Atalay Mete

Elbette. Yalnız bu sınırın NR (noise reduction) ve beyaz ayarıyla da yakından ilgili olduğunu unutmayalım. Zaten 1256 sınırı da NR sınırı. Ondan sonrasını makinemiz temizleyemiyor. Lenslerin keskinlik konusunda ideal diafragma değerleri için sözünü ettiğiniz kural (maksimum açıklığın iki tık üzeri) her zaman geçerli olmayabilir. Hatta çoğunlukla geçerli olmayabilir. Dahası bu ne çektiğinize de bağlı. Ya da neyi amaçladığınıza. Genelde lenslerin tam ortasından görüntü almak en iyi sonucu verir. Bu, "orta bölge" bir çok (düzeltici) lensin etkisinin olmadığı alandır. Yani daha az cam görüntüyü kısıtlamış olacaktır. Elinizdeki lensleri gün ışığında mümkün mertebe çok yavaş olmayan enstantanelerde, farklı diafragma değerlerinde deneyerek ve görüntüleri %100 croplayıp bilgisayarda karşılaştırıp anlayabilirsiniz. Bazen çok kaliteli bildiğimiz geniş (hızlı) diafram açıklığı sunan lenslerin maksimum açıklıkların 4 misli değerde en keskin görüntüyü verdiğini görebilirsiniz.

Galiba ben anladım ama yanlış anlamalar olmasın. Sanırım Turan bey şunları demek istedi: - Zoom lenslerin keskin oldukları odak mesafesi aralıkları ve diafragma değerleri aralıkları, prime lenslerde ise keskin ldukları diafragma değerleri aralıkları vardır (doğru). - İşte, nasıl lensler farklılıklar gösteriyorlarsa çeşitli markalarda sensörler de ışığa duyarlılık (ISO) konusunda farklılıklar gösterebilirler (doğru). - sensöre elektrik sıçraması terimi galiba kirliliği anlatmak için kullanılmış ama bir şey sıçradığı için kirlilik (noise) olmuyor, sensörlerdeki pikseller ışığı okumakta zorlanınca kumlanma (grain) oluyor. - D7100 de düşük IŞIKTA, yüksek ISO performansı olduğu için (bu bilgi D90 la karşılaştırınca doğru ama günümüzde bir çok 3xxx ve 5xxx body nin ISO performansları daha başarılı) otomatik ISO ayarına güveniyorum demiş. Zaten D7100 ün temiz görüntü alabildiği maksimum ISO 1256.

Soruyu Burmix arkadaşımız sormuş ancak konu başlığı pek çok arkadaşımızın dikkatini çekebilir. Bu örnekte arkadaşımız, soruyu aslında ticari faaliyeti için soruyor. Bu anlamda kişisel olarak benim vereceğim yanıt, ürün çekimleri yapan, beğendiğiniz bir stüdyoya bu işi verin olur. Elinizdeki donanım ile internette ya da dergilerde gördüğünüz ürün çekimleri gibi çekim yapmanız zor. Başlıktaki soruya gelirsek, genellikle optik başarısı yüksek yani yamulma (distorsiyon), renk harelenemesi (CAs), köşe kararması (vignetting) ve çözünürlük (MTFs) konularında çok başarılı olan macro ya ada Nikon terminolojisinde micro lensler tercih ediliyorlar. Örneğin Micro-Nikkor AF-S 105mm f/2.8G IF-ED lens gibi. Ancak bu lensin ikinci eli bile binlerce lira. Amatörce, yani ticari sorumluluk almadan kendi başarımızı sınamak için her türlü lens uygundur; çoğumuzda bulunan 85 mm f/1.8 lens çok başarılı sonuçlar verebilir. Hatta AF konusunda sabırlı olursanız 50 mm 1.8 ile de başarılı sonuçlar alırsınız. Tabii ki f /1.8 de değil, net alan derinliğini artırmak, her noktada netlik sağlamak için daha kısık diyafram ile..

