Ertan Ozturk

İmam demişken, inşallah ormana ayakkabıyla falan girmemişlerdir Malum önemli konu

Demiştim ya zaten? D3000'e kadarkilerde var, D3100'de yok.

D3100'de tuslardan Reset yok galiba, mecburen menuye giriyorsun.

Arada böyle şeyler olabilir. Zaman kaybetmeden garantiye götür, orada da biraz söylen "Nikon'a güvendik ama ortada kaldık" gibilerden.

Menü düğmesine basınca menü çıkmıyor mu? Fotoğraf makinesinde virüs olmaz.

Orjinale paran varsa al tabi Ya da fotoğraftan para kazanıyorsan. Ben Hama, Meike ve Phottix'e kesin güvenirim.

Meike, Phottix, Zeikos, Opteka, Hama fena değil.

Gökhan, o adamlar hepsini yapıyor. Teknik de anlatıyor inceleme de yapıyor. Hem arada ben de inceleme yapıyorum elime alet geçtikçe Tesis yok sponsor yok ondan inceleme sayısı az doğal olarak

Gök Zaten bu yÜzden gerek kalmaz dedim ya Canon'un WiFi sisteminin en gÜzel özelliği router'a gerek duymaması. Yani sahadayken bile makine ile telefonun doğrudan haberleşiyor ve ekrandan herşeyi görÜyorsun. Diğer bazı markaların WiFi fonksiyonu router gerektiriyor, yani makine önce ağa bağlanıyor sonra telefonuna bağlanıyor. 6D'yi denerken IPad'de kullanmıştım. Yalnız ben kullanırken çektiğin fotoğrafa yaklaşamıyordun. O da olsaydı IPad'in bÜyÜk ekranında manuel odaklama (mesela makroda) mÜthiş olurdu.

Evet haklısın. Yani sola doğru açılmıyor ama LCD'nin kendi sola dönüyor. Gene de sola doğru açılmasını isterdim. İnsan istekleri sonsuz Aslında ayrılabilen LCD üzerinde çalışanlar da vardı. Şimd telefonlarla iletişim kuran aletler var, belki ayrılabilen LCD gereksizdir.

İlk defa görüyorum.. İlginçmiş. Bir daha olursa yukarıdan iki vur, eski TVlerdeki gibi

Bence 18-55mm'den sonra 105mm VR makro al 16-85 ya da 17-55 almak yerine. 18-55mm optik olarak bayağı iyi.

Makro çekerken ya da üçayak üzerinde garip pozisyonlarda hassas odak yaparken hareketli ekran müthiş bir kolaylık. En ideali hem yukarı hem yana açılması ama henüz öyle bir ekran icat edilmedi Ya yukarı-aşağı ya da sola açılıyorlar. Hala Olympus E-3 kullanan bir Norveçliyle tanıştım. Makine harap haldeydi. Düşürmüş, çarpmış, çamurda sürünmüş (Norveç'in kuzeyinde ayı-geyik-kuş falan çekiyor). Ekranının üzeirnde koruma plastiği vardı ve sapasağlam duruyordu alet. Sadece koruma plastiği çizilmişti. E-5'ten sonrakini bekliyormuş yenilemek için.

