Orçun Edipoğlu

yok saydırmak değil de, biri demiş zamanında KIT lens bir işe yaramaz diye herkes buna inanmış. Azıcık mantık yürütmek, hiç bir teknik bilgiye sahip olmadan bu savı çürütebiliyor insan. Ondan her duyduğunuza inanmayın, özellikle internette...

Emre kardeşim, makinen hayırlı olsun. Şimdi bir düşünelim. Bir fotoğraf makinesi üreticisiniz, şahane bir makine tasarladınız, test ettiniz, prototipler ürettiniz, sonra olmadı düzeltmeler yaptınız, bu sefer sınırlı sayıda üretip test etmek için belirli kullanıcılara yolladınız, onların görüşleri ile tekrardan eksikleri giderip seri üretime geçtiniz. Her şey çok güzel, bu makineye bir de lens takmanız gerekli değil mi, şimdi siz bu kadar uğraşıp ürettiğiniz makinenize "Vasat işte!" bir lens takar mısınız? Siz takmayacağınız bir lensi NIKON veya diğer üreticiler neden taksın makine üzerine? Sizce mantıklı olur mu bu? KIT lens neden verilir biliyor musunuz? Kullanıcı eline aldığında makinasını, teknik hiçbir teknik bilgiye sahip olmasa dahi kullanabilsin, kendini geliştirebilsin diye. 18-55 lens her türlü ihtiyacınızı ortalama olarak karşılayacağınız bir lenstir. Ortalamanın üztünde vasattan uzak bir lenstir. Fotoğraflarınıza baktım, genelde arka planın flulaşmasından pek memnun gibisiniz. 55-200 lens genelde yapar öyle çılgınlıklar... Bir de makineye taktığınızda cücük gibi durmaz, hissiyatı ve görüntüsü güzeldir. Ama kapalı ve dar alanda hiç bir işinize yaramaz. Yada şöyle diyelim 18-55 lens kadar becerikli değildir. Almak istediğiniz ekipmanlardan bahsetmişsiniz, bence acele etmeyin hiç, niyetli olduğunuz ekipmanların neredeyse yarısını belki de aldıktan sonra pişman olacaksınız. ondan acele etmeyin derim. yavaş yavaş, sakin sakin her şey olur. şimdiden size kolay gelsin...

Kaldi ki isin asli fotograf makinesini titretmeden fotograf cekebilmektir. Sonucta boyle bir ekipman varken neden olabildigince isi garantiye almayalim? Sonucta hammaliyesini yapmak ya da yapmamak bizim elimizde... Ucayaksiz olmaz mi? Elbette olur ama uc ayakla daha iyi olur... Ayni canon iyidir ama nikon daha iyidir gibi... Sonsuza kadar gider bu mevzu...

Ben de bir yerlerde D400 FX olacak diye okumuştum ya da hafızam beni yanıltıyor olabilir. D7200 şu anda tahmin edebildiğim kadarıyla piyasanın pek beklediği ve ihtiyacı olan bir gövde değil. sanırım D7200 olursa ilk başta D600 kullanıcıların D610'a karşı duydukları tepki gibi olacaktır. gene enteresan günler yaşatacaksın bize NIKON...