sonden bir önceki cümleyi, " süreyi çok kısaltmak istediğimizde ISO yu yükseltme olanağımız olur " diye bitirmişim. Daha doğru ve güzel ifade, "ISO yu yükselterek yüksek enstantanelere çıkma olanağımız olur " olmalı. Siz böyle okuyun

Ben de yeni başlayan arkadaşlarıma ISO kullanımı ile ilgili bir ilave yapmaya çalışayım; Malum ne kadar düşük ISO değeri ile fotoğraf çekecek kadar çok ışık varsa o kadar iyi. Işık az ise ve ISO ya yüklenmek gerekiyorsa türkçesi kumlanma olan bir kirlilik hali olacaktır. İşte çeşitli markalarda en iyi, kaliteli, temiz görüntü için en iyi (minimum değer) farklılık gösterebiliyor; Canon body lerde bu genellikle 100 ISO, Nikon için ise 200 ISO. Daha düşük (50) ISO veren body ler de var fakat bu değerin sensör duyarlılığı ile değil de yazılımla elde edildiğini de biliyoruz. Niye bu kadar düşük ve yüksek değerler var derseniz, ayarlanabilir her özellik bize olanaklar sunar. Bazen çok hızlı enstantanelere gereksinim duyabiliriz. (Örneğin yarış araçları, açık havada hareketli sporcular, ornito, vs) süreyi çok kısaltmak istediğimizde ISO yu yükseltme olanağımız olur. Bazen de çok düşük ISO ile uzun enstantaneler kullanarak çeşitli efektler sağlayabiliriz.

Sevgili Turan Babacan, Allah aşkına bu cümlelerden ne anlamamız gerekiyor? " Bazı siteler var oradaki fotoğraf kalite değeri daha etken olabiliyor. " hangi konuda etken? anlasak devamını da anlayacağız; " Bu da düşük iso performansı, dinamik aralık ve renk değerlerinin ortalamasından oluşuyor ".. neden düşük ISO performansı skorlanacak bir kriter olsun? tersi iyi bir şey değil midir? "renk değerleri" nedir? acaba "renk derinliği"- her pikselde bulunan bit sayısı- demek istemiş olabilir misiniz? bir ortalama mı kullanılıyor gerçekten? her kriterin birimi farklıyken nasıl alınıyor bu ortalama? " Buna dikkat etmek daha iyi olabilir. " sonuçta "bu" nedir, anlayabilsek, dikkat edeceğiz de bağladığınız sonuç hepten beni benden aldı; " Yüksek isolara çıkıyor olmasından çok düşük ışıkta en çok çıkılabildiği iso değerine bakmak daha iyi olacaktır. " Vallahi beynim ısında, yandı yanacak.. Ne olur, yazdıktan sonra gönder tuşuna basmadan bir daha okuyun.

Mehmet bey, başlık sorunuzun yanıtı, "evet, önemli". Ancak siz açıklamada yüksek ISO değeri kullandıran makine sormuşsunuz. Kemal bey de ona yanıt vermiş. ISO, aynı enstantane ve diafram kullanımı gibi bize sunulmuş bir olanak. Filmli dönemlerde ise bizi kısıtlayan bir etkendi. ASA olarak adlandırılan standartta hemen daima 100 ASA lık filmler kullanırdık. Bu işten ekmek yiyenler ise kapalı ortamlarda ya da hareketli seçimlerde kullanmak için yanlarında 200 ASA lı filmler taşırlardı. Amacımız he zaman en düşük ISO kullanımı için çabalamak. Zira yüksek ISO da kumlanma ya da kirlilik dediğimiz bir sorun yaşıyoruz. Demem o ki, pratikte o kadar yüksek ISO lar asla kullanılır değerler değildir, sadece bize sensor kalitesi hakkında bilgi verirler. Önemli olan yüksek ISO da ne kadar az kumlanma oluştuğu, (makine her seferinde çekileni temizler). Kemal beyin yanıtına örnek, D3300 ın ISO başarımı daha yüksektir ama D7100 bir üst klasman makinedir. Kolay gelsin.

