Nikontürk

İyi güzel de, bunu nerden çevirdiğimizi bilmiyoruz! Yok öyle bir menü yani.

Mantıklı, çünkü flaşın 1/200 ün üzerine çıkamıyor. Aynı etkiyi iTTL flaşlarla 1/5000 gibi değerlerde yapabiliyoruz.

Webden tanıyorum, ders verdiğini öğrendim. Bazı yazılarını okudum, tabii her yazdığına katılmıyorum, bu normal, genel manada bu işi bir miktar biliyor, ama ders verebilecek seviyesi var mı bilmem. Hatta başka şehirlere gidip, otellerde kalıp, fotoğraf gezileri şeklinde ders veriyormuş. Farklı ve ilginç bir durum. Websitesi de cabası. özetle, bana göre değil Ama yurdum insanına yetiyor demek ki. Marankiler bu ülkede para kazanıyorsa bu adam haydi haydi kazanır, hakkıdır da.

Umarım tekrarlamaz! Çünkü farklı bir durum ve endişeye yol aÇması normal benim gözümde.

Flaşı ON konumuna alın, yani açın. Önce soldaki mode tuşuna basın ve bırakmayın, ardından sağdaki on-off tuşuna basılı tutun. Yaklaşık 5 saniye sonra ekrandaki renkler ters (reverse) olacak ve yine kendisi normale dÖnecek. Bu işlem resetleme işlemi imiş. Ayrıca bu resetleme işlemi üstteki beyaz kağıtta da yazıyormuş

Elimde bu modelden var, şu ana kadar hiç böyle bi durumla karşılaşmadım. Ve bu modelden birden fazla adet aldım kullandım ve sattım. Bunun bir resetleme imkanı var mıdır onu araştırmak lazım. Umarım sizdeki kopyada bir arıza durumu yoktur.

İlginç bi durum. Konuyla ilgili bir fotoğraf yükleyebilir misiniz?

Yüklediğiniz yer eğer facebook ise: Genişlik 851 pixel. Yükseklik için facebook'un limiti yok. Özetle, facebook için geniş kenarı 851 yapın, kaydederken kalite seçeneğini 10'da tutun, yeterli. Facebook başlık fotoğrafı için yine genişlik 851 pixel, yükseklik olarak 315 pixel seçmelisiniz. Nikontürk'e yükleyecekseniz bu kez geniş kenarda 1000 pixele kadar çıkabilirsiniz. Mantıklı olan yüksek çÖzünürlüklü fotoğrafların siteleye yüklenmemesidir. çünkü, hırsızlar hazır ürünü kolayca alıp, hem de tam boyutta istedikleri gibi kullanabilirler. Standart web boyutları ortalama 800-900 x 500-600 pixel aralığındadır.

Şu anki hesaplara göre bu yaz gelemiyorum Gökhan, planlarınızı bensiz yapın. Bayramdan sonra bakalım, duruma göre çok az bir ihtimal belki gelebilirim.

Full frame tamam da..... Sonradan pişmanlık olmasın! Vizörden sürekli bakılmaz, ihtiyaç kadar bakılır benim bildiğim. Oradan bir sinema filme seyretmeyi denerseniz iki göz arasındaki senkronda kısa süreli sıkıntı yaşarsanız. APS-C'yi neden bu kadar kaka yaptınız anlayamadım? Ben 2008'de D3'ümü aldım, hala aynı makineyle devam ediyorum, bi süre daha böyle gidecek, bir D4 veya türevleri (D800 kesinlikle olmayacak!) bana gerekli değil. Belki bir D5 çıkarsa o zaman mecburen teknolojimi güncellemek zorunda kalabilirim. Ancak 2004'den bu yana hep bir APS-C gövdem olmuştur, D3'ün yanında en az bir adet APS-C hep çantamdadır. Bunun nedenleri çok, tek tek girmiyorum ama inanın gerekli. Bu bazen D80-90 oldu, sonra biraz daha yükseltip D200-300 yaptım, hatta ve hatta bu semi pro gövdeleri satıp 30 fps videosundan dolayı bu bir D5100 bile oldu, önüne nasılsa 70-200 takıyordum, dert olmuyordu, ama dedim ya hep bir APS-C çantamda hep vardı ve var olmaya devam ediyor. 1,5 çarpanı yabana atmayın, bazen hayat kurtarıyor. Tamam, işiniz detay, iso başarımı, mikrometrekareye düşen bilmem nelerle uğraşmaksa full frame geçerli tek yol ama mesafe gerektiren işlerde korkarım APS-C'yi çok arayacaksınız. En son ctesi gündüz dış çekimim vardı: D3+24-70 ve D300+70-200VRII olarak gittim. İkinci çantada arada bir oynamak maksadıyla D5100 ve Fuji S5 Pro vardı. Ne D5100'den ne de Fuji'den vazgeçebiliyorum. Bakın, 3 adet APS-C ve bir adet Full frame. Sonra akşam salonda devam ettik çekime; yine ilk set ile. Eğer D300 olmazsa mesafeden sıkıntı yaşıyorum. Davetlilerin dibine dibine yanaşamazsın burada, (TR deki salon şipşakçılarına çok özeniyorum doğrusu, burunun dibinde flaş patlatabiliyorlar ve kimse itiraz etmiyor!) mecburen D300+70-200 ile uzaktan F2,8 ile çalışıyorsun. Yani demem o ki, full frame rüyasına dalmak güzel de, bazen kötü bir şekilde uyanabilirsiniz.

