Sebahattin Demir

Şenol bey, Evet işte budur. Böyle ışık olsaydı, uçaklara bu kadar yakın olsaydım, yukarıda belirttiğim ayarları hiç değiştirmeden muhtemelen benzer kareleri sizinle paylaşırdım. Teşekkür ederim. Saygılar.

Doğan bey, Uçak bana en yakın zamandaki 2x ile çektiğim fotoyu gördünüz, dolayısıyla uçağa en yakın bu mesafedeydim. Tripod üzerinde kullanıyordum, dolayısıyla VR OFF olmalıydı. Yüksek ISO Gürültü Azaltma'nın ON olmasının netlemeye bir etkisinin olduğunu sanmam, olsa olsa fotoğrafın yazma hızı ve kalitesini etkileyecektir. AF-S denedim. Ancak obje yani uçak o kadar hızlı ki, mümkün değil net alamıyorsunuz. Sanırım NEF demek istediniz, zaten tüm fotoları RAW çektim. Saygılar.

Doğan bey kamera bilgileri aşağıdaki gibiydi: Device: Nikon D800 Lens: VR 70-200mm f/2.8G Focal Length: 400mm Focus Mode: AF-C AF-Area Mode: 3D-tracking VR: OFF AF Fine Tune: OFF Aperture: f/5.6 Shutter Speed: 1/800s Exposure Mode: Shutter Priority Exposure Comp.: 0EV Metering: Spot ISO Sensitivity: Auto(ISO 280) White Balance: Auto1, 0, 0 Color Space: sRGB High ISO NR: ON (Normal) Long Exposure NR: OFF Active D-Lighting: OFF

İşte tam da bu yüzden D4x'i hayal ediyorum. D4 özelliklerinde en fazla 24 Megapiksel civarı çözünürlükte bir gövdeyi umutla bekliyorum

Videoyu izledim. Uçak bu denli yakınımdan geçiyor olsaydı ve hava açık, güneş tepeden değil de yanal olarak arkamdan gelmiş olsaydı, yani ışık güzel olsaydı, Hasselblad ve 30.000 W paraflaş olmasına gerek yok, D800 makinem ve yukarıda açıkladığım ekipman ile bu kareleri yakalayabileceğime inanıyorum. Evet ışık bu denli mükemmel olmazdı. D800'ü bu kadar ezmeyelim derim yine de. çok yakın bir dostumun Hasselblad Hd40 makinesi var. O makineyle birçok çekim gerçekleştirdim. O makineyle D800'ün ulaştığı hızlarda fotoğraf çekemezsiniz. Zaten Hassel bu tip işler için uygun değildir. Yuri burada fantaziye kaçmış. Yapılabileceğini göstermek istemiş. Yardımlarınız için teşekkür ederim.

Doğan bey, Bu türden bir deneyiminiz oldu mu? Siz olsaydınız hangi ayarlarda çekerdiniz? Saygılar.

