İçeriğe git

Orçun Edipoğlu

Forum Dedektifi
  • İçerik sayısı

    762
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Gün Kazandı

    78

Orçun Edipoğlu kullanıcısının paylaşımları

  1. Orçun Edipoğlu

    Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin-Midyat

    Yanlış anlaşma olmasın, ben organizasyon yapmıyorum konu ile alkalı Gökhan kardeş. Ben gidiyorum, dur ben de şunun peşine takılayım diyene de yok demiyorum. Yoksa kalkın gidiyoruz olayı yok bende.
  2. Orçun Edipoğlu

    Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin-Midyat

    Ben de geleceğim diyene gelme denmez. 2-3 ay gibi bir zaman var, geleceğim derseniz seve seve yol arkadaşı olurum herkesle. Sanırım en büyük maddi yük konaklama ile alakalı olacak, yoksa araç ile ulaşım zaten o veya bu şekilde tarafımca halledilecek bir konu.
  3. Orçun Edipoğlu

    Bir başarızlık öyküsü :(

    D40 makinemi aldığımda bana makinemi öğretecek adam yoktu. P modu nedir A modu nedir belmeden daldıydım işe. Bir de bu iş için kurslara gitmeye gerek yok gibi bir saplantım da vardı. Ondan çok çetrefilli yollardan öğrendim, çok uğraştım makine ile, çok okudum, çok denedim. P-A-S modlarında ayı fotoğraflamak karanlık bir ortamda içinde kuvetli bir ışık kaynağı olan delikli bir kutuyu fotoğraflamak gibi. Bu sebepten makineye M moduna alıp değerleri kendiniz girmelisiniz. Ayın ışığı dünyaya hep aynı şiddetle geldiği için makine ayarları çok matematikseldir. Perde hızını bir stop yükseltirseniz, doğru denge için diyaframı da değiştirmek gerekir. Kolaylıktan kastım buydu. Hasip kardeşin yazdıklarından, fotoğraflarından ya P modunda ya da M modunda çekim yaptığı anlaşılıyor. M modu işin teferruatlı ve zor kısmı. Biri demişti, Fotoğrafcı acele etmez ama hızlı olmak zorundadır diye, A ve S modları bir anlamda işi hızlandırmak için yerine göre kullanılması gereken modlardır. Sürekli M modunda çalışmak genelikle bu işi kurslara giderek öğrenenlerin uyguladığı bir yöntemdir, yada benim kursa giden arkadaşlarım hep M modunda çalışmaya çabalıyor. Bilemeyeceğim. Ha, sürekli M modunda çalışmak kötü müdür, kesinlikle değildir, ama teknoloji harikası bir aletin size sağlamış olduğu kolaylık ve imkanlardan vaz geçmektir. Gökhan kardeş dedim işte, Mart ve Eylül aylarında ay dünyaya en yakın durumdadır. bunun haricinde gelgit olaylarını da takip ederek ayın pozisyonunu tahmin edebiliriz. Bunun haricinde dediğin gibi, hava koşulları da buna çok büyük bir etkendir. Mesela Antalya'da yaz ayında ayı fotoğraflarsan, ayın etrafında hare şeklinde ışık yayıldığını göreceksindir ki bu etki büyük şehirlerde hava kirliliği ile eş değer bir etkidir. Ama amaç burada süper bir ay fotoğraflamak olmadığından, fotoğrafı çeken kişinin hevesini kırmadan, ilgisini kaybettirmeden nasıl olacağını anlatmaktır. Ondan pek de önemli değildir şu an için kış ayındaki hava kirliliği veya gelgit olayları diye düşünüyorum.
  4. Orçun Edipoğlu

