İçeriğe git

Emin İpek

Üye
  • İçerik sayısı

    196
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Gün Kazandı

    26

Emin İpek kullanıcısının paylaşımları

  1. 180 TL'ye 64 GB SD kart almıştım, en büyük dosya boyutunda 1200 raw çekebiliyorum.
  2. Herkesin ortak kanısı raw çekim yapmanız. Üstelik hafıza kartını güncellemek gövde değiştirmekten çok daha ekonomik. Bir deneyin bence.
  3. Netliği bu şekilde çözersin de renkler ayrı konu. Beyaz ayarını sarı ışık seçtiğinde makine farklı algılama yapıyorsa ya otomatikte bırak ya da gri kart kullan diyeceğim ama flaş kullandığın zaman gri kartla yapacağın ayar da hatalı çıkabilir. Belki flaş ışığına göre beyaz ayarı seçmelisin. Ben hiç flaş kullanmıyorum, o nedenle deneyimim yok. Ama Sebahattin beyin beyaz ayarı ve flaşın beyaz ayarını etkileyip etkilemeyeceği konusunda söyleyecekleri vardır sanırım. O bu konuyu daha iyi biliyor.
  4. Benim önerim, diyafram öncelikli çekim yapmanız. f/4.5 tan daha kısık ayarları deneyin.
  5. Yusuf bey, 1- Raw çekerseniz, WB'yi sonradan da ayarlayabilirsiniz. 2- Zaman sorunu varsa, çünkü raw çekilmiş fotoğrafı bilgisayarda işlemeden kullanamazsınız, jpeg çekip hemen kullanmak zorundaysanız, o zaman gri kart kullanmayı deneyin! Çekim öncesi 5 dakikanızı ayırıp custom WB ayarını oluşturun! Sorun çözülür.
  6. Yusuf kardeşim, sonuç olarak, ilk başta da söylediğim ve diğer arkadaşların da teyit ettiği gibi, elindeki lensten randıman alamayışının en büyük nedeni diyaframı çok açman. Bu forumun sağ alt köşesinde Alan derinliği cetveli var http://www.nikonturk.com/alan-derinliği-cetveli/ Bu cetvel fikir verir. En çok kullandığın odak uzunluğu neyse yaz, makineni seç, çekim uzaklığı ve diyafram değerlerine göre alan derinliklerini karşılaştır. Muhtemelen f/8-f/11 arası bir değere karar vereceksin. Alternatif olarak almayı düşündüğün 24-70mm lens ise bence işine yaramaz. En geniş açıda bile o kadar insanı çerçeveye sığdıramazsın. Sonuçlardan bizi haberdar etmeyi unutma!
  7. Alan derinliği ile ilgili olarak fikir vermesi için...
  8. Çekimleri nasıl yaptığınızı da anlatırsanız daha fazla yardımcı olan çıkacaktır. Otomatik ayarda çekim yapıp kontrolü makineye bırakıyorsanız, sorun yaşamanız olası. Öyle bir durumda mevcut lensinizi kullanmaya devam edin, alan derinliği, pozlama ve raw çekim-işleme konularında kendinizi geliştirin derim.
  9. Lensleri araştırmanız gerek. Kullandığım deneyimlediğim lensler değil. Fiyat olarak da değerlendirmeniz gerek. Nikon bayağı pahalı, Tokina neredeyse beşte biri fiyatına ve performansı da çok kötü görünmüyor. Benim fikrim, 12-24mm hem içerde hem dışarda işinizi görür.
  10. Yine alan derinliği için mümkün olduğunca geriye gitmelisiniz. gerekirse sonradan fotoğrafı kırparsınız.
  11. Yusuf bey, benim nacizane tavsiyem, öncelikle alan derinligine ihtiyaciniz var, bunun icin genis aci lens ve kısık diyafram kullanmalısınız. 24-70mm lens bu acidan cok kullanisli olmaz. Zaten su an mevcut lensinizi de muhtemelen en geniş açıda kullanıyorsunuzdur bu mekanda ve ancak yeterli oluyordur ya da olmuyordur. Yeterli ışık yoksa, iso yu otomatiğe alın. Jpeg yerine raw cekin, sonradan ince ayar yapabilirsiniz. Netleme yaparken ortaya hedef alın ya da cok noktalı focus secin. Netleme kısmını bir sekilde halledersiniz ama bence geniş açı ve kısık diyafram önceliğiniz olmalı alan derinliği için. Umarım yardımcı olmuşumdur. Kolay gelsin!
