Murat Unal

Hayırlı olsun.

ISO, enstantane, lens vs boş işlermiş, DSLR'de işin püf noktası fokuslamaymış. :)

Benim huyum, aklımın yettiği, gözümün gördüğü konularda eleştiriyi pek eksik etmem. Eğer firmalar müşteriyi kazanıp da parayı o şekilde kazanmak istiyorlarsa, bunu olumlu eleştiri olarak alsınlar ve faydalansınlar diye düşünürüm. Zira hem her şeye rağmen Nikon alan, hem de eksiğini gösteren bir müşterinin kıymetli olması gerekir. Analog makineden sonra uzun süre fotoğraf merakıma ara vermiştim. önce Nex-6 aynasız ile başladım. Sonra FF için D610 aldım. Sony'de eleştirebildiğim tek şey, dünya piyasalarında satılan tüm parça ve donanımlarının buradaki resmi Sony distribütörleri tarafından satılmadığıydı. 6D almayı çok düşündüm, zira ISO başarısı ve menülerin kullanım kolaylığı D600/610 ile karşılaştırılmaz bile. Hafif ve küçük. WiFİ'si ise çok güzel bir kolaylık. Ama ben sadece fotoğraf çekmek istemiyorum, teknolojik fleksibilite ve post processing benim için çok önemliydi, o yüzden Nikon aldım. Eğer Canon post processing'de Nikon'a yakın olsaydı, hiç düşünmeden Canon alırdım. Nikon aldıktan sonra doğal olarak Sony'deki satış sonrası desteği ile Nikon'un durumunu karşılaştırdım ve şaşırarak Nikon'a aşağıdaki maili attım: Sn. Karfo Karacasulu Müşteri Hizmetleri "http://www.nikon.com.tr/tr_TR/" adresindeki Nikon Türkiye sitesinin tarafınızdan idame ettirilip ettirilmediğini bilmemekteyim; ancak yeni ürün kaydı yapılamamakta; en alt soldaki iletişim linki de çalışmamakta, " Error 500" hatası vermektedir. Bu yüzden maili size gönderiyorum. Aldığım ürünü kayıt ettirmem gerekip gerekmediğini öğrenemedim. Ayrıca satış sonrası hizmetlerini göremedim. Bunlar hakkında bilgi ve başvuru adresi rica etrmakteyim. Ayrıca eğer site tarafınızdan idame ettiriliyorsa yakındığım durumun düzeltilmesi, değilse ayrıca bu hizmetin nereden sağlanabileceği hakkında bilgi verilmesini rica ederim. İyi çalışmalar dileklerimle. Cevap olarak ürün kaydına gerek olmadığı ve satış sonrası hizmetlerle ilgili "info@karacasulu"dan bilgi alabileceğimi yazmışlar. Dediğim gibi, bu tür pozitif eleştiriler, müşteri desteği ile yerleşmek isteyen firmalar için oldukça önemli olmalı. Benim ise bunların yanında ne etkinlikten, ne tanıtımdan ne de eğitimden haberim olmadı. Sensör temizliğinin belirli sayıda yapıldığını sağda solda okudum ama "aldığımda verdiğimden daha kirliydi" diye şikayetler de okudum. Doğru değilse, kabahatin çoğu, belki de sahayı spekulasyona bırakan distrübütördedir. Yani satış sonrası desteği var mı ya da nedir bilmiyorum. Tabii profesyonel ve veya bu işin içinde olan kesimin daha çok haberi oluyordur ama asıl müşteri omurgası, bizim gibi amatörler. Bizi atladıkları anda, pazarı kaybederler.

Sony de focus peaking ile bu durum cok net sekilde anlasilabiliyor. Aslinda Nikon da yazilim ile live view ekraninda bunu yaoabilirfi.

Satis rakamlari nasildi acaba. Ben Nikon almadan once cok arastirmistim. Dunya piyasalarinda da Canon'un satis sonrasi desteginden memnuniyet cok yuksekti. Eger piyasa kaybi yasadilarsa, boyle bir politika gelistirmis olabilirler mi?

O zaman çektikleri güzel fotoğrafları, isimsiz ve uyarısız olarak internette yayabildiği kadar yayıp, sonra da birilerinin kullanmasını beklemek gibi bir gelir kazanma çeşidi de çıkmış olabilir.