    Bir başarızlık öyküsü :(

    Ay fotoğrafı sanılanın aksine hakikaten kolaydır be gökhan kardeş. Neden kolaydır, kısmına gelirsek, ay ışık değeri olarak sürekli sabittir. Bu nedenle dengeyi sağladın mı işin kolaydır, sadece uygulanmış ve tespit edilmiş yoldan yürümen gerekir ki, amerikayı yeniden keşvetmeye gerek yoktur, amerika zaten oradadır, duruyordur. Ama dersen ki kaliteli ay fotoğrafı çekmek istiyorum, dediğinde haklısın şehirlerdeki hava kirliliği olduğu bu aylarda kaliteli fotoğraf çekemezsin. ayrıca şehir ışıklarından dolayı da temiz bir ay fotoğrafı çekemezsin. kaldı ki ideal dört dörtlük bir fotoğraf çekmek istiyorsan senenin Eylül veya Mart aylarını tercih etmen gerekir. Bu aylar denizlerde gelgit ayı olup ay'ın dünyaya en fazla yaklaştığı dönemlerdir. Şimdi düşünecek olursan, Hasip kardeşimiz senin, benim gibi ideal bir ay fotoğrafı çekmek istememiş amatörce makinesini kullanmak istemiş ve anladığım kadarıyla da ayın dolunay evresinde elindeki imkanlar ile heveslenip çatıya çıkmış, fotoğraf çekmeye çalışmış. Dolayısı ile hepimiz gibi -ki buna ben de dahilim- kendini geliştirmeye çalışan bir arkadaş ondan olabildiğince ona atacağı adımları göstermek gerek. Daha iyisi için o yürümeyi becerecektir. Hasip kardeş, bu konuda gökhan haklı. seni çektiğin fotoğraflarda neyin memnun etmediğini bilirsek/görürsek daha fazla yardımcı oluruz. Kaldı ki Makinenin M ve P modundan başka diğer modlarını da kullanıp, makinene hakim olman senin için alacağın sonuçları daha tatminkar kılacaktır.
  5. Orçun Edipoğlu

    Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin-Midyat

    Tur organizasyonu ile gezmeyi pek sevmiyorum. Tur rehberi seni nereye götürürse oraya gitmeye razı oluyorsun ve sonuçta 40 kişilik bir insan kitlesine uymak durumunda kalıyorsun. Benim niyetim Antalya'dan araçla Antep'e doğru gitmek, kimsenin hedehedehöy caminde süreniz 40 dakika, işemek için tuvalette beş dakikanız var demeden, istediğim gibi gezinip fotoğraf çekmek.
  6. Bir terslik olmazsa ve oğlumdan da izin alabilirsem Mart sonu, Nisan başı gibi Türkiye’ye geldiğimde Gaziantep merkezli, günü birlik Şanlıurfa, Mardin, Midyat’a gitmek niyetindeyim. Toplam 5-6 gün gibi bir gezi planlıyorum. Şu anda Antep hakkında araştırma yapmakla meşgulüm. Bu konuda tavsiyesi olan, bölgeyi daha önce görmüş veya orada yaşayan arkadaşların tavsiyelerini beklerim. Bunun haricinde, dur ben de geleyim, ben de gezeyim diyen her yol arkadaşına hayır demem.
  7. Orçun Edipoğlu