İnsanoğlu hep daha iyiyi istediği için olanaklar elverdiği ölçüde donanım "yükseltme" arzusu bitmiyor. Değiştirebilmek için elinizdekini satmanız gerek. Bunun da ön şartı, elinizdekinin çok demode olmaması.. Size önerim, lense öncelik vermeniz olur. Nikon için Sigma 17-50mm f/ 2.8 ya da Canon için Tamron 17-50mm f/2.8 (vc siz) sizin her şartta, her işinizi görür. Bu lenslerden biriyle birlikte güncel bir giriş seviyesi Nikon ya da Canon body, yedek batarya, mini boy tripot sizin İtalya maceranız boyunca çok ciddi bir portfolyo edinmenizi sağlar. Başarılar, iyi yolculuklar.

Sanırım konu oldukça saptı. Zira başlık "düşük bütçe" ve " dslr" soruyor ama son yanıt ne düşük bütçe, ne de dslr öneriyor. İsmail bey, elbette aynasızlar da bir seçenek. Ancak her şeyiyle bambaşka bir dünya. Bu konudaki forumları, makine ve lens incelemelerini bir inceleyin. Aklınıza yatarsa başka bir başlıkta tartışalım.

Doğru karar vermişsiniz. Benim kızım da iletişim F. Basın Yayın okudu. Ben de O na hem analog hem de digital makineler verdim. 4. Yıl sonunda hemen hiç kullanmadan getirdi. Ödevler ( çoğunlukla vşdeo, kısa film, vs) genelde birlikte ve okulun makineleriyle yapılıyor. zaten, eğitim aldığınızda sizin camera obscura ile bile bizden iyi çekmenizi bekleyeceğiz:) başarılar dilerim.

Siz yanıtlayana kadar hiç bir ipucu olmayan bu başlıkta ne var diye merak edip açıp bakmadım bile.

Teşekkürler.

Evet. Öyle de denebilir. Yani, bu verilere bakarak AA filtre var mı yok mu anlayamadım. Ya da gözden kaçırdım. Çok mu önemli derseniz, değil elbette ama genel eğilim böyleyken acaba geri dönüş var mı yok mu merak ettim. İlginize teşekkürler.

SnapBridge teknolojisi nasıl "gerçek fotoğrafçı" yapıyor anlamadım. Öte yandan, teknik bilgilerdeki "renk filtresi" AA filtre ya da Nikon daki özgün ismiyle OLPF mi acaba?

Erdem bey hayırlı olsun. D7xxx ile fotoğraf çekmek için fotoğrafçılık okumaya ne hacet? :)) Şaka bir yana orada size ışığı kullanmayı öğretecekler. Öğrendikten sonra seçim yapmanız daha doğru olmaz mı?

Sadece netlik değil noise de var diyor! Flaşlı çekim yaptım demese çok kötü ışıkta mı çekiyor diyeceğim. Sanırım sorun servislik..