Türkçe içerikli sitelerin olması iyi birşey. Artık insanlar kitap almıyor, hemen Google'a sarılıyor. Fotoğrafla ilgili Türkçe internet sitesi sayısı az ve içerik zayıf olduğu için mecburen forumlara yöneliyorlar, asıl tehlike de zaten forumlarda - Meraba, 1000 TL param var DSLR almak istiyorum ne alıyım? - 5DMarkII al süper bokehi varmış hem de video çekersin. Komik ama gördüğüm bir diyalog. Bascek bu konuda öncü sitelerden bence. Yalçın Aydın sayesinde fotoğraf "farkındalığı" oldu biraz. Güzel yazıları var Yalçın'ın. Dili basit, hem giriş hem orta seviyede. Keşke devam edebilseydi. Fotokritik'i severdim mesela. Mehmet Hoca'yı oradan da hatırlıyorum. Aklı başında birsürü insan vardı, sonradan o oldu bu oldu derken forum saçmalaştı, ve zaten galiba satıldı ve iyice beter oldu. Türkiye'de fotoğrafçılık hala emekleme döneminde olduğu için biraz diyafram-ISO bilen adam ders verebiliyor. Tahir için demiyorum, genel anlamda söyledim. Tahir'in yazıları birkaç sene önceye göre daha iyi sanki. İlk başlarda "inceleme" adı altında makinenin özelliklerini veriyordu sadece, şimdi daha pratik şeyler de yazıyor (örneğin T-shirt kombinleri ). Bu işe gönül vermişsen, internet siten varsa ve birşeyler yazıyorsan, önce "diğerleri" ne yazmış onu görmen lazım. luminous-landscape, imaging-resource, dpnow, Thom Hogan, belki Ken Rockwell, Ming Thein, Bob Atkins vs.. gibi tanınmış insanların ve sitelerin yazılarını derinlemesine okuyup "bu adamlar neden bahsediyor böyle" diye düşünmeden yazmaya başlarsan olmaz. DPReview Amazon'dan sonra popüler tarafta kalıyor ama onların yazıları bile belli bir kalitenin üzerinde. Amateur Photographer'da arada çok ciddi incelemeler çıkıyor, özellikle objektifleri inceleyen amca (şimdi adını hatırlayamadım) mükemmel. Geçen seneye kadar yazıyordu, şimdi hala yazıyor mu bilemiyorum. Böyle adamları okudukça kendi kendime "cahillik zor iş" diyorum

Nikon bu konuda saçmalıyor zaten. Aslında Canon da öyle. Olympus yıllardır en üst seviye DSLR serilerinde hareketli ekran kullandı, Sony de artık kullanıyor. Neden üst seviye aletlerde hareketli ekran olmasın? Kullanmak istemeyen açmaz kullanmaz zaten. 1D/D4'e koyma ama D800/5DMarkIII seviyesine koymak lazım bence. Sen D5200'e hareketli ekran koy, D7100'e koyma.

D7100'ün rakibi sağlam geldi bence. Daha iyi ya da kötü demiyorum ama 60D'nin bu sınıfta D7100'e karşı hiç şansı yoktu.

24-120mm'nin 3,5-5,6 versiyonunun 800TL civarı eder daha da fazla etmez.

Nikon'un ikinci eli 2200TL mi hakkaten? Vay anam vay. Ama dediğim gibi, sebebi daha yeni bir objektif olması. Sıfır fiyatları yakın olsa bile eski objektiflerin ikinci el fiyatları daha bir oturmuş oluyor. 5-6 senelik objektifi ucuza satmak daha kolay.

O Nikon yeni çıktığından galiba. 24-105mm daha eski. 1000-1400TL olanlar ikinci el olmasın?

Canon 24-105mm f4 L IS'in Nikon karşılığı Nikon 24-120mm F4 AF-S VR (ismi her neyse). Canon'un iyi bir kopyasını bulursanız Nikon'a göre biraz daha iyi bence, ve mekanik olarak da daha sağlam ama Nikon da çok iyi bir objektif ve kalite kontrolü daha iyi. Canon 24-105'te müzmin bir iç bağlantı sorunu var. Bazı objektifler 2 yılda bozuluyor ve içindeki bir kabloyu değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Zoom yaptıkça bu kablo oynuyor, bu yüzden bozulması kolay. Bazı 24-105lerse ilk üretildiğinden beri sorunsuz. Ayrıca gene bazı 24-105lerin optiğinde merkez kayıklığı var, bu yüzden odağı yapsa bile hafif bir bulanıklık ya da çift imaj sorunu olabiliyor. Bunlar hep kalite kontrolle ilgili dertler, yoksa sorunsuz bir 24-105 Nikon 24-120 f4'ten daha iyi.

