Nikontürk

Yarışma mı? Hani nerede? Hemen katılalım

Sırf videosu D7000'e göre bir tık daha iyi diye D5100 almıştım. Sonrasında aynasızlardan V1 aldım, yanına da bir FT1, böylece tüm Nikon lensleri de bu küçük gövde ile kullanabiliyorum. 70-200 VRII ile video çekiyorum. Geniş açıda mecburen kendi kitlensi 10-30 mm ile çalışıyorum. çok ama çok memnunum videosundan. ME-1 ile de ses olayını biraz daha kaliteleştirdim. Tıpkı handycam gibi titreşim derdi olmadan çalışıyorum. V1'i elimden çıkarırsam videosunu çok ararım. 60 Fps veriyor, 1,4'lük lenslerle harikalar yaratıyor.

Makineler yüksek yoğunlukta video çekimi yapabilirken bu kadar büyük datayı karta yazmada zorlanıyorlar. Bundan dolayı bitrate seviyesi düşürülüyor mecburen. Meşhur D4 ve D800 reklamlarını çeken yapımcı, D4 gövdeden HDMI çıkışından daha yüksek yoğunluktaki görüntüyü alıp, sinema endüstrisinde kullanılan broadcast kalitesi diye adlandırılan harici kayıt cihazını kullanarak çekimleri yapmıştı. Hatta bu HDMI çıkış kalitesinin menüde de bir ayarı var diye hatırlıyorum. Bu arada Nikon'un 4K video üzerine arge çalışmaları yaptığını, hatta önümüzdeki günlerde tanıtımı yapılacak modellerden birinde de bu 4K video özelliğinin bulunduğu söylentileri de var.

Nikon'un son modellerindeki video performansının Canon'dan düşük olduğunu teknik verilerle desteklenerek yazılmasını beklerdim. Eğer hızlı bir iş yapmak istiyorsanız, sizin için kabul edilebilir seviyedeki video kalitesi yeterliyse, harici ekipmanlarla zaman kaybetmek istemiyorsanız, Canon tercih ediniz. Zaten Türkiye piyasasında sanırım Canon'a daha rahat ulaşabiliyorsunuz. Ancak, iş yine sidik yarışına benzerse, kim kimi döver olayına gelirse, high end dediğimiz parası bol kullanıcı seviyesine gelirsek durum değişir: Gerek D800 gerekse D4 gövde ile kimlerin ne tür çekimler yaptığını, ama bu çekimlerde hangi metodu kullandığını araştırmak lazım. Nikon'un HDMI çıkışından alınan video görüntüsünün broadcast kalitesinde olduğunu, bitrate oranının hafıza kartına kaydedilenden çok daha yüksek olduğunu, karanlık ortamlardaki video görüntüsünün Canon'a tercih edildiğini, ancak bu kaliteyi yakalamak için harici broadcast cihazlarına ihtiyaç olduğunu belirtmek isterim. 60 fps verebilen Canon son kullanıcıyı bu teknikle kazanır, ama sinemada standart kabul edilen 24,99 fps deyince durum değişiyor. Bunlar çok zor bulunan bilgiler değil, bir tıkla google amca ile ulaşabilirsiniz, birazcık ingilizce yeterli bunun için. İşin özeti, siz bu işi Nikon kiralayarak yapmaya kalkarsanız harici ekipmanlarla çalışarak yüksek kaliteye ulaşabilirsiniz. Bu maliyeti de sadece yüksek bütçeli prodüksiyonlar karşılayabiliyor. Piyasada kabul gören Canon ise siz de bununla yolunuza devam edeceksiniz. Bir dönem Türk tv lerindeki bütün video kiliplerin Canon 5D mark ile çekilmesi gibi yani. Aklın yolu bir, o kaliteye ihtiyaç yoksa neden maliyeti yükseltilsin ki?