Değerli üstadlar, Bahsedeceğim soru (ya da problem) için öncelikle sitemizde bir araştırma yaptım. Benim sorumun tam karşılığı bir konu başlığı bulamadım, belki vardır ben bulamadım. Bu yüzden yeni bir başlık açma yolunu seçtim. 2 gün önce Manisa Mesir Şenlikleri kapsamında düzenlenen bir hava gösterisini fotoğraflamak için çekim planı yaptım. Bir savaş uçağı Manisa semalarında solo gösteri yapacaktı. Böyle bir burum benim için çok yeniydi, şimdiye kadar böyle bir çekim deneyimim olmamıştı. Gösteri için akşam üzeri 19:00-20:00 saatleri planlanmıştı. Manisa'yı yüksekten gören bir tepeye konuşlandım. Hava çok bulutlu ve neredeyse karanlık gibiydi. D800 gövdeme 70-200mm f/2.8 lensimi taktım, VR kapalı duruma getirdim. Tripoduma taktım ve tripod kafasını serbest oynatabileceğim şekilde gevşettim. Bir savaş uçağının neredeyse 1000km/saat hızda uçabileceğini varsayarak ayarlarımı aşağıdaki gibi yaptım: Mod : Entantane öncelikli (S) Enstantane : 1/800sn Diyafram : f/2.8 Odak modu : AF-C AF Alan Modu : 3D-tracking AF-C öncelikli seçimi : Bırak (Release) - Anı kaçırmamak için bu şekilde ayarladım. ölçümleme : Spot (Tek nokta) ISO : 100 Netlemeyi AF-ON tuşuna atadım, böylece deklanşore her bastığımda makinemin tekrar netleme yapıp zaman kaybetmesini engelledim. Bu ayarlarla bir deneme çekimi yaptım. çok karanlık çıktı. Perde hızını düşürmek istemiyordum, dolayısıyla işim ISO'ya kalmıştı. "ISO Duyarlılığı Kontrol" kısmında "Otomatik ISO duyarlılığı" : Açık duruma getirdim. "Maksimum duyarlılık : 3200 yaptım. Böylece makinem yukarıdaki pozlama değerlerime en uygun ISO'yu 100-3200 arasında kendi ayarlayacaktı. Deklanşör modunu "Ch" Sürekli Yüksek Hız moduna aldım. Gösteri saat 19:45'te başladı. Hava neredeyse kararmak üzereydi. Uçağımız çok uzaklardan dumanlar saçarak ve çok büyük bir gürültü kopararak gelmeye başladı. Fakat bize en yakın mesafede lens odak uzaklığım 200mm'de bile vizörde küçücük kalmıştı. Uçağı vizördeki karenin içinde tutmayı başarabiliyordum ama netleme karesi sürekli yer değiştirmesine rağmen çok az bir yüzdeyle uçağı hizalayabiliyordu. Bu sırada elim deklanşöre basılı halde makinem seri halde fotoğraflar çekiyordu. İlk sorti tamamlandı, uçak bizden uzaklaştı, tepelere tırmanıp gözden kayboldu. Hemen aceleyle yanımda bulunan 2xTelekonvertörümü taktım, maksimum odak uzaklığım 400mm olmuştu ama minumum diyafram f/5.6 olmuştu. Telekonvertör bana 2 stop kaybettirmişti, bu normaldi, zaten bekliyordum. Dolayısıyla Otomatik ISO 640'ı buldu. Bu setup sayesinde uçağı biraz daha görünür kılmıştım, ama netleme problemim, daha doğrusu uçağı netleme karesi içerisinde tutamama problemim hala devam ediyordu. Gösteri en fazla 10dk sürdü. Bu süre içinde toplam 375 kare çekmiştim. En net çekebildiğim karelerden birini aşağıda paylaşıyorum. Bu kare fotoğrafın ham hali. Aşağıdaki ise kroplanmış halidir. çok değerli üstadlarımızdan bu senaryo içerisinde yaptığım hataları ve eğer varsa doğruları benimle paylaşmanızı diliyorum. Yanlışlar konusunda doğru yolları da önermenizi önemle rica ediyorum. İlgileriniz ve yardımlarınız için peşin teşekkürlerimle. Saygılar.

Muhammed bey, Geçen yaz ben de sizin yaşadığınız leylek örneğini neredeyse birebir yaşadım. Ama sizin kadar şanssız değildim. Benim makinemde de Nikkor 105mm f/2.8 Macro lens takılıydı ve aşağıdaki gibi bir fotoğrafı çekebilme şansım oldu. Bundan ilham alıp çantamdaki 70-200mm lensimi taktım, aynı kareden bir daha yakalayamadım. Bu iş birazcık ta şans işi. Saygılar.

Süper açıklamalar, teşekkürler. Mühendisçe bir birikim olduğu çok net. Tır benzetmesi de ayrı bir yanı. Yüreğime su serptiniz. Bundan sonrası artık bizlerin kararı: Ferrari pilotu mu, Tır soförü mü olacağız? Ya ehliyetimize göre araç alacağız, ya da aracımıza göre ehliyet. önce neyi, ne hızda, hangi koşullarda taşımamızın bizi mutlu kılacağına karar vereceğiz. Saygılar.

Sanirim bir şeyi net tanımlayamamışım. Haklısınız ışık yoksa fotoğraf olmaz. Benim bahsettiğim durumda ışık yok değil, var da makinemin bana verdiği enstantane benim çekebileceğim sınırların altında. Yoksa normalde sizlerin rahatlıkla 1/60 larda temiz fotoğraf alabileceğiniz bir ortam sözkonusu. Bana en az 1/125 lazım. O nedenle diyaframı açıyorum. Sizlerin f/4 te çekebildiğiniz fotğrafı ben en az f/2.8 de çekmek zorundayım. Model hafif kıpırdasa, sonuç netsizlik. Saygılar.