  12. DX makinede 24-70mm iç mekan için açı olarak dar kalır bence. FX makinede bile yetmeyebilir. FF makinede 28mm kullanıyorum bazen yetmiyor. 24mm den hatta 20mm den aşağısı işinize yarar. Bütçenize göre aşağıdaki iki lensten birini tavsiye ederim. Nikon AF-S NIKKOR 14-24mm f/2.8G ED Tokina AT-X 12-24 AF PRO DX Nikon
  13. Emin İpek

    Srgb mi, adobe rgb mi?

    Sebahattin bey, raw dosyalari işlerken de herhalde Adobe RGB kullanıyorsunuz değil mi? Yoksa, kullanım amacına göre sRGB seçtiğiniz oluyor mu?
  14. Emin İpek

    Srgb mi, adobe rgb mi?

    ACR'de sRGB secilebiliyor, gozumden kacmis.
  15. Sayısal görüntü üretim sürecinde kullandığımız cihazların RGB uzaylarının birbirleriyle uyumlu olması, görüntü kalitesini belirleyen önemli unsurlardan birisidir. Örneğin, Photoshop veya benzeri bir görsel işleme yazılımı ile çalışılırken kullanmakta olduğumuz fotoğraf makinesindeki RGB uzayı ile yazılım renk tercihlerini belirlerken seçtiğimiz RGB uzayı aynı olmalıdır. Bunlar arasında farklılık olması durumunda, üretilen sayısal çalışmanın renk özelliklerinde sapmalar olabilecektir. Farklı markalar tarafından üretilen makinelerde genellikle sRGB ve Adobe RGB (1998) seçeneği her zaman bulunmaktadır. Photoshop içinde ise Adobe RGB (1998), sRGB, ColorMatch RGB, ProPhoto RGB ve ekran kalibrasyon cihazı kullanılıyorsa, bu kalibrasyon cihazının ürettiği RGB profili olmak üzere şarklı seçenekler mevcuttur. sRGB, çok sayıda amaca hizmet edebilen, bir çok görüntüleme ve baskı cihazının kendilerini eşleyebileceği standart bir uzaydır. Microsoft ve HP firmaları tarafından geliştirilmiş olan bu renk profili daha çok internet ve ekranlar için yaratılmıştır. Web tasarımı gibi, baskı gerektirmeyen ve ekranlar üzerinde görüntülenen görseller için hayli uygun olan bu uzay, matbaa baskısı için hiç uygun değildir. Çünkü sRGB gamında bir dosya CMYK gamına çevrildiğinde, %75 ile %85 arası renk kaybı yaşanmaktadır. Adobe RGB (1998), sRGB’ye göre daha zengin bir renk gamı içerir. Sonuçta baskı amacıyla CMYK’ya çevrilecek fotoğraflar için tavsiye edilen renk uzayıdır. Sadece internet ortamında paylaşılması düşünülen fotoğraflar için ise doğru uzay değildir. Fotoğrafların yalnızca internet ortamında kullanılması durumunda sRGB renk uzayı tercih edilmelidir. Ama, fotoğrafları sadece internet paylaşımı ve ekranda görüntüleme amacı ile çekiyor olsak da RAW çekim yapıyorsak, onları işlemek için açtığımız Adobe Camera Raw programında sadece Adobe profilleri ile baş başa kalmayacak mıyız? Siz makinenizde hangi renk uzayını seçiyorsunuz? Neden?
  16. Hüseyin bey, analogları ben de biliyorum. Türkiye'de de kullanıldı bir zamanlar. Ama bu dijital. Türkiye'de yok. İlginç geldi bana. Kim alır, niye alır? Bu devirde, cep telefonları ile bile fotoğraf çekmek mümkünken...
