Liderlik Tablosu
Popüler İçerik
30-09-2017 üzerinden en yüksek itibara sahip içeriği gösteriliyor Her alanda
-
Yasin hocam, lütfen yukarda yazdıklarımı yanlış anlamayın. Eğer amacınız sadece yakın çekim ise boşuna Sigma 105mm almayın. Eğer derinlemesine makro çekmeye başlayacağım derseniz ayrı konu. Çünkü her zaman söylerim bir ekipman alıp yatırıyorsanız/yatıracaksanız boşuna yatırım yapmayın. Makro fotoğraf çekmek, çektiğiniz obje,nesne,böcek her neyse maksimum detayı almaya çalışmak çok keyifli ama biraz uğraş gerektiren bir olaydır. Aslında zevkli bir iştir makroyla uğraşmak. Mesela beni dünyanın başka hiç bir gücü sabah 04:30 - 05:00 gibi yataktan kaldırıp 2000 metrede bulunan yaylaya çıkartamaz, içimdeki kelebek fotoğrafı çekme aşkı olmasa Bu arada ben hep Sigma 105mm diye bahsettim ama önceki yorumlarında söylediğim gibi Nikon 60mm G, Nikon 40mm G, Nikon 105mm, Tamron 90mm, bu lenslerin hepsi makro amaçlı üretildikleri için optik kaliteleri ve imaj kaliteleri çok çok iyidir. Sigma'da takılıp kalmasanız da olur yani. Ben sadece fiyat/performans/fayda oranına ve çalışma uzaklığı olarak 105mm sevdiğim için onu örnek gösterdim. Çok sevdiğim Sigma 105mm sattım ihtiyaçtan dolayı ama elime para geçince yerine Nikon 105mm aldım. Bu arada Makro lenslerle ilgili biraz daha bilgi vereyim size. Ben biraz genel yazıyorum, aklınıza takılan birşey olursa mutlaka sorun yada internette araştırın. 1) Makro lensler optik yapıları dolayısıyla bir çok optik yapıdan oluşur. Bu da 1:1 görüntüyü almaya çalışırken lenslerin biraz yavaş netlemesine sebep olur. Yani makro lens aldığınız zaman özellikle makro çekmeye çalıştığınızda, makro lenslerin diğer lensler kadar hızlı odaklamadığını göreceksiniz. Sakın şaşırmayın yada lens bozuk mu diye düşünmeyin. 2) Net alan çok dar olacağı için mesela diyelim ki en açık diyaframda portre çektiniz odak noktanız göz ise hemen burundan flulaşma başlayacaktır. aynı durum normal lenslerde örnek olarak f8 diyaframda çektiğiniz bir fotoğraftaki alan derinliği ile makro lensle f8'de çektiğiniz bir fotoğraftaki alan derinliği aynı olmayacaktır. Makro lensler özel yapılarından dolayı Dar Net Alan daha fazla olacaktır. 3) Özellikle canlı böcek,kelebek vs. çekerken sabretmeyi öğrenmek gerekir. 4) Bir de daha önce bahsi geçen konu Efektif Diyafram konusu var. Alacağınız lens Sigma yada Nikon 105mm diyelim. 2.8 diyafram açıklığına sabittir. Diyelim ki makinenizi ayarladınız ancak makineniz 2.8 göstermeyebilir çünkü o andaki gerçek diyafram değeri 3.0 'dır. bu durum özellikle ilk kez makro lens kullanan kişiler arasında şaşkınlığa ve "Acaba lensim bozuk mu?" sorusuna sizi yönetlebilir. Efektif Diyafram nedir konusunu aratırsanız bahsini ettiğim konuyu anlayabilirsiniz. Bu bahsettiklerim sadece konuya giriş olması açısından idi. Eğer merak ettiğiniz bişey olursa yardımcı olmaya çalışırım. Bu arada makro lensler ile harika portreler çekilebiliyor. Bir çok kez deneyimlemiş biri olarak bir taşla iki kuş vurmak adına portre lensi almak yerine makro lensle çalışmayı tercih ediyorum iyi günler dilerim.1 puan
