İçeriğe git

Yiğit Kürşad

Üye
  • İçerik sayısı

    291
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Gün Kazandı

    5

Yazıları bölümüne Yiğit Kürşad kullanıcısının eklediği içerikler

  1. ben hareketlı objelerın fotograflarını flash kullanarak cekerken rear flash modu kullanıyorum.Fakat normal flash'ın gorevını yapıcak sekılde yanı karanlık kısımları pozlamada yanılmadan dolayı açmak ıcın ve fotografa dahıl edıp golgelerı doldurmak ıcın slow flash modu kullanıyorum.Dogrumudur sızce yoksa bunun ıcın normal secenegınımı kullanmalıyım ?

  2. Evet korsan olmasında dolayı bazı yerlerın açılmaması.Ornegın panorama fotograf secenegı kapalı ve photobrıdge.Plug-ın ler cs5 sayesınde acılır.Rawda bulunan ozellıklerın yanısıra daha gelısmıs efect ler vb seyler bulunuyor plug-ın lerde.Sana bır kac ısım vereyım mesela.

    Topaz labs bundle

    Alien skin bundle

    Nik software bundle

    Photo retouch bundle

    Her brıınde yaklasık 5-6 tane plug ın var 1 ayda ogrenırsın dıye umuyorum.

  3. evettt.

    Onemlı degıl zaten bu sordugunuz soruları tum fotografçılar bılır temel bılgıler bunlar.Bunları ogrenmenız lazım zaten.Tabı estetık bılgısıde ıceren egıtım programıda gerekıyor.Istersenız ben sıze evde ogrenebılecegınız bır program sunabılırım.2 ay boyunca ınternet uzerınde arastırma yaparak fotografçılık temel bılgılerını ogrenebılırısnız.1 ay sure ıcerısındede ekıp manları tanıyıp cekıme cıkarsınız.

    nkndigital@hot adresınden sunabılırım.

  4. Warez sıtelerınden 19 tane plug'ın ındırdım.Elım ayagım gıbı plug-ın ler zaten.Bence Ps'u raw harıc kullanmaya gerek yok.Ozellıkle plug-ın portre fotograflarında çok yardımcı oluyor.Sanırım son paket CS5,5 ama gerek yok ugrasmaya cs5 deyıp ındırsen yeterlı olucaktır hıcbır farkı yok hız harıc.

  5. 1_White balance(beyaz dengesi):Temelınde Kelvın yanı sıcaklık degerı yatmaktadır.Işık egıtımı alanlar bu ayarı daha ıyı kullanıcagı gıbı bazı ortamlarda yanılmaları engellemek ıcın (guneslımı yoksa golgelımı)dememek ıcın %18 gri bir kartla deneme yapıp ortama gore beyaz dengesı yapmak dogrudur.Fakat bunları yapamıyorsak en garantı bır dıger yol ıse auto moda alıp raw'da duzenlemektır.Cunku Ps'da whıte balance ayarı dıye bır panel bulunuyor zaten.Ugrasmaya fazla gerek yok yanı.Auto yeterlı olucaktır.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    2_Basamaklamaya gerek duyuyorsan -1 ve +1 olarak ayarlamalısın.Yada bunu devre dısı bırakıp kendın bıraz daha zaman harcayıp ayrı ayrı cekersın.Ama kadrajdan bır sey kaybetmeyım ve zaman harcamıyım dıyorsan basamaklamayı kullanabılırsın.Hdr yapıcaksan -2 ve +2 de olabılır fakat normal bır fotografta kesınlıkle -2 ve +2 yı begenmıyeceksın.

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    3_Evet bu boyledır.Fakat gunduz hava bulutlu olunca ortam karanlık kaldıgı ıcın 1 tık veya 2 tık enst'Yİ yavaslatabılırsın.Ayrıca ND fıltre kullanarak gunduzde uzun pozlamalar yapabılırsın.Istısta durumlarda ıse mesela çok hızlı akan bır akarsu varsa bunu 1sn yede bıle yada 1 sn yeye yakın kesırlı sayılarda bıle uzun pozlayabılırsın.Su purussuz cıkacak bulutlar dalga halını alacaktır.Süresını ise bulb modunda ayarlayabılırız.Fakat burada ıhtıyacımız olan VR lens ıle kablolu veya kablosus kumandadır.Aksı taktırde tıtresımler olusacaktır.Eger bunları almıcaksanız trıpod ustunde self tımer'ı acıp denklansore dokunmadan cekerbılırsınız.