Ben de arada copyright ile ilgili bir şey sorabilir miyim? Buraya önizlemesini aktaramadım. Şu linkteki fotoğrafımdaki sadece ay imajı bana ait değil, onu google görsel arama ile buldum, copyright kaydı olmayan bir yerden kopyalayarak, photoshop ile kendi fotoğrafımın üzerine monte ettim. Bu belli olsun diye de açıklamaına "fantastik" (gerçek olmayan, hayali) kelimesi ekledim. (Umarım doğru bir süreç izlemişimdir) Bu tür fotoğrafların copyright'ı ve herhangi bir sergi, vs'de fotoğrafı çeken kişiye ait olup olmadığı nasıl değerlendiriliyor?

İlginiz için çok teşekkürler, bugün de bu şekilde deneyeceğim. Fotoğraflardaki netlik noktaları modelin üzerinde olduğu için doğru şekilde yaptığımı sanmıştım. Not: Evet, o en uslu anları idi.

İlginiz için teşekkürler. Nex'den sonra bu makineyi kullanmak, uçak kullanmak gibi. Makine AF-A'da, lens üzerindeki AF da açık; netleme auto-area AF'de idi. Netleme seçici kilidi de açık idi. Şimdi netlemeyi AF-A'da bırakıp, alan modunu 39 noktaya aldım. seçici kilidi kapattım. Yarın yine deneyeceğim.

Bugün 20-30 foto çektim. Az bir kısmında fokus istediğim gibi, ama onlarda bile mükemmel değil. Nerede hata yapıyorum anlamadım...Focus pointler doğru yerde gibi duruyor, ama netleme birinde önde, diğerinde arkada olmuş...yorum yapabilir misiniz lütfen? Şimdiden teşekkürler.

Gökhan hocam, benim iletim yanlış anlaşıldı sanırım. Cabir bey için değil, genel ücretli paylaşım siteleri mantığı için ve bu sitelerin linklerinin sürekli internette dağıtımda neden kolayca bulunduğuna dikkat çekmek için söylemiştim. Bu yüklemeyi Cabir bey'in yaptığını kast etmemiş, hatta foruma sunmak üzere ticari olmayan bir siteye yüklemenin riskinden ve bunu talep etmeye pek hakkımız olmadığından da bahsetmek istemiştim. Yine dediğim gibi, alıntı olduğunu ve duyurma amacı oladuğunu söylemek, bu tür ikilemlerin ortaya çıkmasını başından önleyecektir. Selamlar.

Ben de teşekkür ediyorum. Sanırım Zülfü bey'in söylemek istediği daha farklı. Bu fotoğraf eğitim setleri, e-bookları, videoları, vs, kısa bir internet araması ile, linkini verdiğiniz ücretli serverler üzerinde çok sayıda bulunabiliyor. Yine bildiğiniz gibi bu tür serverlerin epey bir kısmındaki ücret çift yönlü çalışır. Yani ücretli indiren başına, yükleyen belirli bir komisyon alır. Büyük dosyaları da ücretsiz indirmeye pratikte olanak yoktur, zira ya bazı serverler buna izin vermez ya da böyle bir gün, vs süren bir indirme işleminde mutlaka kesinti olur. Yani bu tür forumlarda, amaç yardımlaşma ve paylaşım ise, bu ticari paylaşım siteleri dışında bir yol ile paylaşılmalı. Ama bunun diğer tarafı da var tabii, bu sefer de işin içine copyright'lar giriyor. Bu da farklı ve hatta ciddi bir risk. Bu yüzden kimseye bu konuda talepte bulunmaya da pek hakkımız yok. Bu ikilemin çözümü sanırım en iyi şekilde, bu tür linklerin rastlanılan bir başka forum, vs den alıntı olduğunu, ve meraklasına duyurma amacı güttüğünü söylemek olur. Yeniden elinize sağlık.

Teşekkürler bilgi için. Görüntüde titreşim olmamasını nasıl sağlamışlar acaba. Uzak mesafede hiç oynama olmamış.