Atalay bey, Soruyu sorarken genel bir mantık sisilesi içerisinde hatalar yapmış olabilirim. aslında başlı başına iki souyı tek bir cümle yapısı içerisinde toparlamaya çalışırken bir hata yapmış olabilirim. Asıl sormak istediğim; günümüzde DX formatlı makineler içinde D7000'den sonra, DX gövdeler arasında alternatifi var mıdır yoksa FX gövdelere geçmek daha mı mantıklıdır? bu kadar basit aslında. Ertan arkadaşın bilgisine inandığımdan onun bu konuda ne düşündüğünü merak ettim. Sonuçta D7000 için ana başlık gibi bir halmış durumda ve D7000'e geçmek isteyen olduğu kadar D7000'i de terfi edecek birileri olabilir diye bunu burada konuşmak istedim. Kaldı ki Ertan da ziyadesi ile cevap verdi, D7000 sonrası FX makinelere terfi edebileceğini söylemesi benim için kafiydi. Kaldı ki D400 ve D610 FX formatlı gövdelerdir. Dolayısıyla D7000 için günümüzde DX formatlı başka bir makineye geçmek çok mantıklı değil. Ertan arkadaşın bu tespiti hem D7000 alacaklara hem de satacaklara faydalı olacaktır diye düşünüyorum. D7000 terfi edilmeyecek yada vazgeçilmeyecek bir gövde değildir. Kaldı ki şu anda D600 bir makine elime geçse hemen satınalırım, D610 için ise satınalmamak için patinaj çekiyorum... Hatta bir arkadaş D800 makinesini satmaya çalışıyordu (şu anda ismini hatırlayamadım arkadaşın, kendisinden özür dilerim). Şayet gövdeyi satınalmayı teklif edebilirim ama bu arkadaşın işine çok gelmeyeceğinden teklifte bulunmadım. Ama aklım da kalmadı değil hani. DX gövdeler ile FX gövdeler arasında farkı şöyle anlatabilirim size; bildiğiniz gibi yurt dışında çalışıyorum ve dört ayda bir türkiye'ye geliyorum. Türkiyede olduğum süreler için araç kiralıyorum ve çok da önemsemiyorumdum durumu. Genelde renault fluence gibi araçlar kiralıyordum, genel amaç aracın beni bir yerden bir yere taşımasından öte değildi ve ilgi de duymam arabalara. Bu durum çok uzun bir süre devam etti ta ki bir gün BMW kiralayana kadar. BMW'nin vermiş olduğu hissiyat daha rahatlık haricinde bir de güven duygusu vardı. D7000'den terfiyi sanırım Gökhan YAZICI daha iyi anlatacaktır. bildiğim kadarıyla Gökhan yeni terfi etti D7000'den. farkları o daha iyi anlatacaktır. Hesselblad olayına gelirsek sonuçta ticari bir üründür, parası olan alabilir. Araba kullanmak için nasıl ehlilik belgesi isteniyorsa, araba satın almanız için ehliyetiniz olması gerekmez. sonuçta istediğiniz makineyi parayı verip almanız için bir engel yoktur. isteyen istediği makineyi parayı bastırıp alabilir. ama ben hangi makineyi almalıyım diyene aklımızın erdiği, bilgimizin yettiği kadar bir iki çift laf ederiz.

Önder kardeşim, bu da senin gÖrüşün.