Kırmızı VR yazısı olan görselin linkini paylaşırsanız sevinirim. Ben de google da aradım ama maalesef bulamadım kırmızı renkli olanı. Sabit diyafram derken çok genel bir soru oldu. Bütçenizi söyleyin, makine modelini söyleyin, o paraya alınabilecek lens modellerini yazmaya çalışalım. Tavsiye asla etmiyorum.

Buğday ile samanı birbirinden ayıralım öncelikle. VR1 ve VR2 teknolojisinin farkları nedir? Kırmızı ya da altın sarısı VR yazısından mı ibarettir? Benim bildiğim 16-85 mm lensin sadece bir tek versiyonu var. Bu lensin üzerindeki VR yazısı altın sarısı renktedir, kırmızı değildir. İçinde kullanılan VR teknolojisi 1'inci versiyon mu, 2'inci versiyon mudur bunu bilmiyorum. Bunun zaten çok da önemi yok, sonuçta bu lensen tek bir versiyonu mevcut, dolayısıyla satın aldığınızda başka bir seçeneğiz olmayacak. Kendi kulvarında en iyi lenstir. Sahip olduğu geniş aralığa rağmen oldukça iyi sonuçlar veren bir lenstir. Yapacağın işe göre değişiklik göstermekle birlikte, düğün çekimi yapanların çokça tercih ettiği bir lenstir. Halbuki aynı paralara üçüncü markaların F2,8 diyaframlı modellerini almak mümkündür. Fakat geniş aralık bazıları için daha önemlidir.

Katıldığı semirler, aldığı eğitimler, görev yaptığı kurumlar..... Çok ilginÇ bi durum, tabii bunlar doğruysa. Sezarın hakkı sezara abi. Kim neyi doğru yapıyorsa, hangi markada hangi özellik iyi ise dürüstÇe yazma taraftarıyım. Ancak konu bilgisizlikle bir şeyler yazmak olunca, yani şarlatanlık olunca dayanamıyorum. Türk tv kanalları da aynı değil mi? İşinin uzmanları zaten seviyelerini düşürüp tv ye Çıkmıyorlar, meydan kalıyor böyle Çakallara. Gören de bunları gerÇekten bilgi sahibi insan sanıp yorumlarını dinliyorlar. Eskiden haddini bilmek diye bir davranış vardı, erdemlikti. Artık yok. Ne yedirdiniz bu millete böyle de 30 yıl bile geÇmeden kimyası bu kadar değişti bu milletin?

Adamın biyografisini okudum, sonra videolara baktım, yine de çözemedim bu işi.

http://www.practicalecommerce.com/articles/57645-19-Video-Tutorials-for-Product-Photography

Kadir, bunları buraya yazarsan bütün tüyoları vermiş oluruz, sen resmen bedava kurs istiyorsun burada ürün fotoğrafçılğı için bana göre kesinliklebir temel kurs alınmalıdır. Beyaz dengesi konusuna vakıf oluncak. Yanlış beyaz dengesi müşteriyi yanıltır. ürünün türüne göre değişmekle birlikte bir miktar renk-kontrast artırılır, böylece bol salçalı karelerle ürünün albenisi artar Risksiz bir iş için raw çekilip "bana göre" capture nx2, canoncular için Camera raw ile işlenip en doğru beyaz dengesi, geniş dinamik aralık ve keskinlik elde edilir: Müdahaleler raw iken yapılacak ki kalitede kayıp olmasın, jpg haline müdahale mümkünse hiç edilmeyecek. Işık kaynakları çok iyi yumuşatılacak, bu yumuşatma aynı zamanda çok homojen olacak. Yumuşatma için kullanılan ekipmanlar beyaz dengesine etki etmeyecek, tümü aynı malzemeden olacak. Hızlı ve profesyonel bir çalışma için decupe den kaçınılacak, bunun için ışık mekanizması çok doğru kurulacak. Ne istediğini bilen müşteri decupeli kareleri sevmez. ürüne göre değişen bazı sahtekarlıklar vardır: örneğin bir yemek çekimi yapıyorsanız malzemeler asla yenecek kıvama kadar pişirilmez. Her zaman için az pişirilir, böylece malzemeler ölmez, daha canlı görünürler, daha yeşil, daha kırmızıdırlar mesela. Aynı şekilde çekimi yapılacak bu yemeğin üzerine bir fırça yardımıyla sıvı yağ sürülür, böylece daha parlak-canlı bir hal alır. Cam eşya çekiliyorsa bunun için kesinlikle bir kurs alınmalı. En zor olanlardan biridir bu dal.