    Saygılarımla,,,,

  6. Enstantane nedir?

    Obtüratör hızı ya da perde hızı olarak da geçebilen enstantane, deklanşör düğmesine (fotoğraf çekmek için bastığımız düğme) bastığımızda optik algılayıcıya ne kadar süre ile ışık düşürüleceğini belirtir. Bu süre algılayıcının kaç saniye pozlanacağını gösterir diyebiliriz. Perde, DSLR fotoğraf makinelerinde mekanik iken, kompakt makinelerde elektronik olabilmektedir ama her ikisinin yaptığı görev aynıdır; algılayıcıya ne kadar süre ile ışık düşeceğini belirlerler.

    • Kısa pozlama: Hareketi dondurma, çok ışığın olduğu durumlarda optik algılayıcıya düşen ışığı azaltmak için hızlı enstantane değeri kullanarak çekim yapılmasıdır.
    • Uzun pozlama: Kaydırma (İng: ‘Panning’) gibi hareketin devamlılığını fotoğrafa yansıtmak için, ortamda az ışık olduğunda optik algılayıcıya düşen ışığı arttırmak için yavaş enstantane değeri kullanarak çekim yapılmasıdır.
    • Bulb: (Türkçe karşığı sınırsızdır; Kısaltması: B): Enstantane değerinin makinenin izin verdiği en yavaş enstantaneden daha da yavaş olmasını istediğiniz durumlarda makinanın B modunu devreye sokarak istediğiniz kadar uzun pozlama yapabilirsiniz. Kimi modellerin mod tekerinde ‘Bulb’ için ayrı bir konum bulurken çoğu DSLR modelinde enstantaneyi 30 veya 60 saniyeden bir kademe daha yukarı aldığınızda karşınıza çıkar. Bu şekilde çekim yaparken uzaktan kumanda veya deklanşör kablosu kullanılması yararlı olacaktır çünkü doğrudan deklanşör düğmesini kullanmak makinede titreşime neden olacaktır.

    Enstantanenin fotoğrafa etkisi nasıldır?

    Hareketi dondurarak fotoğraflamak istediğimizde hızlı enstantane kullanırız yani kısa pozlama yaparız. Hareketli konuya ve konunun hızına göre uygun hızlı enstantane değeri seçilir. Aşağıdaki karede yapay şelaleden akan suyu görmektesiniz. 1/4000 saniye suyun birbiri ile yaptığı etkileşimi yakalamaya yetiyor ama kullanılan makine giriş seviyesi olduğu için daha hızlı enstantane kullanma imkanımız yok. 1/8000 kullanarak suyun hareketini daha da dondurmak mümkün olacaktır.

    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Matrix:Kadrajın her noktasına dusen ısıgı toplar ve ortalamasını alarak %90 dogru poz degerını verır.

    Merkez agırlık;Sanırım ısıgın buyuk kısmını kadrajın ortasına gore olcer.Ama kalan yerlerde olculur.

    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Basamaklama, basitçe anlatırsak, bir yerine en az üç fotoğraf çekip içinden uygun olanı seçmek ya da bunları birleştirip tek bir fotoğraf elde etmek için kullanılan bir yöntemdir. Fotoğrafçılık dersi aldıysanız ya da ışık konularımızı okuduysanız, günün her saatinin fotoğrafa uygun olmadığını biliyorsunuzdur. özellikle öğle saatlerinde fotoğraf çekmekten kaçınırız. Tepemizdeki güneşin yerdeki etkisi çok serttir ve genelde bu ışık pek tercih edilmez. Onun dışında bazı durumlarda gökyüzü ile deniz/yer arasında seçim yapmanız gerekebilir.

    Gökyüzünden pozlama yaparsanız, deniz ya da kara koyu çıkar zira gökyüzü parlaktır. Karadan ya da denizden pozlama yaparsanız bu defa gökyüzü fazla pozlanıp patlayacaktır. Bunları engellemek için ND filtre gibi filtreler kullanmak mümkün. Kısacası konumuzun bir kısmı ışık alıyor diğer kısmı aynı oranda almıyorsa, pozlama konusunda sorun yaşayacağız demektir.