Bu ürünleri Türkiye'den alma zorunluluğun neden? İlla Türkçe mi kullanacaksın? Sonuçta bunlar lisans, internet ortamından kartla ödeme yapılır, lisans mailine gönderilir. Yazılımın kendisi zaten down edilir.

Mac OS için bunların yenisini satın almak daha ucuza gelebiliyor. Bir arkadaşım da başta senin gibi bi yerlerden edinmeye çalıştı, sonra bir baktı ki 75 euroya Photoshop var, neden olmasın dedi ve satın aldı. Bildiğim kadarıyla lisanssız kullanmıyor artık.

Temel fotoğrafçılık dalında kurs almaya çalışın. Şartlarınız uygun değilse bascek.com gibi sitelerdeki başlangıç seviyesindeki video eğitimlerini takip edin. Yüksek teknoloji ürünü bu tür lensler hakkında ya internetten ya da yakınınızdaki birinden yardım/bilgi alın. Yazdıklarınıza istinaden sözkonusu lensin arızalı olma ihtimali sıfır.

Bir önceki versiyonunu kullanıyorum, kendi kulvarında rakipsiz. Bahsettiğiniz diyafram olayı bütün makro lenslerde aynı, yani o bir sorun değil, makro lense ait, dizaynın gereği bir durum. OS konusunda ezbere konuşamam; Nikon VR sisteminde de aynı şekilde bir ses zaten var, bazı modellerde rahatsız edici iken bazı modellerde duymazsınız.

http://www.nikonturk.com/konu/1369-forum-editorumuz-mehmet-kose-mal-varligi-beyaninda-bulundu/page__st__40 Topicin son meajlarında bak.

Canlının canına kasteden her türlü insan icadından nefret ediyorum.

En çok Türkiye'de karşıma çıkan, Kullanan kullanmayan herkesin göklere çıkardığı, APS-C sensörlü makineye sanki başka lens yokmuş gibi sürekli tavsiye edildiği, Alanların bir süre sonra 24 mm'nin altına inemedikleri için özellikle kapalı mekanlarda nefessiz kalarak İkinci bir masrafa girip 12-24 mm veya 11-16 mm gibi arayışlara girdiği, Sadece 24 mm F2,8 değeri var diye bizim insanımız tarafından "nedense" tercih edilen, Fiyatına göre fena sayılmayan Ama bunca alternatif varken benim satın almayacağım bir lenstir. Full frame makinen varsa, Paran daha iyisine yetmiyorsa, Fiyatı normalden çok daha uygunsa, Bir süre seni idare edecek bir şey arıyorsan, Doğru bir tercih olabilir. Nasılsa paran olunca o sensörün hakkını verecek lensleri arayacaksın.

Bu iş için ebayde 15 dolara satılan 50-60 cm lik çadırlar var, kullandıkları materyal çok uygun. Kendiniz uğraşıp yapsanız bile masrafınız ve saat ücretinizi hesap ederseniz daha pahalıya geliyor. Akşam evde canınız sıkılırken bu işe kalkıştıysanız size farklı bir fikir vereyim: Bir tabure/sehpa türü bir eşyayı ayakları yukarı gelecek şekilde ters çevirin. üzerine beyaz yatak çarşafını tek/iki kat olarak örtün, tek bir yönde açıklık bırakın, buradan makine ürünü görecek. çekeceğiniz ürünü bu yapay çadırın içine yerleştirin, gerekirse altına bir beyaz kağıt koyun. Harici flaş/tasarruf lambası/ışık kaynağını bir adet ise üst kısımdan, iki adet ise yanlardan kullanın. Diyafram öncelikli ya da manuel modda istediğiniz performansı alana kadar denemeler yapın.