-
Yasin hocam, daldan dala atlayıp birbirinden çok farklı lenslerden bahsediyorsunuz. Bir lensin yakından netleme yapması demek size daha fazla büyütme oranı vereceği anlamına gelmez. Ayrıca her üzerinde Macro ibaresi bulunan lens gerçek makro lens değildir. Eğer gerçek bir makro lens alacaksanız 1:1 büyütme ve daha fazla büyütme oranı olan bir lens almanız gerekmektedir. Sigma 17-70 2.8-4 genel amaçlı tak-gez lenstir. İnanın görüntü kalitesi elinizde bulunan 18-270'ten çok çok daha iyidir. Macro yazmasına bakmayın çünkü size vereceği büyütme oranı Sigma 105mm macro lensin vereceği büyütmenin yarısı kadardır. İsterse 1 cm'den netlesin eğer lensin büyütme kapasitesi 1:1 değilse sizin hiç bir işinize yaramaz (eğer amacınız makro fotoğraf çekmekse) . Eğer amaç yakından netlemekse 5 cm kadar yakından netleyebilen digital bir kompakt makine yada dslr-like alabilirsiniz. hem onlardaki açı 24-2000mm 18-1600mm gibi mesafelere tekabül eder inanın bana yerine göre 18-270'ten daha iyi görüntüler bile alabilirsiniz. Ayrıca instagram hesabınıza baktım. Gerçek makro denebilecek fotoğraf yok maalesef. Siz bence daha yakından netleyen bir lens arayışına girmeyin. Çünkü sizin aradığınız lens zaten çok memnun olduğunuz 18-270mm gibi gözüküyor. İsterseniz makro lenslerin ne olduğuyla ilgili size bilgi aktarayım. 1:1 büyütme: Fotoğrafını çekeceğimiz nesnenin gerçek hayattaki boyutu 1cm ise fotoğraf makinemizin sensörüne düşen görüntü de 1cm olacaktır. Bunu 1X büyütme olarakta düşünebiliriz. Buna Gerçek Makro denir ve makro lensler bu özelliği sağlayabilmesi adına özel olarak üretilmişlerdir. Gerek odak uzaklıkları gerekse optik tasarımları bunun için tasarlanmıştır. Üzerinde MACRO yazan diğer tüm lensler 0.25x-0.5x büyütme oranına sahiptir yani fotoğrafı çekilecek nesnenin boyutu 4'te 1 yada 4'te 2 oranında sensöre yansır. Bu sadece pazarlama hilesidir. uzaktan yakından gerçek makro ile alakası yoktur. Ayrıca -Minimum netleme mesafesi, nesne ile fotoğraf makinesi gövdesinin görüntü sensörü düzleminde bulunan lensin arka netleme noktası arasındaki mesafedir. Bir de -Çalışma mesafesi terimi, nesne ile ön lens parçası arasındaki mesafeyi açıklamak için kullanılır. Öncelikle sizin amacınızı belirlemeniz lazım. Eğer sadece lens almış olmak için lens alacaksanız bence paranızı hiç çarçur etmeyin cebinizde kalsın. Eğer 1:1 büyütme oranı yakalamak istiyorsanız Sigma 105 tekrar söylüyorum SİGMA 105 bu konuda fiyatına göre alınabilecek en kaliteli lenslerden biridir. Ne elinizdeki 18-270 ne de 17-70 size o lensin verdiği kaliteyi vermez. 40mm makro kötü değildir. gerçek bir makro lenstir ama netleme mesafesi çok kısa olursa eğer canlı böcekler,kelebekler,arılar çekecekseniz muhtemelen hayvanlar uçup gidecek ve başarılı olamayacaksınızdır. Nikon 40mm makro iyi dedik ama onu da 18-270 ve 17-70 ile karşılaştırmaya kalkmayın, çünkü bu lenslerin yapılış amaçları birbirlerinden çok farklıdır. Sadece Nikon 105mm Sigma'dan üstündür. Onun da fiyatı zaten Sigma'nın 2 katıdır. Neyse epey uzun oldu yazdıklarım, iyi geceler dilerim.1 puan