    Yukarıdaki senaryolarda filtre çözümleri yerine basamaklama yöntemini de kullanabiliyoruz. Kameramız üç kare fotoğraf çekiyor. Bir tanesi sizin ayarladığınız pozlama değerinde. Diğer ikisi ise, sizin belirlediğiniz durak kadar* az ve fazla pozlanıyor. Böylece elinizde bir tane ideale yakın, bir tane az bir tane de fazla pozlanmış fotoğraf oluyor. Az pozlanmış fotoğrafta patlama yapan yerler normal çıkarken, geri kalan yerler karanlık çıkıyor. çok pozlanan fotoğrafta ise gökyüzü gibi aydınlık yerler patlarken, diğer alanlar düzgün pozlanmış oluyor.

    *Bu değer fotoğraf makinesine göre değişiklik gösterebilmekte. Genelde 1/3 ile 2 durak arasında oluyor ama üst sınır 3 durak ve daha üstü de olabilir.

    Burada iki devam yolumuz var. Eğer sizi zorlayan bir ışık konumunda kalmış ve doğru pozlamaya karar verememişseniz, kendi ayarladığınız değerden 1 durak fazla ve az çekerek daha sonra hangisinin düzgün gözüktüğüne bakar onu seçersiniz. Yani burada amaç aşırı uçlarda çekip birleştirmek değil. Sadece ince ayarla uğraşacak vaktiniz yoksa, ayalardığınız pozlama değerine yakın iki kare daha çekerek, çektiğiniz fotoğrafın doğru pozlanma şansını yükseltiyorsunuz. Zira tek kare çekip hatalı pozlamış olursanız, oraya geri dönüp yeniden çekemeyebilirsiniz. Photoshop ile de kurtarmak mümkün olmayabilir. Zaten Photoshop ile uğraşmak yerine işi makinede bitirmek her zaman tavsiye ettiğimiz yöntemdir.

    Diğer kullanacağımız yol ise çektiğimiz üç fotoğrafı birleştirmek. çünkü yukarıdaki yolla çekilen üç fotoğrafın üçü de istediğimiz sonucu vermeyebilir. O zaman üçünden tek bir fotoğraf üretmek gerekir. Bazı makineler bunu kendi içlerinde yapıyor ama biz tabii kendimiz yapacağız. Biz aynı kadrajın biribirinden farklı pozlanmış üç karesini birleştirip, doğru pozlanmış tek bir kare elde edeceğiz. Yukarıda izlediğimiz yoldan farkı, üç fotoğraftan birini seçmek değil, doğru pozlanmış fotoğrafı oluşturmak. Yazılım müdahalesi gerektiğinden bu yol daha uğraştırır ancak başarı garantisi kesin diyebiliriz.

    Uzun lafın kısası hdr yapıcaksanız bu ayarı acabılırısnız.

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    D-lıghtıng:Karanlık kalabılecek yerlerı aydınlatarak fotografa dahıl etmek ıcın kullanılır.Eger çekımden sonra karanlık kısım çoksa ve flash'ımız yoksa kullanılabılır.Ama - lerıde vardır.

    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Resimlerin boyutunu kuculttukce kalıtesı artar ve daha hoş olur.

    • Harika 1
  7. Bunun ıcın ozel yapım fontları bulma ımkanın var.Ama ayrıyetten kendıme ozel olsun diyorsan farklı edit studio programlarından yogun calısarak elde edebılırsın.Bunun ıcın oncelıkle egıtımını alman sartıysa tabı kı :)

  8. Ebay'dan kısa sure ıcınde d7000 almayı dusunuyorum fakat bana netten alısverıs pek guvenılır ve saglam papuc olarak gelmıyor.Açıkçası bıraz huzursuzum.Fıyatlara baktıgım hıcbıryerde bulamıcagım fıyatları goruyorum.Ebay mantıklı bır secım gıbı gelıyor ama soguk kalıyorum malesef.Nasıl guvenebılırım ?

