, Sony A99 ile aynı sensör olduğu söyleniyor. Bununla birlikte yeni bir 24-70 mm lens için de patent başvurusu yapılmış. F/3,5-4,5 aralığına sahip lens bu tür gövdeler için bir alternatif olabilir.

Ya tesadüf işte, bi kaç tanıdık fotoğrafçı var, hepsi nikoncu, ilginçtir hepsi de İstanbul'un çeşitli otellerinde ya aşçı, ya da başka bi meslekte görevliler

Akın, sizin o oteldeki aşçılardan bi tanesi Nikon sever ise çok gülecem

Gövdenin grip durumunu bilemiyorum, ne tür bir dizayna sahip, kullanılan materyal nasıldır bunlar önemli. D300 bile bana artık zor geliyor tek elde taşımak için, D1 ve serisine eliniz alışınca maalesef, gripsiz makina elimde taşırken korkar oldum. O konuda haklısınız. Netleme olayı: Canon mantığıyla kullanmaya çalışırsanız başarılı olamazsınız ki ben de Canon'da sizdeki gibi tıpkı aynı sorunları yaşıyorum 51 noktanın tümü görülmez, hafifçe belirir vizörde. Sizin seçtiğiniz netleme sistemine göre değişiklik göstererk bazen sadece ortadakiler, bazen kendisi farklı bir kaç noktayı belirler ve sadece bu noktalar kırmızı renge bürünür. Bazen de öyle bir denk gelir ki 51 noktanın 51 de full yanabilir. Yavaş netleme, bana çok ilginç geldi. Tek noktalı netleme durumuna alın ve netleme noktasını siz tayin edin, sonra o noktayı objenin üzerine getirin ve bi bakın bakalım, yine de yavaş mı? Hele bu gövdede bir 3D tracking sistemi var ki Canon'da bunun karşılığı nedir hala bulabilmiş değilim, bu özellik hız isteyen bir özelliktir ve sizin dediğiniz gibi netleme yavaş olsaydı Nikon bu özelliğinden dolayı bu kadar ödül alamazdı. Bir önceki mesajımda Q harfine benzeyen sembol ile belirtilen modu cevaplayamamıştım. Netten okuduğum kadarıyla, deklanşör sesini azaltan bir sistem. özel hallerde makinanın ayna/perde sesini daha düşük tutarak çekim yapıyor. Sizi barıştırcaz Nikon'la inşaallah. Servo modu mantığını unutun yeterli

Yüzde 18 gri kartı bilinen bir teknik. Canon'un ölçüm sistemi de yıllardır bu teknik ile çalışır, yani Canon gövdelerinde en son bir kaç yeni gövde hariç hep siyah beyaz ölüm sensörü vardır. Nikon ise bu işi analog zamanda bile renkli sensör ile yapmıştır, yani bu noktada daha ileri bir teknolojiye sahiptir. Bahsettiğiniz expodisk filtre hangi mantıkla çalışıyor bilemiyorum ama lensin önünü tamamen kapatmadan yüzde 18 gri kartla çekimden önce bir kare almak ve bunu raw işlemede referans olarak kullanmak bana göre en mantıklı yoldur.

Yeni makinanız hayırlı olsun. S: Single model. Deklanşöre bastığınızda tek kare çekim yapar, deklanşöre basılı tutsanız bile tek kare çekip bekler. CL: Continue Low: Sürekli düşük: Deklanşöre elinizi basılı tuttuğunuz sürece sürekli çekim yapar, normal bir hızdadır. CH: Continue High: Sürekli yüksek: Deklanşöre elinizi basılı tuttuğunuz sürece sürekli çekim yapar, makinanın sahip olduğu en yüksek hızda çekim yapar. MUP: Mirror Lock UP: Ayna açık modu: Bazı özel çekim hallerinde makinanın çekmi anında aynayı açıp kapatmasından kaynaklanan titreşimi bile istemeyen fotoğrafçılar vardır. Bundan dolayı çekimden önce bu fonksiyon ile ayna öncelikle açılır. çekim esnasında sadece perde açılır ve kapanır. Diğer işaretlerden biri yani MUP hemen yanındaki gecikmeli çekim için; kaç saniye gecikmeyle çekmesini menüden giriyorsunuz, deklanşöre bastıktan o kadar saniye sonra kendisi çekimi yapıyor. Diğer sembolü araştırmam lazım. S ve A modlarında: öndeki makara A modunda diyaframı; arkadaki makara S modunda enstantaneyi değiştirmeye yarar.

