Nikontürk

Arkadaşlar, bu güncellemedeki tek değişiklik Nikon'un en son ürettiği 800 mm'lik lensin makine tarafından tanınmasıdır. Bu lensi herkesin satın alamayacağını düşündüğüm için güncellemenin çok da önemi olmadığını inanıyorum.

Hep diyorum ya, sizin kabahatiniz yok, size DSLR tavsiyesi verende kabahat. Halbuki bir kompakt makine ile ne kadar mutlu mesud olacaktınız.

Kurs için para ödeyemiyorsanız internet alternatifini kullanın. çağımız internet çağı, o kadar çok kaynak var ki, temel dersleri burdan takip edebilirsiniz. Ayrıca Azeriler bu kursları bu kadar pahalı veriyorlarsa bunda benim suçum yok.

Avrupa ikinci el fiyatları: D80: 125-175 € 18-105mm: 125-150 € D300 (20K-50K Shuttercount): 375-500 € İhtimaller: - D300'ün sahibi bu işi bilmiyor. - D300'de bi arıza var.

1,2 diyaframlı lenslerde otofokuslu sanırım yoktu, bu boşluğu doldurmak için iyi düşünülmüş.

2012 yazında buluşmak için TR'de kullandığım telefon numaramı siteye yazmıştım. Ne oldu biliyor musunuz? Ümit hoca o tarihlerde dÜnyanın bir cehennem köşesinde çalışmaktaydı ve ta oralardan beni aradı! Sonra İstanbul'dan Cem ile buluşabildik ÜskÜdar sahilde; Kemal başka bi yerdeydi, herkes bi yerlerde.

İleride full frame geçecekseniz mecburen Nano yani VRII almanız gerekebilir. çünkü VRI versiyonunun full frame sensörde köşelerdeki sıkıntısı büyük. Eğer APS-C sensörde kalacaksanız ilk versiyonu çok iyi bir seçim. O kadar ki, full frame üzerinde VRI modeli kullanmaktansa bir önceki versiyon AF-S 80-200 mm F2,8 i tercih ediyorum.

Nikkor 24-70 mm'yi full frame üzerinde kullandığınızda zaten sizin APS-C sensördeki 16 mm ye tekabül edersiniz, dolayısıyla bahsettiğiniz iş için 14-24 mm gereksiz/lüks bir seçim olur. 14-24 mm kendi kulvarında tartışmasız lider olmakla birlikte bir "allround" fotoğrafçı için üçüncü olarak satın alınması gereken bir lens konumundadır: 1. 24-70 mm, 2. 70-200 mm . D3/D700 kıyaslamasına girersek tartışma bi hayli alevlenir. Aradaki en büyük fark prizma olarak bilinir, kalan elektronik aksam aynı diye biliyorum. Şu an ikinci el piyasasında biri 1000 euro ise diğer 2000 euro, burdan pay biçin, D700 sahibi arkadaşlar bundan alınmasın lütfen. Ha, sizin için elzem midir işte o tartışılır. D3 her ne kadar bir güvenilir, hızlı ve sağlam bir arap atı olarak bilinse de nedense bazı fotoğrafçılar D700'den daha iyi kareler yakaladığını savunuyorlar.

Diyelim D3'ü çok kelepir buldunuz ve aldınız, önüne hangi lensi takacaksınız? O D3 size hangi lens ile performansını verebilecek? D7000 + Sigma 17-70 mm demişsiniz. Sanırım şu sadece 17 mm de 2,8 diyaframı verebilen lens bu. Ve siz bununla düşük ışık şartlarında çekim yapmaya çalışıyorsunuz. Ayrıca diyaframı açmak istemiyorsunuz, net alan derinliği sorunu var size göre. Bu tür aktivitelerde, hem de podyumun simsiyah olduğu sahnelerde D3+24-70 mm+SB800 ve D300+70-200 mm+SB910 ile ama sadece ve sadece 2,8 diyaframda çalışıyorum ben, başarısız olsam aynı kuruluşlardan tekrar iş alamazdım. Bence mantıklı olan şimdilik gövdenin değil lensin güncellenmesidir. Tamam, full frame avantajları var ama bakın ben hala D300 ile yoluma devam edebiliyorsam bunun sebebi lenstir.

Hmmm, çok daha baştan başlamak gerekiyor sizin için: AF-S: Silentwave motorlu lensler AF-D: Motorsuz lensler (mesafe çipi barındıran) AF: Motorsuz lensler (mesafe çipi barındırmayan) Sizin gövdeniz için Nikon markasında her zaman AF-S yazan lensleri almanız gerekmektedir. Ancak mevcut gövdeniz APS-C sensöre sahip olduğu için 24 mm den başlayan lensleri tavsiye etmem. Alacağınız bu tür zoom lensler 18, 17 ve hatta 16 mm den başlamalı ki dar alanda rahat çekim yapabilesiniz. 50 mm olayı ise tamamen farklı bir kulvar. Hangisine para vermeye değer, onu bilemem, bu sizin yaptığınız iş ile alakalı bir durum. Benim size tavsiyem temel fotoğrafçılık eğitimi almanız.