sevgili atalay, daha önce sizinle D5xxx serisi mi yoksa D7xxx serisi mi diye soran bir arkadaş yüzünden konuştuğumuzu hatırlıyorum. hatta bu mevzu uzar, ben türkiye'ye geldiğimde oturalım da bir çay sohbetinde konuşalım demiştim. O zaman da teknolojisinin daha yeni olmasından dolayı soruyu soran arkadaşa D5xxx serisi bir makine almasına vesile olmuştunuz. Sizin gibi bilgili birinin bile gövdeler arasında hiyerarşik yapı olmadığını söylemesi enteresan bir durum. gerçi sanırım numaralardan yola çıkarak böyle bir tespitte bulunma hatasına düştüğünüzü tahmin ediyorum. Kaldı ki sizin de gayet iyi bildiğiniz ve ortalama bir internet bilgisi ile araştırma yapacak her kullanıcının da karşısına çıkacak bir bilgidir. Belli başlı DSLR üreticileri, tüketici gruplarına göre ürünlerini sınıflar. Kabaca ele alacak olursak amatör, yarı profesyonel, profesyonel ve üst düzey diye düşünebiliriz. Dolayısı ile kullanıcının yetenek ve kullanım kabiliyeti arttıkça bir üst segmentteki makineleri kullanma ihtiyacı gayri ihtiyari olarak doğmaktadır. Dolayısı ile bu noktada D7000/D7100 arasında bir terfinin mantıksız olacağı konusunda ERTAN bir yorumda bulundu, elbetteki mantıklı bir söylemdi bu. Kaldı ki D7100 teknolojiye ayak uydurulmuş bir D7000 olduğuna göre aynı ürün yelpazesinde bulunmaktadır. Yani D7000 makinenizi D7100 ile terfi etmeniz ne kadar mantıksız ise D3200 makineyi satıp D3300 almak o kadar mantıksızdır. Benim burada Ertan arkadaşımıza sormak istediğim asıl soru D7xxx kullanıcısının bundan sonra bir yenilemeye gittiğinde ne tip bir gövde alması ile alakalıydı. Bunu sorarken biraz da burada kaydı olsun, istedim böyle bir sorunun. yoksa D610'un uzun soluklu bir makine ve kullanım açısından D7000'den becerikli olduğunu bilmediğimden değil. Elbette bir gün gelecek elinizdeki makine ne olursa olsun gerek teknolojik gerekse kabiliyet olarak size yetmemeye başlayacak. Böyle bir durum yaşanmayacak derseniz sizin hala NOKIA 3310 telefonunuz olduğundan şüphe ederim. bu da onun gibi bir şey aslında. Sizin tavsiyenize uyarak D7000 gibi bir makineyi D5300 gibi bir makineye terfi ettirmek gibi bir konuyu düşünmem, siz de pek böyle bir şeyi fazlaca topluluklar içinde dillendirmeyin isterseniz. Ha bu arada demek istediğiniz "makine alsan ne olur, ekipman alsan ne olur yeteneksizsin" gibi bir aşağılama veya iğneleme ise -ki böyle olduğunu düşünmüyorum ben- bunu da sizinle tartışacak değilim. Muhtemelen iş yoğunluğunuzda tam olarak kavrayamadınız benim demek istediğim konuyu. Gene de hiç işime yaramayacak olsa da, cahilce ve bilgisizce de bulsam yazdıklarınızı tavsiyeleriniz kulağımın bir köşesinde olacak, teşekkür ederim. size donanım konusuna takılmadan, mutlu internetten fotoğraf izlemeler dilerim. kaldı ki buna benden çok ihtiyaç duyduğunuz kanaatindeyim. Selamlar.

Dediğim gibi D7000 ile mutlu mesuduz, ama bazen insanın aklı ister istemez üst düzey makinelere kayıyor. Sonuçta ticari bir amaç gütmüyorum, fotoğraf beni mutlu ettiği için fotoğraf çekiyorum. Ondan belki ileride -ki ilerisinden kasıt seneler ile alakalı- teknoloji yenilemek, sensÖr yenilemek adına bir girişimde bulunabilirim o arada da hani sınıf atlayayım mı diye düşünürüm.

Ben de öyle düşünüyorum aslında. Şu anda D7000imle mutlu bir izdivacımız var, anlaşıyoruz, mutluyuz. Ama bu segmentten sonrası sanırım DX gövdelerin sonu. Hani ufak ufak lenslere yatırım yaparken FX gövdeleri de hesaba katmak, ileriye dönük yatırım yapmakla alakalı düşünmek de lazım. Gene de zaman var daha...

Konu ile pek alakali degil ama merakimdan soruyorum, bir D7000 kullanicisi makinesini terfi etmek istese bundan sonra almasi gereken segment FF formatinda mi olmalidir sizce yoksa ne gibi bir govdeyi tercih etmelidir?

kasmak da değil aslında, bence ekipman taşımak ile alakalı düşüncenizi anlayabilmek için sordum. bence sınırını aşan bir cümle olmuş "yok havalı görüneyim diye sırt çantası flaş yedek pil tripod şemsiye yansıtıcı götürmek isteyenler varsa saygı duyarım.."

Aslında ikimiz de aynı şeyi anlatıyoruz da anlaşamıyoruz. Ay fotoğrafına mı ihtiyacın var, git kardeşim ay 1/400 ile de çekilir VR lensin ve fotoğraf işleme konusunda bilgin varsa. (bunu gerçekten denedim) İyi bir ay fotoğrafı mı çekeceksin o zaman üçayak kuracaksın, bu işin formülüne uyacaksın. Mükemmel bir ay fotoğrafı mı çekmek istiyorsun, o zaman dağın başına gidip üçayak kuracaksın. Bu kadar basit. Konu karşısında bu kadar dik duruşunuzu yada üçayak veya ekipmanlara bu kadar karşı oluşunuzu anlamakta zorlanıyorum. Kaldı ki bir önceki yazıda "vay be üçayaksız da ay fotoğrafı çekilebiliyormuş" hayreti içerisinde olduğumu anlatmaya çalıştım. Kaldı ki ismi lazım olmayan bir sitede yazmış olduğunuz konu ile ilgili yazıda siz de tripod'un faydalarından bahsetmişsiniz.

