Orçun Edipoğlu

Yani. Bir dönem kazayla matbaa, baskı, tasarım işlerine bulaşmış biri olarak MP'den çok baskıda DPI'ın daha etken olduğu kanısındayımdır. Sonuçta baskı alacağınız klasik fotoğraf baskı boyutları olduğu sürece D40 bile canavar makinedir.

D7000 kullanıcısıyım, size şunu söyleyeyim D40'da beni baskı alırken üzmemişti. Bazen MP herşey değildir.

ben bir ara heves edip almıştı. makineyi askısız kullanmayı seviyorum. bu aparat makineyi direk ele bağladığı için, iki elinizi kullanmabız gereken durumlarda sıkıntı yaratabiliyor. belki makinenin elinizden kayıp düşebileceği ortamlarda (konserlerde, balkondan sarkıp manzara çektiğinizde vs.) kullanılması mantıklı olabilir. Ama gündelik kullanımlarda pek de rahat bir şey değilmiş gibi geldi bana. çantanın yanında ekstradan gelen bir firma güzelliği olduğu için, beleş sirke baldan tatlıdır prensibi geçerli elbette...

D7000 hem önde hem de arkada IR algılayıcıya sahiptir. Konu ile ilgili Kullanım kılavuzunu inceleyebilirsiniz. fotografium'un Teknik danışma hattına ben pek güvenmiyorum. Bir kere ayrı ayrı markaların üçayak ve kafa sistemlerinin birbiri ile uyumlu olup olmadığını sordum, abiler bana vallaha bilmiyoruz kapalı kutu hepsi demişti. Halbuki bağlantı noktalarındaki vidalama sistemi standarttır. yani somun ve vida standart ölçüdedir.

Samsung Galaxy S4 için Remote Control Nikon diye bir program kullanmıştım. Gerçi Google Play'de aratırsanız bu tip bir sürü ufak yazılım bulabilirsiniz.

Ben bu adamları sırf muhabbetleri için takip ediyorum. Mesela içlerinden biri akıllı telefona inat "aptal telefon" gibisine bir araştırma yapmıştı. ÜrÜn incelemeleri maalesef böyle Ülkemizde, X markasını yererseniz bir daha size incelemeniz için ÜrÜn yollamıyor. Ondan fazlaca da takılmamak lazım bu konuda.

ihtiyaçtan ihtiyaca değişen bir durum sizinkisi. Mesela, bende dandik çin malı bir IR kumanda var işimi görüyor. Onu bulamadığım zamanlarda telefona yüklediğim uygulama, telefonun IR çıkışından makinemi tetikleyebiliyor. Siz kumanda alıp ne yapmak istiyorsunuz, öncelikle onu söylerseniz daha çok yardımcı oluruz gibime geliyor...

Bunu Yapan İnsan Olamaz!... :D

viewNX hatta Camera RAW bile toplu dönüşüm yapar... Gerçi ben Camera RAW'ı severim ama RAW görüntüleme yeteneği olan programların %90'ı toplu dönüştürme de yapabiliyor artık...

Windows üzerinde aksi belirtilmemiş ise Photoshop CS5 hem 64bit hem de 32bit kurar kendini diye hatırlıyorum. O sebepden Uyumsuz olduğunu düşündüğünüz script dosyasını 32bit üzerinden çalıştırabilirsiniz. BAŞLAT menüsünü bir kurcalayın derim...

Çekirdek Çitleyip yazılanları okurken aklıma geldi. Bizim zaten bir facebook grubumuz, twitter hesabımız ve hatta bir flicker grubumuz var zaten.

bu durumda Gökhan'a katılıyorum. Mehmet hoca zamanın beherinde, ND filitre ile CPL filtrenin aynı anda kullanılması ile ilgili birşeyler yazmıştı. Başta tuhaf gelmişti ama sonradan düşünce mantıklı gelmişti bana...