-
İş ortamının stresinden kurtulmak için, kısa ve uzun tatillerimde, hafta sonlarında, sıklıkla yeni yerler görmek, farklı kültür ve yapıda insanlar tanımak, değişik yemek kültürleri hakkında bilgi edinmek ve onların tadına bakmak için eşimle birlikte seyahat ediyoruz. Bu seyahatler esnasında bende bir tutku haline dönüşen fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyorum tabi. Bazen kendime sormuyor değilim; acaba ben gerçekten yeni yerler görmek için mi seyahat ediyorum, yoksa fotoğraf çekmek için mi seyahati bahane ediyorum? Bir türlü karar veremediğime göre, sanırım her ikisi de doğru. Yakın çevremdeki arkadaşlarım ve blogumu takip eden değerli dostlarım bazen bir fotoğrafıma bakıp bunun için ne kadar beklediğimi, ne kadar yürüdüğümü, nasıl planladığımı soruyorlar. Verdiğim cevap genellikle onların duymak istediği cevap olmuyor. Ben seyahat etmeyi seven bir fotoğraf gönüllüsüyüm Öyle öncesinden hazırlanıp, setler kurup, modeller bulup, onlara kostümler hazırlatıp, senaryolar belirleyip, kurgusal fotoğraflar çekmek için ne tecrübeye sahibim, ne böyle bir hevesim, ne de vaktim var. O iş alanı bambaşka bir yer, tecrübe gerektiriyor, yetenek gerektiriyor, sabır gerektiriyor. O yüzden de herkes yapamıyor zaten. Yakın bir dostum, stüdyosunda benim çoğu zaman anlamakta zorluk çektiğim değişik stüdyo ışık sistemleriyle ve onlara takılan ve adlarını bir türlü ezberleyemediğim değişik değişik başlıklarla, ürün, moda ve yemek fotoğrafçılığı yapıyor. Bazen stüdyosuna uğruyor, yaptıklarını izliyorum. Değişik insanlar. O tip ustalara, sanatçılara saygı duyuyorum. Bana yukarıdaki soruyu soran arkadaşlarıma önerdiğim birkaç küçük şey var, ancak inandığım en önemli şey; fotoğraf çekme sürecini sadece akışına bırakmaktır. Artık fotoğraf çekerken işin tekniğini düşünmüyorum bile. Yok 1/3 kuralı, yok ufuk çizgisi düzgünlüğü, arka planın karmaşıklığı gibi şeylere takılmıyorum. Daha doğrusu takılmamayı öğrendim. Bu saydıklarıma dikkat etmiyor muyum? Ediyorum elbette, ama onları düşünerek çekmiyorum fotoğraflarımı, kendiliğinden oluveriyor, tıpkı araç kullanırken hangi viteste gittiğinizi bilmeden vites değiştirmek gibi bir şey. BAŞARILI BİR İMAJ OLUŞTURMA STRESİNİ ATIN ÜZERİNİZDEN; BİR OLAYI, SAHNEYİ DAHA DERİNDEN GÖRMEK İSTEĞİNDEN VEYA GÖRMEK İÇİN DAHA FAZLA ŞEYLER ARAMAKTAN VAZGEÇİN. Ne kadar çok denerseniz o kadar zorlaşıyor, inanın. Bir görüntüyü ne kadar çok ararsanız, özellikle de hepsini daha önce gördüyseniz, o kadar zor olur. Yukarıdaki fotoğrafların ilginç bir hikayesi var. Detay için herhangi birisinin üzerine tıklamanız yeterli. Işığınız bol olsun.1 puan
Bu afiş şu şekilde ayarlanmıştır: İstanbul/GMT+03:00