    Bir başarızlık öyküsü :(

    Ay fotoğrafında yaşamış olduğunuz hüsran enteresan br durum. Yani ay ışığı dünyaya hep aynı değerde yansıdığı için, ayı fotoğraflamak çok matematiksel bir şeydir. Yani ISO - Diyafram - perde hızı değerleri sabittir. ISO sabit 100 olarak kullandığınıza göre diyafram ve perde hızını dengelemeniz çok kolay olmalı. Yani AY'ı model olarak kabul edersek aynı ışık düzeninde aynı pozu verir. İsmi lazım olmayan bir yerde ''Denenmiş ve tecrübe edilmiş bazı ay fotoğrafı çekim değerlerini belirtmemiz gerekirse, 300mm odak mesafesi ve ISO 100 ortak ayarlarda 1/250 saniyede f/5.6 ya da 1/125 saniyede f/8 diyafram ayı belirgin gösterecek ayarlardır.'' denmiş. Bir kerede böyle deneyin isterseniz. Bir puslu ve rutubetli olmayan bir havada ayı netlemek için manuele pek ihtiyacınız olmaz. Ondan Manuel olarak kendinizi zorlamayın.
  8. bir şey sorabilir miyim, bu videoyu çekerken makineniz hangi netleme ayarındaydı? Sürekli servo gibi bir ayardaysa (AF-C) ve odak noktasını otomatik seçiyorsa, alet kafayı yemiş gibi yapabilir. yakın mesafede en baştan en sona doğru gezinmesi netleme yapamasından dolayı olabilir, onun için objektifinizin minimum netleme mesafesini araştırın derim.
  9. YOUTUBE üzerinden videonuzun ayarlarını kontrol edin. Sanırım sadece videonun sahibi görebilir şeklinde bir sınırlama koymuşsunuz.
  10. Mehmet hoca haklı, olayın profesyonel yaklaşımı bu. Her işin bir kural ve kaidesi var, gece çekimi yapacaksan ve istediğin sonuç belliyse bunlara uyacaksın. Genel kullanıcı kitlesi olarak bu işler ile amatör olarak ilgileniyoruz ve Bedford olayı var hayatımızda. Bu işi profesyonel olarak adamlar, amcalar bir şey sorduğunuzda "ehömm işte biz de çektik bir şekilde" diyorlar, kimse nasıl yaptığını anlatmıyor. Olay EXIF bilgisini okumakla da bitmiyor, çünkü o kadar çok oynanıyor ki fotoğrafların üzerinde çekilme anındaki EXIF bilgisi ile alakası kalmıyor sonucun. hal böyleyken deneme yanılma yolu ile bir yerlere ulaşmaya çalışıyoruz. Araştırıyoruz, deniyoruz. Hal böyleyken bizim Bedford'lara AS900'lere kapasite fazlası yükleyip rampaya sardırmaktan başka çare kalmıyor. Geçen Dubai'ye gittiğimde otelin yirmi yedinci katında kaldım. Balkondan gayet güzel bir manzara vardı ama üçayak yoktu yanımda. Fotoğraf çekerken çeşitli maymunluklar yaptım. oraya buraya yaslandım, makineyi bir şekilde bir yere sabitlemeye çalıştım, nefesimi tuttum, şansımı zorladım. Sağlam bir üçayakla o kareyi daha iyi çekemez miydim, bal gibi çekerdim. Peki fazladan bir üçayak satın alıp yüklense miydim, bence hiç gereği yoktu. Ondan yükle BEDFORD'a mantığı ile yüklendim. Sonuç güzel oldu mu, beğenenler var. Peki o fotoğraf beni tatmin etti mi, etmedi. Işık sızması olayına gelirsek, fotoğraf makinesi üreticileri konuyu bizden evvel fark edip o ufacık plastiği üretmişler. O plastiğin kullanım amacı aslında sadece gece çekimi için değil, üçayak kurup makinenizi de kumanda ile bir şekilde tetikleyecekseniz vizörü kapatsın diye. Yani gündüz bile işe yarayan bir şey. Ama uzun pozlama yapılacaksa ve ters bir ışık varsa ortamda, yani vizörden geçecek bir ışık kaynağı söz konusu ise bence vizörü kapatmak doğru olan. Ama dediğim gibi BEDFORD'cuysanız bir de şöyle düşünmek lazım, ayna kalkıp zaten vizörü kararttı, vizörün bir perdesi var onu fa kapattınız, bir de üzerine mevzu bahis bu plastik kapağı takmak ne kadar mantıklı? BEDFORD'culuğa yakışır mı hiç bu?
  11. allah allah, ben seninle böyle bir muhabbet yaptığımızı hatırlıyorum yarı yollu geyik soslu. Demek yanılmışım. Ben Pentax'dan anlamam, sen ne dersen o...
  12. bence vizör perdesinin üzerine bir de kapak takıyorsan iyice buluttan nem kapma rahatsızlığına kapılmışsın demektir. ^_^ Durumun kazıla eşekle alakası yoktur. :D kaldı ki o minik parça vizör perdesiz makinelerde kullanmak elzemdir, bizim makineler fukara makinesi, eşek gibi takmamız lazım. evet biz fakirdik. hem de fasfakir... :D :D :D
  13. çok daha kısası; "para var, huzur var!"