Erdem bey, bu sorunuzun doğru yanıtlanması için sizin ne çekeceğinizi kararlaştırıp söylemeniz, edindiğiniz bilgiler ışığında kişisel tercihinizi yapmanız lazım. Sonuç olarak nikah kıymıyorsunuz, ihtiyaçlarınız değiştiğinde satar, sizin için daha uygun olanı alırsınız. Ben 18-105 kullanıyorum. Özellikle portre çekeceğim diyorsanız, buna kedi köpek, evcil hayvanlarımız da dahil, 18-105 çok daha fazla rahat edebileceğiniz odak mesafesi sunuyor. VR özelliği de artısı. Zaten bundan sonra VR olmayan 18-55 lens te kullanmamakta fayda var diye düşünüyorum. 18-105 in dezavantajı ise büyük ve ağır olması. 67 mm filtre çapı daha pahalı (18-55 e göre) filtre edinmenize neden olur. Ha, ne kadar pahalı derseniz aman aman bir fark ta yok. Zaten UV filre kullanmayı da anlamsız ve gereksiz bulduğumu belirteyim. CPL ya da ND filltrelerde fiyat farkı var mıdır, vardır. 18-55 odak mesafesi sizin için uygunsa daha küçük, hafif olması avantaj. Filtreler de daha ucuz. Optik kalite olarak ikisinde de "kit lens" kalitesi sınırları içinde olacaksınız. Aslında VR olmaları daha geniş objektif açıklığı imkanı sunuyor ve optik çözünürlük başarıları oldukça yüksek ama geniş açıda distorsiyon (yamulma ) ve chromatic aberration denen (türkçede renk spması deniyor ama fotoğrafta özellikle yüksek kontrast sınır bölgelerinde pembemsi morumsu renk haleleleri olarak görünen etki) her iki lenste de görülen zayıflıklar. O nedenle, portre için 85 mm 1.8 ya da sokak fotoğrafçılığı için 35 mm 1.8 G lensler optik olarak size daha iyi sonuçlar sunacaktır. Yukarıda özetlediğim bilgiler ışığında ve bu lenslerle çekilmiş, (flickr gibi web sayfalarındaki) örnek fotoğraflara bakarak sizin yapacağınız tercih, en doğru, en yi lens seçimi olacaktır.

İsmail bey, Yurt dışı dediğiniz kısa bir yolculuk mu yoksa oralarda mı yaşayacaksınız? Gittiğiniz yerde mimari, kapalı alan, gece çekimleri gibi zorlu şartlarda çekim yapacak mısınız? Bunları şunun için soruyorum, sadece yolculuk anılarınızı fotoğraflamak amaç ise güçlü kamerası olan bir cep telefonu, gün ışığında işinizi fazlasıyla görür. Hatta geniş açılı lensleri, flaşları, titreşim engelleyici özellikleri, HDR, panorama özellikleri ve paylaşma kolaylıklarıyla yolculuklar için müthiş kolaylık oldular. Ben uzun süre yurt dışında kalacağım, karşıma her şey çıkabilir, zor ışık şartları, mimari detay, spor karşılaşmaları, vs çekebilirim diyorsanız ve bir DSLR kullanmaya alışık iseniz o zaman bir DSLR almanızda yarar olabilir. Alışkanlığınız yok ise, alışmaya ya da öğrenmeye vaktiniz yok ise makine size ayak bağı olacaktır. DSLR ye başlamak için İkinci el bir D3xxx ya da D5xxx serisi body ve Sigma ya da Tamron 17-50mm, f/2.8 lens yolculukta olsun uzun vadede olsun hemen her işinizi görür. İstanbul Hayyam pasaj da ekspertiz yaptırıp 2. el kamera-lensleri güvenle alabilirsiniz. Örneğin Hayyam Foto Teknik ta Cemil usta memnuniyetle size yardımcı olacaktır.

Turan bey, Canon lenslerin kötü, Nikon lenslerin iyi olduğuna dair referansınız nedir? Hangi laboratuvar ya da saha testleri bunu doğruluyor? Her markanın iyi, ya da vasat, ya da kötü lensleri vardır. Bunu tamamen piyasa koşullarına göre belirlerler. Canon illk kez efsane 70-200 f4 lensi çıkardığında laboratuvar ve sahada yapılan değerlendirmeler, ölçümler sonunda "Tanrı en nihayet sesimizi duydu ve bu lens gönderdi" diye yazdılar. Keza Canon un L serisi lensleri profesyoneller için hayat kurtarıcı özelliklere sahiptirler. Spor müsabakalarında fotoğrafçılara bakın, hemen hepsinde beyaz lensleri görürsünüz.. Nikon un da tamamen çöpe atılması gereken lensleri olmuştur, mükemmel derecelendirilen lensleri de. Zaten aradaki boşluklar da üçüncü parti dediğimiz lensler ile doldurulmaktadır. Bugün piyasada Canon ve Nikon body ve yanında Sigma ya da Tamron 17-50 f 2.8 lensle birlikte satılıyorsa bunun nedeni tam olarak arz talep konusudur. Şehir efsanelerine kapılmayalım.