Furkan Bey, Gökhan'ın niyeti ne hevesinizi kırmak değil. Aslında demek istediği, makro lens ile dahi zor bir işe, çok zor olan ve baya bir bilgi/tecrübe gerektiren ekipmanlarla giriş yapmaya çalışmanızdır. Dolayısı ile çok hayal kırıklığına uğrayacak ve uzunca bir süre istediğiniz fotoğrafları çekemeyeceksini. Ben şahsen Gökhanın aksine eğer bu konuda hevesiniz varsa öncelikle lense yatırım yapmadan, zor da olsa tüpler veya ters bağlama aparatları ile kendinizi sınamanız yönündedir. Başkası başka türlü düşünür, onu bilmem. ama şurası kesin, telefon elektronik mühendisleri kulansın diye icad edilmediyse, kullandığımız makineler de öncelikle normal insanların ihtiyacını karşılaması için üretilmiştir. Bunun haricinde anı fotoğrafcılığı haricinde kendinizi geliştirmek istiyorsanız bol bol aratırmalı, okumalı, öğrendiklerinizi sürekli denemelisiniz. son olarak, sinirliyseniz veya yazdıklarınızın başkasını kıracak incitecekse, yazmayın. biz kendi içimizde karşılıklı saygıyı ön planda tutan küçük bir topluluğuz. zaman içinde kimin kim olduğunu neden, ne demek istediğini daha iyi anlayacaksınız okudukca. ondan biraz sakin...

Furkan bey, Hüseyin bey Türkiye fiyatlarını söylediğinde bir araştırdım da, hakikaten bu ürünü yurtdışından sipariş etmek en mantıklısı sanırım, yada olmadı Hüseyin bey gibi kendiniz bile yapabilirsiniz. Elle netleme ile netleme yapmaya öyle yada böyle bir noktada alışmanız gerekli şayet makro ile uğraşacaksanız.

Furkan Bey, Baştan beri açtığınız konuyu takip ediyorum. Hüseyin beyin de vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda konu daha çok makro fotoğraf ağırlıklı ilerliyor gibi geldi bana. Makro fotoğraf için ideal seçim daima sabit odak mesafeli makro lenstir. Genellikle tercih edilen 100mm ile 150mm makro lenslerdir. (sizin, melih beyin ve benim kullandığım DX gövdeler için 105mm çarpan sayısı nedeni ile 150mm gibi sonuçlar verdiğinden sevilir tercih edilir.) Makro lens almaya bütcesi olmayan veya henüz bu konuda yatırım yapmak istemeyen kişiler için genellikle makro tüpler tavsiye edilir. piyasada manuel ve otomatik olmak üzere iki türü vardır. Genellikle basit bir şekilde amaç odak mesafesini uzatmaktır. Close-up filtreler ise bildiğiniz dış bükey merceklerdir. Pek sevilmezler. bunun nedeni hem optik olarak lensin önüne başka bir cam element eklemenizden hem de köşelere gidildikçe kararmalara bozulmalara sebep olduğundan. Ama Close-up filtreler ile çalışmak nispeten tüplerle çalışmaktan kolaydır. Makro tüplerin avantajı fotoğraf kalitesinin daha iyi olmasının yanında her türlü lens ile kullanılabilmesidir. Genelde piyasada hem Tamron'un hem de Sigma'nın 70-300mm lensleri makro lens zannedilmektedir. Sigma 70-300mm kullanmış biri olarak size şunu söyleyebilirim; bu lensler makro lens değildir. Şöyle ki, normal şartlarda lensin minimum netleme mesafesi 150cm'dir, 200-300mm arasında MAKRO anahtarı aktif olur ve uanlış hatırlamıyorsam 90-95cm'ye düşer. Dar açılı zoom lens olarak çıkan sonuçlar beni tatmin ediyordu. Zoom lenslerde genel sorun yüksek değerlere çıktığınızda titreşim kontrolüne ihtiyaç duymanızdır. Bu tip lensleri kullanırken perde hızının yavaşlamaması için ya çok fazla ışığa ihtayaç duyarsınız ya da titreşim kontrolüne. Ama her iki durumda da karanlık ortamlarda mutlaka bir üç ayak isterler. Sonuç olarak 55-200 lense sahipsiniz. bence 18-55mm ile kullanabileceğiniz otomatik makro tüplere yönelin. Bu tüplerin üzerinde iletkenler sayesinde yeni başlayanlara otomatik netleme avantajı da sunmaktadır. Tüp ile denemelerden sonra belki ter bağlama aparatlarını falan da deneyebilirsiniz. Ya da bütün bunlardan vazgeçip kendinize gerçek bir makro lens alabilirsiniz.