  9. Normal şartlar altında gün ışığına yakın renk ısısında ışık da verseler, gün ışığı peşinde koşan bizler her zaman flaşların yarattığı ışığı sevmeyiz ve bize sundukları renkleri biraz “yapay†ve “mekanik†buluruz. Ancak iyi bir fotoğrafçı flaş ile fotoğraf kotarmak yerine, gün ışığını doğru kullanarak fotoğrafın peşine düşmeli ama elinde bulunan flaş opsiyonunu da “dolgu flaşı†şeklinde fotoğrafına (gerektiği yerlerde) katabilmelidir.

    Flaşları tarihsel gelişimi içinde kısaca (daha eskilere gitmeden) 5 ana grupta inceleyebiliriz:

    1) Manüel Flaşlar: Bu tür flaşlar genel anlamda otomatik bir ayarın olmadığı, tüm ayarlamaların fotoğrafçı tarafından yapıldığı flaşlardır. Bu tür flaşları efektif kullanabilmek için, fotoğrafçının o flaşın Guide Number ını (Flaşın kısaca gücünü ifade eden referans parametresini) bilmesi gerekir. Peki, nedir Guide Number?

    Her flaşın gücü aynı değildir. Bazı flaşlar çok uzaktaki nesnelerin fotoğrafını bile çekerken gerekli ışık şiddetini sağlayabilirken bazıları ise ancak yakın nesneleri aydınlatabilirler. Guide Nunber; belirli testlerle her flaş modeli için ayrı hesaplanır. Teknik detaya girmek gereksiz, önemli olan şu bilinmeli: Flaşın Guide Numberi büyükse flaş o kadar uzak mesafeler için kullanılabilir ve daha kısa sürede dolar.

    Eğer bu çeşit bir manüel flaş kullanıyorsak, bilmemiz gereken, fotoğrafı çekeceğimiz nesneye ne kadar uzakta olmamız gerektiğidir değil mi, Guide Number işte burada işe yarar.

    Guide Number = diyafram x nesnenin flaşa olan uzaklığı.

    Buradan;

    Nesneye olan uzaklığımız = Guide Number / diyafram

    Her bir GN, belirli bir ASA için verilir. Farklı ASA da bir film takarsak, Flaşın GN ı da değişecektir. ASA değeri her bir stop yükseldiğinde, GN ı 0,7 ile çarpmamız gerekecektir.

    Yani sonuç olarak eski tip, manüel flaş kullanacaksak, kullanacağımız flaşın Guide Number ı nı bilmemiz ve buradan çekeceğimiz diyafram değeri için gerekli olan uzaklığı hesap etmemiz gerekir.

    2 )Otomatik Flaşlar: Manüel flaşların yanında, bir takım hesaplamaları bizim üzerimizden alan, kendi ölçüm sistemleri olan otomatik flaşlar da mevcuttur. Bu tür flaşlar ya diyafram değerini otomatik olarak makınadan okur, ya da biz elle gireriz. Flaşın üzerinde bir algılayıcı vardır, siz deklanşöre bastığınızda flaş patlar, karşıda objeye çarpar geri döner ve flaşın üzerindeki algılayıcı geri dönen flaş yansımasını ölçmeye başlar. İçinde bulunan karar mekanizması, geri dönen flaş ışığı belirli bir seviyeye ulaşınca flaşın enerjisini keser. Böylece siz bir mesafe ayarlamak zorunda kalmazsınız.

    Yalnız bu sistemin zaman içinde bazı sıkıntıları ortaya çıkmıştır. özellikle, flaşın yansıyan kısmını ölçen sensor objektifle hiçbir bağlantısı olmadığı için, her objektif için aynı değeri kullanmaktadır. Bu ise geniş açılarda konunun karanlık kalmasına neden olurken, daha dar açılarda patlamalara neden olabilmektedir. Bunun üzerine bu sensoru flaşın üzerinden alıp, makinenin içine koymak fikri ortaya çıkmıştır.