Yazmadan yapamıycam yine Çünkü otomatikman karşılaştırıyor insan yurtdışında yaşayınca. Bunları yazınca da sıkıcı oluyoruz ama..... Avrupa ülkelerinin Çoğunda ikamet edilen adresler sistemde kayıtlıdır ve ödeme emirleri otomatikman adresinize gelir. Yani bi süre önce TR de olduğu gibi ara ki adamı nerde bulursun diye bir mefhum yoktur. Yani sizi bulurlar, eğer adresinizi yanlış beyan ettiyseniz de başınız büyük dertte demektir. Şimdi durum böyle olunca güven durumu farklı bir hal alıyor. örnek: İkinci el bir arabayı satın aldığınızda satan kişi ile birlikte postahaneye gidiyorsunuz, ehliyetiniz olması şart; (ehliyetteki ikamet adresi doğru değilse taşınma işleminden sonra en fazla 1 ayınız var yeni adresi sisteme kaydettirmek iÇin) ehliyeti gösteriyorsunuz ve araba sizin adınıza 1 dakikada kaydoluyor, bu işlemin ücreti 11 euro. Bakın, ne noter var ne de muameleciler para yedirmek iÇin, NL de plaka dahi değişmiyor, bir plaka araca bir kez takılır ve araÇ Çöpe ya da yurtdışına ihraÇ edilene kadar aynı plakayla yaşar. Aracın vergisi, aracınızla yaptığınız trafik hatalarının cezaları, kameralar tarafından tesbit edilen trafik hatalarının cezaları otomatiktan o tarihten itibaren adresinize ibraz ediliyor, isterseniz ödemeyin, gelir alırlar, hem de söke söke. Aracınızla bir eşya taşımak iÇin bir römorka ihtiyacınız var diyelim, satın alacak haliniz yok, gidip kiralıyorsunuz. Sadece ehliyetinizi, eğer sizin tipinize güvenmezse şahıs o zaman hüveyetinizi de sorma hakkı var. Kira bedelini malı geri teslim ederken ödüyorsunuz, sembolik olarak da bir miktar parayı sanki stopaj gibi baştan ödüyorsunuz, mala bir zarar gelmemişse o parayı sonradan geri alıyorsunuz. Ben kendim fotoğraf ekipmanları hiÇ kiralamadım ama NL'de bildiğim en az 10 firma var bu işi yapan. Hatta kendi ekipmanı vasat olup mesleğinde Çok iyi olan usta fotoğrafÇılar tanıyorum. Yağlı bir iş aldıklarında high end sınıfı ekiplanlar kiralayıp birkaÇ günde Çekimleri bitirip geri teslim ediyorlar. Demek ki o işten kazandıkları ücret ekipman kiralamayı kurtarıyor. Şimdilerde "MERNİS" diye bi şey Çıkartmışlar anavatanda. Aman adreslerinizi güncelleyin diye de ikaz ediyorlar. Sitesinde adresimi güncellemek istiyorum cezalı duruma düşmemek iÇin ama ne beni ne babamın evini tanıyor. Tanısa da cezalıyım tanımasa da anlaşılan. Bir karadenizli hemşehrim buraya gelmişti gezmek iÇin. Bi zaman sonra sordum kendisine, " abi ne anladın bu ülkeden" diye. Cevap aynen şöyleydi: " Biz daha oriya gelmeduk uşağum!" Bir gün geleceğiz ve hatta inşaallah geÇeceğiz orayı, ama bi hayli zaman alacak ve sancılı olacak.

Hele benim gibi uzun süre anavatandan ayrı kalanlar bu dili hiç bilemiyor; yaz tatillerinde bu kelimeleri duyunca öyle bir bakıyoruz ki insanlara, bizden şüpheleniyorlar resmen