Bence fotoğraf merakı bir gönül işidir, gönlünüz ne isterse, nasıl isterse, hangi gövdeyle isterse, hangi lensi isterse öyle çekersiniz. Kimine göre sizin çektiğiniz kareler bir fotoğraf bile değilken, kimine göre bir sanat eseri niteliğinde olabilir. Fotoğraf hiç kimsenin tekelinde değil, tek bir doğrusu yok, ne tekniği konusunda, ne de teorisi konusunda. Ama en öncesinde bir şeylere karar vermeli insan bence; Ne istediğine ve kim olduğuna !.. Fotoğraf çekmekten mi yoksa teknik yönden kendini tatminden mi hoşlandığına, Para harcamak mı istiyor, yoksa öğrenme bilgilenme amaçlı, bilene sormak, okumak, eğitim almak için zaman ve çaba harcamak mı? Bu soruların cevabını kendinize dürüstçe verdiğinizde aslında problem de kendiliğinden çözülüyor. Bu cevap bulunduğunda artık; - DX mi FX mi, - Aynalı mı aynasız mı, - Makro lensle makro mu, portre mi, her ikisi de mi, - Arkadaşım bunu almış, çok memnun, ben de alayım mı, - ... vs vs vs. gibi sorular sormaz insan. Bir fotoğraf sergisine gittiğimizde, beğendiğimiz bir fotoğraf hakkında, fotoğrafı çekene bu fotoğrafı hangi gövdeyle, hangi lensi kullanarak, hangi pozlama değerleriyle çektiğini soruyor muyuz? Ben bir keresinde Kadıköy'de bir sergide sorana rastladım. Cevap ne oldu biliyor musunuz? "Sizce?" diye sordu sanatçı. Tabii ki soruyu sorandan cevap yoktu. Devam etti sanatçı; "Varsayalım ki sizin hayal ettiğiniz donanım ile çekilmedi, bu durumda bu fotoğrafı beğenmeyecek misiniz, ya da beğenmediyseniz artık beğenecek misiniz?" Unutmayalım; Fotoğrafı fotoğrafçı çekiyor, makine değil. Ve her çektiğimiz kare aslında bizi yansıtıyor. Eğer alacağınız cevapta sorduğunuz soruya bir karşılık buluyor ve tatmin edici görüyorsanız, üsluba falan takmayın. İnsan böyle durumlarda en çok neden sinirleniyor biliyor musunuz? Sorduğu soruya aldığı cevap karşısında, aslında kendisinin ne kadar bilgisiz olduğunu hissettiği zaman. Tecrübeyle sabit ... Saygılar.