Amatör sorusu sorayım; makine sabit mi değil mi anlamadım; yakın mesafelerin kadraja girme oranı değişiyor, ama uzak mesafelerin kadraj içindeki yeri sabit kalıyor. Bunu ek yazılımla mı yapıyorlar, yoksa bir tür kızak mı kullanıyorlar? Ama kızak olsa uzak mesafenin en azından hafif de olsa titreşmesi gerekir.

Orçun bey, Rusları pek tanımıyorum, benimki çok yüzeyel gözlemler. Resmi politika konusunda haklısınızdır. O zaman şöyle diyelim, bu farklı mizah anlayışları zaten mevcuttu ama pek ifade edemiyorlardı sanırım. Zaten Demirperde'nin yıkılması da resmi politika sonucu oldu. Bir halk devrimi değildi. Bizim meşhur "memlekete komünizm lazım olursa, biz getiririz" düşüncesinin doğu bloku eşdeğerinin icraati gerçekleşti yani. O yüzden toplumsal anlayışı öncesi ve sonrası olarak çok kesin sınırlarla ayırmanın doğru olmayabileceğini düşünüyorum. Ancak uzun zaman içinde değişecektir. Sanatta her şey olabilir, ama bir tek tutuculuk olmaz. Bunu ahlaki yönden söylemiyorum. Sanatı kalıp içine koyamazsınız. Bir kalıp içine koyduğunuz an, daha önce söylediğim gibi sanat sanatlıktan çıkar, en fazla zanaat olur; icra eden de sanatçı değil, bir tür teknik eleman haline gelir. O yüzden zaten içinden çıkamamamız gerekiyor. Doğru yerdeyiz.

Ramiz bey, bunu belgesel fotoğrafçılığı için söylendiğini yazmış, ben de sizin gibi tamamen katılıyorum. Ancak belgesel dışına çıkıldığı an, bu argüman geçerliliğini yitiriyor; zira - eğer diğer sanat dallarına analoji yaparsak - örneğin o takdirde, klasik resim dışındaki akımları, örneğin kübizmi, empresyonizmi, vs resim sanatına dahil etmemeiz gerekir. İşte ben de onu diyorum; eğer arkasında belirli bir düşünce, belirli bir felsefe varsa, bu kişinin bakış açısıdır, artık dışarıdan kimsenin "bu sanat değil, ya da fotoğraf değil, plastik sanat" dememesi gerekir. Hatta o zaman çoğu durmda iyi fotoğraf=iyi lens=çok para kısmı bile, bu argümanı sınırlayan bir gerçeklik olacaktır. Yine söylediğim gibi, arkasında bir felsefesi olmayan üretimler artık ticari faaliyettir ki, onu serbest piyasa kuralları üzerinden tartışmamız gerekir, sanat kavramları içinde değil. Yalnız aklıma takılan birşey var. Artık serbest piyasa kurallarına göre oynanıyor diyorum ama, Rusların mizah anlayışı bize göre daha farklı. SSCB yıkılmadan önce aktif olsaydı da, bu fotoğrafçının uslübünü değiştirmiş olacağını sanmıyorum. Bu şundan aklıma geldi, bizim bildiğimiz "Kızıl Ordu", sert, tavizsiz hatta acımasız bir güruhtu. Ancak zamanında korosunun birçok absürt derecede karikatürize edilmiş gösterilerini de izleyip çok şaşırmıştım. Ayrıca bu absürtlüğü de çok ciddi yapıyorlardı.

Tabii bu tartışmayı yaparken, bu fotoğrafçının yaptığının ne olduğundan önce "fotoğraf nedir"den başlamak gerek; Eğer üzerinde yazılım müdahalesi olmayana fotoğraf diyorsak, bence DSLR ile çekilmiş hiç bir "fotoğraf"a fotoğraf dememek gerek. Bunu yapmıyorsak, en azından, photoshop'un yaptığı fonksiyonların bir kısmının yazılımına dahil edilmiş olduğu makinalar (ki artık böyle olmayan makine var mı?) ile çekilmiş fotoğraflara fotoğraf dememek gerek. Keza filtre takılmış, hatta üç ayakla çekilmiş fotoğraflar ne olacak? Peki o zaman fotoğraf teknisyeni ile fotoğraf sanatçısı arasında fark ne olacak? "Sanatçı, kompozisyon bilen teknisyendir" mi diyeceğiz? Fotoğrafçılık için, resmin içinde müdahale ya vardır ya yoktur. Bunu belirli bir yüzdeye kadar kısıtlayamayız. Bana göre müdahalenin %1'i ile %99'u arasında fark yoktur. Daha önce de dediğim gibi, yaptığınız işin bir felsefesi varsa, siz adına ne derseniz o olur. Ama belki farklı kollarını çıkartabilirsiniz. örneğin müziğin unplugged'i gibi; fotoğrafın da sadece ışıkla ve mekanikle çekilmiş bir alt türü isimlendirilebilir. Bu tabii ki gerçek beceriyi çok iyi yansıtır, ama diğer türünü fotoğrafçılık olmaktan pek çıkartmaz gibi geliyor. Selamlar.