    3) TTL Flaşlar. Bu kez flaşın algılayıcı sensoru, flaşın üzerinde “harici†olarak durmak yerine, makinenin içine alınmıştır. Bu sayede artık konudan geri dönen flaş yansıması objektiften geçerek sensora ulaşacağı için, bu ölçüm sistemi objektiflerimizin çapına bağlı bir karar verebilmektedir. Bu sistem ise şöyle çalışıyor: Yine tam deklanşör basılıyor, perde açılıyor, flaş patlıyor, bu arada hem pozometre hem de flaş sensoru devreye giriyor. Flaş ışığı konuyu aydınlatıyor, geri dönen flaş ışığı objektiften içeri giriyor, içerdeki flaş sensoru ölçüm yapıyor ve flaş ışığının yansıma değeri belli bir değer e ulaşınca flaşın enerjisini kesiyor.

    Her şey güzel ama 3 ana önemli sorun yaşanmış.

    a) Konu veya konunun önünde bulunduğu fon yüksek yansıtıcı bir özellik taşıyorsa, flaş sensoru yanılır.

    B) Eğer konumuz merkezde değil de kenara yakın bir yerdeyse kadraj içinde (ki genelde pek merkezde olmaz, olması istenmez) , flaş sensoru konunun üzerinden değil de daha çok fon dan yansıyan ışığı ölçüp ona göre karar vermeye başlıyor ki bu da hatayı beraberinde getiriyor.

    c) Flaş sensoru ile normal pozometremizin değerleri çakışabiliyor. Şöyle ki; yarım deklanşör yaptınız, konunun üzerinden yansıyan ışığı (gün ışığını veya ambient ışığı) ölçtünüz, henüz flaş devrede değil. Sonra tam deklanşör yaptınız ve yarım deklanşör yaptığınız durumda pozometrenizin ölçtüğü ışığa göre makineniz fotoğraf çekecek ama deklanşöre basınca bir de ekstradan flaş ışığı devreye girdi (ki hiç hesapta yoktu) , bu nedenle 2 farklı ışık ölçüm sistemi çakıştı.

    Bu sorunlar nedeniyle, makine üreticileri flaş sistemleri üzerine çalışmalarını devam ettirmişler ve bir diğer yenilik gelmiş:

    4) ATTL Flaşlar (Advanced Through The Lens): Bu sistemde “preflaşâ€ devreye girdi. Yani artık deklanşöre bastığımızda tüm flaşın patlaması yerine, bir “önflaşâ€ çakılıyor, bu ön flaş ışığı konuya çarpıp geri dönüyor. Bir başka değişiklik ise makinenin içindeki flaş sensorunu, çakışmalar nedeniyle, tekrar dışarıya, flaşın üzerine alınmıştır. Bu kez devre şöyle çalışıyor; yarım deklanşör bastığımızda, bir ön flaş çakıyor, bu ön flaş konuya gidip çarpıp geri yansıyor, ve flaşın üzerindeki harici sensor tarafından algılanıyor. Ve bu algılanan yansıyan önflaşın şiddetine göre bir flaş süresi belirleniyor. Gerekli limiti geçince enerji kesiliyor…

    Bu sisteminde zaman içinde bazı sorunları ortaya çıkmış; şöyle ki;

    1) ilk olarak bu sistemde üretilen flaşlar, özellikle bounce flaş durumunda (yani yansıtma flaş olarak kullanıldığında) büyük alanlarda karartılar bırakmışlar.

    2) Yarım deklanşör ile önflaş patlatılması sisteminin, özellikle insan fotoğraflarında, karşımızdaki insanı çok rahatsız ettiği anlaşılmış. (Düşünsenize bir basın toplantısında onlarca muhabir yarım deklanşörle devamlı konuşan kişinin net fotoğrafını yakalamaya çalışırken, daha flaşlar patlamadan onlarca kez önflaşlar patlıyor.)

    3) Yine sensor flaşın üzerine yerleştirildiği için, objektifin üzerinde bir filtre olması durumunda, flaş sensoru bu filtreyi görmeyeceğinden hatalar oluyordu.

    4) P modu haricindeki, Av, Tv ve M modlarında flaş sensoru doğru değerlerden sapabiliyordu.

    Bu önemli aksaklıklar nedeniyle bir sonraki flaş ünitesi olan ETTL flaşlar üretildi.