Olmayan bir şeyi "sana göre" doğru gibi söylemek ayıp değil midir?

Layık olduğunuz şekilde yönetilirsiniz

Böyle bir şey zaten var: http://nikonrumors.com/2014/01/26/odd-ways-of-macro-photography.aspx/#more-71000

Sanmam, şimdiye kadar 3 kez aldım, kullandım, dostlarım elimden aldı, tekrar sipariş ettim, böyle bir şeyle karşılaşmadım. Satın aldığım site NL içinden. ÜrÜnÜn kendi resmi sitesi bu: http://www.mahaenergy.com/mh-c9000/ Benim satın aldığım site burası: http://www.nkon.nl/ Bu ÜrÜne benzer başka ÜrÜnler de mevcut. Onlar için bi yorumda bulunamam, belki de aynı tekniği kullanan daha ucuz markalardır, belki de performansları aynıdır, kimbilir. Ben sadece kendi kulllandığım, memnun kaldığım, pil bozulma derdime çare bulduğum bir ÜrÜnÜ sizinle paylaşmak istedim. Sitelerdeki bilgileri google tÜrkçe desteğiyle okumanızı tavsiye ederim.

Senin ayıbın var Gökhan. Daha önce de dedim, burası Nikontürk, söylediğin gerçek değilse tepki alırsın, en başta benden. Diğer yazdıklarına daha önce cevap verdim, artık tekrar yazmanın bi geçerliliği yok bende.

Çekeceğiniz ürüne, hitap ettiğiniz kesime göre değişir. Bir mercedes fotoğrafÇısıyla bir fiat, lada fotoğrafÇısı aynı değildir. En keskin ve zor örneği vereyim: En zor dalı kuyumculuk ürünleridir, taş, mücevherat, altın gibi. Eğer belli bir markanın ürünlerini Çekiyorsanız sadece ışıklandırma iÇin 20-40 bin euroyu bulan bir sisteme sahip olmalısınız. Ama taklit ürünleri basit bir webshop ta sergileyecekseniz, amaÇ sadece ürünün nasıl bir şeye benzediğini anlatmak ise, basit bir Çadır ve 2-3 paraflaş yeterlidir. Bazen sürekli ışık kaynağı olarak tasarrfu ampulleri bile yeter. Yani ne kadar para o kadar köfte. Ama o köfteyi tadacak kişinin hayatında ne kadar ve kaÇ Çeşit köfte yediği, nasıl bir damak tadına sahip olduğu en büyük etkendir. Aynı şeyi gelin-damat fotoğrafÇılığında da yaşamıyor muyuz? İsminin sonuna photography yazan bu sektöre girmiş. Bazen 250, bazen 2500 liralara bu iş yapılıyor. İşte o isminin yanına photography yazanlara "ben dijital değil, dia film istiyorum, Çünkü dinamik aralık benim iÇin Çok önemli, al şu filmli makinayı ve benim fotoğraflarımı bununla Çek" diyesim geliyor. Bana göre hiÇ tereddüt etmeden filmli makinayı kabul edebilen, bununla hatasız fotoğraf Çekebilenin hakkıdır o photography kelimesi.

