Orçun Edipoğlu

Benim antika D40 bile desteklerken D5000'in bunu pas geçmiş olması enteresan.

bir D7000 amelesi olarak (Mehmet hocam selamlar ), her amelenin hayalinde olan bir gün daha iyi, daha profesyonel makineleri hakkıyla kullanabilmek hayalindeyim. DX formattan bir gün FF formatlı makinelere geçesi olan bir kişi olarak elindeki makine ile pişmenin doğru olacağına inanıyorum. Yani D7000 amelesi iken FF makine ile aynı fotoğrafları çekeceksem, FF makinelere yatırım yapmanın fazlaca gerekli olmadığını düşünen, kendince bilinçli kendi çapını bilen bir ameleyim. Ama gene de göz ucuyla FF makineleri inceleyen, bakan biriyim. Kaldı ki D600 güzel makinedir falan diye düşünürken D610 piyasaya çıktı. Her marka makine ile tecrübesi olan kişiler varken benim burada fazlaca bir laf etmem hoş olmazdı. kaldı ki bu işin teknik ve mühendislik argümanlarını ezberden yazacak kişiler var aramızda (Mehmet hocam, ümit hocam merhaba). Adamlar neredeyse Nikon'un her dönemine şahitlik etmiş, tecrübe etmiş, benim yazılarda okuduğum makineleri adamlar dokunmuş kullanmış kardeşim, daha ne diyim... Hal böyleyken başından beri D600 D610 karşılaştırmalarını okuyorum burada. Kendimce D600-D610 modellerini kıyasladım. Kaldı ki D600 kullanan, satın alan arkadaşların feryatlarını kızgınlıklarını anlıyorum. Hakikaten d600 almak D610 almaktan iyi gibi duruyor. Lakin şu anda suların durulması biraz da makinenin piyasada yaygınlaşıp incelenmesini beklemek durumundayız gibi geliyor tam karar vermeden. Ama şu anda ki bilgiler ile acaba NIKON D610 gibi bir makine ürettiği için pişman mıdır? Yani çekik gözlü, sarı tenli Osakalı bir mühendis var mıdır acaba, ne halt ettik biz diyen? yoksa makinenin üzerinde sadece D610 yazısı daha mı fiyakalı duruyor? bilemedim. Dediğim gibi D610 ele düştüğü anda anlayabileceğiz neyin ne olduğunu. ondan biraz sakin olmanın faydası var gibi geliyor bana.

80 güzel fiyat 95 ha keza öyle 600 daha iyi fiyat. Ama neye göre, kime göre...

üçayak olarak öncelikle sağlam, açtığında sallanmayan, bağlantı ünitesi makinenin altına hareketsiz olarak başlanabilecek, hareketli halde iken ayarlayıp sabitlediğinde verdiğin ayarları kaybetmeyen bir tane almanı tavsiye ederim. MANFROTTO ve VANGUARD kol böreği fiyatlarının yanında bu işin piri kabul edilirler. aklındaki lensleri boşver, elinde 18-55 lens var ve ona yoğunlaş.

Beysan Bey, geçmiş olsun. Kısa zamanda bekliyoruz yeniden buralara gelmenizi...

BULB iÇin ayrıca makinenin Perde öncelikli veya Manuel modda olması gerekli.

şimdi baştan beri okuyorum yazılanları, her yazılanı düşünüp kendimce yorum süzgecinden geçiriyorum. Bir iki konuyu nasıl anlatırım bilemiyordum, kimsenin damarına basmadan, laf sokuşturuyormuş gibi olmadan nasıl anlatırım diye çok kafa yordum. Kimseye bir şey kanıtlamak durumunda olmadığın gibi birazdan yazacaklarıma da kimse kırılmasın, üzerine alınmasın. - Burada çok da kalabalık olmayan bir topluluğuz, içimizde bir avuç insan sürekli aktif. Forumları okuyor, yazılar yazıyor, tartışıyor. Yaş aralığımız da oldukça geniş. şunu söylemek isterim ki genç arkadaşlara, bekarken ve damarda kan biraz fazla hızlı dolaşırken ilişkiler için konuşmak kolay. Bir gün biri gelecek sizin bütün söylediğiniz şeyleri yıkıp geçecek, değişmez dediğiniz karakterinizi kendi isteğinizle değiştirecektir. İşte siz de o kişiyle evleneceksiniz. bu konuda bir anlaşalım. - Bu konuda çok az olan kadın takipçilerin bu konuda bir az daha aktif olmasını isterdim görüşlerini bildirmek konusunda. Bu nedenle sirinceteraneler isimli arkadaşımıza teşekkür ederim. Sonuçta bir kadın gözüne ve fikrine açık bir konu bu. - Doğan Bey evlenmiş. Kendisine huzurlu, mutlu bir hayat ve birliktelik temenni ederim. Umarım eşiniz ile birlikte paralel olarak meraklarınızı hobilerinizi geliştirir ve bu işlerden maksimum keyif alırsınız. tebrik ediyorum. - Fotoğraf odaklı olmasına karşın konu insan ilişkilerine doğru kayıyor. Korkum o ki ESRA EROL ile İZDİVAç programına benzeyecek bu tartışma. Ondan olabildiğince fotoğraf merkezine dönebilirsek bence daha güzel olacak. Dedim ya kimseyle tartışmak değil amaç, bu ve bundan önce yazdığım her yazıda incittiğim veya kırdığım birileri varsa peşinen hatamı kabul ederim, çekinmeden peşinen özür dilerim.