Full frame için uygun bir lenstir. Geniş zoom aralığıyla tak gez türünde bir lens olup bana göre full frame sensörlerin hakkını verememektedir. İki ayrı kopyasını D3 üzerinde kullandım, memnun kalmadım. Kitlensle bu işe başlayan amatörler için iyi bir lens gibi görünse de bu lensi almaktansa bir 16-85 mm yi almayı tercih ederim. özellikle keskinlik noktasında 16-85 mm daha iyidir.

İşletim sistemi olarak XP kullanıp da donanıma SSD taktıran sanırım sadece biziz. SSD'lerin kaç kez okuma ve yazma kapasitesi vardır diye sorsam şimdi herkes üstüme çullanır. Win7 ile XP arasında en büyük fark burda işte. XP veya Vista sürekli HDD'den bi şeyler okuyup yazmak zorundayken Wn7'de durum böyle değil. Bundan dolayı SSD'lerin ömrü ve XP'nin buna etkisi konusunda biraz okumak gerekiyor. Kaldı ki sata300'e kadar destekleyen donanımlara SSD takılması zaten tamamen bir işgüzarlık bana göre. Sanırım laptopu çok fazla düşürüp çarpıyor bi yerlere, belki SSD ile HDD bozulma riskini azaltmak istiyordur Herşey bi yana da bu SSD hala bana göre değil. Ben SAS'larımla 2008 yılından bu yana hala mutluyum, beni hiç üzmediler. D800'ün 100 mb'lik raw dosyasında bile Capture NX rölantideyim diyor. Aynı D800'ün sıkıştırmasız videosu Premiere Pro'da sorun oluşturmuyor. Demek ki yazma ve okuma yeterli. Ya peki şu ram'i canavarlığına ne demeli? Biribiriyle tam senkronize çalışamayan chiplere sahip ramleri donanıma gömüp sonra da 16 gb ile bile makine tıkanıyor demek ne kadar doğru tartışılır. Zaten sistem kaynaklarını sömüren bir Win işletim sistemi varken bir de buna cpu ile hızlı iletişim kuramayan ram kombinasyonu eklenince durum aynen şu: "Abi gidip en iyi televizyonu yani Sony'yi aldım, yine görüntü berbat" Anten vermezse neylesin sana Sultan Mahmut! Bunu yazan eski bir Profilo Cine5 yetkili servisi, affınıza sığınarak.

Vallahi helal olsun onlara. Kibirsiz, komplekssiz insanlar. Neden? 1960 li yıllardan bu yana müziğin içinde olacaksın, 1980-1992 yılları arasında müzik yapmaya cesaret edemeyeceksin, bugün 70 li yıllardan sadece 2 kişi kalacaksın (Cahit Berkay ve Taner Öngür) ama Cem Karaca'nın oğlunu ve 2 müzisyeni daha gruba dahil ederek yoluna devam edeceksin, yaptığın eserler yıllarca Türk sinemasında kullanılacak, sonra........ Evet sonra; NL deki bir festival için Türk TV kanallarının yarışmalarında ikinci olmuş "fantezi" tarz deyip ne olsa sÖyleyen müzisyen (ki bunlar kendilerine sanatçı diyorlar!) 10 bin euro isterken bu mütevazi dedeler grup halinde ve dÖrtte bir paraya gelirler. Festivalde halkın arasında rahatça gezip tozarlar, organizenin yanlarına koruma vermesine ihtiyaç duymazlar, provalarını halkın Önünde yaparlar. Belçika'da küçük bir barda da olsa çıkıp şarkılarını sÖylerler. çünkü, evet çünkü günümüzün yeni yetme smartphone gençliği onları tanımamaktadır ! Halbuki "al yazmalım" daki eseri onlarca kez bilmeden dinlemişlerdir.

Eve hırsız girince hareketi görüp çeksin diye

AF Fine Tune'nin flaşla ilgili sorunu nasıl çözdüğünü anlayamadım.

Camera Control Pro'yu denediniz mi?

D80'de makineye hakimiyet noktasında belli bir seviyeye kadar yükselebildiyseniz bu makineyi 1 ay gibi bir sürede çözebilirsiniz. Bahsettiğiniz karanlık çıkma sorununun birden fazla sebebi olabilir. D300 e henüz hakim olmadığınızı varsayarak makineyi resetlemenizi, yani fabrika ayarlarına döndürüp tekrar denemenizi önerebilirim. Sorun çözülmezse bu kez bulunduğunuz yerde bu tür "semi pro gövde" kullananlardan yardım alınız.

Hmmm, Moğollar dün orda mıydı? Bunu bilmiyordum, 11 Mayıs'ta da 's-Hertogenbosch şehrindeydiler, benim bu karem oradan. Netleme ve diğer sıkıntılar sadece lensin üst seviye olmamasından değil, bazen ortamın ışık durumu ve fotoğrafçının becerisiyle de ilgili olabilir.