"Ciddi ürün çekimi" yapacaksanız ve bu ürünler boyut olarak çok büyük değilse 105 mm ve üzerinde bir odak noktası tercih etmeniz gerekir. çünkü bahsettiğiniz odak noktasındaki lenslerle ürüne mecburen yaklaşmak zorunda kalırsınız, bu da bombe, deformeye yol açar. Belki 60 mm de bunu pek farketmediniz ama 40 mm de daha belirgin olur bu deformasyon. Kalite olarak fark olmaz, her iki lensin de geçirgenliği yaklaşık aynı, zaten bu farkı anlayamazsınız. Bahsettiğiniz 5-30 cm arasındaki mesafeler için Nikon 105 mm, Sigma 105 mm, Tokina 100 mm, Tamron 90 mm gibi lensleri tavsiye ederim. Bütün bunlar için bütçe yeterli gelmiyorsa elinizde eğer varsa bir 18-105mm kitlens bile 105 mm de yeterli sonuçlar alabilirsiniz (ışık kaynaklarınızın yeterli olduğunu varsayıyorum, paraflaş gibi).

Niye üstünde bu kadar durdum? Şimdi Gökhan, burası Nikonseverlerin buluştuğu bir yer, burada Nikon'un eksiğini yazacağın zaman abdestin sağlam olacak, elinde bilimsel veri olacak. Bunu git bir Canon sitesinde yaz hiç iplemem, onların egosunu tatmin edersin. Senin tahmin dediğin şeyi bu konuda bilgisi az olan biri okuyup sonra her forumda yazıyor, al sana Nikon'un AF sistemi kötü. Yok öyle yağma, kaç yıldır bu sitedeyim, işkembeden atma bilgilere karşı savaşıyorum, şarlatanlığa ise hiç tahammülüm yok. Bundan dolayı olmayan bir şey yazıldığında konuyu didiklerim, var da ben bilmiyorsam bu sayede öğrenirim. AF başarısı dendiği zaman zifiri karanlıktaki netleme hızı anlaşılmaz, o sadece özel projeler için kullanılabilecek bir sistemdir, tıpkı IR fotoğrafçılığını günlük olarak kullanmadığın gibi. AF başarımından standart olarak kabul edilmiş seviyedeki ışığın altında kontrast farkı belli bir seviyedeki noktanın en hızlı şekildeki netlemesi anlaşılır. Doğru netleme yanlış netleme olayı ise tamamen başka bir başlık altında incelenir. Bugün Canon'un son modellerinde bulabildiğimiz hareketli obje takip sistemi yıllardır Nikon gövdelerde 3D tracking olarak zaten kullanılıyordu; başarım deyince bizim kastettiğimiz budur. Eğer hızınız yeterli olmazsa zaten 3D tracking sistemini tasarlayamazsınız. Vahşi hayat fotoğrafçılarını inceleyin son 2 yılda; yavaş olarak bilinen D800'ün aslında saniyedeki çekim hızının yavaş olduğu (36 mp lik sensörden gelen datayı işleyip kaydetmenin zorluğu), asılnda netleme konusunda çok iyi olduğu, bundan dolayı crop faktörsüz bile olsa adamların bu gövdeyle hareketli vahşi kuşları, çitaları fotoğrafladğını görürsünüz; yanılmayın, adamların tek derdi 3D tracking. AF konusunda bana göre gayet iyi olan bir 1DXs Mark bilmemkaç, 5D Mark üçyüzotuzüç ve 7D nerde kaldı şimdi? Yani demem o ki, yanlışa eğer yanlışsa yanlış diyelim, doğruya aynı şekilde. Sokakta duyduğumuzla, yüzlercesi türeyen Türk forum sitelerindeki hayalet bilgilerle insanları yanıltmayalım. Bu sitede "bana göre" çok değerli insanlar var. Neden değerli biliyor musunuz, az yazıyorlar ama öz yazıyorlar, yazdıklarında doğruluk payı oldukça yüksek, eksik bir bilgi var ise o konuda çok dikkatli davranıp yazmıyorlar. Bilmediği konuda "bilmiyorum" diyebilen bu insanlar bana göre aklına gelen her şeyi yazandan bin kat değerlidir. Sitede yeni olan arkadaşlar için yazayım, bunlar; Ertan hoca, ümit hoca, Fatih Mecit hoca.