Mehmet hocam, D7000 arkasına IR algılayıcı eklemişler, nispeten ML-L3'nın saçtığı IR ışınları objektife düşmez. Şahsen ben çin malı yan sanayi bir muadilini kullanıyorum ve temel özelik olarak birbirinin aynı ML-L3 ile. ömer Arkadaşım, sorunun cevabı; EVET. Makineni IR kumanda ile tetiklenecek şekilde ayarla, S veya M moduna seç, tercihen manuel netleme ayarlarına getir objektifi, - eğer S modunda değil de M modundaysan; diyafram değerlerini belirledikten sonra enstantane hızını BULB olarak ayarla. Bu kadar...

Ben bu konuda sorulan soruyu çok net anlamadım, benim kaçırdığım bir durum mu var kavrayamadım. Ömer arkadaş ML-L3 kablosuz kumandanın BULB Özelliği olup olmadığını sormuş. Sonuçta kumandanın üzerinde bir tek tuş var ve makinede yapılan ayarları tetikliyor. Yani deklanşÖr gibi işliyor. makinenizde BULB ayarları yapıldığında aynı deklanşÖr gibi birinci tık perdeyi açıyor ikinci tık perdeyi kapatıyor. amaç buysa bunu bu kumanda yapıyor. Mehmet hocam daha komplike, makine ayarlarını da yapabilen bir kablolu bir kumanda Önermiş. Ömer arkadaşın daha sonradan fikir ve Önderi istediği kumanda ML-L3 kumandadan çok da farklı olmayan, belki bir iki ekstra Özelliği olan bir alet. Bence bu kablolu uzaktan kumandayı alana kadar biraz daha para harcayıp daha komplike bir alet alınabilir. Yok diğerleri çok pahalı dersen, ML-L3 bence temel kullanım için ihtiyaçlarını karşılayacaktır gibi geliyor bana.

o zaman uygulayacağın 2 yÖntem var. Birincisi olanca gücünle ve bütün davudi sesinle "hÖÖÖyt gıpramayın layn iki daka!" diye bağırıyorsun. lan kim bu diye dÖndüklerinde adamların gÖzüne flaşı patlatıp kaÇıyorsun. ikincisi ise adamlara fazlaca yanaşmayıp uzaktan uzaktan fotoğraf Çekiyorsun ki, o zaman flaşından Çıkan ışık olabildiğince homojen dağılıyor ortama, bir metreden adamın beynine flaş patlatmamış oluyorsun. ama Öyle değil ben adamın burnunun dibine kadar gireceğim Öyle Çekeceğim dersen, o zaman fotoğraf makineni bırakıyorsun hafızandan hatırlıyorsun olanları. ha o da olmazsa rica ediyorsun gündüz düğünü yapıyorlar.

Şimdi elindeki flaş ya da başka bir flaş işe gece dağları tepeleri fotoğraflayacam diye bir ümit varsa bir bundan vazgeçilmeli. Bunun için üçayak ve uzun pozlama yapacaksın. Peki gece nasıl flaşı kullanacağım sorusuna gelecek olursak, kafanda şöyle bir sahne canlandıralım. Birinci Durum: Gece arka tarafta bir manzara var, önde bir kişi veya hareketsiz bir obje var. Bu durumda Flaşını bir şekilde kapanmadan önce geç patlaması gerekli. Bu durumda manzara yeteri kadar pozlanır, yakınında duran obje ve kişi flaş ile yeterli derecede aydınlanır. İkinci Durum: Gece arka tarafta bir manzara var, önde hareket eden, üzerinde iyi kötü ışık kaynağı olan bir bisiklet veya araba var. Aracın veya bisikletin arkasından kırmızı ışık olmasını istiyorsan flaşını geç patlatacaksın. Yok aracın görüntüsü ve üzerinde hareket eden ışıklar olsun istiyorsan flaşın geç patlayacak. her iki durumda da uzun pozlama kullanacağın için ana ve altın kural üç ayak veya makinenin sabitlenmesi. Şimdi bu kadar anlattın da ne diyorsun kardeşim bir halt anlamadım bu ayarları nereden yapacağım dersen, şevk ile D7000 Kullanma kılavuzunun 144 sayfasında FLAŞ MODLARI kısmını okuyosun... Hadi kolay gelsin.