  14. Aslına bakarsanız Teknoloji önemli bir konu. D5200 teknoloji olarak daha yenidir D7000'e oranla. Ama D7000 becerikli bir makine D5200'e nazaran. (Bu arada D5200 kullanmışlığım yoktur, sadece okuduklarım ve kişisel fikrimdir) D7000 kullanmazdan evvel D40 kullanıyordum. Bana yeterli geliyordu yada benim çapım ona yetiyordu. Bir süre sonra -ki bu süre oldukça uzun bir süre- D40 artık bana yetmemeye başladı. öncelikle sıkıntım 3 noktadan netleme yapması ve sensörü dolayı yüksek ISO değerlerinde çılgınlaşmasıydı. Bu sebeplerden dolayı D7000 şimdilerde bana tam geliyor, makinenin becerileri benim sınırlarımı zorlamıyor. Mutlu mesut geçiniyoruz şimdilik. Ha arada fettan FX formatlı Full Frame makineler göz kırpmıyor mu bana, kırpıyor. ama ben onlara pek pabuç bırakmıyorum. Daha düzgün bir ülkeye geçersem belki... Seyahat konusunu da hakikaten fazla kafaya takılacak bir konu değil. Gökhan kardeş eski Pentaxcı olduğundan onun kolu kuvvetlidir, ondan rahat konuşur. gene de siz kafaya takmayın derim ağırlık konusunu...
  15. Nikon makineleri ile birlikte şu küçük parçayı verir. Kaldı ki her kutu açılımında "bu plastik parça ne ola ki" denerek köşeye atılır, torbacığından çıkarılmadan. Ve atıldığı yerde unutulur, bir temizlik anında çöpe gider. Bu ufacık minnacık parça vizorden sızacak ters ışığı engellemek içindir. Yanlış hatırlıyorsam beni düzeltin D700 için bir vizör perdesi mevcuttu. (yoksa başka bir makine miydi o?)
  16. Can Bey, Öncelikle D5200 ve D7000 aynı kategoride değerlendirilecek makineler değildirler. D5200 daha çok giriş seviyesi kullanıcılara yÖnelik, onların canını fazlaca sıkmayacak sınıfa aittir. D7000 ise artık DSLR makinelere alışmış, kendi sınırlarını bilen orta seviye kullanıcılara yÖneliktir. Buradaki arkadaşlar konu ile alakalı olarak teknik bilgiyi mutlaka yazacaklardır. Ama D7000 ile başlayacağım ben fotoğraf çekmeye derseniz bunda bir engel yok. Ben bir D7000 kullanıcısıyım. Hatta gÖzümü karartıp internet üzerinden, amerika'dan makinesini satın alanlardanım. Ben de satın alma sürecinde çok fazla düşünmüştüm sizin düşündüklerinizi. SensÖr yağlanması, backfocus gibi problemler ile karşılaşmadım. ama benim karşılaşmamam bu sorunların yaşanmayacağı anlamına gelmez. Risk bulaşık makinesi aldığınızda aletin fabrika arızalı olması kadardır. Ama bu bir risktir sadece D7000 için değil aynı zamanda D5200 için de geçerlidir. Sonuçta hiç bir alet kusursuz değildir, ama fabrika çıkışında kusursuza en yakın olması beklenir. D7000 nispeten ağır bir makinedir. İç gÖvdesi magnezyum alaşımlı metalden üretilmiştir. Seyahatlerde ağırlık yapmasından Öte daha dayanıklı olmasından dolayı tercih etmiştim. Bulunduğum ortam gereği toza, darbeye, rutubete nispeten dayanıklı bir makine aradığımdan tercih ettim D7000'i. Daha dayanıklı makineler var mıydı, elbette vardı. Mesela burada bir Pentax sever arkadaşlar var, onlar hem dayanıklılıktan hem de ağırlıktan Pentax'ın Nikon'a 5 basacağını sÖyleyeceklerdir ki haklılardır da. Pentax makinelerin objektif üzerindeyken hortumla yıkayan adamların videosunu gÖrdüm. ağırlık deseniz kaldır indir kas yaptırır adama. Sonuç olarak D5200 iyi makinedir. D7000 de iyi makinedir. Bu noktada yeni başlayan biri her iki makineyi de alabilirsiniz, hatta eğer ekonomik imkanınız varsa Dx gibi tek rakkamlı modellere de yÖnelebilirsiniz. Bence burada asıl düşünmeniz gereken ihtiyaçlarınızdan bir veye iki kademe büyük bir makine seçmeniz (Öbür bayram da giyer mantığı), ihtiyaçlarınızı tam olarak belirleyerek ileride uzunca bir süre değişim yapmayacak gibi düşünmenizde fayda var. Şimdiden kolay gelsin.
  17. ben indirmeye fırsat bulamadım. Şu yılbaşı tantanası biter bitmez konu ile ilgileneceğim. aklımda....
  18. Kafa bile atar 18-55 kit lens. kaldı ki yeni başlayanların kendilerini keşfetmesi iÇin her özelliği iÇinde barındırır. Sigma'dır o Sigma... Görgüzüsüz bir arap şefinin talebi üzerine mühendislerin kastırması yüzünden yapıldığını duymuştum.
  19. Nikon 18-55 Nikon 18-105 Bildiğin kit lens. Genel amaç için üreticinin makinesi ile verdiği lensten daha iyisi olur mu?
  20. Orçun Edipoğlu