  17. Tilt & Shift lensler sadece perspektif düzeltir mi sanıyorsunuz? T-S lensler perspektif düzeltmekten çok daha fazlasını yapıyor. Lensler, bildiğiniz gibi, sensor üzerine dairesel bir görüntü alanı (image circle) düşürür. Bu görüntü alanının çapı, lensin odak uzunluğuna eşittir. Yani 50mm bir lens, 50mm çapında; 28mm bir lens, 28mm çapında bir görüntü alanı oluşturur. Bu görüntü alanı içinde kalan nesneler net ve doygundur. DX makinede sensörün köşegen uzunluğu yaklaşık 28m’ dir. Bu değerin üzerindeki lenslerle çekilen fotoğraflarda; sensör image circle içinde kalacağından, daha net, keskin, doygun görüntüler elde etmek olasıdır. DX ile birlikte 28mm altında kullanılacak lenslerde ise, image circle sensorun tamamını kaplamayacağından, dört köşede flulaşma, doygun olmayan renkler ve diyaframa bağlı olarak kararmalar olacaktır (vignetting). Kararmaların nispeten önüne geçmek için diyaframı iyice açmak gerekecektir, tabii mümkünse. Bu özellikten dolayı, geniş açı lenslerle fotoğraf çekerken özellikle 1/3 kuralını hiç umursamayın, konuyu tam ortaya alın! FX makinede ise sensorun köşegen uzunluğu yaklaşık 43mm’dir. Bu değerde bir lens yok, keşke olsaydı. Nikon firması yakın zamanda 43mm lens üzerinde çalıştıklarını duyurdu ama henüz sonuç çıkmadı. 43mm üzerinde en yakın değer 50mm. FX makineler için, fotoğrafın tamamını kaplayan nispeten net ve keskin fotoğraflar teorik olarak 50mm ve üzeri lenslerle mümkün. 50mm altındaki, örneğin 28mm bir lensin görüntü alanı, yukarıda görüldüğü üzere sensörün tamamını kaplamayacağından, fotoğrafın dört köşesinde ve iki yanında netlik ve doygunluk azalacak, vignetting denen kararmalar oluşacaktır. Lens seçiminde tercihler söz konusu. Tamamı net ve doygun fotoğraflar da isteyebilirsiniz, daha geniş açı da isteyebilirsiniz. Tele ile bina fotoğrafı çekemezsiniz. Çok geri gitmeniz gerekebilir :-) O zaman kenar köşe bozulmalarına katlanacak, fotoğrafınızı ona göre çekeceksiniz. T-S lenslere gelince… T-S lensler, Samyang 24mm T & S lens tanıtım videosunda da https://www.youtube.com/watch?v=gXTjPCpBkHo&t=448s anlatıldığı üzere, sağa sola ve aşağı yukarı oynamalara rağmen sensorun image circle içinde kalmasını sağlayacak bir image circle çapına sahip. Örneğin 17mm T-S lensin image circle çapı 17mm değil, daha fazla. Bu sayede, daha geniş açı olmasına rağmen, ayarları ile oynayarak her tarafı net ve doygun fotoğraflar elde edebiliyorsunuz. Diyaframın en açık halinde bile alan derinliğini arttırabiliyorsunuz. Normal lenslerle alan derinliğini kontrol ederken, önden arkaya kontrol söz konusu. Konunun önünü ve arkasını kontrol edebiliyorsunuz. Ama, Tilt and Shift lens sadece on ve arka planı bulanıklaştırmakla kalmıyor, bunu zaten normal lens te yapıyor, TS lens daha da ileri gidiyor. T-S lenslerle görüntünün sağını solunu, sadece sağını, sadece solunu, ya da çerçevenin herhangi bir/birkaç kösesini flu yapabiliyorsunuz. Linkini verdiğim videodan birkaç ekran görüntüsü aldım. Burada, tam merkezdeki CD net, etrafı dairesel bir şekilde bulanık. - - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Burada ise, sol taraftaki iki kaset bulanık. - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Burada ise, fotoğrafın orta kısmi net, sağı ve solu bulanık. Bunları normal lensle yapamazsınız. Normal lensle sadece konunun önünde ve arkasında kalan kısımları kontrol edebilirsiniz. Sağını, solunu, sol üstünü, sağ üstünü vs. kontrol edemezsiniz. Bunlar TS lensin marifetleri. T-S lensler perspektif düzeltmekten çok daha fazlasını yapıyor. Herhangi bir şekilde aklınıza T & S lens almak geldiyse ve “Sadece perspektif düzeltmek için lense para ayıramam. Perspektifi photoshop ve benzeri programlarla da düzeltirim” deyip vazgeçtiyseniz, bence bir daha düşünün! T & S lensler; manzara, panorama, ürün çekimi, yemek fotoğrafçılığı konularında da eşsiz. Nikon ve Canon markalar oldukça pahalı ama Samyang gibi seçenekler de var. Kaliteli bir Canon ya da Nikon lens fiyatına Samyang T & S lens almak mümkün. Herkese doğru lensle tatmin eden çekimler diliyorum.