Hepsi cici. Hepsinin yeri ayrı Mehmet Hocam APSC+telefoto o kadar önemli ki, kardeşimin düğününde NEX-5N + 18-55'i kuzenime verdim ben sadece OM-D + 75mm f1.8 kullandım (düğün fotoğrafçısı elbette vardı ama arkadaş davetlileri çekip hemen basıp satma peşindeydi). İnanıyorum ki bu kit ile, sülalemiz tarihinde en güzel düğün fotoğraflarını çektim İmza sırasında, pasta kesilirken, dans sırasında ve göbek atarken (sonuçta Türk düğünü ) 150mm ile uzaktan çekebilmek büyük rahatlık. Araya girenlere rağmen uzaktan çektiğim için damat ve kardeşimin çekerken haberleri olmadı ve müthiş doğal pozlar yakaladım. Gönül isterdi ki D800 ya da 5DMarkIII'le gideyim ama o zaman da "fotoğrafçı evladım bizi de çek" diyenler olacaktı ve elimde 70-200mm aletle salonda gezmek belime zarar. APSC ölmedi. Diren APSC Ama Gökhan'ın derdini de anlıyorum.

Ben OS'siz ilk versiyonunu kullanmıştım. Müthiş bir makro objektifti. Satıp 180mm'sini aldım, sırf daha fazla erişim için. Sigma 180mm'nin üretimini durdurup f2.8 OS çıkararak hata etti bence. Eski 180mm f3.5 objektif çok uygun fiyatlı ve hafifti. Şimdiki versiyon f2.8 ve OS yüzünden dev gibi ve ağır oldu, ayrıca çok pahalı. Bu arada body değil gövde olacak

Her objektifin üzerinde yazan diyafram değeri "sadece sonsuza odaklandığında" geçerli olan teorik değerdir. Odaklanan mesafe azaldıkça bu değer artar (yani f değeri artar). Makro haricindeki objektiflerde bu artış belirgin olmadığı için dikkat edilmez, ama makro objektiflerde odaklanan mesafe çok az olduğu için ışık kaybı 2 durağa kadar çıkar. Nikon gövdeler bu değeri doğru olarak gösterir, Canon gövdeler göstermez.

bizim body'lerde Bodylerde talim var, bahriyeli yarim var Ne zaman ki "body" yerine "gövde" demeyi öğrenecez, o zaman ilerleme olacak. Flash'lar, tripod'lar, head'ler... Bunun bir adım sonrası carlar, buslar, president, babyler, weddingler. "Olmaz" demeyin, 5 sene önce kim "body" diyordu?

Tüm fotoğraflar SB700 ile düzelebilir. Gündüz bile olsa gölgeler ve ters ışık pozlamayı yanıltacak. D90'da matrix ölçüm de kurtarmaz. D7000 ve daha yeni Nikonlar'da alet yüzleri tanıyarak pozlamayı ona göre yapıyor ama daha öncekilerde (D90 gibi) tüm sahneyi ölçüyor, pozlamayı ona göre yapıyor. İlk sahnede ters ışık olduğundan yüz karanlık çıkmış. Mesafe yakın galiba, tepe flaşı bile kurtarırdı. 2. fotoğrafta kızın başörtüsü gölge etmiş, yüzde yanaklarının alt kısmı gölgede kalmış ve erkeğin de sol gözü gölgede kalmış, gene SB700 bunu azaltırdı. Bu haliyle olmaz mı? Olur tabi. Aslında ben daha çok poza takıldım 3. sahnede gene ters ışık derdi var. Sol-üst taraftaki aydınlık kısım makineyi şaşırtmış. SB700 bunu siz hiç dokunmadan çözerdi. Hatta belki tepe flaşıyla bile bir miktar hallolurdu. Bu tip gelin-damat fotoğrafı çekenler en az bir tepe flaşı kullanır. Buna ikinci-üçüncü flaş, yansıtıcı vs.. gibi ekler yapılıyor ki bu tip ışık sorunları çözülsün. Dediğim gibi, sizin ilacınız en az SB700 ya da Metz.