    Lensten odaklama..

    Sanırım ilk makinenizi alacaksınız. Dolayısı ile kavramlar hakkında biraz bilgisizsiniz. Gövde üzerinde netleme yapan ve buna uygun lensleri bulunan makineler var. Birde gövde üzerinde netleme motoru olmayıp lens üzerinde netleme motoru barındıran modeller var (Satın almak istediğiniz D3100 gibi) Her iki türdeki makinelerde de isterseniz elle netleme yapabileceğiniz opsiyonlar mevcut. Şayet ilk makinenizi alıyorsanız böyle şeyleri kafanıza takmayın derim...
  21. yaşınızın genç olmasından olacaktır ki, yaşadığınız ülkede fotoğraf kanunu değil de 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Koruma Kanunu olduğundan bihabersiniz. (incelemek isterseniz ilgili kanuna bu linkten ulaşabilirsiniz.) Yurt içinde veya dışında çok iyi arkadaşlarınız olabilir hatta çok önemli kişiler sizinle çalışmak isteyebilir. Hatta çok üst seviye bir fotoğrafcı olabilirsiniz. ancak ne bu sizin başkalarının çalışmalarının altına imza atmanızı ne de başkalarının sizin çalışmalarınızın altına imza atmasını haklı kılacaktır. Benim sizden beklediğim tepki aslında, bana saldırmak yerine benim çalışmamı sahiplenmişler demenizdi. ama maalesef bunu söyleyemediğiniz için olay askıda kaldı. Genelde kendimden fazlaca bahsetmeyi sevmem, ama ana kriteriniz "yurt dışında yaşamak" olduğu için söylüyorum, 1997 yılından beri dünyanın farklı yerlerinde yaşıyorum. ufkun genişliği kişilerin hayat tecrübeleri ile alakalıdır. siz yirmi yarışındasınız, ben 40. ben daha öğrenecek görecek çok şey olduğunu düşünüyorsam, üzülerek söylüyorum siz daha yolun başındasınız. ülkemizim geleceği ve üniversite okuyan bir genci olarak Türkçe'yi daha doğru kullanmanız dileği ile, Selamlar.
  22. İnsan kırklı yaşlarını devirdiğinde neye nereden bakacağını daha çabuk kavrayabiliyor. elbette daha internet piyasada yokken BBS'lerde fink atmanında faydası yok değil. Beni asıl düşündüren Naomi Leu Photography diye bir facebook sayfasında profil resmi olarak paylaşılması, Naomi Leu kişisinin Chimacum - Washington'da yaşaması. Söz konusu modelin ailevi durumu ve dini inançları hakkında bilgiler vermiş olmanız sanırım beni bağlayan bir durum olmayacaktır. Kaldı ki internet üzerinde sınırlama olmadan ulaşılabilen her bilgi kamu malı kabul edilir. Konu ile ilgili gerekirse adli makamlara şikayette bulunabilirsiniz, içiniz rahat olsun.
  23. Sanırım ben biraz huzursuz ve şüpheci bir kişiyim.... https://www.facebook.com/photo.php?fbid=753509207995841&set=a.273152836031483.85576.220548804625220&type=1&relevant_count=1
  24. şimdi bu tip tartışmalardan uzak durmakta fayda görüyorum ama bir iki tane tespitte bulunmak da fayda var. - Marka Fanatiği olmak, bir markaya körü körüne inanmak kötüdür. Bu gerek NIKON gerek CANON gerekse diğer markalar içinde geçerlidir. Fotoğrafın temel bileşenlerini biliyorsanız güzel fotoğraf çekersiniz, prensipler hep aynıdır. Bir markanın ürettiği ürün sizin kullanım mantığınıza daha uygundur o ayrı. - Her markadan aleti kullanmak fotoğrafçılık bilgisini arttırmaz, aksine fetişizme varan bir arsızlıktır. Dur şunu da alayım neymiş bu demek bir noktadan sonra körüklenen tüketim toplumunun bir parçası olmaktır. Fotoğraf makineleri gibi bir çok ek ekipmanı olan aletler kendi marka standartlarını yaratmıştır. bu sebeple her makineden bir dönem sahip olmak insanda tecrübe değil yüzeysellik sağlar. - Makine almak ekonomik bir olgudur. Parayı bastırır alırsın. kimse yoğurdum ekşi demeyeceği gibi senden temel fotoğrafçılık bilgilerini de sormaz. Paran varsa gider en kral makineyi alabilirsin ve istersen hazır modlarda çekim yaparsın. Kimse bir şey diyemez. kanuni bir engeli de yoktur. Bir FERRARI alındığında satıcı sizden motor sporları temel eğitim belgesi istemez ve siz isterseniz o aracı gider istediğiniz gibi istediğiniz yerde kullanırsınız, illa F1 pilotu olup kapalı pistlerde kullanmanız istenmez. - Bir fotoğraf makinesinin sıklıkla görülmesi, o markanın pazardaki reklam ve pazarlama çalışmaları ile alakalıdır. Bunun haricinde toplumun genel kanısı önemlidir. Reklam ve pazarlama bir fikri toplum üzerinde oluşturmayı amaçlayan bir durumdur ve bu belli bir çalışma yapılmadan da kendiliğinden oluşabilir. Başka bir ülkede tırt olan bir marka başka bir ülkede yaldır yaldır gidebilir. Kendi adıma televizyonda bir makine gördüğümde, markasını tahmin etmeye çalışırım.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.