      • 1
      • Harika
  18. Yüz yıldan fazla zamandır çevirdiğiniz filmlerle bizden para kazanıyorsunuz. Dünya durdukça da kazanacaksınız. Dua edin gözümüz kusurlu, yoksa filim endüstrisi belki de olmazdı. Film tarihinin başlangıcı, hareketi inandırıcı bir bicimde temsil edecek basit optik aletler ve oyuncaklardan karmaşık makinelere doğru gelişim sağlayan bir dizi teknolojik bulusun sonucudur. Fakat hem oyuncaklar hem de makineler insan gözünün bir tur kusuru olan “ağtabaka izlenimi ”ne bağlıydı. Ağtabakadaki kalecilik ya da görme ispari olarak da bilinen bu kusur Antik Mısır’dan bu yana bilinen fakat bilimsel olarak 1824’de İngiliz bilim adamı Peter Mark Roket tarafından tanımlanan karakteristik bir insan alisiydi. Buna göre bir nesne ya da görüntü göz önünde yok olduktan sonra, ağtabakada (retina) çok kısa bir sure, (saniyenin 1/20’si ila 1/50’si arasında) görüntüyü beyinde tutar. Bu olguyla ilgili en basit örnek isi söndürüldükten sonra isi duyusunun ağtabakada bir sure daha izleniminin sürmesidir. Böylece bir hareketin küçük anlardan oluşan parçalarını gösteren bir dizi resim art arda ve belli bir hızda gösterildiğinde hareketli görüntü yüzey üzerinde bir yanılsama olarak oluşur. Bu durumda birinci resmin görüntüsü ağtabaka üzerine geldiğinde beyin algılar ve bir sure tutar, hemen ardından ikinci resim algılanır ve bu resim beyinde tutulan ilk resmin üzerine gelerek çakışır ve ardından hareketin diğer parçalarını oluşturan resimler ayni şekilde pes pese beyinde çakışırlar. Böylece durağan resimlerden oluşan hareket bir yanılsama sonucu hareketliymiş gibi algılanır. Buna fi (pi) olgusu ya da stroboskopik hareket denir. Bu kusurdan yola çıkarak resimlerle hareketli görüntüler oluşturma cabaları 18. yüzyılın sonundan başlayarak 19. yüzyılın sonuna dek yani sinematografin keşfine kadar yapılan tüm kesiflerin dayanak noktası olmuştur.
  19. Bokeh ya da arka plan bulaniklastirma (sig alan derinligi), her ikisi de fotografcilarin guzel fotograflar cekmesine yardimci olur. Dusuk diyafram degeri kullaniminda, sig alan derinligi ile bokeh arasindaki fark cogu zaman gozden kacirilir ve birbirinin yerine kullanilir. Oysa ikisi arasinda fark vardir. Alan derinligi, fotografin net olan kismini ifade eder. Bazen fotografin tamaminin net cikmasini tercih ederken; bazen de bir kismina yogunlasmayi tercih eder, dusuk diyafram degeri kullanarak, ilgimiz disinda kalan yerlerin bulanik cikmasini saglariz. Buna sig alan derinligi ya da arka plan bulanikligi diyoruz. Asagidaki fotograflar buna ornektir. Bokeh ise, ayni teknikte, yaratilan bulanikligin estetik goruntu kazanmasidir. Bu da, net alan disinda kalan isigin, parlamalarin, yansimalarin yarattigi dairesel halkalarla olusur. Asagidaki fotograflar buna ornektir. Baska ornekler icin: https://www.apnphotographyschool.com...dreamy-effect/ Konu ile ilgili kaynak cok. Bir tane vereyim https://www.apnphotographyschool.com...tween-the-two/
  20. Emin İpek

    Lenslerin netleme mesafesi

    Autofocus noktası seçimi ve ölçüm modu da önemli. Tek autofocus noktası ve spot metering ölçüm modu deneyin! Diğer durumlarda netlik raslantısal bir şekilde istemediğiniz sonuçlar verebilir.