    5) ETTL (Evaluative Through The Lens) Flaşlar: ATTL ile gelen “preflaşâ€ sistemi bu kez hatalardan ve sıkıntılardan arınmak adına bir yeni boyuta taşındı. Bu kez Preflaş (ön flaş) yarım deklanşörde değil de, tam deklanşörde, yanı biz artık fotoğrafı çekecekken çakmaya başladı. Bu sayede artık çekim öncesinde pek çok önflaş patlaması (değim yerindeyse preflaş kirlenmesi ) yerine, artık her şey ölçüldükten sonra, biz deklanşöre basınca, flaş devreye giriyor, ön flaş çakıyor, ve geriye dönen preflaş yansıması o anda makinemizde aktif olan ışık ölçüm sistemi içinde değerlendirilip, ona göre flaşın enerjisinin kesileceği zaman hesaplanıyor. Bu sayede hem normal pozometremiz yanılmıyor, hem de karşımızdaki insan birçok patlayan preflaşlara muhatap olmuyor.

    Evet, biraz tarihsel gelişim süreci içerisinde flaş teknolojisinde kat edilen mesafeyi anlatabilmek adına farklı flaş sistemlerini anlatmaya çalıştım. Peki, kullandığımız flaşlarda hangi özellikler önemlidir. Biraz da bunlardan bahsetmeye çalışalım.

    Bu noktada flaşları iki ayrı gruba ayırabiliriz:

    1) Makinelerin üzerinde olan küçük flaşlar: Bunlar genelde amatör ve bazı ileri amatör makinelerde makinenin üzerinde olan flaş üniteleridir. Zor durumlarda bize yardımcı olurlar ama tek noktadan aydınlatabildikleri için ve güçleri çok sınırlı olduğu için çoğu zaman her ihtiyacımıza cevap veremezler.

    2) Harici takılan “kafa†flaşları: Bu tür flaşlar makinelerimiz flaş haznesine sonradan monte edilirler. Farklı yönlere dönebilme özellikleri olduğu için, bounce flaş şeklinde kullanılabilirler. Yani aydınlatmak zorunda olduğumuz konunun direkt üzerine değil de, mesela tavana doğru flaşı patlatır bu sayede keskin flaş ışığı ile aydınlatıp fotoğraflamak yerine, tavandan yansıyıp dönen difüze ışıkla konumuzu aydınlatmış oluruz.

    Buna ek olarak, bu tür ileri flaşlarda mesela “Master – slave†şekline kullanım olasıdır. Yani makinemizin üzerine bir Remote ünitesi takar, sonra bu flaşımızı ( veya birden fazla flaşa da 4 ayrı kanaldan hükmedebiliriz) Slave haline getirir, flaşı makinemizin üzerinden değil de, istediğimiz herhangi bir noktaya yerleştirerek, aydınlatmayı farklı açılardan sağlayabiliriz.

    Bu noktada önemli bir durumu açıklamak gerek sanırım. Her makinenin bir flaş enstantanesi vardır. Yani her makine örneğin P moduna alınıp flaş devreye sokulduğunda size bir diyafram ve bir enstantane verir, kı bu çoğu zaman 1/60, veya 1/125 dir. Tamamen mekanik nedenlerden dolayı bu enstantanenin üzerinde enstantane hızlarında flaş tam işlevini göremez ve tam anlamıyla aydınlatamaz. çünkü obtüretör mekanik bir düzenektir ve elektronik bir düzenek gibi belirli hızların üzerine bölgesel olarak aydınlatma sağlayamaz. örneğin sizin makinenizin Flaş enstantanesi 1/60 ise, siz hem 1/125 hızda fotoğraf çekip de flaş patlatamazsınız. Ya makineniz buna müsade etmez, ya da etse bile flaş tam anlamıyla aydınlatma yapmaz.

    Oysa ileri düzey gelişmiş “kafa†flaşlarında bu hızı hem daha fazladır, hem de Yüksek hız senkronizasyonu (High Speed Sync, FP) mümkün kılınır.