Tolga bey kısaca sorunlarınızı yanıtlayayım. Canon 750D de de hepsi cross type değil (19/39) Teorik olarak daha iyi. Pratikte ise şöyle bir örnekle bunun ne kadar önemli olduğunu açıklamaya çalışayım; efsane D90, 11 AF ölçüm noktasına sahiptir ve sadece ortadaki cross-type tır. 5200/3300 karşılaştırmasında sensör, işlemci (ISO başarısı) üstünlüğü 3300 da. benim tercihim o yönde oldu. Günümüz üretiminde artık içinde AF motoru olmayan lens nerdeyse yok. Tüm Canon lenslerde ve büyük oranda yeni nesil tüm Nikon ve 3. parti denilen Sigme ve Tamron lenslerde bu AF motorları var. Es kaza elinizde eski AF motorsuz lens var ise, Nikon un içinde AF motoru olan body leri var (D7xxx, vs). O nedenle de kocaman ve neredeyse 1 kg ağırlığa yakınlar. Bana göre anlamsız ve gereksiz.

Sevgili Yasin, Bakalım rakamlar dediğiniz gibi mi? Yani 50 mm 1.8 D lens 50 TL iken G lens 800 TL mi? Benim görebildiğim en ucuz 1.8 D lens 230 TL. Kaldı ki bu fiyattaki lenslerin fotoğafları yok, ya da temsili!. Gerçi gerçek olarak varsayacağımız lensin fiyatı da çok farklı değil, 240 TL. En yüksek olan ise 525 TL. 1.8 G lenslerin ise en düşüğü ise 470 TL. Sizin söylediğiiz fiyatı (800 TL) sadece tek bir satıcı istiyor. https://www.sahibinden.com/fotograf-kamera-lens-filtre-lensler?a10472=144475&a10469=144480&a10468=144420&sorting=price_asc AF motoru üzerinden bir değerlendirme yapacak isek bunun tek bir anlamlı ve mantıklı açıklaması var, o da eski Nikon kullanıcılarının ellerindeki AF motorsuz lenslerin boşa çıkmaması! Adam daha ilk kez yatırım yapacak, elinde kaç tane AF motorsuz lensi olabilir? Binlerce lira verip kullanamayacağı özellikli fonksiyonlu ve en geç üç beş ay sonra modası geçecek body lere sadece AF motoru var, lens seçimini kolaylaştırıyor diye yatırım yapmayı önermek bana hiç doğru gelmiyor. Arkadaşlarımıza yol gösterirken lütfen abartılı söylemlerle yanılmalara neden olmayalım. Bu işin sonu yok. On binlerce TL harcayıp setlerini yok pahasına elden çıkarmak durumunda olan insan sayısı fotoğraf çekmeye devam edenlerin yüzlerce misli fazladır. Selamlar sevgiler.

Buradan sayfa editörlerine bir uyarı yapmak isterim. web sayfasının forumu "backlink" yöntemi ile ticari amaçla kullanılmaktadır. Bu durum, Forum editörleri bilgisi dahilinde ble olsa etik değil! Bu başlığı açan Talha arkadaşım başlığı Mart 2014 te açmış. 2 gün önce Espas Sanat adlı kullanıcı! konuyu hortlatmş ve kendi web saayfasının linkini vermiş. Daha önce başka bir başlık altında da görmüştüm. Verilen link, konuya özgü değerli bir sayfayı açmıyor. Ucundan kıyısından konuya temas eden, herkesin ulaşabileceği bilgilerin özetinin de özeti. amaç, sayfayı tıklamanızı, dolayısı ile internet reyting almayı sağlamaya yönelik, reklam ajansına malzeme vermek..