  21. Duymus muydunuz? Ister inanin ister inanmayin! Bir kez kullanip, fotografciya goturup baski aliyorsunuz. Bizde yok, Amerika da cok.:-))) Fiyatlari 10-20 dolar arasi. https://www.ecamerafilms.com/category-s/994.htm https://photography.thefuntimesguide...sposabledigit/ (Artilari ve eksileri icin)
  22. EZBER BOZAN RICOH Analog makinelerin icadıyla başlayan ve de sayılar makinelerle de devam eden alışageldiğimiz bir makine yapısı var. Özellikle değişebilir lensli makinelerden söz edersek, makine iki parçadan oluşuyor. Gövde ve lens. Gövdede filim ya da sensör, perde, ayna ve diğer elektronik aksamla birlikte kontrol mekanizmaları yer alırken; lenste de diyafram yer alıyor. 2009 yılının sonbaharında, sıra dışı ve butik ürünleriyle tanınan Japon RICOH firması, ezberleri bozan, herkesi ters köşeye yatıran, tüm fotoğraf dünyasını hayrete düşüren GXR sistemini tanıttı. Sistemin şaşırtıcı özelliği, objektifle birlikte algılayıcının da değişmesidir. Aslında son derece güvenilir ve hızlı bir şekilde değişebilen sistemin parçaları, fotoğraf dünyasının alışık olmadığı bazı özellikleri bünyesinde barındırdığı için ilginçtir. Küçük boyutlarda fotoğraf makinesi kullanışlılığına sahip olan GXR sistemi bir gövde ve bu gövdeye takılabilen objektif modülünden oluşur. Söz konusu objektif modülü yalnızca objektifi değil, diyaframı, örtücüyü, algılayıcıyı, Analog/Dijital çeviriciyi, RAW dosya işlemcisini, otomatik netleme motorunu, görüntü sabitleyicisini ve geçici belleği de barındıran derli toplu yapıda bir birimdir. Bu birim sürgülü bir sistemle gövdeye kolayca takılmaktadır. Gövdede ise kontrol düğmeleri, izleme ekranı, JPEG işlemcisi, JPEG ve RAW dosya yaratıcısı, canlı izleme işlemcisi, tüm ara birim bağlantı yuvaları, ses bağlantı noktaları, pil, iç bellek ve SD bellek kartı yuvası gibi birimler bulunur. İsteğe bağlı bir donanım olan elektronik bakaç da yine gövde üzerine takılmaktadır. Malzeme kalitesi üst düzeyde olan GXR sisteminin görüntü kalitesi kullanılan objektif modülüne göre değişmektedir. Odak uzaklığı sabit objektif kullanan modüller APS-C boyutunda algılayıcılar kullanırken, zoom objektifler daha küçük boyutlu (1/1.7 inç ya da 1/2.3 inç) algılayıcılara sahiptir. Elbette zoom objektiflerin çok elemanlı yapıları ve küçük algılayıcı boyutları bir araya geldiğinde görüntü kalitesi “küçük boyutlu fotoğraf makinesi” kategorisine inmekte, sabit odaklı objektiflerin performansı ile APS-C formatındaki algılayıcıların büyük boyutu bir araya geldiğinde ise görüntü kalitesi DSLR modellerle kıyaslanmaktadır. Bazı modüllerde CMOS, bazılarında ise CCD algılayıcı kullanılmaktadır. GXR sisteminin hitap ettiği kullanıcı kesimi, fotoğraf bilgisi ve alım gücü yüksek ciddi fotoğraf amatörleridir. Yani GXR sistemi çok yaygın olarak kullanılacak bir sistem değil, daha çok “butik” olarak adlandırılabilecek bir sistemdir. Az sayıda seçkin fotoğrafçının kullanımı hedeflenmektedir. İki