Şimdi ortaya şöyle bir durum çıkıyor; Yanında üçayak taşıyan, yedek pil ve flaş bulunduran, belki çantasında fazladan filtre bulunduran kişi, bunu havam olsun diye taşıyor? Sizin dediğiniz birazda 400 metre engelli koşucusunun, engelleri atlamak yerine altından geçmesi gibi bir durum olmuyor mu?

Şimdi şöyle bir durum var, 1/400 ile elde VR'lı bir lens ile ay fotoğrafı çekilebiliyormuş. Ben bunu denedim oluyor. Hızlı davranmanız gerektiğinde veya ekipman olarak çaresiz kalındığında uygulanabilir. Ancak amaç fotoğraf makinesinden optimum derecede faydalanmak, Photoshop veya benzeri bir program ile müdahale edilmeden kullanabilmek ise pek yararlı bir yol olduğunu düşünmüyorum. Fotoğrafı çekenin kafasında, nasılsa photoshop'a sokar düzeltirim düşüncesi varsa zaten o kişi bilgisayarda daha başarılıdır fotoğraf konusunda. Ara Gürel bir röportajında demişti, "ben fotoğrafcı değilim foto muhabiriyim. şayet bir olay olduğunda fotoğraf çeken kaçıyorsa o fotoğrafcıdır, olayın üzerine üzerine gidiyorsa o foto muhabiridir". Durum aslında tam olarak buna uyuyor, fotoğraf çeken misin yoksa photoshop ile müdahale eden misin? bu yüzden Mehmet Turgut'un işlerini beğenirim ama fazlaca müdahale yapıldığı için pek değerli bulmam, bu benim şahsi fikrimdir. Toparlamak gerekirse, şayet imkanlar el vermiyorsa, yanınızda üçayak yoksa veya unuttuysanız, acele etmeniz gerekiyorsa 1/400, F6.3 ve VR bir lens ile ay fotoğrafı çekilip daha sonra güzel güzel photoshop ile toparlanabiliyor. Ama amaç AY FOTOĞRAFI çekmek veya YILDIZ FOTOĞRAFI çekmek ise hammaliye yapacaksınız, yanınızda ekipmanınız olacak. Amaç ay fotoğrafı veya yıldız fotoğrafı çekmek ise, yani bunun için yola çıkmış buna niyetlenmişseniz, üçayakda taşıyacaksınız, kumandanız olacak, vizörü kapatan o küçük plastik de olacak. Bu işin biraz da uygulanmış reçetesi, formülü bu.

genelde fotoğraflara yorum yapacak kadar kendimi bilgili kabul etmem. ama ufak tefek benim gördüğüm hatalar var. hata da demiyelim, keyfe keder şeyler. Böcük börtüden haz etmem ama 3. resimde örümceğin kafasına doğru netleme yapmışsınız, ne bilim yıldırımın akışını kesen o çatı gibi şey olmasaymış gibi ufak tefek ayrıntılar işte. mutlaka benden daha bilgili birileri çıkıp daha teknik şeyler söyleyecektir.

Söz konusu üç ayakla kovalanan vatandaş benim sanırım, ay fotoğrafı için "tripod" şart diyen... Konuyu saptırmadan hemen cevap vermek gerekirse, De yedibin beyin bahsettiği laubalilikte değildi dediğim. Kendisine aşırı yüklenildiği konusunda endişe edip sonunda özel mesaj attım kendisine ve konuyu izah ettim. O zaman kendisi lütfedip açıkladı durumu ve anladım ki, kendisi ile çalışma prensibi konusunda farklarımız var. Ben fotoğrafın fotoğraf makinesi ile çekilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. sonuçta Photoshop ile müdahale edilerek kurtarılacak ise o deklanşöre basmama tarafıyım. En sonunda kendisi ile anlaştığımızı düşünürken beni "tripod" ile kovalamasına mana veremedim.