Melih bey, geçtiğimiz şubat sonu mart başı ben de arkadaşlarımla Taylanda gitmeye niyetlenmiştim. (şunu okuyan erkek ırkının dudağında oluşan belli belirsiz hınzır gülümseme sebebiyle söylüyorum, arkadaşlarım derken eşleri falan da konuya dahil. ben orada acayip güzel tapınaklar olduğunu duyduğum için gitmek istedim. belirteyim de...) fakat iş uzadı, ek iş verildi, teslim tarihi sarktı derken olmadı. şantiyecilik halini malum. seneye bir terslik olmazsa filipinli arkadaşlarımın da "gel abi biz sana kalacak yer ayarlarız" babalamasıyla o taraflara gitmeye niyetliyim. bakarsınız bir daha "fotoğraf makinesi almak" adına beraber gideriz.

Evet bazen konular ilerledikçe işi cıvıtabiliyoruz, o konudan buna derken offtopic konulara dalıyoruz. Şimdi temel olarak üç ayak ne işe yarar diye düşünürsek birincil amacının makinenizi sabitleyip düşük enstantane hızlarında titrememesini sağlar. Dolayısı ile alacağınız alet açıldığında sağlam durmalı. Bence gidip bir mağazaya ürünü görerek test ederek almakta fayda var. muhtemelen makinenizi bağlamanıza müsade etmeyeceklerdir ama tam açık pozisyonda elinizle üzerine bastırıp hafifçe titreterek test edebilirsiniz. böylelikle boyunuza uygun olanı da rahatlıkla tespit etmiş olursunuz.

üçayak almak aslıda çok fazla bir problem değil. şimdi düşündüm de basit sorunları gÖzümüzde çok fazla büyütüyoruz gibi geliyor bana. Mesela bu konuda yazılmış, tartışılmış bir sürü konu varken, neden yeni bir konu açma ihtiyacı duydunuz anlayamadım. kısaca toparlayacak olursak tartışılan konuları, makinenizin ağırlığı ve üçayaktan beklentileriniz asıl belirleyici sebep oluyor. yoksa ayak uzatmaları klipsli mi vidalı mı, Ördek hareketi yapması ya da tekayak olarak kullanılır kullanılmaz mı veya şu alet bu kadar eder mi tartışmaları hep boş. İstanbul'da olan arkadaşlar biraz daha şanslı bu konuda ama Ankara'da Hayyam pasajı gibi bir yer var mı ben bilmiyorum. Bence Öncelikle siz ihtiyaçlarınızı bir düşünün, araştırın kafanızda bütçenize uygun markalar şekillensin ona gÖre tekrar konuşuruz.

ne hevesinizi ne de sizi kırmak isterim ama şahsi düşüncemdir, büyüğünü alalım seneye de giyeriz gibi bir konu malesef bu işlere uyan bir tutum gibi gelmiyor bana. takip ettiğim kadarıyla D7100 makineniz ilk gövdeniz ve çok güzel lenslere yatırım yaptınız. Bence D7100 ile kendinizi geliştirmeye devam edin, nasılsa Tayland orada duruyor ve illaki NIKON rahat durmayıp yeni modeller çıkarmaya devam edecektir. Artık bu gövde bana yetmiyor, ihtiyaçlarıma cevap vermiyor dediğiniz zaman gövde değiştirirsiniz. Kaldı ki D7100 baya bir süre sizi idare edecektir. D40 gövdemi değiştirmeye niyetlendiğimde Mehmet hoca direk D40 ile çekemediğin nedir de makineni değiştirmek istiyorsun demişti. İhtiyaçlarımı şikayetlerimi anlatınca D7000 almama vesile olmuşlardı. Sen de bir gün makinenden şikayet etmeye başladığında FX mi DX mi diye düşünürsün ama şu anda erken sanırım sizin için...