sene içinde sistemin 4 farklı objektif modülü bulunmaktaydı ve bunların 35 mm’deki eşdeğer odak uzaklıkları 24mm ile 300mm arasında değişmekteydi. Sınırlı sayıda objektif seçeneği, GXR sisteminin yaygınlaşmasının önündeki en önemli engel durumundadır. Bu durumun farkında olan Ricoh’un Leica’nın meşhur “M bayonet” sistemine sahip bir modül gerçekleştirme yönündeki çalışmaları, Leica kullanıcılarını potansiyel GXR kullanıcısı konumuna getirmiştir. Bu da firmanın kendisi için kullandığı “Japon Leica’sı” nitelendirmesini haklı çıkartırken, bir yandan da aynasız sistemlerin en kaliteli optikleri olarak tanınan Leica objektifler için yeni bir platform anlamına gelmektedir. GXR sisteminin en büyük avantajı, küçük boyutlarıdır. Özellikle gövdenin boyutu kompakt fotoğraf makineleri kadardır. Objektif modüllerinin boyutları da yine oldukça küçüktür ve fotoğrafçı küçük bir çanta içinde tüm sistemi taşıyabileceği gibi, dilerse 28-300 mm eş- değeri tek bir objektifle tüm sistemi boynunda bütün gün taşıyabilmektedir (28-300 mm ve gövde birlikte yalnızca 360 gr ağırlığındadır). Sistemin bir başka önemli avantajı, algılayıcının yüzeyine toz yapışma olanağı olmamasıdır. Değiştirilebilir objektifli tüm sistemlerde gövde içine giren tozların algılayıcıya yapışarak görüntüleri bozduğu bilinen bir gerçektir. Oysa Ricoh’un GXR sisteminde algılayıcı objektif modülünün içinde kapalı bir ortamda bulunduğundan yüzeyine toz yapışma derdi yoktur; algılayıcı her zaman temiz kalır. Ayrıca, diğer değişebilir objektifli aynasız sistemlerin ortak avantajı olan objektiflerin daha yakına netleyebilme özelliği GXR sisteminde zirveye ulaşır ve çoğu objektifte 1 cm’ye dek yakına netleyebilme olanağı bulunur. Bir başka olumlu özellik ise objektif ile algılayıcının tam uyumudur. Her objektif, hemen arkasında yer alan algılayıcının özelliklerine göre tasarlandığı için diğer sistemlerde sık sık yaşanan “keskinlik kaybı” ya da “renk saçılmaları” gibi olumsuz etkiler bu sistemde minimum düzeydedir. GXR sisteminin olumsuz yönleri çok azdır. İlk akla gelen olumsuzluk her bir objektif modülünün fiyatının benzer sistemlere göre biraz daha yüksek olmasıdır. Her modülün yalnızca objektifi değil, diyaframı, örtücüyü, algılayıcıyı, Analog/Dijital çeviriciyi, RAW dosya işlemcisini, otomatik netleme motorunu, görüntü sabitleyicisini ve geçici belleği de barındırdığı düşünüldüğünde aslında bu durum doğal karşılanabilir. Ayrıca her modülün kendi yıpranma payları düşünüldüğünde, tüm sistemin ömrünün çok daha uzun olacağı gerçeğinden hareketle bunun bir olumsuzluk olmadığı da düşünülebilir. Ama sistemin fiyatının benzer sistemlerden biraz daha fazla olduğu bir gerçektir. Bir diğer olumsuzluk ise sistemin sınırlı sayıda objektif modülüne sahip olmasıdır. Yani her durum için uygun objektif henüz bulunmamaktadır. Objektif sayısının artması için biraz daha zamana ihtiyaç bulunmaktadır. GXR MODELİ ARTIK ÜRETİLMEMEKTEDİR.