Mehmet bey, Hiç denemedim ama sonucunu merak ettiğimden soruyorum: 50mm 1.4G lens bende de var. Ben de tıpkı Muhammet bey gibi sorunlar yaşıyorum. Tamam, elimiz titriyor. 1-1,5m mesafelerden 1.4 veya 2.8 diyafram değerlerinde portre çekmek istiyoruz. Diyafram çok açık, çünkü ortamda ışık yok, ISO'ya fazla yüklenmek istemiyoruz, 400 o da olmazsa 800 ISO, o kadar. Enstantane (benim için) en az 1/125 olmalı (malum elim titrek). Bu durumda bile genellikle istediğimiz fotoğraf çıkmıyor. Alan derinliğinin milimetreler seviyesinde olmasından dolayı, tripot olsa dahi modelin 1mm oynaması netliği bozacaktır, kabul. Sorum şu: Durağan bir objeyi değil de hareketli bir objeyi çekiyormuş gibi makinemizi AF-S değil de AF-C moduna alsak ve AF Alanı modunu 3D yapsak, AF-On fonksiyonunu yalnızca AF-ON tuşuna atasak (deklanşorden netlemeyi kaldırsak), makinemizin otomatik odaklama sistemi, 1m uzağımızda duran bir modelin odakladığımız gözünün bu mesafeden milimetrik yer değiştirmelerini takip edebilir mi? Makinemiz odaklama işlemini hızlı yapabilmesi için kontrasta ihtiyaç duyacak, dolayısıyla odaklama yapacağı bölgenin iyi ışık alması gerekiyor bunu biliyorum. Böyle bir deneyiminiz oldu mu? Saygılar.

Eminim çoğu kişi biliyordur, ben yine de indirme sorunu çekenler için hatırlatmak istedim; videonun tamamı youtube sitesinde bu adreste mevcut.

Burada kapsamlı bir Nikkor & Tamron 24-70mm f/2.8 kıyaslaması var. Ne denli objektif bir kıyaslama bilemiyorum. Faydalı bilgiler var içinde.

Burada kapsamlı bir Nikkor & Tamron 24-70mm f/2.8 kıyaslaması var. Ne denli objektif bir kıyaslama bilemiyorum. Faydalı bilgiler var içinde.

"Adam kullandığı makineden bi haber Atlas'a fotoğraf veriyor" aslında burada belirtilen fikirlerin tam bir özeti bence. Soru şu aslında: Kullandığınız makine ve ekipmanın her türlü teknik özelliğini bilmek mi, yoksa Atlas'ın beğenip kabul edeceği fotoğrafları çekmek mi isterdiniz? Orçun bey bu sorum size özel değil. Ne yapmak isteyeceğimiz ile alakalı. Her ikisini de yapabilmek elbette süper olurdu. Her birine ayrı ilgi duyanlar da olabilir. Benim belirtmek istediğim tam da buydu. Herkese bol ışıklı, iyi haftalar dilerim.