Bunlar yeni lensler Ramiz. Bizim kastettiğimiz tele grubu 1995-2009 yılları arasındakı modeller.

"İnanıyorum ki AF konusunda Canon biraz daha başarılı bir gövde." Ben inanmıyorum Gökhan Demiştim. Gövde değil, lens motorlu olduğu için hızlı deseydin beni bu kadar yormazdın. Yazdığını okuyan insanları da yanlışa sevketmezdin.

Ramiz, telelenslerde Canon daha ucuz. 400-800 mm arasındaki lensleri bir kıyaslarsan farkedersin.

En son çalıştığım işyerinde yaptığım iş bu idi. Firmanın websayfası, ürün kataloğu, kullanım kılavuzları, montaj şemaları için gerekli ürün çekimini yapıyordum. Ve tabii patronun ucuz diye tercih ettiği Canon ekipmanla!

Canon 7D modeline kadar yüzde 18 gri mantığıyla çalışan siyah beyaz ölçüm sistemiyle çalışıyordu. Bu modelden sonra "bana göre" Canon ölçüm sisteminde ilerleme kaydetmiştir. Bu modele kadar olan dönemde Nikon açık ara öndedir. Nikon'un ölçüm sistemi filmli zamandan bu yana RGB olarak geliştirilmiştir. Canon'un spor ve etkinliklerde daha çok kullanılmasının sebebi daha verimli olması mıdır gerçekten? Bir de maliyetleri bilimsel olarak kıyaslarsak acaba ne çıkar ortaya? Bahsedilen platformlarda ekipmanların kimler tarafından satın alındığını iyi irdelemek lazım. Hiçbir medya patronu sponsorluk olmadıktan sonra gidip Nikon ekipman almaz. Aklın yolu birdir, Nikon ekipman gerek gövde gerekse lens olarak Canon'dan daha pahalıya gelir. çektiği fotoğrafta kalite+çekim anındaki konfor+diğer tercihleri arayan fotoğrafçıdır, medya patronu için standartlar seviyesindeki fotoğraf yeterlidir. Futbol karşılaşmalarında sahanın kenarının bembeyaz olmasının sebebi netleme hızı değil, toplam maliyettir. Eğer öyle olsaydı transport firmaları paraya kıyıp sadece Volvo çekici alırlardı. Bana göre bugün için Nikon ile yarışabilecek Canon ölçüm sistemi 1Dx modelinde de kullanılan ölçüm sistemidir. Aynı sistem 7D modelinde de kullanılmıştır. Bu sistemden daha önceki sistemleri "ben" Nikon'daki karşılığı ile kıyaslamam bile. Eğer bir D200 üzerindeki eski teknolojiyi kastediyorsanız aynı şekilde Canon cephesinde de aynı yılın ve aynı segmentin makinesini görmek isterim, adil olan budur. Ha bu fark deve midir, yaptığınız işe göre değişir; bazen mesleğinizi kurtarırsınız bu hızdan dolayı, bazen de işinizden olursunuz, tabii hobi olarak bunu yapmıyorsanız. Netleme hızındaki eksiklik, Nikon'un piyasadki telelenslerinin bir bölümünün hala motorsuz olması faktörüdür. O Canon FD, EF, EFS gibi teranelerle müşterisini ....kerken, Nikon kullanıcısı hala elindeki 80 yılların lensiyle yoluna devam edebiliyordu, varsın biraz yavaş netlesin, zararı yok. Son yıllarda AFS versiyonları üretilince bu kez de çok pahalı bahanesine sığındık. Doğru, pahalı, keşke ucuz olsa da futbol sahalarının kenarları martı tuvaletine dönüşmese.

7D gibi bir makinadan sonra 6D modeli bana cok tuhaf geliyor. Ozellikleri bir kiyaslayin isterseniz.

"İnanıyorum ki AF konusunda Canon biraz daha başarılı bir gövde." Ben inanmıyorum Gökhan