  23. ÇARPAN FAKTÖRÜ HER ŞEYİ ÇÖZER Mİ? Full frame sensörlü makinalarla crop sensörlü makinaların arasındaki fark tartışıldığında, bazan yanıltıcı ifadeler yer alıyor. “Değişen bir şey yok, full frame sensörlü makinada 75mm lens kullanıyorlarsa, crop sensörlü makinada 50mm kullanacaksın, aynı şey” dendiğinde, gerçekten aynı şey mi oluyor? 75mm yerine 50mm, 50mm yerine 35mm, 35mm yerine 20mm, 20mm yerine 12mm kullanmak aynı şey midir? Full frame sensörlü makine ya da crop sensörlü makine kullandığımızda neler değişmiyor, neler değişiyor? NE DEĞİŞMİYOR? Öncelikle, objektifin odak uzaklığı (focal length) kesinlikle değişmiyor. Nedir odak uzaklığı? Objektife dışarıdan gelip belirli bir merkezde toplanan ışığın, bu toplanma noktasıyla algılayıcı düzlem yani sensör arasındaki mesafedir. Bu mesafeyi, objektifin arkasında duran sensör büyüklüğü hiçbir şekilde etkilemez. Objektifin arkasında ister büyük sensör, isterse küçük sensör olsun, odak uzaklığı aynı kalır. Aynı uzaklıktan aynı lensle çekim yaptığımızda; full frame sensörlü makine ile kırmızı çerçeve içinde kalan alanı alırken, crop sensörlü bir makine ile de mavi çerçeve içine giren alanı alabiliyoruz. İki makine ile çektiğimiz görüntüleri yan yana koyarsak, croplu makine ile çektiğimiz fotoğrafta görüntü yakınlaşmış hissi verir. Ama öyle değil. Görüntü yakınlaşmış değil, sadece kırpılmıştır. Yani, full frame sensörlü makine ile çektiğiniz fotoğrafı çarpan oranında kendiniz kırparsanız, croplu makine ile çekeceğiniz fotoğrafınızın, aşağıda açıklayacağım bazı küçük farklar hariç, aynısını elde edersiniz. NELER DEĞİŞİYOR? Değişen en önemli şey Görüş Alanı. Grafiklerden de görüldüğü gibi, aynı mesafeden yaptığımız çekimlerde, full frame sensörlü makine ile çektiğimiz fotoğraflar daha fazla alanı kapsarken, crop sensörlü makine ile çektiğimiz fotoğraflarda sensöre çarpan faktörü kadar daha az alan düşmektedir. Değişen bir başka şey, Alan Derinliği. 50mm bir lensi, fotoğraf konusuna aynı uzaklıkta durarak, önce full frame sensörlü makinaya sonra da crop sensörlü makinaya taktığımızda; full frame sensörlü makine daha geniş bir görüş açısına sahip olurken, crop sensörlü makine daha dar bir görüş açısına sahip olur. Bu aynı zamanda; crop sensörlü makinada alan derinliğinin daha sığ, full frame sensörlü makinada ise daha derin olacağı anlamına gelir. 50mm lensi 6D’ye taktığımızda, diyafram f/2.8 iken, 3 metre uzaktaki konunun alan derinliği 59 cm iken, aynı lensi 80D’ye taktığımızda, diyafram f/2.8 iken, 3 metre uzaktaki konunun alan derinliği 36 cm olacaktır. Alan derinliğini tablo üzerinde incelersek daha yararlı olabilir. Tabloya bakarsak; 1- Her iki makinede aynı lensi aynı ayarlarda kullandığımızda, croplu makinenin alan derinliği daha az, FF makinenin alan derinliği daha fazladır. Croplu makinede elde edeceğimiz görüntünün daha küçük olacağını unutmuyoruz. Alan derinliğini eşitlemek istersek, FF makinenin diyaframını çarpan değeri kadar açmak gerekmektedir. 2- Konuya aynı uzaklıktayken aynı görüş alanını elde etmek istersek, croplu makinede 50mm takılıyken FF makinemize 75mm lens takmamız gerekir. Bu durumda, ayarlarımız aynı kaldığında FF makinemizdeki alan derinliği daha az olacaktır. Aynı alan derinliğini elde etmek için croplu makinemizin diyaframını çarpan faktörü kadar açmamız gerekmektedir. 3- Her iki makinede aynı lens takılıyken, aynı görüş alanını elde etmek için croplu makine ile geri gittiğimizde; croplu makinede alan derinliği daha fazla, FF makinede alan derinliği daha azdır. Alan derinliğini eşitlemek için croplu makinenin diyaframını çarpan faktörü kadar açmak gerekmektedir. Alan derinliği özeti: Aynı mesafeden yaptığımız çekimlerde, croplu makine ile çarpan faktörü kadar daha küçük görüntü ve daha sığ alan derinliği elde ediyoruz. FF makinemizle aynı mesafeden aynı alan derinliği elde etmek için diyaframı çarpan faktörü kadar açmak gerekiyor. Aynı mesafeden aynı görüş alanını kapsayacak şekilde çekim yapmak için FF makinemize çarpan faktörü kadar daha uzun odak uzaklıklı lens taktığımızda; FF makinemizin alan derinliği daha sığ, croplu makinenin alan derinliği daha derin oluyor. Aynı alan derinliğini sağlamak için croplu makinenin diyaframını çarpan faktörü kadar açmak gerekiyor. Aynı mesafeden aynı görüş alanını kapsayacak şekilde çekim yapmak için croplu makinemizle geri gittiğimizde; croplu makinede alan derinliği daha fazla, FF makinede daha azdır. Alan derinliğini eşitlemek için croplu makinenin diyaframını çarpan faktörü kadar açmak gerekmektedir. Bu arada, aynı görüş alanını elde etmek için croplu makine ile geri gittiğimizde perspektifimiz de değişecektir. Özetin özeti: Alan derinliği söz konusu olduğunda, aynı çerçeveyi elde etmek için FF makine bize daha fazla imkan sağlıyor. Croplu makineye kıyasla, diyaframı daha fazla açmak zorunda kalmıyoruz. Kısacası; aynı lens, full frame sensörlü makinada ve crop sensörlü makinada kullanıldığında, elde edilen sadece farklı büyüklükte görüntü değildir. Alan derinliği değişmekte, konudan uzaklaşırsak perspektif de değişmektedir. Full frame sensörün, büyüklüğünden dolayı, düşük ışıkta çekim rahatlığı, daha az kumlanma, daha geniş dinamik aralık gibi avantajları da unutulmamalıdır. Peki ne olacak? Herkes FF makine mi alsın? Konu maddiyata dayanıyor elbet. Gücünüz yoksa, gücünüzün yettiği ile idare edeceksiniz. Dünyanın sonu da değil. Croplu makinelerle de harika fotoğraflar çekiliyor. Ama, çarpan faktörünün croplu makine ile FF makineyi eşitlediği yanlışına bir son verelim önce. 50mm lens 50mm’dir, croplu makineye takınca 75mm olmuyor. Lensin odak uzunluğunun sensör büyüklüğü ile hiçbir ilgisi yok. Maddi imkanınız varsa, perspektif önemliyse, bence evet mutlaka FF makine alın! Örneğin bina fotoğraflarını 18mm lens ve FF makine ile çekmekle, 12mm lens ve croplu makine ile çekmek çok farklı. Croplu makine ile FF makine arasında tereddütü olanlara yararlı olduğunu umarım. İşin kolayına kaçıp, "Bir hatam varsa ustalar düzeltsin!" diyorum. :-) Yararlanılabilecek kaynaklar: https://neilvn.com/tangents/full-frame-vs-crop-sensor-cameras-comparison-depth-of-field/ https://www.diyphotography.net/crop-vs-full-frame-sensor-different-cameras-perform-lens/ https://www.scantips.com/lights/cropfactor.html https://www.eos-magazine.com/articles/eospedia/crop-factor.html https://www.bhphotovideo.com/explora/photography/tips-and-solutions/understanding-crop-factor https://www.quora.com/How-does-focal-length-change-on-a-full-frame-and-APS-C-camera
  24. Okul daha bitmedi, iki yarıyıl daha var [emoji5] Sent from my Lenovo P70-A using Tapatalk
  25. Sebahattin bey, forumdan hiç kopmadım aslında, fırsat buldukça takipteydim. Geçtiğimiz bahar dönemi öğrencilikle yoğundum. Açık Öğretimde Fotoğrafçılık okuyorum, bir yandan onun 2. yarıyılı derslerine çalışırken, bir yandan da 20 mayıstaki İş Sağlığı ve Güvenliği sınavlarına hazırlanıyordum. Özetle; açık öğretimdeki derslerin hepsini verdim, fotoğrafçılıkla doğrudan ilgili dersler yüz üzerinden yüz[emoji4] ; ISG sınavından da geçerli not aldım, şu an C sınıfı İş Güvenliği Uzmanıyım. Ama telaş bitmiyor, şimdi de yüksek lisansını tamamlamak üzere olan büyük oğlumun, kabul edildiği Oklahoma Üniversitesinde asistanlık ve doktora yapmak üzere Amerika'ya gitme işlemleri var. Şu an İstanbul'dayım. Ağustos başına kadar onun telaşı var. Tüm bunlar olurken bütçe de altüst oldu. Daha güncel bir makine almayı yine erteledim. Ama artık foruma daha çok katılacağım, kuşkunuz olmasın! Sent from my Lenovo P70-A using Tapatalk
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Kullanım Şartları Gizlilik Politikası Bu web sitesini daha iyi hale getirmeye yardımcı olmak için cihazınıza çerezler yerleştirdik. Çerez ayarlarınızı değiştirebilirsiniz, aksi takdirde devam etmek için tamam olduğunuzu varsayacağız.