Ben sokakta yÜrÜrken boynunda kamera asılı birini gördÜğÜme tam böyle dÜşÜnmÜyorum. O kişinin bunu gerçekten profesyonel işi gereği mi, ciddi bir hobi gereği mi, ya da hava atmak için mi yaptığını tam nasıl anlayacağız? Her boynuna kemara asılı birini hava atan görgÜsÜz sınıfında mi değerlendireceğiz?. Sırf bu yÜzden çok istediğim halde makinemi her zaman yanımda taşıyamıyorum. Makinem yapısı gereği gövde olarak bÜyÜk, bir de gezi lensim 24-70mm ile daha da bÜyÜk görÜnÜyor. Sırf insanların bu tip dÜşÜnceleri için daha kÜçÜk ve belki de kompak bir gövde almak istemiyorum. Makinem yanımda olduğu zamanlarda mecburen omzuma asılı şekilde geziyorum. Askısında birçok yerinde kocaman puntolarla "Nikon D800" yazıyor. Yine bu yÜzden, insanlar hava attığımı sanmasınlar diye (!) askısının içini yani yazısız tarafını kullanıyorum. Geçen hafta sonu çeşme Alaçatı'daydık, makinem yine aynı şekilde omzumda asılı ve her zaman çekime hazır durumda bekliyordu. Sokak aralarında neşeli bir grup dikkatimi çekti. Yaşları 20-30 arasında olan, aralarında bazen ingilizce bazen (galiba) italyanca ve benim anlayamadığım bir dil konuşan, yaklaşık 15 kişilerdi ve her birinde değişik marka ve boyutlarda makineler mevcuttu. Dar Alaçatı sokaklarının birindeki bir yapının çok renkli ve ilginç kapısının önÜnde pozlar vererek birbirlerinin fotoğraflarını çekiyorlardı. İçlerinden bir tanesi çok dikkat çekiciydi. Yaklaşık 25 yaşlarında, elinde 24-105mm lens takılı ve tepe flaşı takılı Canon 5D Mark III vardı. Boynunda ise Mamia C22 asılıydı. Nasıl? İlk bakışta tam bir görgÜsÜz değil mi? Aralarından geçerken bendeki donanım da onların dikkatlerini çekmişti, karşılıklı gÜlÜmseyerek geçtik. Köşedeki, her zaman oturduğumuz, nefis çayı eşliğinde sakızlı kurabiyelerini tatmadan geçmediğimiz cafede eşimle otururken bahsettiğim grup ta aynı cafeye geldiler. Zaten çok kÜçÜk ve az oturma yeri olan cafe onlar sayesinde birden hareketlendi, neşelendi ve kalabalıklaştı. Az önce Mamia ile gördÜğÜm genç hemen yanıma oturdu. Koyu bir sohbete daldık. Mamia yı sordum, bakabilir miyim dedim. 1968 model olduğunu söyledi. Lensin Üzerinde "Sekor 80mm f/2.8" yazıyordu (cep telefonuma not almıştım). İlk kez böyle bir makineyi elimde tutuyordum. Makine babasından yadiyarmış, "gözÜm gibi bakıyorum" dedi. Sırt çantasından tabletini çıkardı ve Mamia ile çektiği fotoğrafları gösterdi albÜmÜnden. Muhteşem fotoğraflardı. Milano'da moda fotoğrafçısıymış. Gruptaki diğer gençler de değişik Ülkelerden (ağırlıklı olarak iskandinav) gelmişler, kÜçÜk bir TÜrkiye turu yapıyorlarmış. Makinemi sokakta taşırken benim yaşadığım stresi, mahalle baskısını onlarda hissetmedim. Galiba biz bu işi biraz gereksiz abartıyoruz. Hep içimde ukde olan fotoğraf çekme hobime biraz geç başlamış biri olarak söylÜyorum: Fotoğraf, ne amaçla yapıyor olursanız olun, gerçekten de hayata, insanlara, objelere, doğaya bakış açınızı kökÜnden değiştiriyor, rehabilite ediyor sizi. Renkler sizin için daha bir farklı oluyor, ışığın gizemini keşfediyorsunuz. Ben çok amatörÜm ve sanırım bu hep böyle kalacak. Uzun oldu, farkındayım. Bırakalım amacı ne olursa olsun, insanlar, gençler omuzlarında dahili flaşları açık fotoğraf makineleriyle gezsinler. Hatta hava atsınlar. Tek derdimiz bu olsun. Herkese iyi pazarlar.

Melih bey, "Nikon 14-24mm f/2.8G ED Lense ND filtre takılmadığı için" demişsiniz, aynı lensten bende de var ve Lee SW150 setimle birlikte ND filtrelerimi rahatlıkla kullanıyorum. Gerçi biraz pahalı bir set ama çözümü var. Siz de mutlaka araştırmış olmalısın ve biliyorsunuzdur belki. Ben yine de aşağıda linkini gönderiyorum. http://www.leefilter...ra/system-sw150 Kolay gelsin.

Mehmey bey, haklısınız Ertan hoca bu ortamda bir fenomen. Ama bunun yanında siz ve sizin gibi birkaç üstada da haksızlık etmeyelim. Gerçekten de dediğiniz gibi; tarafsız, objektif, bilmediğinde bilmiyorum diyebilen, sizler gibi ustalar sayesinde çok fazla şey öğrendim bu siteden. Hepinize teşekkürler.

Evet başladım. Aslında düzenlemeye karşı olmam bu uygulamaları tam anlamıyla bilmediğimden kaynaklanıyordu. Biraz kurcalayıp, faydalarını görünce fikrim de değişti .

Ramiz bey, Doğru söylüyorsunuz. Sizin açıklamanızdan sonra jeton düştü. çok basit bir soru olmuş aslında benimkisi. Elbette odak noktası (eğer ben elle değiştirmezsem) varsayılan olarak odağın tam ortası olacaktır. çünkü o noktada kilitlemiştim. Teşekkürler.

Her iki yazılım için odak noktasının görüntülenmesi konusunda şu forumda bir sorum vardı, yardımcı olan olursa çok memnun olurum.