Bahsi geçen konuyu anlayabilmek sizin için şu aşamada çok zor. çok karmaşık fizik/matematik hesaplamalarının sözkonusu olduğu, pixel kareye düşen ışık miktarı ve bunun pixele etkilerinin hesaplandığı bir teknikten bahsediliyor burada. Bunu belli bir seviyeye erişmiş fotoğrafçılar bilir/tanır. Siz bu performans düşüklüğünü farkeder misiniz, sanmam, bir süre sonra belki, yani bu konuda tecrübe sahibi olmaya başladığınızda, bir iki yıl sonra. Tabii ki Nikon gövdede Nikon lens tercih edilir. Ancak, bir D7100 modeli alıp da bunun önüne çok geniş zoom özelliğine sahip lensler takmak mantıklı olmaz. Ne kadar çok zoom, o kadar çok keskinlik/ışık/kontrast/renk doygunluğu kaybı demektir. O makinenin sahip olduğu sensörü doyurabilecek evsafta olan lensler ortalama 1500 dolarlarda gezerler. Mesela bir Nikkor 24-70 mm F2.8, bir Nikkor 17-55 mm F2.8, bir Nikkor 70-200 mm F2.8 gibi. Ancak, günün şartlarında makineye bütçe ayırabilen alıcı maalesef sıra lense gelince cimri davranmaktadır. Zaten başlangıç aşamasında biri için bunu farketmek imkansızdır. Ne zaman bu konuda tecrübe sahibi olur, o zaman başlar kaliteli lens aramaya. çünkü lens, makinenin gören gözüdür, göz görmedikten sonra onun arkasındaki beyin (sensör) ne kadar iş yapabilir ki? üçüncü markalar genelde bütçenin yetmediği durumlarda tercih edilir. Kötü mü bu lensler, tabii ki hayır, genel manada daha düşük performans gösterdiği doğrudur, o markaların da oldukça başarılı lensleri var, ama bu lensler de Nikon markasından sadece biraz daha ucuz, öyle çok uygun değiller yani. Mesela bir Sigma 24-70 f2.8 EX DG HSM fiyatı 800 eurodur. Benim için bu parayı verdikten sonra üzerine biraz daha ekleyip bir Nikkor almak daha mantıklıdır. özetle, şimdilik size tavsiye edileni alınız. Eğer dikkatli davranmazsanız sonuç kesenize zarar olarak döner. Bu konuda temelden başlayarak kendinizi eğitmeye çalışınız, bunun için internet ortamında bolca kaynak mevcut. Ama lütfen temelden başlayınız, yani alfabeyi öğrenmeden kelime kurmaya çalışmayınız. Temeliniz sağlam olursa üzerine kuracağınız bina da sağlam olur.

Ben Hollanda'da yaşıyorum, yardımcı olamam yani. İstanbul'daki arkadaşlardan tavsiye almak lazım.

Neden 18-55 mm VR ile başlamıyorsunuz o zaman? Hatta bu lensten bir an önce kurtulmak isteyen o kadar çok "profesyonel!" yeni başlamış insan var ki....

Sahne ışığının yetersiz olduğundan bahsetmişsiniz. Ama arka plan yeterince aydınlık çıkmış. Sizin tekniğiniz ile bütün alanı aydınlık almak mümkün, aynı zamanda hareketi durdurmak da; bu amaçla bu teknik kullanılır diye biliyorum. Ben sahnede sizden biraz daha farklı davranıyorum, tabii burda çok aşırı hareketli bir sahnem yok. Makinemin en iyi perfomansı verebildiği isoyu seçiyorum, örneğin bir D3'de ışık durumuna göre 800 ila 1600 arasında kalıyorum. Eksi pozlama telafisi veriyorum, -0,7 ila -1,7 arasında. Sonra flaşda da aynı şekilde -1 ila -2 seviyesinde güç düşürüyorum. Modum yine de iTTL. Burda amacım ortamın/sahnenin kendi doğal ışığını flaşın gücüyle öldürmemek. Ancak yine de karanlık bölgeleri flaşla bir miktar aydınlatırken yine de 1/60'dan daha düşük bir enstantaneye düşmemek. Buna örnek bir kare: