Liderlik Tablosu

demek ki kompozsiyon ekipmandan daha değerliymiş.

Sorunuza soru ile cevap vermek istiyorum. Google amcanın tercüme kısmına girin ve ÇOCUK EL BEBEK GüL BEBEK BüYüTüLMüŞTü yazın bakalım. Sonra da Çevir butonuna basın. İşte sevgili Japon kardeşlerimiz herhalde bu şekilde TürkÇe Çeviri yapmışlar. WRAP : BirÇok anlamı yanında KAYDIRMAK da demek. Netleme noktasını kaydırmak demek. Kameradaki anlamı bu. Neden böyle birşey konmuş derseniz menüye. Düşünün; En son Çektiğiniz fotoğraf en sağdaki netleme noktalarından birinde ve siz bu sefer en soldaki noktayı netlemek istiyorsunuz. Normalde arkadaki netlik noktası seÇme tuşuna kaÇ nokta varsa o kadar basarak gelebilirsiniz ama eğer WRAP aÇık olursa (ON) Sola gitmek iÇin tek tek sola giden tuşa basmak yerine sağ tuşuna basarsanız direkt olarak en soldaki netleme noktasına KAYDIRMA yaparsınız.

Batuhan Bey; Evet ne alsamdan çok ne çekelim,nasıl çekelim, hangi şartlar altında (ışık, kompozsiyon, vurgu vs) çekelimi konuşmanın ancak belli bir birikimi olmuş insanlarla yapılabileceğini düşünüyorum. çünkü kişi kamera alacaksa, ne yapması lazım?. Bir bilene sormak en akıllıca çözüm. Giriyor siteye ve soruyor, hangi DSLR ve hangi lensi veya lensleri almalıyım? Aldıktan sonra sıra gelecek, yahu bunun hangi ayarlarını yapmak lazım ki hatasız fotoğraflar çekeyim, Bundan sonraki süreç ise çekim ve kendini geliştirme aşaması. Eğer bu aşamada hevesi geçip fotoğrafı bırakmazsa; cümle ve ile devam ediyor... Ve artık gözü bir kamera lensi gibi etrafına bakabilen ve beyni, kişinin kendisiyle başbaşa kaldığında durumda sürekli olarak çekeceği bir kareyi kurgulayabilecek şekilde düşünen biri olduğunda artık o, kendisi gibi fotoğrafçılarla tıpkı sizin yaptığınız gibi sohbet etmek isteyecektir. Bu ise bir emek ve zaman meselesidir. Benim için fotoğraf bir tutkudur... Selamlar,

Kadraj kaydırmanın dezavantajını her objektifte görmezsin. Bazı geniş diyaframlı objektiflerin odak düzlemleri "düz" değil, eğik. Yani alet düz bir satıha değil hafif eğri bir düzleme odak yapıyor. Aşağıdaki şekil güzel anlatmış: Bu yüzden, eğer orta noktadan odak alıp kadrajı kaydırırsan kenardaki modelin bulanık çıkma olasılığı yüksek. örneğin Canon 50mm f1.2L böyle bir objektif. Nikon'un da, Minolta'nın da böyle objektifleri var (aslında her markada var). Diyaframı 1-2 stop kapatarak bu sorunu büyük ölçüde gidermek mümkün. Ayrıca bu sorun genelde 50mm ve altındaki geniş diyaframlı objektiflerde oluyor. f2.8 ve üzerinde bu sorunu görmek zor, yani bir eğrilik derdi olsa bile net alan derinliğinden kurtarıyorsun. Standart odak noktaları ya sadece yataydaki ya da sadece düşeydeki kontrast değişimine bakar. Burada düşünülmesi gereken şey: Gözün odak noktasını ne kadar doldurduğu, ya da noktaya denk gelen bölgedeki şekiller. İlginç ama işin tekniği bu. Odak noktası sadece yataya duyarlıysa ve sen yatay birşeyi çekiyorsan (örneğin ip) odaklamada zorluk yaşayabilirsin çünkü yatayda ipte kontrast farkı yok (sürekli bir şekilde uzanıyor). Aynı nokta düşeye duyarlı olsa yatay ipi odaklayabilirsin. Makinenin kullanım kılavuzunda büyük ihtimalle hangi noktaların yataya hangilerini düşeye duyarlı olduğunu gösteriyordur. Aşağıda kısaca göstermeye çalıştım: Aslında en iyisi üçayak üzerinde canlı önizlemeyi kullanıp odaklamak. Bunu yapan birçok stüdyo fotoğrafçısı var. Eğer böyle bir şansın yoksa objektifinin odak düzleminin eğik olup olmadığını bilmen lazım. Google'da senin objektifin ismini yazıp yanına "field of curvature" eklersen böyle bir sorun olup olmadığını bulabilirsin. Eğer böyle bir sorun yoksa odak kaydırması daha garantili bir yöntem.

yazılanları dikkatlice okudum. benim gibi genelde cadde sokak gezip fotoğraf çekmeye çalışan biri için uv yada polarizesiz zor yada cesaret toplamam gerektiren bir eylem, bunun için cesaret toplamam gerek. Stüdyoda çeksem kullanmazdım sanırım.