    Flaş uyum hızının üzerindeki hızlarda flaş kullanabilmek için "yüksek hız senkronizasyonu" (High speed sync) denen bir özellik kullanılır. Ancak bu özelliğin kullanılan flaş ünitesi tarafından desteklenmesi gereklidir. Yüksek hız senkronizasyonu seçildiğinde flaş bir kere değil birden fazla kere patlayarak sensorun o anda ışık gören her yerinin pozlanmasını sağlar. Sensor yüksek hızlarda bütün olarak değil de bir şerit halinde ışığa maruz kalmasına rağmen flaş bunu hesaplayarak çok kısa aralıklarla birden fazla patlayarak sensoru tam olarak pozlar. Bu durum çok kısa bir süre içinde olduğu için insan gözü algılayamaz, flaş yine bir kere patlamış gibi görünür.

    Yüksek hız senkronizasyonu özelliği yüksek perde hızlarında dolgu flaş kullanımına olanak sağlar. Ancak hareketi dondurmak için kullanılamazlar, çünkü perde açılırken flaş birden fazla patlar ve harekette kesikliğe neden olur. Bu nedenle hızlı hareket eden cisimlerde hafif bir "eğiklik" meydana gelir.

    Bazı flaşlarda yüksek hız senkronizasyonu FP (Focal Plane) olarak da gösterilir.

    Birinci Perde Senkronizasyonu / İkinci Perde Senkronizasyonu (First curtain/second curtain sync)

    Makinelerimizde bulunan flaş enstantanelerinden daha kısa hızlarda öbtüratörümüzün açılması prensibi ile ilgili bir sorun yaşanabilir. Nedir bu sorun kısaca değinmeye çalışalım; öbtüratörümüz bildiğimiz gibi 1. perde iner, sensor veya film ışığa maruz kalır ve 2. perde kapanır. Bu noktada eğer makinemiz first curtain sync da ise, 1. perde açılır açılmaz flaş patlar ve daha sonra 2. perde kapanır. özellikle hareketli bir konuyu çekiyorsak, flaşın pozlamanın başında patlaması sanki hareketin tersineymiş gibi kayıt edilmesini getirir. Bu nedenle bu tür fotoğraflar çekilmesi istendiğinde second curtain sync ayarına getirerek, flaşın ilk perde açıldıktan sonra değil de ikinci perde kapanmadan hemen önce patlaması sağlanabilir. Böylece bu “doğal olmayan†hareket efektifinin önüne geçilir.

    Stroboskopik Flaş:

    Gelişmiş pek çok kafa flaşında, olan bu özellik sayesinde flaşımızı istediğimiz frekansta ve istediğimiz sıklıkta çakmasını sağlayabiliriz. Mesela karanlık bir odada yukarıdan düşen bir beyaz bilardo topunun flaşla fotoğrafını çekeceğiz. Eğer flaşımıza 10 HZ frekansta 100 kez patla dersek, flaşımız 1/10 saniye Aralıklarla 100 kez patlayacak ve bilardo topunun tüm düşüş serüvenini bir devamlı çekilen kareler serisi şeklinde kayıt edebilmemizi sağlayacak.

    Dolgu Flaşı:

    Dolgu flaşı bizler için çok önemli bir enstrüman aslında. Gün ışığı fotoğrafçıları, flaşı ana aydınlatma kaynağı olarak kullanmak istemezler. çünkü flaşın çok mekanik, soğuk ve bastırıcı bir aydınlatma özelliği vardır. Oysa güneşin yumuşak ışıkları, konularımızı aydınlattığında çok daha lezzetli karelere ulaşmak mümkün olur. Ancak bazı durumlarda,karanlık kısımları aydınlatarak fotografa dahıl etmek için, çukurlukları doldurmak ve daha homojen bir aydınlatma sağlayabilmek adına, flaşlarımızı “dolgu†malzemesi olarak kullanır ve “dolgu flaşı†ile fotoğraf çekeriz. özellikle portre çekimlerinde dolgu flaşı yüzün karanlıkta kalan bölümlerindeki karanlık bölgeleri aydınlatmak ve gözlerden parıltı almak için kullanılır.

    • Harika 5
  10. kendınızı hazır hıssedersenız benım tercıgım full frame denılecek kadar performanslı olan d7000 dır.Ama tabı bırde su olucak d7000 arastırırken kullanıcıların memnun olmadıgını duyacaksanız arızalı cıkıyor dıye.Bu sızı yanıltmasın o ılk partılerdeydı d7000 kullandıgım ıcın soyluyorum :)

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.