Burak bey, Benim kafam dediklerinize pek yatmadı. Hava burada bulutlu, dediklerini deneyemeyeceğim. Ama dediklerin malesef akla yatkın değil bence. sen bir iyilik yapsan şu 55-300 VRlı lensinle gökyüzün açıksa dediğin gibi 1/400 F/6 gibi bir fotoğraf çeksen de koysan şuraya baksak.

ben bunu deneyeceğim. yani olacağına inanmasam da deneyeceğim. bu işin aritmetik bir iş olduğunu ve gökyüzündeki ayın sürekli aynı ışık değerinde olduğu için bu işi yapan USTAların dediklerine aykırı. Adamlar üçayak şart diyor ve aynı zamanda işin reçetesini de yazıyorlar. diyorlar ki; ISO 100 + 1/250 + F/5.6 ISO 100 + 1/200 + F/6.3 ISO 100 + 1/160 + F/7.1 ISO 100 + 1/125 + F/8 ISO 100 + 1/100 + F/9 şimdi düşünürsek neden F/5.6 ile başlıyor bu liste diye, özel lensleri sözümüzün dışında tutarak genel olarak piyasada bulunan ucuz ve orta kalitede giriş seviyesi tele lensler genelde en yüksek milimetrede F/5.6 değerinde işlerler. haliyle neredeyse en ulaşılabilir ve ucuz, piyasada sık denk gelen SIGMA 70-300 len ile elde 300mm ISO100+1/300+F5.6 veya F/6.3 gibi bir değer ne yaparsanız yapın temiz bir fotoğraf elde edemezsiniz. Dolayısı ile bu işin matematiğine ve mantığına aykırı. Ha bende el pençe, kalp atışım sıfırlarım diyorsan, fotoğrafı çektikten sonra da photoshopla girişirim işin içine diyorsan istediğin değerde yapıştırır çekersin o fotoğrafı...

Ertan hoca da her an atak yapabilir konuya, dur bakalım...

sadece merakımdan soruyorum, sakın yanlış anlamayım; şayet perde hızını 1/400 gibi bir değere getirirseniz diyafram ayarı ne olmalı? elle temiz ay fotoğrafı çekebilene denk gelmedim şimdiye kadar ben, örnek verdiğiniz fotoğrafı üçayak kullanmadan mı çektiniz?

Mehmet hocanın dediğine bir örnek. Adam kurduğu bütün ışık düzenini anlatıyor.

Tur organizasyonları sizi biraz da izole ediyormuş gibi geliyor şehirde yaşaya insanlardan. Mesela mahalleler arasında gezerken bir kahvehaneye giremiyorsunuz veya bir esnaf lokantasında yemek yiyemiyorsunuz, insanlarla sohbet edemiyorsunuz. Tamamiyle izole oluyorsunuz. Ondan benim işime pek gelmiyor açıkçası. Bir de ben bir yerde fotoğraf çekmeden evvel baya bir orayı sindirmem lazım, yani girip pat pat pat fotoğraf çekemiyorum. Mekana girip pat pat fotoğraf çeken ve gÜzel sonuçlar elde eden kişilere de ayrıca bir hayranlığım var yanlış anlaşılmasın.

Tarih bir belli olsun haberleşiriz.

Mardin midyat arasında özellikle süryani kilise ve manastırlarını ziyaret etmek istiyorum. Ben babamın görevi nedeni ile midyat'ta ilkokula başlamıştım, orayla ilgili hayal meyal anılarım var. senelerdir şantiyelerde çalışmaktan midyatlı çok arkadaşım var, hem onları ziyaret ederim hem de orada kaldıysa süryani gümüş telkari atölyelerini gezmek isterim. Bakalım daha zaman olduğundan biraz ağırdan alıp iyi araştırma yapıp dersime iyi çalışayım diye uğraşıyorum bu aralar.