Şahsen hiç bir fotoğrafımı uv filtre kullanarak çekmiyorum, uv filtre tüm prime lenslerimin önünde takılıdır fakat sadece çekim harici koruma olarak kullanıyorum yani çanta içersinde olurda lensin kapağı çıkarsa merceğim çizileceğine uv filtre çizilsin düşüncesiyle. çekime başlarken hiç kapak çıkartmam direk uv filtreyle birlikte vidalama çeklinde sökerek kapak ile birlikte çıkartırım, parasoley koruma anlamında çok daha önemli ve kaliteli bir aparat, hem yansımalardan hologramlardan hemde darbelerden. Polarize filtreyi gün boyu lensin üzerinde takılı tutma fikri sağlıklı bir fikir değil. Olaki bir mekana gittiniz gün boyu sadece manzara çekeceksin o zaman kullanılması daha mantıklı, bu durum bile ışık şartlarına göre değişkenlik gösterir, yinede tam sağlıklı bir durum olarak görmüyorum. Susadığında su içiyorsan, polarize gerektiğini anda polarize filtreyi kullanmak çok daha iyi.

Merhaba Bu sitede genelde 3 tip soru soruluyor. Hangi makineyi alayım. Hangi lensi alayım Hangi ek ekipmanı alayım (flash, tripot, filtre) Ben farklı bir soru sormak istiyorum. Tüm bunların en iyisini aldınız. Tüm çekim tekniklerini çok iyi öğrendiniz. Uzun pozlama, bokem, HDR, CS6 tamam hepsi yenildi yutuldu. Peki şimdi ne çekeceksiniz ? Mesela kaç kişi taksim deki olayları çekti. 68 olaylarının fotografları ne kadar değerli şimdi dimi. yada 80 darbesinde yolardaki tank fotografları ne kadar etkili. Peki önünüzdeki Taksim'i kaç kişi çekti? Siyasi olarak Taksim'i çekmek istemiyebilirsiniz saygıyla karşılarım. Peki kentsel dönüşümü çektiniz mi? çektiklerinizde komposizsyon öğesi, bir duyguyu yansıtması mi önemli yoksa hangi makinede çektiğiniz mi önemli? Bence hafiften neyle çekmekten neyi çekmeye doğru kaymalıyız, biraz da bunu tartışmalıyız. Ben süperim çok güzel çalışmalarım var gibi bir iddam yok. Henüz tek başıma sergim bile yok. Ben de amatörüm. çok ağlamaklı oldu Ben hep beraber burada konu ve komposizyon da tartışalım istiyorum sadece.

Benim de tam demek istediğim buydu. Kompozsiyon da konuşalım konu da konuşalım. Yer ve zaman da konuşalım. Mesela ışık konuşalım. Öğle vakti güneşin alnında ne çekersen neyle çekersen çek bir baş yapıt olmaz. Tankın üstüne çıkmış bir gÖsterici olmadıkça Mesela güzel ülkemiz bu zaman diliminde akşam çok az bir saat güzel ışık alıyor. Hatta güneş batarken beli bir kelvin değerine ulaşıp sararmadan güzel bir poz yakalamak zor diye düşünüyorum. Mesela hava konuşalım. Ayrıca nem fazla bu nedenle manzara bu mevsimlerde olmaz. ama yağmurdan sonra havada nem azalır ve bulutlar da gitmeden çok güzel manzara olur. 18-55 kit lens ile ışığı zamanı ve komposizyonu ayarla çok güzel şeyler çıkar. Lens alacam değil ne çekeyim diye birbirimize soralım. Yada ben şunu çekmek istiyorum nasıl çekeyim diye soralım. Mesela portre diyoruz. Kişiyi pencereye yaklaşıtacaksın ve ışık yüzüne yalıyarak geçecek, aydınlık karanlık olacak pencere gÖzükmeyecek. Taksimi bende çoktim, Ben gidiyorum çatışma olmuyor ayrılıyorum çatışma çıkıyor. Gerçi gazı yesem durup çekebilirmiyim tam bilemiyorum. Kortejleri bile tam istediğim gibi çekememişim. Birde yabancı fotografçılar vardı ve hepsi üst katlarda yer bulmuşlardı. Birde fotograf çekenler sadece bizim gibi insanlardı. Basın yeni gelmeye başladı. Son günlerde ise gÖsterici ile eşit sayıda var, o da ayrı bir durum. çok bilgili ustalarımız var. Onlara bunları soralım bunlarla ilgi bilgi alalım. Bunları yazıp konuşalım azıcık. Gelen cevaplardan sonra mutlu oldum sizinde benimle aynı düşüncede olmanız çok sevindirici

İnşallah ileride bu fotoğraflara bakıp "onlar gÜzel gÜnlerimizmiş" demeyiz

Ertan Bey, Merhaba; çünkü eski fotoğraflar aynı zamanda birer zaman makinası ve insanı; Fotoğrafın çekildiği zamana götürüyor. Zaten sırf bu nedenle çok değerliler. Eski İstanbul fotoğrafları da öyle değil mi? Taksimde yaşananlar da günün birinde çok eski olacak ve o zaman da bu günlerde çekilmiş alelade fotoğraflar bile çok çok değerli olacaklar. Tıpkı 68 ve 80' li yıllardaki fotoğraflar gibi. Selamlar,