D5100 sahibi bir fotoğrafçı 70-200 için bütçe ayırabilir mi bilmiyorum ama belki Sigma ya da Tamron markasında aynı aralığı satın alabilir. Tabii ki f2,8 türü lenslerle çalışmak gereklidir, ama bu demek değildir ki bu lenslerden birini alınca bütün sorunlar aşılır. Bazen usta ellerde sizin lenslerle bile gayet güzel işler çıkarılır. Eğer 70-200 türü hızlı lensler için bütçe uygun değilse şimdilik 50 mm 1,8 (hatta para yeterse 1,4) türündeki lenslerle idare edebilirsiniz.

Bahsettiğiniz testi yapabalicek ekipmanım var, sadece biraz güneşe ve zamana ihtiyacım var. Mayıs ayı burada oldukça yoğun benim işlerim açısından, fırsat bulduğumda bunu ben de test edeceğim.

İlginç bir tesbit, ilk kez duyuyorum. Belki de yıllardır Nikon kullandığım için farkedemediğim bir durum. Ancak analog zamandan bu yana Nikon'un lenslerinin Yüzde 80'ini kullanmış biri olarak bahsettiğiniz şeyin pek mümkün olmadığını düşünüyorum. Sert güneşli bir coğrafyada (Antalya'da fotoğraf çekmenin ne olduğunu bilirim) nano kaplamanın vizörde size bunu yaşatması belki normal olabilir ancak yaşadığım ülkede güneşe hasret bizler sürekli gri tonlardaki gökyüzünün verdiği soluk ışık nano teknolojisiyle bile bahsettiğiniz durumu farketmedik. Ben sizden farklı konularda sorulardan bekliyordum açıkçası; ne yalan söyiyeyim, forum başlığını görüp işte yine bir D800 almış, henüz başlardaki bir model acemisi, uzay gemisi türündeki modelin netleme detaylarında kaybolup makineyi fokus problemiyle suçlayacak birisi diye düşündüm. Ama yanılmışım. Canon'dan Nikon'a geçiş yapmak büyük cesarettir, eğer yıllardır Canon kullanmış iseniz alışma süreci bi hayli uzun sürebilir. Alışkanlıklarınızı bırakmak, yeni menü mantığına alışmak, makineye hakimiyet gerçekten zaman alacaktır. Ancak vizörde dahi böyle bir olayı farkeden bir göz fotoğraf başarımı konusunda kesinlikle Nikon'dan memnun kalacaktır.

Günlük hayatta D? tek rakamlı serilerini kullanmanı pek tavsiye etmem. Makinenin hakkını verebilecek lens ile birlikte oldukça ağır bir set oluyor çünkü

Bunun sebepleri birden fazla olabilir Barbaros Bey. Son günlerde sitede bu konuda ben bir sıkınıt yaşamadım. Bir ihtimal sizin net bağlantınızla, bilgisayarınızın durumuyla ilgili bir sorun olabilir.

CF kartlar sahip oldukları pin sayısı ve barındırdıkları okuma yazma tekniğinden olsa gerek daha hızlı veri iletişimi yapabilen kartlar idiler. Bundan dolayı bir kaç yıl öncesine kadar üretilen pro gövdelerde dosya boyutundan dolayı mecburen CF tercih edilirdi. Ayrıca bir SD karta göre veri kaybetme, silinme, bir kazaya kurban gitme konusunda daha güvenilir bir halleri vardı. Günümüzde artık SD kartlarda gelişen teknolojinin etkilerini görüyoruz. Gerek hız gerekse kapasite olarak oldukça yükseldiler. Peki veri silinmesi ya da diğer problemler konusunda yeterince güvenilirler mi? Bu konuda ben de çok meraktayım doğrusu. Kullandığım D3 gövdede 2 adet CF slotu var. Sandisk IV model 16 gb ve 8 gb kartları bu yuvalara takıyorum. 16 gb olana sadece rawları, 8 gb olana ise sadece jpg leri yazdırıyorum. Bu sayede hızdan da kazanıyorum. Bu arada hiç sıkıştırmasız ve 14 bit raw kullandığımı belirtmek isterim. Yani bir raw için ortalama 25 mb veri. Bu boyut günümüz modern makinelerinde daha yüksek, çünkü sensörün megapixeli arttıkça doğal olarak dosyanın boyutu da artıyor. En son D800'de 75 ila 125 mb arasında değişen bir raw dosya boyutu okumuştum. Bugüne kadar satın aldığım SD kartlarda büyük bir sorun yaşamadım, ama genelde hep Sandisk marka kart aldım. Sanırım bir kez ismi duyulmamış bir SD kartta problem yaşadım, okuma ve yazmada eksikler oluyordu. Belki bilimsel olarak doğru olmayabilir ama SD kartlara daha az güveniyorum nedense. özellikle SD kartlı bir makineyle maddi kazançlı bir iş yapmak zorunda kalıyorsam ekstra dikkat ediyorum. Hele stüdyoda hemen bir laptopa bağlayıp Camera Control Pro ile anında görüntüyü pc ye aktarıyorum, korku adama herşeyi yaptırıyor işte. Eğer maddi olarak imkan varsa hızlı bir CF kart alıp rawları ona yazdırabilirsiniz. Diğer SD yuvasını da sadece jpg ler için kullanabilirsiniz. (yani umarım makinenin menüsünde bu imkan vardır)