Hacım sen bence evlenme hiç, kızın başını hiç yakmayalım. Düşün boş zamanlarında sen nasıl fotoğraf çekiyorsan kızcağız da kitap okuyor, film seyrediyor. ne yapacan sen benim fotoğraf çekmeme mani oluyorsun karışıyorsun, bu benim boş zamanlarımı değerlendirdiğim hobim, sen de kitap okuma mı diyeceksin, sinemaya gitme mi diyeceksin. Düşün kızcağız örgü örmeyi seviyor (kaldı mı bilmem ama varsayıyoruz) örme mi diyeceksin. sence de mantıksız değil mi? Ayrıca fotoğraf çeken bir sürü bayan var, evlendik ben fotoğrafı bıraktım, sen de çekme artık mı diyeceksin? sence de saçma olmaz mı?

Atalay bey, Biz oğlumla ortak yolu, ona emektar D40'ı hediye ederek çözdük. Şimdi onunla Antalya'da tarihi yerleri geziyoruz. Sekiz yaşında olmasına rağmen güzel işler çıkarıyor. Gerçi sadece deklanşöre basıyor ama kadrajlamada kompozisyonda benim beklediğimden güzel işler çıkarıyor. Demem o ki, ortak müşterekte bir noktada buluşabilir insanlar. Sorun ortak paydalarını keşfedebilmekte.

aslında olay, sizin/onun uğraşlarına saygı göstermiyor/göstermiyorsanız evlenmeyin. bir hayatı paylaşmak biraz da biraz özveriye dayalı, yapamıyacaksanız, göze alamayacaksanız yapmayın. bu kadar basit aslında olay. biz biraz karmaşıklaştırıyoruz mevzuyu.

evlilik hayatının geri kalanını birlikte yaşamak istediğin kişi ile kurulacak bir bağdır. Gider bunu imamın karşısında yaparsın, papazın önünde söz verirsin veya gider bu bağlılığını kanun önünde belgelendirirsin. Bunların hiç bir önemi yok, sonuçta bir kölelik anlaşması yapmıyorsunuz, hayatınızın geri kalanına bir ortak seçiyorsunuz ve onunla yaşlanmaya karar veriyorsunuz. Eşiniz için fotoğraftan veya bir anlamda sizi siz yapan hobilerinizden vaz geçmeniz şart değildir gibi geliyor bana. Sonuçta ortak bir müşterekte buluşamıyorsanız kendiniz için bir şey yapmayacaksınız anlamına gelmez. Kendinize zaman ayırılması ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için bir zorunluluktur. Kişi kendini geliştirip, kendi için zaman ayırmazsa ilişkilerini de sağlıklı yürütemez. Fotoğrafcılık veya fotoğraf çekmek bir noktadan sonra rahatsızlık seviyesine gelmektedir ve çok pahalı bir uğraştır. Kabul. Burada hepimiz bir noktaya kadar kendimiz adına basit uğraşlar olarak görsek de bir noktada hepimiz kendi çapımızda takıntılıyız. Okuduğum kadarı ile hepimiz erkeğiz ve kadınlar şöyle böyle diye konuşuyoruz. Peki bir de şunu hayal edin; eşiniz (bir kadın olduğunu varsayıyorum) fotoğraf çekmeye meraklı ve siz zinhar konudan haberdar değilsiniz. o zaman ne olur? Eşinizin vaz geçmesini mi istersiniz bu uğraşından yoksa ona destek mi olursunuz? şahsen benim görüşüm evlilike uğraşlarınızdan vaz geçirecek bir durum değildir. Ama belli ekonomik kısıtlamalar getirir mi, evet getirir. Belki teknolojiyi o kadar çok takip edemezsiniz, son model lensleriniz yeni makineleriniz olamaz ama sonuçta bu uğraşla ilgili eşinizden destek beklemeniz gayet doğal bir durumdur.

Ben bu google emmiye şimdi ıslatılmış meşe odunu ile dalmaz mıyım, zira wikipedia'da gemi kadar yazılmasa da resmi dil olarak hollandaca denmiş. Demek ki ne-miş, öğrenmenin yaşı yokmuş. gerçi ukalalık edip düdük makarnası da olduk ya, o ayrı konu artık... :D

Hollandaca değil de FLEMENKçE desek konuya. ben o kısma takılıp hocam sen yapma bari dedim. Google amcaya sordum Hollandaca nedir diye, beni zopaylan kovaladı... İsmail Türüt evlerden ırak, o zibidinin mevzusunu bile yapmaya gerek duymuyorum...

Bunlar benim ilk aklıma gelenler...

Hollandaca?.. hocam sen yapma bari...