Tolga bey merhaba, Öncelikle bir yanılgınızı düzeltelim, Nikon giriş seviyesi bodyler, aynı tüm Canonlar gibi otomatik AF yaparlar. Sadece içlerinde (aynı tüm Canon lar gib)i AF motoru yoktur. Nikon lenslerin bir kısmında da bu AF motorları yoktur(ve bu nedenle ucuzdurlar) . İşte arkadaşların önerdikleri 7xxx serisi gövdelerde bu AF motor vardır. Bu durum, Yasin beyin dediği gibi sizi kısıtlar mı? Teoride evet ama pratikte 256 lens tercihiniz olduğu düşünülürse, ve alternatif olan Canon la karşılaştırınca, hayır. Tanımladığınız tarz için 35 mm 1.8 G lens en çok kullanacağınız lens olacaktır diye düşünüyorum. Sizin tanımladığınız tarz büyük oranda "sokak fotoğtafçılığı" dediğimiz tarzdır. Koskocaman ve 1 kg yakın bir body bu işin pek uygun sayılmaz. 3xxx serisi size oldukça hareket kolaylılığı, fark edilmezlik ve başlamak için oldukça ekonomik seçenekler sunacaktır. Seçeneklerdeki Canon 700 D yi farklı kılan, touch screen özelliği olması. cep telefonu ve tablet alışkanlığı ile ekrandan kumanda etmeye alışmış , yeni başlayanlara kolaylık olabilir. Ancak ISO başarımı ve görüntü kalitesi olarak D5200 öne çıkıyor. D3xxx body ve 18-105 kit lens ve üzerine 35 mm 1.8 G lens alıp bin TL yi de kendinize bayram harçlığı yapmanızı öneririm. Işığınız bol olsun. İyi bayramlar.

Serdar bey merhaba, "araç çekimleri gelin damat doğum günü" dediğinize göre anladığım kadarı ile bu işten para kazanmayı amaçlamışsınız. Her ne kadar yaptığınız yatırım oranında kazanç elde edebileceğiniz kulağa mantıklı gelse de, bu işin sonu yok. Zaten siz de bütçe kısıtlı demişsiniz. ikinci önemli konu ise bu çekimlerin sorumluluğunu kaldırabilecek kadar da donanımlı olmalısınız. Zira tek seferlik olayları görüntülemeyi amaçlamışsınız. Günümüzde kullanılan body lerin giriş seviyesi olanları dahi geçmişin orta sınıf body lerini döver aşamaya geldiler. http://snapsort.com/compare/Nikon-D3300-vs-Nikon_D90/detailed Ancak bir de piyasanın beklentileri var. Örneğin çok daha iyi sensör ve işlemcisi olmasına karşın D3300 body müşterinin gözünde çok "amatör" kalabilir. Bir D90, pentaprizma dan çıkan ses, müşterinin kendisini stüdyoda hissetmesine neden olabilir. Son olarak ta şu, meşhur AF motoru olayı var. Motorulu bir body ile daha ucuz lensler satın alabiliyorsunuz. Yukarıdaki beklentileri D90 dan ziyade daha güncel olan 7XXX serisi karşılıyor. Sizin ayrıca adam gibi monitorü olan bir bilgisayara, printera ve tabii Photoshop programına da yatırım yapmanız ve dahası eğitime yatırım yapmanız gerekecek. Belki buradan, yani stüdyonun altyapısından başlamak, fotoğrafçılara bu altyapı hizmetini sunarak işe girişmek daha eğitici ve verimli olabilir diye düşünüyorum.

Murat bey ikisi oldukça farklı. Mekan seçimi çevresel ışık koşulları dışında tripot kullanımı ortak. Ayarlar ise çok farklı, ay ın çok daha hareketli ve parlak olması nedeniyle ISO 100 f:8.0 enstantane 1/100 değerleri neredeyse kural.