Fiyatını ikinci plana atarsak; şu üçünün bir arada bulunduğu bir tripod var mı? Kapanınca 40cm veya daha küçük, monopod olarak da kullanılabilmesi, ördek hareketi yapabilmesi. tabii ek olarak tercihan 1.5 kg civarı olması??

Bana göre bir ürünün sanatsal olup olmadığını belirleyen unsur, arkasında bir felsefesinin bulunmasıdır. Bir şapkanın içine attıkları kelimeleri sırayla çekip, alt alta yazarak şiir oluşturan Dadaistlerden, sadece boş tuval sergileyen ressamlara kadar, konvansiyonel sanatın dışına çıkan çok sayıda sanatçı gördük. Hatta bu ekstrem örneklerin bile dışında, bir ressamımızın ergenliğinde kullandığı peçeteyi bile sergilediğini hatırlıyorum. Dediğim gibi, bütün bunların arkasında bir felsefe varsa, buna sanat dememiz gerekir. Yoksa bu iş ticarettir. Ticaret ise de, satış yolu için yorum yaparken, satan kadar, hatta belki de daha fazla, alanın bakış açısını ön plana koymamız gerek.

Eve donunce indirecegim. Simdiden tesekkurumu edeyim ama.

Sabrınız için teşekkÜrler, şimdi daha iyi anladım. Sizler için basit olan bazı noktaları yeniler bazen parmakla gösterilmeden anlayamıyor.

Ümit hocam, bilgi için teşekkÜrler, içine girdikçe daha iyi anlıyorum. Ben asıl sormak istediğimi anlatamadım; merak ettiğim neden AF-S modu var? Zaten AF-C hareketliyi de, hareketsizi de kapsıyorsa, bir ÜstÜnlÜğÜ olmadan ek bir ayar koymaya ne gerek var? Tek aklıma gelen bir noktaya odaklayıp sabitleyerek kamerayı başka yere doğrultmak oluyor ama AF-S olmadan buna olanak yok mu?

En yakın bu konuyu bulduğum için hortlatıyorum, konu kirliliği olmasın . çok temel olabilir, kusura bakmayın. AF-S'nin, AF-C'ye üstünlüğü nedir? Hareket ediyorsa etsin, etmiyorsa etmesin, ne olacak? Ama ayrıca AF-S modu koydularsa olasılıkla durağan çekimlerde belirgin üstünlükleri olmalı. Bu focus konusu, sanırım giriş seviyeleri için en kafa karıştırıcı konulardan biri.

Ben bir şey daha paylaşayım; burası benim 11 yıldır üye olduğum bir IT forumu. Bu sabah bir vesile ile gelen mesajın bir bölümü: Forum kurucusunu maalesef iki yıl önce kaybettik. Ancak orası bizim hem bilgi, hem de dostluk alışverişi yaptığımız bir ortam oldu. Belki de o alışkanlıkla, katıldığım her internet ortamına önce o gözle bakıyorum.

Elinize sağlık yeniden. Android için iki nokta dikkatimi çekti, birincisi tapatalktan açınca önce "sunucuya bağlanılıyor" diyor, sonra da "Foruma bağlanılamadı, sorun devam ederse lütfen forum yöneticiniz ile irtibata geçiniz" mesajı çıkıyor. Ama foruma bağlanmış oluyorum. İkincisi de mesaj gönderdiğimde altta imza çıkmıyor (ör: N7000 cihazımdan tapatalk ile gönderildi) Bunlar benim için herhangi bir sorun teşkil etmiyor, sadece geri bildirim için yazdım. Teşekkürler.