Liderlik Tablosu

Haklısın kullandığın değil kullanabildiğin yazmalıydım. Çünkü parayı basıp tam kare "son çıkanından" makine alıp, bu auto'da daha güzel çekiyor diyen o kadar fazla insana denk geliyorum ki...

En iyi gövde, en profesyonel gövde, kullandığınız gövdedir...

Bir yanda d600 diğer yanda d4s.. Yani biri 16.000 TL diğeri 3500 TL. Çok anlamsız bir anket. Listede 3 klasmanda gövde var...

f1.4 diyafram f1.8 diyaframdan 1 durak (stop) daha fazla ışık geçirir. Diyaframı musluğun açıklığı olarak kabul edersek, f1,4 diyafram; Musluğun en açık halidir. Sorunuza cevap oldu mu?

valla ne d810 ile ne d750 ile LCD viewfinder olmadan görmek mümkün değil bence herkeste olmalı özellikle gelin damat çekerken kesinlikle kaçınılmaz bir gereksinim

Vizör büyütücü ve LCD viewfinder farklı şeyler. Vizör büyütücüler çeşitli çeşitli türleri var mesela bende eskiden kaliteli bir marka model vardı (adını hatırlamıyorum). Vizörden yaklaşık 2cm kadar çkıntı oluşturuyordu ama yanak yinede LCD ye değer yani onun için ekstra dikkatli olmak lazım. ürünün performansı ise son derece sıradan birşeydi öyle off ne büyüttü artık herşeyi daha iyi görüyorum falan diyebileceğim bir performans vermiyor. LCD viewfinder sürekli açık alanta çekenler için güzel bişey aslında hatta herkes için çok güzel bişey aslında. Ama kameranızın LCD si iyiyse tabiki eski bir LCD ile kullanmanın çokda bir espirisi olmuyor.

valla vizör büyütücü değilde güneşli havalarda çektiğim fotoğrafı görmek için lcd viewfinder aldım ciddi anlamda faydası oldu.. hem büyük boyutlu hemde net olarak görebiliyorum. lcd viewfinder denen şey aslında büyüteç gibi bişi fakat fotoğraf çekerken live view modunda kullanılabilir ama ben hiç kullanmadım yine vizör büyütecide olsa yanağınız alacağınız modele göre ekrana dayanacak daha farklı bir model seçersenizde ergonomik olarak sizi yavaşlatır diye düşünüyorum

Portre lensi konusunda çoook şey yazıldı çizildi anlatıldı. Mehmet hocanın makalesi altın kıymetindedir. Onu iyice okumak lazım. Bunun haricinde çooook genel bir toparlama yaparsak portre lensleri konusunda 2 temel düşünce vardır, birincei grup 85mm ve sonrasını portrelerde en iyi sonucu vereceğini savunurken diğer zümre 105mm ve sonrasını sever. (Arada Mehmet hoca gibi 200mm ve sonrasını kullananlar da vardır o ayrı konu... ) Alacağınız lensin diyafram açıklığını size 2.8 gibi değerlerde olmasını söyleyeceklerdir. Gerçi ne kadar düşük F değeri o kadar HIZLI bir lens olur. (Hızlı lens derken, makinenin düşük ışık koşullarında perde hızından bahsediyorum) Ancak sabit ışıkla, studyo ortamında yapılan çekimlerde f/11 gibi değerler kullanılır. Bunun sebebi modelin kulağından burun ucuna kadar net alan derinliğine takılmadan keskin bir şekilde çıkartabilmektir. Yani; 55-200mm F/4.0-5.6 ile portre çekebilirsiniz, neden lens içerisinde 85mm ve sonrasını barındırmaktadır, ışığın yeterli olduğu durumlarda gayette başarılı olur. Arka plan blanık olsun derseniz, sığ alan derinliği biraz da model ile arka planın mesafesi ile alakalıdır, illa F/2.8-1.8 gerekmez. Modelin arkaplanla olan mesafesi, makine ile model arasındaki mesafenin en az iki katı oldu mu, hooop oldu işte. 50mm lens konusuna gelirsek; 50mm ucuzluğundan dolayı pek sevilir. APS-C gövdelerin çarpan faktörü ile 75mm oluverir, bu yüzden portre lensi diye kakalanır piyasada. Ama durum sizin dediğiniz gibi yavan sonuçlar verir. Kapalı alanda dar kalır kadraj için duvarlara tırmandırır adamı, açık alanda kısa kalır. Gökhan Yazıcı'nın da bir ara dediği gibi çantadayken kullanmak aklınıza gelmez, olmadı mı da layn keşke olsaydı denen lenslerdendir kendileri. Şimdi bütün bu laf salatasının içinde size gidin bu lensi alın diyecek adam pek çıkmaz. Bu yüzden yukarıdaki genel kabullerin ışığında kendinize bir lens seçebilirsiniz. Bütün bu bilgileri portre fotoğraf çekmekten hoşlanmayan biri olarak neden aklımda tutuyorum o ayrı bir muammadır. Şimdiden size kolay gelsin.